Buldozerlere Karşı Duran Kadın: Rachel Corrie
ABD'li barış aktivisti Rachel Corrie, 16 Mart 2003'te Gazze'de Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını önlemek isterken İsrail buldozeriyle ezilerek öldürüldü; ancak Corrie'nin ortaya koyduğu hak mücadelesi bugün canlılığını ve geçerliliğini hâlâ koruyor.

16 Mart 2003’te Gazze’de Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını önlemeye çalışırken İsrail buldozerince ezilen ABD’li barış aktivisti Rachel Corrie‘nin ölümünün üzerinden 22 yıl geçti. Mücadelesi hafızalara kazınan barış aktivisti Corrie’nin yaşamı ve ölümü, Filistin özgürlük mücadelesinin sembolleri arasına yerleşti.
“Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen ve Filistin topraklarında sivil bir direniş sergileyen Corrie, Filistin için hak ve adalet arayışının sesi oldu. Hayatını Filistinlilerin haklarını savunmaya adayan genç kadın, 2003 yılında Filistinlilerle dayanışma için Gazze’ye gitti. Corrie, Gazze’de yürüttüğü faaliyetler ve çektiği videolarla İsrail’in hak ihlallerinin gün yüzüne çıkmasına önemli katkılar sundu.
Turuncu Ceketiyle Buldozerlere Direnen Kadın
ABD’li aktivist, 16 Mart 2003’te turuncu renkli ceketini giyerek, eline aldığı megafon ile İsrail buldozerlerine yöneldi. Amacı Refah kentinde Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasına ve topraklarının elinden alınmasına engel olmaktı. Yabancı olduğu için İsrail’in yıkım araçlarını durdurabileceğini düşünen Corrie, buldozerin önüne geçti ancak İsrail güçleri, Filistinlilere merhamet etmediği gibi ona da acımadı.
Corrie’nin ölüm haberini büyük bir şaşkınlıkla karşılayan Filistinliler, “şehit” olarak nitelendirdikleri Corrie için büyük bir cenaze töreni düzenledi. Her fırsatta “Filistin’de tanık olduğu olaylardan çok etkilendiğini” dile getiren Corrie’nin, öldürülmeden bir süre önce ailesine gönderdiği mektuplardan birinde şu ifadeler yer alıyordu:
“Herhangi bir akademik çalışma, okuma, konferans, bölge hakkında izlediğim belgesel, hikaye veya duyduğum olay, bana buradaki durumu anlatamamıştı. Buradaki durumu kendi gözlerinle görmediysen hayal etmen mümkün değil. Sonra uzun süre yaşadığın tecrübelerin, gerçeği yansıtıp yansıtmadığını düşünürsün.”
Filistinlilerin haklarını savunmaya adayan Corrie, İsrail işgali altında yaşananlar karşısında yaşadığı büyük şaşkınlığı anne ve babasına yazdığı mektuplarda sık sık dile getiriyordu. Annesine yazdığı bir e-postada Corrie, Gazze’de olup bitenleri düşünürken oturup yazmanın kendisi için çok zor olduğunu belirterek şöyle diyordu:
“Buradaki çocukların çoğunun, duvarlarında tank mermisi delikleri ve yakın ufuklardan kendilerini sürekli izleyen işgal ordusunun kuleleri olmadan hiç var olup olmadıklarını bilmiyorum. Sanırım, tam olarak emin olmasam da, bu çocukların en küçüğü bile hayatın her yerde böyle olmadığını anlıyor.”
Corrie, o günden bu yana Filistin hakları mücadelesinin bir sembolü hâline geldi. Corrie’nin adına Filistinlilerin Gazze’deki dramına ışık tutan çok sayıda film çekilirken, 2010 yılında İrlanda’dan Gazze’ye yardım götüren bir gemiye, ayrıca Filistin’de birçok okul, hastane ve yeni doğan çocuğa onun adı verildi. Corrie’nin öldürülmesi bu mücadeleye destek veren insanları susturamadı. İsrail’in saldırılarına, yıkımları ve hak ihlallerine karşı dünyanın her yerinden yükselen itirazlar artarak devam ediyor.
Sorumlular Cezasız Kaldı
İsrail’in yürüttüğü soruşturma, Corrie’nin ölümünün “bir kaza” olduğu sonucuna vardı; ancak bu bulgular ne Corrie’nin öldürülüşüne şahit olan arkadaşlarını, ne ailesini ne de dünyadaki birçok insanı tatmin etti. 2005 yılında baba Craig ve ann Cindy Corrie, İsrail’e karşı bir hukuk davası açarak kızlarının ya kasten öldürüldüğünü ya da askerlerin suç teşkil edecek derecede ihmalkâr davrandığını öne sürdü. Sembolik olarak ise 1 dolar tazminat talep ettiler.

Rachel Corrie’nin annesi Cindy ve babası Craig. Fotoğraf: İslam Doğru – AA.
Ancak 2012’de İsrail mahkemesi davayı reddederek İsrail hükûmetinin Corrie’nin ölümünden sorumlu olmadığına hükmetti. Bu karar, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) gibi insan hakları kuruluşları ile aktivistler tarafından sert bir şekilde eleştirildi.
Öte yandan Corrie’yi katlettiği için herhangi bir bedel ödemeyen İsrail, dünyaya yıllardır izlettiği Filistin topraklarındaki zulmü bugün de tüm şiddetiyle Gazze’de uyguluyor. Doğu Kudüs ve Batı Şeria ise yarım yüzyılı aşkın bir süredir işgal altında bulunuyor. 2006’dan beri abluka altındaki Gazze Şeridi ise 7 Ekim 2023’ten bu yana tarihin nadir gördüğü katliam ve yıkımlardan birine sahne oluyor.
Rachel Corrie Kimdir?
ABD’nin Washington kentinde 1979’da dünyaya gelen Rachel Corrie, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü, bir insan hakları aktivistiydi. 2003 yılında üniversitesinin son sınıfındayken, bir kardeş şehir projesi kapsamında memleketi ile Refah arasında bağ kurmak amacıyla Filistin’e gitti.
Orada kaldığı süre boyunca, Filistin yanlısı bir sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Dayanışma Hareketi (International Solidarity Movement) üyeleriyle bir araya geldi. 16 Mart’ta, Refah’ta Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını engellemek için barışçıl bir protesto düzenleyerek İsrail buldozerinin önüne geçti. Görgü tanıklarına göre, İsrail ordusuna bağlı zırhlı buldozerin sürücüsü onu kasten ezerek ölümüne neden oldu.
Gazze halkı, ölüm haberini büyük bir üzüntü ve dehşetle karşıladı. Corrie’ye “şehit” unvanı vererek, Amerikalı aktivist için büyük bir cenaze töreni düzenlediler. Corrie’nin korumaya çalıştığı evin yakınlarında, Filistinliler onun anısına her yıl düzenlenen bir spor şampiyonası başlattı. Corrie’nin Filistin’den ailesine yazdığı mektuplar, “Let Me Stand Alone” (Bırakın Tek Başına Direneyim) adıyla kitap olarak yayımlandı. (AA, P)