'Gazze Şeridi'

Hamza Yusuf, Otorite ve Direnişe Dair Bir Tartışma

Amerika’daki Zaytuna College Rektörü meşhur Amerikalı vaiz Hamza Yusuf’un Gazze ile ilgili sözleri protestolara yol açtı. Bu olay, Yusuf’un Müslümanların otoritelere karşı çıkması ile ilgili geçmiş tartışmalı açıklamalarını gündeme getirdi. Yusuf daha önce de Suriye ve Filistin halklarının muhalefet yöntemlerini eleştirmekle ve Amerikalı Müslümanlara karşı ırkçı “beyaz” bir tutum sergilemekle suçlanmıştı.

Hamza Yusuf ©WEF @ flickr.com (CC 2.0), değişiklikler: Perspektif

22 Aralık’ta Amerikalı vaiz ve akademisyen Hamza Yusuf Kanada’da gerçekleştirilen “İslami Maneviyatın Canlandırılması” (İng. “Reviving the Islamic Spirit“ – RIS) başlıklı konferansta tepki çeken bir konuşma gerçekleştirdi. Seyirciler tarafından kaydedilip paylaşılan videoda Yusuf’un İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılara ve Filistinlilerin tepkisine dair sözleri, dinleyiciler tarafından protesto edildi. Filistin davasını hakir görüp zarar vermekle eleştirilen Yusuf’un geçmişte farklı politik konulardaki tartışmalı açıklamaları da bu vesileyle yeniden gündeme geldi.

Üç kesitten oluşan kısa videoda Hamza Yusuf şunları söylüyordu:

“Adaletsiz olarak adalet taleplerimize kulak verileceğini düşünmenin makul olmadığını fark etmeliyiz. Yani bu ilke sağlamsa, mesele yöntemle ilgili bir mesele olur. Bazen sessizce acı çekmek mutlaka gereklidir. Bazen hayatta kalmanın aracı budur, ama bu, nihai olduğu anlamına gelmez.”

RIS’in tamamını yayınladığı videonun devamında Hamza Yusuf, “Ben de bu odadaki herkes kadar özgür bir Filistin istiyorum. Bunun aksini düşünmek benim hakkımda bilmediğiniz bir şey iddia etmektir. Göğsümü açıp baktınız mı?” dedi.

Gelen tepkilere rağmen sahneyi terk etmeyen vaiz, kendini, “Kriz çok büyük. Hepimiz için çok zor oldu. Dolayısıyla insanlar bu meseleler hakkında çok hararetli. Yine de bir düzeltme: Normalleştiren biri değilim. Hayatımda hiçbir şeyi normalleştirmedim.” sözleriyle savundu.

Hamza Yusuf’un Filistinlilere Yönelik Eleştirileri

23 Ekim’de Hamza Yusuf, İsrail propagandası ile ilgili verdiği bir vaaz sırasında, ölen Filistinli bebeklerin İsrailli bebekler kadar önemli olduğunu söylerken duygulanmış, İsrail’in eylemlerini steril kılarak kendini aklamaya çalışmasını eleştirmişti. Bu, Yusuf’un destekçileri tarafından, onun “İsrail’in maşası” olduğunu iddia eden muhaliflerine karşı bir argüman olarak görülmüştü.

Öte yandan, Yusuf’un Filistin meselesiyle ilgili görüşleri ilk defa tepki çekmiyor. Filistinlilerin on yıllar süren İsrail işgaline nasıl tepki vermesi gerektiğine dair pasifist fikirleri, geçmişte de bazı çevreler tarafından en hafif tabirle “duyarsızlık” olarak yorumlanmıştı.

Yusuf 2019’da France 24 Arabic kanalına verdiği bir röportajda “Eğer Filistinliler şiddeti terk ederse ve onun yerine ‘Biz zayıf ve çaresiziz, bize yardım edin’ dese yemin ederim dünyanın çoğu onların hâlini anlayacaktır. Ama ufak tefek silahları güçlü silahlara karşı ateşlediklerinde, bu her şeyi yok ediyor. O zaman insanlar Filistinlilerin saldırıyı başlattıklarını düşünecek. Ki dünyanın şu anki algısı bu şekilde.” ifadelerinde bulunmuştu. Sunucunun itiraz etmeye yeltenmesi üzerine tekrar konuşmaya başlayan Yusuf, “Filistinlileri yargılayamam çünkü onların durumunda değilim, belki bu vaziyet bazılarını delirtti. Zor bir durum.” demişti.

Yusuf’u eleştirenler, onun Birleşik Arap Emirlikleri’nin İsrail ile ilişkisi, Suriye’deki ayaklanmalar, Bush ve Trump gibi Cumhuriyetçi Amerikan devlet başkanları ile olan ilişkileri gibi konulardaki geçmiş tutumlarına dikkat çekti.

Hamza Yusuf’un Şahsında Somutlaşan Meselelerin Kısa Bir Tarihi

2001 yılının Ekim ayında The Guardian gazetesinde “Batı’dan nefret ediyorsanız, Müslüman bir ülkeye göç edin” başlıklı bir yazı yayınlandı. 11 Eylül olaylarını takip eden bu tabir, dönemin “en etkileyici âlimlerinden” olarak tasvir edilen Hamza Yusuf’a ait bir alıntıydı. Yusuf’u mercek altına alan yazar Jack O’Sullivan onun Hint alt kıtası ve Arap dünyasındaki hocalarından farklı bir kumaştan olduğunu ifade ederken, “modaya uygun” keçi sakalını ve ona tanıdık gelen Amerikan aksanını baz almış, didaktik konuşma stilini ise Malcolm X’e benzetmişti.

Verdiği demecin devamında Yusuf, Amerika’da yaşayan Müslümanlar ve 11 Eylül ilişkisini şu ifadelerle Batı’nın kültürel üstünlüğü üzerinden okumayı tercih etmişti: “Çoğu insan bazı Müslüman ülkelerin hem kadınlar hem erkekler için ne kadar baskıcı olduğunun farkında değil. Bu kültürel bir mesele, İslami değil. Çoğu Müslüman ülke yerine Batı’da Müslüman olarak yaşamayı tercih ederim, çünkü Batı’da Müslümanlara izin verilen yaşam tarzı (gerçek) Müslüman tarzına daha yakın. Çok sayıda Müslüman göçmen böyle düşünüyor, ki o yüzden buradalar.”

Bu ifadeler, Bush yönetimi içerisinde Müslümanları temsil etme görevi verilmesinin de dışında Yusuf’un antropolog Mahmood Mamdani’nin ifadesiyle “iyi Müslüman, kötü Müslüman” ayrımına gittiğini ve Bush’un bu ikisini ayırma ve İslam’ı gerek sembolik gerekse gerçek bir karantinaya alma politikalarını desteklediğini gösteriyordu. Bu algı, Batı ve Doğu ile ilgili özcü varsayımları bir hakikat olarak sunuyordu. Müslümanları temsil eden bu İrlanda asıllı beyaz, temiz yüzlü, iyi giyimli “sheikh”; akıcı İngilizcesi, kültürel sermayesi ve “farklı bir Müslüman’ın mümkün olduğunu göstermesi” ile gazetecileri büyüleyen, otoriteler ile ilişki kurabilen ve hararetli sohbetler verebilen, yükselen bir yıldızdı.

Bush’un terörle mücadele politikalarını net bir şekilde eleştirmemiş olması, zaman geçse de Yusuf’un karşısına çıkmaya devam edecekti. Nitekim, 2019’da Kaliforniya’daki Zaytuna College’da düzenlenen bir panelde, heyecanlı bir dinleyici “Sizi kim bizim temsilcimiz yaptı?” diye sorduğunda, Yusuf’un cevabı ilkelerden taviz vermediği ve aslında Bush’a Irak’a girmemesini tavsiye ettiği üzerine olmuştu.

Yıllar içinde Hamza Yusuf’un gerek Amerika iç politikası içerisinde gerek özel vaazlarında Müslümanların siyasi duruşuna dair yorumları onun popülaritesini artırırken, bir yandan da temsil ettiği camia içerisinde çok sert eleştirilere maruz kalmasına sebep oldu. 90’larda düzen karşıtı entelektüel duruşuyla kendinden söz ettiren Yusuf’un aksi yönde bir dönüşüm geçirdiği açıktı.

“Yapacak Çok İşimiz Var, Protesto Edip Ateşler Yakamayız”

2016’da Türkiye’deki “Rihla” isimli inziva toplantısında Suriye’de Beşar Esad’ın baskıcı rejimine karşı üretilen “Suriye halkı küçük düşmeyecek” sloganını kötüleyerek “Allah dilediğini küçük düşürür. Siz bir yöneticiyi küçük düşürürseniz, Allah da sizi küçük düşürür.” demişti. Filistin davasına dair gösterdiğine benzer bir tutumla, “Şimdi bütün bu zavallı masum insanlar gayrimüslimlere onları ülkelerine almaları için yalvarıyorlar.” diyen Yusuf, sözlerini müstehzi bir gülümsemeyle “Devrim şimdi nasıl görünüyor, ha?” sözleri sebebiyle yüz binlerce insanı öldüren ve milyonlarca vatandaşını mültecileştiren Esad rejiminin kıyımlarını meşrulaştırmakla suçlanmıştı.

Yine Suriye ile ilgili konuşurken, “Müslümanlar kendilerini yönetme becerisine sahip değil. (…) Bizim sivil toplumumuz yok, otobüs sırasında bile bekleyemiyoruz.” sözleri, Yusuf’un bölgesel tarihleri yok sayan, oryantalist bir bakış açısını benimsediğini gösteriyordu.

Aynı yıl Kasım ayında Hamza Yusuf, Donald Trump’ın Amerikan başkanı seçilmesi ve İslamofobi, kadın düşmanlığı ve ırkçılığı tırmandırıcı politikaları üzerine artan protestoları da eleştirmişti: ‘’Yapacak çok işimiz var (ve bunlar arasında) protesto etmek, ateşler yakmak yok, ‘Trump benim başkanım değil’ demek yok. Başkan O ve sistemimiz bu şekilde işliyor: Sonuçları kabul edip yolumuza devam etmeliyiz.”

Kısa bir süre sonra, Yusuf’un açıklamaları Amerika’daki siyahi Müslümanlar arasında görünmez kılınan ırkçılık, mikro agresyon ve duyarsız yorumlara bir örnek olarak ortaya çıkmıştı. Zira Yusuf, Amerika’nın “en az ırkçı olan ülkelerden biri” olduğunu iddia etmiş ve “siyahiler diğer siyahilere karşı daha çok suç işliyor” şeklindeki stereotipik argümanı kullanarak Müslümanları “Black Lives Matter” hareketine katılmamaları için ikna etmeye çalışmıştı.

Yusuf’un aralık ayının sonunda gündeme oturan Gazze ile ilgili açıklamalarının devamı, basına yansımamış olsa da kendisinin ırksal konulardaki genellemeci patavatsızlıkları konusunda pek de ilerleme kaydetmediğini gösteriyordu. Nitekim aynı konuşmada, çok da gerekli olmayan bir yerde, koyu tenli insanların cilt kanserine karşı “siyahi imtiyazı”na sahip olduğuna dair esprili bir yorum yapma ihtiyacı hissetmişti. “Irkçı bir dili benimsemek istemiyorum” dedikten hemen sonra gelen bu tip yorumlar, tam da siyahi Müslümanların gündelik hayatta tecrübe ettikleri mikro-agresyonlara, yani bilinçsizce olsa bile ayrımcılık veya hakaret içeren saldırgan söylemlere iyi bir örnekti.

2018’de bu sefer yeni bir otoriteyi savunmakla manşetlerde yerini bulan Yusuf, Birleşik Arap Emirlikleri’nin İsrail ile yakın ilişkiler kurmasını desteklemiş, Yemen’de işlenen insanlık suçlarına katkısını yok sayarak Birleşik Arap Emirlikleri’nin “hoşgörüye kendini adamış” olduğunu söylemişti. Bu olay, onun Katar’a uygulanan katı ambargo da dâhil Birleşik Arap Emirlikleri’nin problemli pek çok politikasını desteklediği iddiasını hatırlatmıştı. Bu iddianın sahipleri, yakın ilişkisini sürdürdüğü BAE Fetva Konseyi Üyesi olan akıl hocası Abdallah bin Bayyah ile paralel açıklamalar yapmasını kanıt gösteriyorlardı.

Bütün bunlar, Hamza Yusuf’u destekleyenler tarafından onun entelektüel derinliğinin yeteri kadar anlaşılmaması olarak değerlendirilmişti. Yine de onun iyi niyetine inanan, ancak görüşlerine karşı çıkmak isteyen akranları, Yusuf’a bir “nasihat” metni yayınladılar. Bunların arasında Amerika’nın yine önde gelen âlimlerinden İmam Zaid Shakir de vardı.

Hamza Yusuf’a Gelen Eleştiriler Neden Önemli?

Ne kadar kaçarsak kaçalım; yığınlar hâlinde üst üste dizilmiş cesetlere, molozlar arasındaki insan parçalarına bakakaldığımız; çocuğunu, annesini, babasını kaybeden Filistin halkının, toz, toprak ve kan içinde sesini duyurmaya çalışmasının uluslararası toplumun tepkisizliği yüzünden bir uğultu hâlini almaya başladığı şu günlerde nüfuz sahiplerinin her bir yorumu, harcanan her bir nefes önem arz ediyor.

Şüphesiz, bir direniş metodu olarak şiddet ve şiddetsizlik, hem ahlaki olarak hem de işlevsellik bağlamında değerlendirilmeli. Nitekim Filistinlilerin direnişini, İsrail’in orantısız gücünün altını çizen “askere taş atan siviller” ve bir ağacı kurtarmaya çalışan köylüler üzerinden de; silahlı eylemleri ve tazmin edici bir adalet anlayışıyla hareket etmeyi savunan tarihsel bir anlatı üzerinden de düşünmek mümkün. Bu farklı imajlar, tarihsel olarak da Filistin halkının ve İsrail devletinin öz savunma hakları ve şiddet kullanmanın meşruluğu tartışmasını hem akademik tartışmalar hem de propaganda savaşları açısından etkilemiş; birbirine rakip hafızalar yaratmıştır.

Peki Zaytuna College rektörü beyaz bir “imam”ın kendi platformunda yaptığı belli bir bağlama oturan söylemlerini, bu tartışmaların ve bu hafızaların neresine koyacağız? Hamza Yusuf’u eleştirmek, bütün bu tartışmalarını varlığını ve gerekliliğini eleştirmek sayılır mı? Her gün akıl almaz açıklamalar siyaset sahnesinde yerini alırken, bir adamın fikirleri neden bu kadar öfkeye sebep oluyor?

Yusuf’a göre, kendine yöneltilen itirazlar, ilke ve yürekte bütünleştikten sonra yöntemde anlaşamamakla ilgili. Bu savunma açısından, ona yöneltilen tüm eleştiriler entelektüel, teorik bir anlaşmazlığın tabii birer parçası gibi görünüyor. Dinî jargonun kullanımı ve Hz. Muhammed’in hayatından konuya uygun seçilmiş alıntılar, Yusuf’un “otoriteye karşı gelmenin bedeli her zaman gelmemekten daha ağırdır” ön kabulünü süslüyor. Mesele şu ki, “gerçek dünya” iktidar sahiplerinin söylemlerini nasılsa bir şekilde doğruluyor. Küçük balıklar büyükleri yutamıyor. Baskıcı rejime karşı gelen bedelini gerçekten de ödüyor.

Tepkilerin kalbinde mağdura ne yapmaması gerektiğini söylerken sesleri güçlü ve kendinden emin çıkan Yusuf gibi sadece ırksal olarak değil kültürel olarak da “beyaz” dindar figürlerin, neden makul bir direniş zemini üzerine eğilmedikleri, neden ırkçılığın bin bir tonu üzerine kendilerini ve öğrencilerini yeterince eğitmedikleri, içedönük bir eleştiri ile oryantalizm arasındaki farkı nasıl olup da çizemedikleri gibi katmerli bir hüsran yer alıyor: Batılı olmakla övünen, ama Batı’ya, sosyal medyaya erişimi olan sağduyulu her bireyden fazla diyecek bir lafı olmayan; örgütlemeyen, davet etmeyen, vahşete karşı salt hüzünlü, güce karşı “mantıklı”, tarihi ve olayları iktidar sahiplerinin bakış açısından yorumlayan bu ses, bireysel olarak çaresiz hisseden ve çeşitli pozisyonlardaki karizmatik liderleri göz ucuyla takip eden birçoğumuza çok tanıdık geliyor.

Bu hesap, otoriteye koşulsuz katlanan, uysal, şiddetsiz Müslüman profilini; bu dünyanın ve işlevsiz bir uluslararası toplumun gerçeklerinde, en az şiddeti meşru gören (uygulayan değil) otorite karşıtı Müslüman kadar yalnız bırakıyor. Çünkü bu gerçekler, iyi politikayı kötüsünden ayıran hikmetli ve adil bir ele değil; ırkçı kapitalist bir düzenin gücüne işaret ediyor. Dolayısıyla “sessizce acı çekmenin” politik doğruluğunu savunmak, duyarsız bir yorum olmanın ötesinde, realizm kisvesi altında bu gücün varlığını meşrulaştırıyor ve bu meşruiyeti kabul etmeyen herkese ya ahlaki yoksunluk ya da hayalperestlik atfederek parmak sallıyor. Hamza Yusuf’un belki iyi niyetli, belki teorik bağlamında anlamlı sözleri, yarattığı hayal kırıklığı ile güçlüye karşı çıkmayı ikinci plana atan, konformist bir geleneğin ve şiddetsiz çözümler konusunda katkıda bulunmadan şiddetsizliği savunan içi boşalmış bir retoriğin altını çiziyor. Dolayısıyla aslında Yusuf’un şahsında onun kadar popüler olmayan tüm bu isimli isimsiz yılgınlıklar tecessüm ediyor.

 

Esma Güney Aksoy

Lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde tamamlayan Güney Aksoy, Çukurova Üniversitesi Arkeoloji bölümünde ikinci lisans eğitimine devam etmektedir. Ağırlıklı olarak duygulanım sosyolojisi, medya ve hukuk antropolojisi alanları ile ilgilenen yazar, aynı zamanda Fidiro Kahvesi ve Talking Anthropology podcastlerinin yapımcı ve sunucularından biridir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler