'Danimarka'

Danimarka’da Seçim Vaadi: Sığınmacıları Ruanda’ya Göndermek

Danimarka'da yaklaşan seçimler öncesinde hem sağ hem de sol partiler, sığınmacıları Ruanda'ya gönderme vaadinde bulunuyor.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen. Fotoğraf: @Gints Ivuskans shutterstock.com

Danimarka’da 1 Kasım’da yapılacak genel seçimlere katılacak siyasi partilerinin liderleri yürüttükleri seçim kampanyalarında birçok konuda farklı vaatler de bulunsalar da, birçoğunun hemfikir olduğu bir konu var: Siyasi yelpazenin sağını ve solunu büyük oranda birleştiren bu konu, Danimarka’daki sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesini öngören tartışmalı plan.

Ruanda Planı’nın Arka Planı

Geçen yıl Danimarkalılar böyle bir adımı mümkün kılacak yeni bir yasayı onaylamıştı. Birkaç ay önce ise, ülkenin merkez sol tandanslı mevcut hükûmeti ve Ruanda yönetimi Danimarka’ya ulaşan ve sığınma talep eden insanların başvurların değerlendirilmesi ve bu mültecilerin Ruanda’ya yerleşme seçeneğini “ortaklaşa araştırmak” üzere bir mutabakat imzaladı.

İki ülke arasında henüz resmî bir anlaşma yok ama planın yürürlüğe konmak istenildiği bariz. Birleşik Krallık hükûmetinin hayata geçirmeye çalışıp başarısız olduğu bir plana benzer bir programın amaçlandığı anlaşılıyor. Önceki Birleşik Krallık hükûmeti, nisan ayında, Manş Denizi’ni botlarla aşarak ülkeye ulaşan ve sayısı yılda 30 bini bulan düzensiz göçmenleri Ruanda’ya yollama planı hazırlamış ve Ruanda ile anlaşmaya varmıştı. Bu mültecileri kabul etmesi ve sığınma hakkı vermesi karşılığında Ruanda milyonlarca sterlin değerinde kalkınma yardımı alacaktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) müdahalesiyle hayata geçmesi önlenen plan, geçen ay iş başı yapan Liz Truss hükûmetince yeniden gündeme almış durumda.

Seçim Süreci ve Ruanda Planı

Sığınmacıları işlem görmeleri için üçüncü bir ülkeye gönderme fikri, Danimarka’nın bir “sorunu” ilk kez dışarıya devredişi edişi değil. Nisan ayında Danimarka, Kosova ile 300 mahkumu geri göndermek için 15 milyon avroluk bir anlaşma imzaladı. Kosova’nın başkenti Priştine yakınlarındaki bir tesise gönderilen mahkumların tamamı, cezalarını tamamladıktan sonra Danimarka’dan sınır dışı edilecek olan yabancı tutuklulardan oluşuyordu.

Danimarka’da 1 Kasım’da yapılacak genel seçimler öncesinde, bu konu ülkenin siyasetçilerini oy kazanmak amacıyla aynı noktada bir araya getirmişe benziyor. Ülke basını, tüm parti liderlerine Ruanda konusundaki tutumlarını sordu. Her biri farklı görüşler dile getirdi. Çıkan neticeye göre; merkez ve sağ partiler bu planı uygulamak arzusunu taşıyor.

Sağ popülist olarak tanımlanan Danimarka Halk Partisinin ülke siyasetinde eskisi kadar güçlü bir oyuncu değil ve onların bıraktığı yeri bir başka sağ parti ve göçmen karşıtı olan Danimarkalı Demokratlar Partisi doldurdu. Başka partiler de bu boşluktan faydalanmak amacında. İktidarda kalmaya çalışan Sosyal Demokratlar‘ın sağ kanadından gelen Başbakan Mette Frederiksen ve diğer sol partilerin liderleri sığınmacıları başka bir ülkeye gönderme vaadini benimsemişe benziyor.

Frederiksen, seçim kampanyasında kapsamında yaptığı bir konuşmada, yalnızca Ruanda planı kapsamındakilere değil, ülkede “yeterince engtegre olmamış” genç göçmenlere de ödün vermemeleri gerektiğini söyledi.

Ruanda Planı’na Dair Eleştiriler

Danimarka hükûmeti Ruanda iltica planını “bozuk” bir sisteme çözüm olarak sunuyor. Adalet ve içişleri alanlarında AB’den farklı politikalar yürütme hakkına sahip olduklarını ve bu nedenle göç, iltica ve sınır politikaları konusunda AB iş birliğine bağlı olmadıklarını açıkladı. Planı eleştirenler, Danimarka’nın iltica sürecini dış kaynaklara devretme yolunda büyük riskler alacağını ve bunun hukuken uygulanabilir bir çözüm olmadığını söylüyor.

Eleştirilerin dikkat çektiği bir diğer sorunlu alan ise Ruanda’nın insan haklarındaki zayıf sicili. Ruanda, hükûmetin siyasi muhaliflerine yönelik keyfi gözaltı, kötü muamele ve işkence nedeniyle İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından şiddetle eleştirilmişti. Adil yargılama standartlarının düzenli olarak çiğnendiği vurgulanmıştı.

AB Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, Danimarka’nın planını “tamamen gerçek dışı” ve “temel insan haklarına karşı işlenmiş aleni bir suç” olarak nitelendirdi. (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler