'Uygur Türkleri'

Uygurlar Ünlü Giyim Firmalarının Tedarik Zincirinde Zorla Çalıştırılıyor

Çin'de yüzbinlerce Uygur Türkü zorla çalıştırılıyor. Geçtiğimiz aralık ayında yayımlanan bir araştırma, H&M ve Zara gibi ünlü giyim firmalarının ürünlerini Uygur Türklerinin zorla çalıştırıldığı Çinli şirketlerden tedarik ettiklerini ortaya koydu.

Fotoğraf: WiNG - Wikimedia Commons. Değişiklikler: Perspektif.

Sheffield Hallam Üniversitesi, Uygur Hakları Gözlemevi ve Uygur Demokrasi ve İnsan Hakları Merkezi’nden araştırmacıların birlikte hazırladığı Sorumluluk Biçmek: Uygur Bölgesinden Avrupa’ya Giyim Tedarik Zincirlerinin İzini Sürmek’ (Tailoring Responsibility: Tracing Apparel Supply Chains from the Uyghur Region to Europe) başlıklı raporda 39 küresel markanın Uygurların zorla çalıştırılması ile üretilen malları Avrupa pazarına satma konusunda “yüksek riskli” olduğunu ortağa koyuyor. 

Yayımlanan raporun bulgularına göre devlet tarafından dayatılan iş gücü transfer programlarına katılmaya zorlanan Uygurlar tarafından üretilen ürünleri tedarik ettiği tespit edilen birçok tanınmış marka mevcut. Özellikle pamuk ve PVC gibi maddeleri tedarik edenler arasında H&M ve Zara gibi markalar öne çıkıyor.

AB’ye İthal Edilen Giysilerde Zorla Çalıştırılan Uygurların İzi

Raporda araştırmacılar Batılı markalarla üretim veya kaynak kullanımı yoluyla bağlantıları bulunan ve aynı zamanda Sincan (Xinjiang) ile “önemli bağlara” sahip önde gelen 4 Çinli hazır giyim şirketini de inceliyor. Bulgulara göre söz konusu Çinli şirketler Zara ve Primark gibi markalara tedarik sağlıyor. Verilen bilgiler doğrultusunda hazır giyim endüstrisinin Uygur Bölgesi ile bağlantılarının artık iyice yerleşmiş olduğunun altı çiziliyor.

Çin’in kuzeybatısında, ülkedeki etnik Uygur azınlığın büyük çoğunluğunun yaşadığı bir bölge olan Sincan, Çin’in pamuğunun yüzde 80’inden fazlasını üretiyor. Bu bölge ayrıca dünya pamuğunun yaklaşık yüzde 23’ünü karşılıyor ve ayrıca koruyucu giyim ve aksesuar ürünlerinin üretiminde önemli bir madde olan PVC’nin yüzde 10’u da yine bu bölgede üretiliyor. Sonuç olarak, dünya pazarında bulunan kıyafetlerin ve ayakkabıların büyük bir kısmının üretim aşamasında Uygur halkının zorla çalıştırılmış olma yüksek ihtimali mevcut.

Raporun temel bulgusu ise, Uygurların zorla çalıştırılmasıyla “lekelenen” önemli miktarda giysinin kısıtlama olmaksızın AB’ye ithal edilmesi. Raporda Avrupa Birliği politikalarının AB tüketicisini, Uygurların zorla çalıştırılması suretiyle üretilen giysileri satın almaktan korumadığı iddia ediliyor.

Sincan Bölgesinde İnsan Hakları İhlalleri ve Gözaltı Kampları

Sincan Uygur Özerk Bölgesi tahminen 1 milyon kişinin yargısız gözaltı kamplarında tutulması dahil olmak üzere, insan haklarının yoğun bir şekilde ihlal edildiğinin belgelendiği bir bölge. Ancak gözaltı kamplarının yanı sıra, rapor boyunca bahsi geçen Uygur aktivistlerin ve insan hakları savunucularının yüksek baskı riski içerdiğini söylediği ve uzun süredir devam eden devlet destekli bir iş gücü transferi programı da var. Pekin yönetimi, bu transferleri yoksulluğu azaltma aracı olarak tanımlıyor. Programlar kapsamında işsizler, işçi ihtiyacı olan farklı yerlerdeki çiftliklere veya fabrikalara transfer ediliyor. Bu, Sincan içinde veya Sincan’dan Çin’in diğer bölgelerine doğru gerçekleşiyor.

Raporun yazarları, bu programlara dahil olan Çinli şirketlere ilişkin çeşitli örneklerin altını çiziyor. Örneğin Beijing Guanghua Textile Group, iş gücü transfer programlarıyla bağlantılı bir firma olan Xinjiang Jinghe Textile Technology ile ortak bir girişime sahip. “Xinjiang Jinghe, 2018 yılında üretim tesislerini genişletmek ve kırsal kesimdeki ihtiyaç fazlası iş gücü programları aracılığıyla 2 bin kişiyi istihdam etmek için 200 milyon yuan (22,3 milyon £) yatırım yaptığını açıkladı. 2023 yılı Mart ayında bir Sincan gazetesi 73 “yoksulluk çeken hanenin” sanayi işçisi olmak üzere firmaya işçi gönderdiğini bildirdi. Beijing Guanghua’nın ana şirketi Beijing Fashion Holdings, aralarında Zara ve Next’in de bulunduğu bir dizi tanınmış Batılı marka ile olan bağlantılarının reklamını yapıyor. Grubun iştiraklerinden biri olan TopNew ise H&M’in tedarikçisi konumunda.

Bölgedeki Şirketler Faaliyetlerini Gizliyor

Raporda ortaya konulan bir başka çarpıcı bulgu ise bölgedeki şirketlerin devlet tarafından dayatılan iş gücü transferlerine katılımlarını gizlemek için uyguladıkları yöntemler. Şirketlerin bölgedeki operasyonlarını gizlemek için, iş gücü transferi programına katılımlarının çevrimiçi reklamını yapmamak, şirket adlarını değiştirmek ve holdinglerini yeniden düzenlemek gibi bazı taktikleri mevcut. Raporda, bölgenin giderek daha fazla şeffaflığını yitiren tedarik zincirlerinde gezinirken şirketlerin, kanıt yokluğunun, bu kanıtların olmadığı anlamına gelmediğini bilmeleri gerektiğini vurguluyor.

AB’ye Giren Malların Kontrolü Üzerine Tavsiyeler

Çalışmanın bir kısmını yürüten ve Sheffield Hallam Üniversitesinde profesör olan Laura Murphy, araştırmanın politika yapıcıların, yatırımcılar ve tüketicilerin daha akıllı seçimler yapmasına yardımcı olacağını belirtti. Murphy, bazı şirketlerin Sincan pamuğunu tedarik zincirlerinden çıkarmak için gerekli adımları atmaya ve bağımsız gruplara bunu yaptıklarına dair kanıt göstermeye açıkça söz verdiklerini, ancak birçok markanın henüz benzer bir adım atmadığını ifade etti.

Raporun sonunda, bulgular ışığında Uygurların zorla çalıştırması ile üretilen malların Avrupa Birliği pazarına girişini de kapsayacak yasama faaliyetlerine yönelik tavsiyeler yer alıyor. Tavsiyelerin bir kısmı şu şekilde:

  • Zorla çalıştırma ile üretilen ürünlerin ithalatının yasaklanmasına yönelik düzenlemenin desteklenmesi.
  • Şirketlerin değer zinciri boyunca insan hakları ihlallerini ele almaktan sorumlu olmalarını sağlamak için AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifini (CS3D)’in desteklenmesi
  • Zorla çalıştırma ile lekelenmiş tedarik zincirlerinin soruşturulmasına yardımcı olmak için tüm kara, hava, demir ve deniz sevkiyatlarını kamuya açık haâle getiren şeffaflık mevzuatının desteklenmesi
  • Zorla çalıştırma ile yapıldığı tespit edilen kargolara ilişkin verilerin çok taraflı bilgi paylaşımının desteklenmesi

Medine Tezcan

Uluslararası Londra Üniversitesinde Siyasal Bilimler ve Uluslarası İlişkiler eğitimini tamamlayan Medine Tezcan, İsveç Genç Müslümanlar (SUM) Derneğinin başkan yardımcılığını yapmıştır. Tezcan, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler