“Helal Gıda Talebinin Market Rafında Görünür Olmasını İstiyorum”
2011 yılından beri helal gıda konusunda araştırmalarını sosyal medyada Almanca ve Türkçe olarak paylaşan Dilara Faslak, ülkedeki Müslümanların helal gıda ile ilgili sorularını en iyi bilen isimlerden birisi. Faslak’a göre bu alanda yapılan paylaşımlar Müslüman cemaate de cesaret veriyor.
Almanya’da doğup büyüyen 25 yaşındaki Dilara Faslak, Ankara İlahiyat Fakültesi’nde İslam Hukuku alanında yüksek lisans yapıyor. Almanca “Halal Lexikon” isimli bir kitabı da olan Faslak, 10 seneyi aşkın süredir Avrupa’da helal gıda alanında araştırmalar yapıyor. Bu araştırmalarını son bir senedir Instagram hesabında paylaşıyor.
Sosyal medya ile ilişkisi 2011 yılında arama motorunda bir ürünün helal olup olmadığını araştırırken başlamış. “Market alışverişinde tost peyniri alacaktım. Paketin üstünde hayvansal ve mikrobiyel mayadan üretildiği yazıyordu, içime bir şüphe düştü. Market çalışanına sordum. O da, ‘Bilmiyorum ama birçok Müslüman bu peyniri alıyor.’ dedi. Bu cevap beni tatmin etmeyince Google’da aramaya başladım. Bir Facebook grubuna denk geldim. Sosyal medya maceram da bu şekilde başladı.”
“Sosyal Medyanın Avantajı, Yaşının Görünmemesi”
Helal gıda konusunda soruların sorulduğu, gruptaki Müslüman üyelerin de bu sorulara cevap verdiği bu Facebook grubuna dâhil olan Faslak, o dönemi şöyle anlatıyor: “Kendimi yeni bir topluluğun, benimle aynı derdi paylaşan insanların arasında buldum.”
“Halalgermany” isimli bu gruba katıldığında 13 yaşında olan Faslak, daha sonra yıllar boyunca bu grupta aktif olmuş. Gıda şirketlerine mail atmış, ürünlerle ilgili geri dönüşleri toplayıp grupta yayınlamış. Sonrasında kendisine grubun adminleri arasına katılma teklifi gelince de kabul etmiş. “Yaşım küçüktü ama sosyal medyanın avantajlarından biri yaşımın görünmemesiydi. Bir profilin arkasında yazıyordum. Bilgileri paylaşıyordum, insanlar araştırmalarıma güveniyordu. Ben de insanlarla büyümüş oldum.”
Bu grubun onun için önemine de değinen Faslak, sosyal medyanın İslami kimliği güçlendirmedeki rolüne değiniyor: “Bu tarz sosyal medya topluluklarının en belirgin özelliği yardımlaşma. Facebook grupları bunun için var: Biri sorar, diğerleri yardımcı olur. Sistem bu şekilde işliyor. Gruba ilk girdiğimde, ‘Demek ki bu soruları soran tek ben değilmişim. Benimle birlikte dert eden başkaları da varmış.’ diye düşündüm. Müslüman cemaat içerisinde yardımlaşma güdüsünü yaşıyorsun. Bu yönüyle Facebook grupları birer yardımlaşma cemiyeti aslında. Aynı zamanda orada bir arşiv de oluşuyor, helal gıda ile ilgili derdi olan insanlar için bütün markalarla ilgili açıklamalar orada birikiyor. Biz grup üyelerinden, yeni bir soru sormadan önce grubu aratmalarını istiyorduk. Çünkü kocaman bir arşivimiz oluşmuştu.”
Grubun 55 bin üyeye kadar ulaşmasında büyük emeği olan Faslak’a 2021 yılında Facebook şirketi tarafından “Üst düzey adminler” arasına girme teklifi gelmiş. “Tebrikler, en iyi grup adminlerinden birisin. Resmî Facebook grubumuza katıl ve böylece topluluk liderleri için yeni araçlara erken erişim sağla!” şeklindeki bu mesajın ardından, içinde Facebook çalışanlarının da olduğu, seçilmiş grup adminleriyle birlikte bir gruba dâhil olmuş. Bir yönüyle Facebook’un bütün fonksiyonlarını iyi kullandığı için doğrudan şirket tarafından ödüllendirilmiş. “Bütün yeni fonksiyonları orada duyuruyorlardı, bizler onları grubumuzda test edip geri bildirim verebiliyorduk. Bir sorunumuz olduğunda çalışanlara bunu yöneltebiliyorduk.”
“Bu Paylaşımlar Müslümanlara Cesaret Veriyor”
Daha sonrasında Facebook’tan ayrılıp Instagram’a yönelen Faslak, 2022 yılında Instagram’da kendisinin bireysel olarak yönetebileceği bir sayfa açmış. 23 bin takipçisi olan ve takipçi kitlesi gün be gün artan Faslak, burada da “Halal Blog” alt başlığıyla Türkçe ve Almanca helal gıda içerikleri paylaşıyor. Örneğin marketlere Noel zamanında gelen özel ürünlerden hangilerinin helal olduğunu ya da az bilinen helal sertifikalı ürünleri takipçileriyle paylaşıyor. Sayfasının bu kadar hızlı büyümesini beklemediğini söyleyen Faslak, Instagram’ın insanların birbirini destekleyerek büyüttüğü bir platform olduğunu belirtiyor.
Buradaki paylaşımlarını, “insanlara İslami kimliklerini yaşamak için yardımcı olan bir sosyal medya aktivitesi” olarak tanımlayan Faslak için sosyal medya kullanmasında başka bir amaç daha var: “Sosyal medya Müslüman camianın ve Müslümanların ihtiyaçlarının görünür olmasını sağlıyor. Ben araştırmalarımı sunumlarla ya da kitaplarla da paylaşıyorum aslında fakat sosyal medya üzerinden paylaştığında dünyaya açılıyorsun. Almanya’daki veganların sayısı 1 milyon bile değil, ama bir markete girdiğimizde birçok üründe vegan damgası görüyoruz. Ülkede 6 milyondan fazla Müslüman yaşamasına rağmen herkesin marketlerde helal damgasıyla görebileceği ürünler neredeyse yok. Ben sosyal medya ile Müslümanların tüketim konusundaki hassasiyet ve ihtiyaçlarını görünür kılmayı amaçlıyorum. Paylaşımlarımı gıda şirketleri de görüyor. Öte yandan bu paylaşımlar Müslümanlara da şirketlerle iletişime geçmek konusunda cesaret veriyor.”
Şirketlerin Müslümanların helal gıda yönündeki taleplerini görmesi gerektiğini söyleyen Faslak, Almanya’da bazı helal sertifikalı ürünlerde ambalajda helal damgası basıldığını da ekliyor: “Ben bunları da örnek olsun, şirketi destekleyeyim diye paylaşmaya çalışıyorum. Çünkü bu tür girişimlerin yaygınlaşmasını istiyorum.”
Sosyal medyada çok genç yaşta helal gıda konusunda araştırmalar yapan Faslak, yaşı ve kadın olmasının kullanıcılar nezdindeki algısına da değiniyor: “Yaptığım sunum ya da paylaşımlarda bu alanda senelerdir yaptığım araştırma ve akademik eğitim bazen sorgulanıyor. Bunun biraz yaşımla, biraz da Müslüman bir kadın olmakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Müslümanların bütününe hitap eden konularla ilgili saptamaları bir kadından duymaya çok alışık değil gibi bizim cemaatimiz. Bana, ‘Bu söylediğinin kaynağı ne?’ şeklinde sorular gelmesi çok değerli. Neticede ben de fetva vermiyor, âlimlerin fetvalarını aktarıyorum. Ama bu tarz sorgulamaların bir erkeğe karşı pek yapılmadığına şahit oluyorum.”
Helal gıda konusu Avrupa’daki Müslüman azınlık arasında çok ilgi gören bir konu. Bu konu günlük hayatta görünür ve insanların gündelik yaşamlarını da şekillendiriyor. Faslak Avrupa’daki Müslümanların bu konudaki hassasiyetlerinden takdirle bahsediyor: “Avrupa’daki bir Müslüman’ın girdiği bir restoranda ‘Bu helal mi?’ diye sorması çok tabii bir sorudur. Buradaki Müslümanlar bu konuda çok hassaslar, çünkü helal gıda onlara hazır sunulmuyor. Helal olanı kendi çabalarıyla aramak ve bulmak zorundalar. İslami bir toplumda olduğu gibi girdikleri her markette helal gıda ile karşılaşmaları mümkün değil. Bu durum da buradaki Müslümanları bir aktivizme, aktif bir çabaya sevk ediyor.”
“Türkiye’de de Her Gıda Helal Değil”
Bu yönüyle Türkiye’deki helal gıda düzenlemeleriyle Almanya’daki durumu kıyaslayan Faslak, Türkiye’de yaşayan bir insanın “helal check” yapmak zorunda olmadığına değiniyor. Devlet otoritelerinin bu alanla ilgilendiğini belirten Faslak, yine de Türkiye’de kapsamlı bir helal seferberliği olmadığı görüşünde: “Malezya’da ülkeye giren ürünlerin tamamının helal sertifikalı olması şart. Türkiye’de domuz kaynaklı katkı maddesi kullanımı yasak. Ama örneğin, Almanya’da bebek maması üreten Hipp şirketi ürünlerini Türkiye’ye ihraç ediyor. Bu ürünler Almanya’dan geliyor ve tavuk içeren bebek mamaları var. Ben şirkete sorduğumda helal sertifikası olmadığını söyledi. Yani Türkiye’de Hipp’in tavuklu bebek mamaları, helal olmayan içeriğe sahip. Helal Akreditasyon Kurumu (HAK) birkaç yıldır yasaların kurulması için yoğun bir şekilde çalışsa da burada gıda piyasasının yüzde yüz helal ürünlerden oluştuğunu söyleyemeyiz.”
Burada gıda şirketlerine mail atmanın arka planına giren Faslak, Almanya’daki gıda piyasasının şeffaflığına vurgu yapıyor: “Bir şirkete soru sorduğumda hemen cevap alabiliyorum. Bu şeffaflık Müslümanlara kolaylık sağlıyor. Öte yandan vegan ve vejeteryan damgaları da Müslümanların tüketim davranışlarında kolaylık sağlıyor.”
Sosyal medyadaki paylaşımlarının genelde kendi takipçilerinden başkalarına da ulaştığını söyleyen Faslak, “Almanya’da çok bilmediğimiz, helal sertifikalı ürünler var. Ama Alman piyasasında ‘helal ürün’ satmak korkunç bir şey olarak algılandığı için şirketler bu ürünlerin pazarlamasını yapmıyorlar. Ben de bu şirketleri paylaşarak Müslümanların helal beslenme ihtiyacının normalleşmesini, görünür hâle gelmesini sağlamaya çalışıyorum. Bu sıradanlığın market raflarında görünür olmasını istiyorum.”
Bunun için “daha fazla etkileşim” ya da “daha fazla takipçi” gibi hedeflerinin olmadığını, takipçi ve etkileşimin ancak “toplumu dönüştürücü bir fonksiyon”a hizmet ettiği oranda değerli olduğunu söyleyen Faslak için sosyal medya bir aktivizm ve bilgi paylaşımı alanı: “Bazen her şeyden elimi ayağımı çekip sosyal medya kullanımını bırakmak istiyorum. Ama o zaman şunu düşünüyorum: Biz meydanı boş bırakınca başkaları dolduruyor. Ve bu başkaları genellikle daha radikal gruplar oluyor. Benim motivasyonum, orta yolu takip edebilmek.”
Helal Gıda Öncelikle farklı aralıklarla her ne kadar istenilen boyutta olmasa da 'helal' konulu yazılarınız için tebrik ediyorum. Çağımız, teknolojinin sabahtan akşama değişebildiği yani yenilenebildiği bir çağ. Günümüz helal çalışmaları yalnızca maalesef daha çok yukarıdaki kızımızın da yaptığı gibi iyi niyet üzerine kurulu bireysel çalışmalardan oluşuyor. Ve kızlarımızın sosyal medyada kurduğu sayfalar çok ciddi rakamlara kısa sürede ulaşabiliyor. Hepsinden Allah razı olsun. Fakat burada ciddi bir sıkıntı var ondan bahsetmek onu hatırlatmak istiyorum: Şirketlere ürünün helal olmayan katkı içerip içermediğinin sorulması yanlış bir uygulamadır. Sebebine gelince Ocak 2023'de içerik olarak haram katkı içermeyen bir ürün ilerleyen aylarda, örneğin Mart 2023^de maalesef haram katkı ile üretilebilir. Nihayetinde güvenilir bir şirket tarafından sertifikalanmamış ve tüketiciye de bu hususta her hangi bir garanti verilmemiştir. LÜTFEN
Çok etkilendim masallahh. Devamını da güzellikleri artarak nasip etsin mevlam... En son cümleye de bayıldım orta yolu takip edebilmek ne güzel bir niyet.