ABD Seçimlerini Anlama Kılavuzu
ABD Başkanlık Seçim günü hızla yaklaşıyor. Bütün dünyanın dikkatle takip ettiği bu seçimlerin nasıl gerçekleştirildiği konusu ise çoğumuz için oldukça kafa karıştırıcı. Bu yazıda ABD seçim sistemini daha iyi anlamak için gereken bilgileri sizler için özetledik.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), çoğulcu demokrasiye dayalı, başkanlık sistemiyle yönetilen federal bir cumhuriyettir. Federal devlet yapısı, 50 federe eyalet ve başkent Washington’u içeren “District of Columbia”yı kapsamaktadır. Federal sistem uyarınca, anayasada federal yönetime devredilmemiş bütün görev, yetki ve sorumluluklar, içişlerinde serbest olan eyaletlere aittir. Yürütme erkinin başı olan ABD Başkanı ile Başkan Yardımcısı, 4 yıl süreyle ve iki dereceli halk oylaması sonucunda seçilir. Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimi her dört yılda bir kasım ayının ilk pazartesi gününden sonraki salı günü yapılır. Bu seçimler birkaç aşamada gerçekleşir: kampanya, ön seçimler, ulusal toplantılar ve seçim günü. ABD’nin 47. başkanı da 5 Kasım 2024 tarihinde seçilecek. Seçimi kazanan aday Ocak 2025’ten itibaren Beyaz Saray’da dört yıl süreyle görev yapacak.
Fransa’da ya da Türkiye’de cumhurbaşkanı seçiminin akşamında kazanan adayın yüzü ekranlarımızda gösteriliyorken, Amerika Birleşik Devletleri’nde vatandaşlar aslında seçim günü başkanı değil onu seçecek olan Seçiciler Kurulunu belirliyor. Bu kurulun seçilmesi ile aslında seçim günü başkanın kim olacağı pratikte belli olsa da resmî olarak kimin başkan olduğunun kesinlik kazanması aralık ayındaki seçim kurulunun oylaması ve sonrasında ocak ayında kongrede sayılan oylar ile kesinleşiyor. Bu, yaklaşık bir yıla yayılan ve işleyişi Amerikan tarihinden miras kalan bir sürecin son noktasıdır.
ABD Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler
Amerikan Anayasası 1787’deki Philadelphia Konvansiyonu sırasında doğdu. Başkanın yetkisini ve atanma yöntemini belirleyen temel kurallar da bu Anayasa ile belirlenmiştir. Başkanlık seçim sistemi Başkan’ın gücünü sınırlamayı amaçlayan, karmaşık, iki aşamalı dolaylı oy hakkı üzerine kuruludur.
Dahası, Amerikan siyasi yaşamı esas olarak iki büyük parti tarafından yönlendirilmektedir. ABD’de 1852’den beri seçilen her başkan ya Demokrat Parti ya da Cumhuriyetçi Parti’dendir. Bazı istisnaları olsa da bu iki siyasi parti başkanlık koltuğunu, Kongre üyeliklerini, eyalet valiliklerini ve meclislerini kontrol ederler. Eyalet valiliklerinde bu iki partiden olmayan adayların seçilmesi pek görülmeyen bir durumdur; bunun sebebi ise ABD seçim sisteminin “çoğunluk sistemine” dayanıyor olması ile açıklanabilir.
Demokratlar liberal bir siyasi parti olarak biliniyor. Gündemini büyük ölçüde sivil haklar, geniş sosyal güvenlik ağı ve iklim değişikliğine yönelik önlemler oluşturuyor. Cumhuriyetçiler ise ABD’deki muhafazakâr siyasi parti. Bu parti, daha düşük vergileri, hükûmetin rolünün küçültülmesini, bireysel silahlanma haklarını ve göç ve kürtaj konusunda daha sıkı kısıtlamaları savunuyor.
Kampanya Süreci Nasıl İşliyor?
ABD Başkanlık seçimleri kasım ayında yapılsa da aslında seçim yarışı, ocak ve şubat aylarından itibaren başlar. Başkanlık seçimi sürecinin ilk aşaması olan “ön seçim” ya da “parti içi seçim” bu aylarda yapılır. Her eyaletin parti yönetimi ön seçim mi yoksa parti toplantısı mı yapılacağı konusuna kendisi karar verir. Bazı eyaletler her ikisini de gerçekleştirir. Örneğin Nebraska ve Alaska eyaletlerinde Cumhuriyetçi Parti ön seçim yaparken; Demokrat Parti parti toplantısı düzenler. Ön seçimler açık ya da kapalı yapılabiliyor. Kapalı seçimler ve parti toplantılarında partinin kayıtlı üyeleri oy verebilirken; açık seçimlerde seçmen kaydı olan herkes oy kullanabiliyor. İnsanlar parti içi seçim ve ön seçimler yoluyla kendilerini temsil etmesini istedikleri başkan adayını belirlerler. Bu süreç bittikten sonra belirlenen başkan adayı temmuz ve ağustos ayları itibari ile parti kongreleri düzenleyip başkan yardımcısını ve adaylarını tanıtmaya başlar.
Anlaşıldığı üzere seçmenlerin bir partinin seçimlerde yarışacak adayının belirlenmesi için oy kullandığı seçimlere ön seçim (primaries) deniyor. ABD’nin 50 eyaletinden 45’inde düzenlenen ön seçimlerde kimlerin oy kullanabileceği eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Parti içi seçimler (caucuses) ise ön seçimlerden farklı olarak partiler tarafından il, ilçe ya da bölge düzeyinde düzenlenen toplantılarda gerçekleşiyor. Uzun saatler sürebilen bu toplantılar katılımcılara aday adayları hakkında açık tartışma fırsatı sunuyor. ABD’de eskiden daha yaygın olan bu yöntem, günümüzde yalnızca Iowa, Kuzey Dakota ve Montana’nın da aralarında olduğu 5 eyalette uygulanmaya devam ediyor.
Ön seçim ve parti içi seçim süreçleri başkanlık yarışının başlangıcını işaret ediyor. Bu nedenle, seçim yılının mart ayında, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti kendi adaylarını, partinin siyasi aktivistlerini bir araya getiren parti içi seçim komiteleri ve ön seçim yoluyla belirlerler. Delegelerin belirlenmesine olanak sağlayan bu ilk aşamanın sonunda partilerin her biri, cumhurbaşkanlığı seçiminden önceki yaz döneminde ulusal bir kongre düzenler. Bu toplantılar sırasında delegeler, başkan adayı ve başkan yardımcısı adayının oluşturduğu ikiliye resmî olarak yatırım yaparlar. Bu hem parti içi kampanyanın son aşaması hem de Beyaz Saray için mücadelenin başlangıcıdır.
Seçiciler Kurulu Nedir?
Parti içi seçim ve ön seçimler sonucunda adaylığı kesinleşen isimler, partilerinin ulusal kongresinden itibaren kampanyalarını yürütür ve toplantılar, mitingler, televizyonda yayınlanan tartışmalar ve gazetecilerle yapılan görüşmelerden oluşan bir maratona başlarlar.
Amerikan sisteminde iki dereceli oylama vardır. Yani seçim günü geldiğinde vatandaşlar doğrudan adaylara değil adayları seçecek olan “Seçiciler Kurulu“na oy verirler. Seçiciler Kuruluna giren isimler ise Başkan’ı seçer.
Seçiciler Kurulunu oluşturan 538 kişi için eyaletler nüfuslarına oranla üye gönderirler. Her eyalet, ABD’nin iki meclisi olan Temsilciler Meclisi ve Senato’daki temsilcisinin toplamı kadar kişiyi Seçiciler Kuruluna gönderir. 538 kişilik Seçiciler Kurulunun üyelerinin verdiği oylar sonucunda salt çoğunluğu elde eden aday başkan olmaya hak kazanır.
Amerikan seçim sistemine göre bir eyalette birinci gelen listenin tamamı seçilir. Bir parti bir eyalette birinci olduğunda, oy sayısına bakılmaksızın tüm listesi seçilir. Örneğin California eyaletinde Demokratlar birinci geldiğinde Demokrat Parti o eyaletin Seçiciler Kurulundaki bütün sandalyelerine sahip olur. Yani Demokrat Partinin adayı Seçiciler Kurulunda California’dan gelen 54 üyenin tamamının desteğine sahip olur.
Bir eyalette birinci çıkan partinin bütün seçicileri belirliyor olması yer yer eleştirilere de tabi tutulmaktadır. Bu sistemden ötürü bazen ABD genelinde daha az insanın oyunu almış adaylar başkan seçilebilmektedir. Örneğin, 2016’da Cumhuriyetçi aday Donald Trump ülke genelinde Demokrat aday Hillary Clinton’dan daha az oy aldığı hâlde, Seçiciler Kurulunda daha fazla üyeye sahip olduğu için Başkan seçilebilmiştir.
Başkanlık Yarışının Kızıştığı “Değişken Eyaletler”
Bazı eyaletlerde sonuçlar genel itibarıyla önceden bellidir çünkü tarihsel olarak bu eyaletlerin vatandaşları bir partiye bağlıdırlar. Mesela, Teksas eyaleti vatandaşları yaklaşık kırk yıldır Cumhuriyetçilere oy verirken, New York Eyaleti vatandaşları sistematik olarak Demokrat Partiye oy vermektedir. Ancak bazı eyaletler bu iki parti arasında değişken oy tercihlerine sahiptir. Bunlara iki parti arasında gidip geldikleri için salıncak eyaletler veya değişken eyaletler deniyor.
İki kanat arasındaki yarışın kızgın ve rekabetin yüksek olduğu bu eyaletlerin aslında seçimin kaderini belirlediği söylenebilir. Pennsylvania, Michigan, Wisconsin, Kuzey Carolina, Arizona, Georgia ve Nevada eyaletleri başkanlık kampanyasının son aşamasını belirleyen eyaletler olarak öne çıkmaktadır. 2016 yılında Donald Trump, tüm beklentilerin aksine, değişken eyaletlerin Cumhuriyetçi tarafa kayması sayesinde, bazen sadece birkaç bin oyla Hillary Clinton’a karşı kazanmıştı.
Seçim Günü ve Sonrası
Her ne kadar seçim günü Seçiciler Kurulu’na kimlerin gideceği belli olduğunda ABD’nin yeni başkanı da belli olsa da, başkanın resmî olarak ilan edilmesi ocak ayından önce mümkün olmuyor. Tarihler, eyaletlere göre farklılık gösterse de tüm eyaletlerin 10 Kasım-11 Aralık’ta seçim sonuçlarını resmen onaylaması gerekiyor. 17 Aralık’a kadar her eyaletin Seçiciler Kurulu üyelerinin başkan adayına oyunu verip, bu oyları Washington’a göndermesi gerekiyor. Seçiciler Kurulu seçimini yaptıktan iki hafta sonra Senato’da sayım gerçekleştiriliyor. Temsilciler Meclisi Genel Kurulu salonunda 6 Ocak’ta bir araya gelecek Kongre üyeleri, eyaletlerden gelen oyları alfabetik sıraya göre okuyup sayacak. Bu süreç tamamlandıktan sonra sonuçlar resmen duyurulacak. Resmî olarak seçimin galibi ancak bu aşamada belirleniyor. Başkan seçilecek kişinin 538 oydan en az 270’ini kazanması gerekiyor.
Yeni ABD Başkanı ise 20 Ocak 2025’te yemin ederek görevine resmen başlayacak.