Müslümanlar Noel ve Yılbaşı Kutlar mı?
Yine her sene sonunda olduğu gibi, Noel ve yılbaşı sezonu açıldı. Bu günlerin coşkuyla karşılandığı Batı'da yaşayan Müslümanlar için Noel ve yılbaşı kutlamaları ne anlam ifade ediyor?
Noel ve yılbaşı Avrupa’da birbirinden ayrı iki bayramken, Türkiye’de bu iki kutlama arasındaki sınır gözetilmeksizin, neredeyse eş anlamlı kullanılıyor. Birçok insan “yılbaşı kutlaması” adı altında çam ağacı gibi klasik Noel süslemelerini kullanıyor. Kimileri bu akıma katılırken, dindar Müslümanlar arasında bu kutlamalara karşı tepki büyük: Bu tarz kutlamalar bir yozlaşma ve “Batı özentisi olmak” olarak görülüyor.
Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda Rize’de bir alışveriş merkezine takılan yılbaşı süslemeleri insanların artan tepkileri yüzünden kaldırıldı. Öte yandan İstanbul gibi büyük şehirler yılbaşı zamanı âdeta bir Avrupa metropolüne dönüşüyor ve hatta Almanya’da “Weihnachtsmarkt” denilen Noel pazarları bile kurulup büyük ilgi görüyor.
Yılbaşı Kutlamalarına Cephe Almak
Peki, her sene Müslüman toplum içinde bu tartışmalara sebep olan şey ne? Gerçekten ışıltılı süslemeler, Noel baba figürleri ve kırmızı-yeşil renkli konsept mi sorun? Yoksa altında başka bir sebep mi yatıyor? Ve Müslüman birey yılbaşı kutlamalarına tamamen cephe almak zorunda mı?
Köklü Hristiyan tarihine sahip bir ülkede büyümüş, Noel ve yılbaşı kültürüne uzun zaman maruz kalmış insanlar için durum biraz daha karışık. Herhangi bir Batı ülkesinde yaşayan insanların çoğunun Noel ve sonrasında yılbaşı dönemiyle muhakkak bağdaştırdığı anıları vardır. Hatta belki istemsizce ya da farkında olmadan yaptığı ritüeller bile olabilir. En basitinden marketlere bu zamana özel gelen tatlılardan (Spekulatius, Lebkuchen) almak gibi…
Geçen gün, Avrupa’da doğup büyümüş iki arkadaşı konuşurken duydum. Biri, “Ben Noel zamanını çok seviyorum. Çok sıcak bir atmosfer oluyor.” diyordu. Diğeri ise caddeleri süsleyen ışıklardan, soğuk havada içilen sıcak çikolatalardan bahsediyordu.
Bunu itiraf ederken bir çoğumuz belki de suçluluk hissine kapılıyoruz ve Noel zamanı yaşadığımız şehirlerin büründüğü o sıcak atmosferi yaşamanın yanlış olduğunu düşünebiliyoruz.
Radyoda Noel Şarkılarının Çalınmasını Beklemek
Ne yalan söyleyeyim, Almanya’da doğup büyümüş biri olarak benim de çocukluğumdan beri Noel ve yılbaşıyla bağdaştırdığım güzel çocukluk anılarım var. Babama bana getirmesi için müşterileri tarafından verilen Noel hediyeleri, okulda bu zamanlarda ders yerine daha fazla oyun ve etkinlik olması, komşular tarafından kapımıza bırakılan ikramlıklar, hediyeler ve her sene bu zamana özel çıkan filmler gibi…
Almanya ya da diğer ülke televizyonlarında “Evde Tek Başına” (Kevin Allein zu Haus) gibi her sene bu günlerde yayımlanan Noel filmlerini izlemek artık birçok kişi için adet hâline gelmiş durumda. Birçoğumuzun kulağı belki farkında bile olmadan bu dönem radyoda her sene olduğu gibi klasik Noel şarkılarının çalınmasını bekliyor olabilir.
Herhangi bir batılı ülkede yetişen ve yaşayan Müslümanlar olarak hepimizin hayatında Noel ve yılbaşı ufak da olsa bir yer edinmiş durumda. Hatta Noel ya da yılbaşından tamamen kaçmak neredeyse imkânsız. Birçoğumuz okulda Noel etkinliklerine katıldık; koroda şarkılar söyledik. Belki çalıştığımız iş yerinde Noel davetine katılmamız istendi. Öğretmenlerin ders işlemek yerine Noel filmi izletmesine ya da Noel kermesi için etkinlik yapmasına hangi çocuk itiraz eder?
Fakat yine de Noel ve yılbaşı dönemi Batı’da yaşayan Müslümanlar için bir “başa çıkma” dönemi demek. Okul gösterisinde dinî bir oyunda yer almayı ya da ilahi korosuna katılmayı reddetmek, kendini açıklamak zorunda kalmak; “Siz neden Noel kutlamıyorsunuz?” sorularına cevap vermek; ve muhatabının acıyan bir şekilde, “Ama yine de tatilde ailece güzel bir şeyler yapıyorsunuzdur, değil mi?” türden sorularına maruz kalmak. Birçoğumuz bunlardan birini en az bir kere yaşamıştır.
Noel ve Yılbaşı Tatillerinde Aile Buluşmaları
Her ne kadar bir Müslüman olarak -haşa- “Tanrı’nın oğlu”nun doğumunu kutladığını iddia eden bir adete katılım sağlamak dinen kabul edilemez olsa da, Almanya’daki bazı siyasetçilerin iddia ettiği gibi Müslümanlarda bir “Noel düşmanlığı” olduğu da söylenemez. Bu zamanlar, birçoğumuz için komşularımızın “özel” zamanlarında onların geleneklerini saygıyla izleme zamanı. Kendi kimliğimizle kıyaslamadan, “biz” ve “onlar” diye kutuplaşmadan o atmosferin içerisinde var olma dönemi.
Biz her Noel tatilinde uzakta oturan akrabalarımızla ve kuzenlerimizle dedemlerde toplanır, hoş vakit geçirirdik. Dedem sobayı yakardı, biz dışarıdan odun getirirdik. Anneannem bütün aileyi bir arada toplamışken yemeklere daha çok özenirdi. Sanki bu günlere özel bir bayram masası ortaya çıkardı sonunda. Halbuki bizim bir araya gelmemiz yılbaşı veya Noel kutlaması sebebiyle değildi. Herkesin tatil olmasıyla bir araya gelebilmemiz asıl kutlamanın kendisiydi. Bunun bilincinde olduğumuz için, hiçbir zaman bu dönemdeki aile buluşmalarımızı Noel ya da yılbaşına özel bir etkinlik olarak algılamazdık.
Belki de benim jenerasyonum kendi dinî bayramlarımızda ailelerimizle güzel alternatifler deneyimlediği için, “Noel’e özenme” ya da bu dönemdeki âdetleri taklit etmeye karşı bir bağışıklık kazanmış olabilir. Ramazan ayında evi özenle süslemek, bayram atmosferi oluşturmak, hediyeleşmek ve belki Noel kültürüyle benzerliği açısından bazılarımız tarafından eleştirilen ramazan takvimleri hazırlamak. Kudüs ve Kahire’de Ramazan ayında gördüğüm ve Noel’den aşağı kalır yanı olmayan ışıklandırmalar, süslemeler ve sokaklarda uzun iftar sofraları. Ramazanda düzenlenen çocuk eğlenceleri…
Noel zamanı yaşadığımız o sıcaklık hissi, bir “dinî bayramı kutladığımız” için değil, birlikte yaşadığımız komşularımızla aynı atmosferi yaşadığımız için oluşuyor. Ve Noel ya da yılbaşını kutlamasak da bu dönem, kendi bayramlarımızdaki o özel atmosferi dolu dolu yaşamamız ve yaşatmamız için bize ilham veriyor.