'Almanya'

“Devlet Anlaşması, Müslümanların Dinî Yaşamı İçin Bir Dönüm Noktası”

Pek çok iniş ve çıkışın ardından Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletinde Müslüman cemaatlerle bir Devlet Anlaşması imzalandı. Anlaşmanın taraflarından olan Rheinland-Pfalz Şurası Başkanı Akif Ünal ile uzun süren müzakereler ve sonuç hakkında konuştuk.

Fotoğraf: Rheinland Pfalz Şurası Başkanı olan Akif Ünal | Kaynak: Flickr.com/rlpbild

Akif Bey, on yılı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerin ardından, Rheinland-Pfalz eyaletindeki İslam dinî cemaatleri ile eyalet hükûmeti arasında Devlet Anlaşması nihayet imzalandı. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uzun süren görüşmeler ve müzakerelerden sonra, nihayet bu anlaşmayı resmî imza töreniyle hayata geçirmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Ancak bu, çalışmalarımızın sona erdiği anlamına gelmiyor. Bazı noktalarda hedeflerimize ulaştık, diğer konularda ise görüşmeler devam edecek. Genel olarak, bu anlaşma da diğer tüm anlaşmalar gibi bir uzlaşma niteliğinde.

Bu Devlet Anlaşması, İslami dinî cemaatlerinin eyalet hükûmeti ile iş birliğinin çerçevesini çiziyor, Rheinland-Pfalz’da İslam dininin tatbik edilişinde hukuki güvenceyi vurguluyor ve dinî yaşamın temel unsurlarını düzenliyor. Ayrıca, anlaşma toplumsal açıdan önemli konuları da kapsıyor. Genel anlamda, bu anlaşmanın şu anda erişimimizin olmadığı birçok alana canlılık getireceğine inanıyoruz. Bu Devlet Anlaşması, dinî yaşam için önemli bir adım ve eyaletimizdeki Müslümanlar için de bir dönüm noktası.

Eyalet hükûmeti bu anlaşmayı Müslümanları “tanıma” ve onlara yönelik eşit muamelenin önemli bir göstergesi olarak nitelendirdi. Bu anlaşma Rheinland-Pfalz’daki Müslüman toplumu için ne ifade ediyor?

En önemlisi, İslami dinî cemaatlerinin Anayasa bağlamında bir dinî topluluk olarak tanınması ve iş birliği ortağı olarak kabul edilmesidir. Bu, eyaletteki dinî cemaatlerin eşit muamele görmesi yolunda büyük bir adımdır.

2012-2013 yıllarında devlet anlaşmasına olan ilgimizi dile getirmiştik ve o zamandan beri sürekli görüşmeler içindeydik. Asıl müzakereler yaklaşık bir buçuk yıl sürdü. Öncesinde ise açıkta kalan soruların çözülmesi için hem bizim tarafımızdan hem de eyalet hükûmeti tarafından çalışmalar yapıldı. Nihayetinde bu görüşmeler bir güven temeli oluşturdu ve bu temel üzerinde gelecekte iş birliğimizi geliştirmeyi hedefliyoruz.

Türkiye’de 2016’daki darbe girişiminin ardından görüşmeler süresiz olarak askıya alınmıştı. Bu durum müzakereleri ve karşılıklı güveni nasıl etkiledi?

Darbe girişiminden sonra süreç tamamen durduruldu. Müslüman dinî cemaatlerin ne kadar bağımsız olduklarının sorgulanması gibi bir ihtiyaç baş gösterdi. Bizim açımızdan bu adım pratik açıdan anlamlı değildi. Ancak bu sürecin başarıyla tamamlanması bizim için önemliydi ve bu tarz şüpheleri çözmeye de hazır olduğumuzu ifade ettik. Bu sorunlar giderildikten sonra süreç yeniden başlatıldı. 2023 yılında hedef anlaşmasına ulaşıldıktan sonra, müzakereler yapıcı bir atmosferde ve gerekli zaman aralığında devam etti.

Devlet anlaşması, okullarda sunulan İslam din dersleri, bayram düzenlemeleri ve manevi rehberlik gibi birçok konuyu kapsıyor. Size göre merkezi konular neler ve hangi alanlarda daha fazla netleştirme gerekiyor?

Özellikle önemli olan bir konu, Koblenz Üniversitesi’nde öğretmen adayları için İslam ilahiyatı bölümünün kurulması. Her iki taraf da bu konuya büyük ilgi gösteriyor. Bu bağlamda, Rheinland-Pfalz’da yıllardır süren model projenin anayasal düzlemle uygun seviyeye getirilmesi gerektiği anlaşıldı. Bu gelişme, sadece İslam din derslerini ilerletmekle kalmayacak, aynı zamanda nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesini uzun vadede garanti altına alacak ve hukuki güvenlik sağlayacak.

Bununla birlikte, karşılıklı ilginin daha az olduğu alanlar da var. Örneğin, cezaevlerinde manevi rehberlik konusundaki iş birliği. Burada, dinî cemaatler ve eyalet hükûmeti arasında daha yakın bir iş birliği olmasını dilerdik. Şu anda her iki taraf da daha çok birbirine paralel hareket ediyor. Cezaevlerindeki Müslüman mahkûmlara manevi destek sağlamak için girişimler ve önlemler var, ancak bunlar büyük ölçüde bağımsız bir şekilde uygulanıyor. Gelecekte bu alanda daha iyi bir iş birliği için bir potansiyelin mevcut olduğunu görüyoruz. Hedefimiz, cezaevlerindeki manevi rehberliği daha profesyonel hâle getirmek ve genişletmek.

Kapsamlı bir İslam din dersi müfredatının uygulanması müzakerelerin önemli bir unsuruydu. Bundan sonraki adımlar neler olacak?

İlk adım, Koblenz Üniversitesi’nde İslam ilahiyatı bölümü kurmak. Şu anda, müfredat standartları üzerinde bir komisyon çalışıyor. Bu standartlar belirlendikten sonra profesörler atanacak ve kürsüler kurulacak. Hedef, eğitimin önümüzdeki yıl veya bir sonraki yıl başlaması. Henüz erken bir aşamadayız, ancak çalışmalar ilerliyor.

Devlet Anlaşması müzakereleri sırasında, özellikle eyaletteki muhalefet partilerinden, Müslüman cemaatlerde anayasaya sözde sadakatsizlik bulunduğu veya İsrail’in varlık hakkına yönelik eksik bir taahhüt olduğu yönünde eleştiriler geldi. Bu eleştirilere nasıl yanıt veriyorsunuz?

Genel olarak, eyalet hükûmeti ile yapılan görüşmeler yapıcı bir atmosferde ve karşılıklı güven içinde geçti. Taraflar birbirini tanıyordu. Bu nedenle taraflar bu suçlamaların gerçekçi olmadığını biliyordu. Daha önce bu konularda defalarca açıklama yapmıştık. Elbette, Anayasa’ya bağlıyız, Filistin’in varlık ve kendi kaderini tayin hakkını ve İsrail’in varlık hakkını kabul ediyoruz.

Recep Yılkın

Hamburg Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi, Osnabrück Üniversitesi’nde İslam İlahiyatı bölümlerinde eğitim alan Recep Yılkın, çevrimiçi haber-yorum platformu olan IslamiQ’te redaktör olarak çalışmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler