Eş Seçiminde Mistik Tecrübe: “Evleneceğim Kişiyi Önce Rüyamda Gördüm”
Evlilik öncesinde görülen rüyalar, eş seçiminde ne kadar etkili? Evlilik tercihini rüyalarına dayandırarak yapan iki kişiyle rüyaların evlilik tercihi üzerindeki rolünü konuştuk.
Eş seçiminde hangi kriterlerin rol oynadığıyla alakalı çok geniş bir literatür bulunuyor. Ortak alışkanlıklar, benzer sosyalizasyon ya da güçlü bir iletişim eş seçiminde etkili olan faktörlerden yalnızca birkaçı. Peki ya mistik tecrübe? Örneğin rüyalar, evlilik kararını ne denli etkileyebilir? Evlilik kararında rüyaların belirleyici olduğu iki kişiyle, bu konudaki tecrübelerini konuştuk.
“Rüyamda Gördüğüm Kişiyi Daha Önce Hiç Görmemiştim”
Almanya’da doğup büyümüş olan Nilgün Hanım*, 90’lı yıllarda henüz 18 yaşında bir genç kızken gördüğü rüyayı şöyle anlatıyor: “Türkiye’ye izne gitmeden önce bir rüya gördüm. Rüyamda bir delikanlı, ikimizin evleneceğini söylüyordu. Ben de ona, henüz okuduğumu, o yüzden evlenemeyeceğimizi söylüyordum. Bu rüyayı üç-dört kez peş peşe gördüm. Bunun üzerine merak edip, acaba böyle birini daha önce gördüm de zihnim bana bir yanılsama mı sunuyor diye çevreme bakınmaya başladım. Rüyama giren kişi, çok net hatırlayabildiğim, kıyafetine kadar tarif edebileceğim derecede belirgindi. Çevremde ise rüyadaki gence benzer birisi yoktu.”
Nilgün Hanım bu rüyalardan kısa bir süre sonra ailesiyle birlikte Türkiye’ye gitmiş ve Türkiye’de bir akraba ziyaretindeyken, Almanya’da rüyasında gördüğü gençle bir ev ziyaretinde karşılaşmış: “Biz salonda otururken o genç, rüyamdaki kıyafetiyle içeriye girdi. Selam vermek için bana döndüğünde o da birden şaşırdı. Ben de çok şaşırmıştım ve olanlara bir anlam verememiştim. Sonra da o ortamdan çıktı. Bu karşılaşmamızdan üç gün sonra, biz hiç tanışmamışken de beni istemeye geldiler. Sonradan, onun da evliliğimiz öncesinde beni rüyasında gördüğünü, beni görünce o yüzden şaşırmış olduğunu öğrendim.”
Bunun üzerine Nilgün Hanım, beş gün boyunca bu gencin kendisi için uygun bir eş namzeti olup olmadığı konusunda kararını netleştirmek için de rüyalara müracaat etmiş. Niyet edip istihareye yatmış. Bu beş günlük süreçte her gün farklı bir rüya görmüş: “Bir rüyamda kumsalda o genci gördüm, denizin kıyısındaki bir sandalyeden denizi izliyordu. Başka bir rüyamda bana yeşil bir manto aldığını ve benim de bunu giydiğimi görüyordum. Bir diğerinde yine yeşillik ve orman oluyordu. Bunlar üzerine karşı tarafa cevabımın olumlu olduğunu ilettim. O zamana kadar müstakbel eşimle daha oturup tek kelime bile etmiş değildik.”
Bu sıra dışı tecrübe, Nilgün Hanım’ın evlilik kararında oldukça belirleyici olmuş. Nilgün Hanım’ın ailesi, izin için Türkiye’de olmaları nedeniyle düğünü gelecek seneye ertelemiş. 90’lı yıllardaki evlilik pratiklerinin bugünden çok daha farklı olduğunu belirten Nilgün Hanım, evlilik sürecini bütünüyle dinî hassasiyetler üzerinden kurguladığını ifade ediyor: “Sakin, sade bir düğünümüz oldu. Kına gecesi ya da bele kırmızı kuşak bağlamak gibi pratiklere de karşıydım. Gelinliğim beyaz değildi, ikimiz de sade kıyafetler giyerek nikâh törenimizi yaptık.”
“Rüya Sadece Bir Destekleyici Olabilir”
Çeyrek asrı aşkın bir süredir mutlu bir evlilikleri olduğunu, eşiyle aralarında en ufak kırıcı bir sözün bile bulunmadığını söyleyen Nilgün Hanım, eş seçiminde rüyanın belirleyiciliğine bir şerh düşüyor: “İnançlı bir insan olarak Allah’a ettiğim duanın bir karşılık bulduğunu ve rüyaların benim fikrimi netleştirmekte büyük rol oynadığını söyleyebilirim. Ama burada bizim evliliğimizde rüyanın tek belirleyici olduğunu da söyleyemem. Eşimin evlilik teklifini kabul ettim. Çünkü ailelerimiz ve eğitim seviyemiz birbirine denkti. Eğer bu kişiyle evlenmem önünde mantıklı gerekçeler olmasaydı, sadece rüyamda gördüm diye hayatlarımızı birleştirmezdik. Rüya sadece bir destekleyici oldu. İyiye yorumladığım rüyaların ardından çevreye eşimi ve ailesini sorduk, araştırdık. Aynı yörenin insanlarıydık, ailesini tanıyorduk. Bunlar bende rüyadan çok daha fazla olumlu etki oluşturdu. Rüya insanı düşündürüyor, ama asıl karar alım süreci o rüyadan sonra mantık süzgecinden geçirerek gerçekleşiyor. Rüya, iradeyi ortadan kaldırmamalı. İnsan evlilik kararını iradesiyle ve aklıyla olgunlaştırıp, varsa rüyaları da destekleyici olarak kullanmalı.”
Nilgün Hanım rüyaların “anlık” içerikler olduğunu da belirtiyor: “Bir insan gördüğü güzel rüyalara dayanarak evlilik kararı verdiğinde, bana kalırsa bu rüya, çiftlerin o anki durumlarıyla yakından ilişkili. Neticede iyiye yorumlanan rüyalarla başlamış bir evlilikte taraflar değişebilir, yaşam şartları değişebilir. Başlangıçta güle oynaya çıktığınız evlilik yolu, bir süre sonra eziyete de dönüşebilir. ‘Ben rüya gördüm, her şeye rağmen bir ömür evli kalmalıyım’ gibi bir kaide yok. Sırf bir rüya gördüğü için mutsuz bir evliliği sürdürmek akla aykırı.”
“Rüyamda Bir Köpek Gelinliğimi Parçalıyordu”
Rüyalar aynı zamanda evlilik öncesinde manipülasyon aracı olarak da kullanılabiliyor. İslami literatürde her ne kadar rüya, alınacak kararlarda sağlam bir zemin olarak değerlendirilmese de, bireysel kararlarda rüyaların büyük rolü olabiliyor.
Yine Almanya’dan Melike Hanım* eş seçimi öncesinde rüyaya müracaat etmiş, fakat bu kararının hatalı olduğunu evliliğinin ilerleyen süreçlerinde görmüş birisi. Evliliğine giden süreci şöyle özetliyor: “Görücü usulü benimle evlenmek istediğini belirten birisi vardı. Ben de bir yandan bu teklifi yapan kişiyi soruştururken, diğer yandan da istihareye yatmak istedim. İstihare yaptığım gece rüyamda bir köpeğin gelinliğimi parçaladığını, üstümün kan içinde kaldığını gördüm. Bu rüyayı, bu evlilik için hayra yorumlamadım ve karşı tarafın teklifini reddettim.”
Melike Hanım için konu burada kapanmamış. Evlilik teklifinde bulunan kişi ısrarcı olunca, kararının olumsuz olduğunu bir kez de yüz yüze iletmek isteyen Melike Hanım, karşı tarafın rüyasıyla birden karar değiştirmiş: “Kendisine bu işin olmayacağını söylemek üzere gittiğimde, benimle evlenmek isteyen kişi, gördüğü bir rüyadan bahsetti. Rüyasında Hz. Peygamber’i gördüğünü ve bizim evlenmemizin Allah’ın takdiri olduğuna dair bir mesaj aldığını söyledi. Bu durumdan çok etkilendim. Sanki Peygamber Efendimiz benimle ilgili bir fikir beyan etmiş gibi düşündüm ve ‘Hz. Peygamber’in emri karşısında ben kimim ki?’ diyerek görüşmeyi kabul ettim. Daha sonrasında ise evlendik.”
Bu kararın ardından mutsuz bir evlilik geçirdiğini ve hatta işin nikâh akdinin sona ermesine kadar vardığını söyleyen Melike Hanım, aslında böyle bir rüyanın görülmediğini de sonradan öğrenmiş. Bunun üzerine daha da hayal kırıklığına uğrayan Melike Hanım, rüyalarla ilişkisini şöyle anlatıyor: “Aslında evlilik kararını verirken ben kendi istiharemi ve rüyamı da esas alabilirdim. Neticede köpeklerin gelinliğimi parçalaması da pek hayırlı bir işaret gibi durmuyordu ve bu işaret o zamanlar benim için gayet açıktı. Ama karşı taraf ‘Peygamberimizi gördüm’ deyince tüm çekincelerim bertaraf oldu. Bunu duyunca benim için mantık devre dışı kaldı.”
Evlilik kararını kendisinin olmasa da başkasının rüyasına dayandıran Melike Hanım, rüyaları da birbirinden ayırmak gerektiğinden bahsediyor: “Elbette rüyayla amel edilmez. Ama ben, niyet edip, saf bir gönülle bir işte Allah’ın rızasının olup olmayacağına dair arayışın yine de güzel olduğuna inanıyorum. Rüyayla amel edilmez. Rüyalar şeytani de olabilir. Ama hayatımda önemli karar aşamalarında, yaşadığım manevi tecrübeleri mutlaka dikkate alırım.”
İyi ya da kötü; neye delalet ederse etsin rüyalar eş seçiminde oldukça güçlü bir yere sahip. Fakat bununla birlikte rüyalar, evlilik kararını netleştirmek için tek metot değiller. Her bireysel deneyimin farklı olduğu bir dünyada rüyalar her ne kadar merak uyandırsa da, rasyonel kararların eş seçiminde hâlâ liderliği koruduğu söylenebilir.
*Görüşülen kişilerin isimleri kendi istekleri üzerine değiştirilmiştir.