'Fransa'

Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: İlk Turda Dikkat Çekenler

Fransa'da 10 Nisan'da gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan çıkan sonuçlar Fransız seçmeni hakkında neler söylüyor?

Fotoğraf: EQRoy / Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

İki turdan oluşan bir seçim sistemine sahip Fransa’da seçimin sonucu ikinci turda belli olsa da, birinci tur Fransız seçmeni hakkında daha detaylı bilgi veriyor. Seçimin ikinci turu seçmenin iki aday arasında bir tercihte bulunması anlamına geldiği için farklı seçmen bloklarının siyasi görüşlerini yakından yansıtmıyor. Bu tespitten hareketle geçtiğimiz pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu değerlendirdiğimizde 2017 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kıyasla yeni ve özel durumlar göze çarpıyor.

Yaklaşık 49 milyon seçmenin var olduğu ülkede bu kişilerin kullanacağı oy ülkenin gelecekteki beş yıllık siyasi kaderini belirleyici nitelikte. Fransız İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre 36 milyona yakın seçmen -toplam seçmen sayısının yüzde 74’ü- ilk turda oyunu kullanmış durumda. 2017 seçimlerinde yaklaşık 1 milyon daha fazla seçmen oy kullanmıştı. Her ne kadar seçimlere katılımda bir düşüş yaşansa da, her dört seçmenden üçünün sandığa gitmesi vatandaşın devlet başkanını seçme konusunda ilgisinin olduğunu gösteriyor.

Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı yeni ve özel durumları açıklamadan önce şu hususu hatırlatmakta fayda var: 2017 yılında yapılan seçimlerdeki ilk tur sonuçları kıyaslandığında Macron ile Le Pen arasında fazla bir farkın ortaya çıkmadığı görülüyor. Zira 2017’de Macron oyların yüzde 24’ünü, Le Pen’de yüzde 21’ini almıştı. Pazar günkü seçimlerde ise Macron yüzde 28 ve Le Pen yüzde 23 oranında oy aldı. Her iki aday da oyunu artırsa da aralarındaki fark orantısal olarak neredeyse aynı durumda.

2017 yılındaki seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında sürpriz olan ise Macron’un aldığı desteği artırarak birincilik konumunu korumuş olması. Aynı şekilde Le Pen’e verilen oylar da artış gösterdi ve o da ikinci olarak çıktı. Her iki kanadın da yerlerini koruması istikrara işaret edebilir. Bu istikrar, iki adaya yönelik güven ve memnuniyetin beraberinde getirdiği bir durum mu? Yoksa kriz ortamında seçmenlerin kendi adaylarına sahip çıkması mı?

Aşırı Sağ Merkeze mi Yerleşiyor?

İlk turun sonuçlarıyla ilgili tabloda asıl dikkat çeken noktalar sonraki sıralarda. Öncelikle muhafazakar parti Les Républicains’in (Tr. Cumhuriyetciler) ciddi derecede oy kaybı yaşaması üzerinde düşünülmesi gerekiyor. 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakarların adayı Francois Fillon oyların yüzde 20’sini alırken, pazar günkü seçimde aday Valerie Pecresse oyların sadece yüzde 5’ini alabildi. Aday gösterildiğinde medyada epey yer almıştı ancak beklenen sıçramayı gösteremedi.

Bu sonuç Fransa’da muhafazakar partinin hezimetini göstermenin yanı sıra fransız politik muhafazakarlığıyla ilgili hayati soruları da beraberinde getiriyor. Aşırı sağın yükseldiği ve merkezde yer aldığı bir ortamda yorumcular daha çok solun bu yükselişe karşı cevap veremediği üzerinde duruyor. Bu noktada şimdi asıl siyasal sağ üzerinde durmak gerekiyor. Zira ilk tur seçim sonuçları Fransa’da asıl merkez sağın aşırı sağa karşı duramadığını gösteriyor. Sağ renk ve söylem değiştiriyor.

İkinci dikkati çeken nokta ultra aşırı sağ Eric Zemmour’un 2,5 milyon seçmenin desteğini alarak seçimlerden dördüncü olarak çıkması. 2017 seçimlerinde Zemmour yoktu. Aşırı sağı temsilen Le Pen sahnedeydi. Şimdi şu soruyu sorabiliriz: Fransa’da geride bırakılan 5 yılda neler oldu da sağın sağında yer alan Le Pen’in yanı sıra bunun da sağında varlık gösteren Eric Zemmour gibi bir siyasetçi türedi? Oy kullanan kişilerin yüzde 7’lik desteğini almak küçümsenecek bir rakam değil. Bu vesileyle Zemmour’un göçmen karşıtı ve İslam düşmanı söylemlerinin toplumda nasıl bir karşılık bulduğunu görmüş olduk. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş ve hayat pahalılığı seçim kampanyasının son haftalarında gündemde olmasaydı acaba Zemmour’a yönelik destek hangi oranda olurdu? Zemmour geçici bir vaka mı, yoksa kalıcı bir siyasal figüre dönüşecek mi? Önümüzdeki dönemde bu sorular üzerinde fazlaca durmak gerekiyor.

Sol Güç Kazandı

Üzerinde durulması gereken üçüncü nokta ise sol siyasetin Mélenchon’un şahsında güç kazanması. Mélenchon yaklaşık 8 milyon kişinin oyunu alarak yüzde 22 oranında seçmenin desteğini aldı. 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu oran yüzde 19 civarındaydı. Böylece Mélenchon oylarını artırarak dördüncülükten üçüncülüğe sıçramış oldu. Macron ile merkez, Le Pen ile aşırı sağ ne kadar güçlendiyse Mélenchon ile de sol o kadar güçlenmiş durumda. Fransız siyasetinde sol damarın güç kazanması özellikle de göç, entegrasyon ve İslam politikaları açısından olumlu olarak değerlendirilebilecek bir gelişme.

Şimdi gözler 24 Nisan’da Macron ile Le Pen arasında yapılacak ikinci tur seçimde. İki aday arasındaki mücadelede 2017 yılındaki sonuçlara benzer bir durumun ortaya çıkması büyük bir ihtimal. Şimdilerde yapılan seçim anketleri de Macron’u açık ara önde gösteriyor. Fakat temkinli olmakta fayda var. İki haftalık zaman diliminde seçim atmosferi farklı bir seyir alabilir. Bu nedenle bekleyip nasıl bir sonucun ortaya çıkacağını görmek gerekiyor.

Ünal Koyuncu

Siegen Üniversitesi siyaset bilimi, sosyoloji, tarih dallarında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Koyuncu’nun uzmanlık alanları göç, entegrasyon, diaspora politikaları ve Avrupa ülkelerinde Müslümanlar gibi konulardır. Koyuncu, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) bünyesinde Ülke Masaları’nı koordine etmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler