Trump’tan Yabancı Öğrenci Yasağı: Çanlar Harvard Üniversitesi İçin Çalıyor
Trump yönetimi, Harvard Üniversitesine Filistin yanlısı protestolar ve çeşitlilik programları gerekçesiyle yaptırım uyguladı. Yabancı öğrenci kabulü durduruldu, fonlar kesildi. Harvard kararı yargıya taşırken, binlerce öğrencinin akademik geleceği belirsizliğe sürüklendi.

Trump yönetimi, aralarında Harvard Üniversitesinin de bulunduğu birçok üniversiteyi, kampüslerde düzenlenen Filistin destekli protestolar ve uygulanan Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık (DEI) programlarını gerekçe göstererek hedef aldı. Mart ayında Harvard’a sağlanan 2,2 milyar dolarlık fon ile 60 milyon dolarlık sözleşme bedelinin dondurulmasına karar veren federal hükûmet, şimdi de Harvard’a yabancı öğrenci kabulünü askıya aldı.
Bu kararın bir ay öncesinde Adalet Bakanlığı Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Genel Hizmetler İdaresinin (GSA) ortaklığıyla “Antisemitizmle Mücadele Görev Gücü” kurulduğunu duyurmuştu.
Trump: “Yabancı Öğrencilerin Kim Olduğunu Bilmek İstiyoruz”
Trump, sahibi olduğu sosyal medya platformu Truth Social üzerinden 25 Mayıs’ta yaptığı paylaşımda Harvard Üniversitesini doğrudan hedef aldı. Üniversite öğrencilerinin yaklaşık yüzde 31’inin yabancı uyruklu olduğunu vurgulayan Trump, bu ülkelerin bazılarını ABD’ye karşı “arkadaş canlısı olmayan yerler” olarak tanımladı:
“Bu ülkeler öğrencilerin eğitimi için ödeme yapmak istemiyor. Bize kimse bu öğrencilerin kim olduğunu söylemedi. Harvard’a milyarlarca dolar veriyoruz; bu yüzden bu bilgi talebi makul. Ancak Harvard tam olarak açık sözlü değil.”
Trump, ayrıca, Harvard’ın 52 milyar dolarlık bağış gelirlerine sahip olduğunu belirterek, federal hükûmetten gelen fonların sürdürülmesi talebinden vazgeçmesini istedi. Trump’ın açıklamaları, Fox News gibi muhafazakâr ve Trump yanlısı medya organlarında da geniş yer buldu. Destekçilerine göre Trump, yalnızca kampüs protestolarını değil, yabancı öğrencilerin ABD’ye ekonomik ve ideolojik bir yük oluşturduğunu da savunuyor. Harvard gibi üniversitelerin “kaç öğrencinin yabancı olduğunu, bu öğrencilerin nereden geldiğini ve bu ülkelerin eğitim için ödeme yapıp yapmadığını” açıklaması gerektiğini söyleyen Trump, uluslararası öğrenci programlarını bir hak değil, ayrıcalık olarak tanımlıyor. Bu söyleme göre Trump’ın üniversitelere kurduğu baskı yalnızca antisemitizmle mücadele ya da DEI programları karşıtlığı üzerinden değil, aynı zamanda ulusal çıkar, mali şeffaflık ve ideolojik uyum ile ilgili.
Karşılıklı Hamleler: Harvard Üniversitesi Dava Açtı, Hükûmetten Sertifika İptali Geldi
Trump’ın yabancı öğrenci alımını durdurma kararının ardında Harvard Üniversitesi, “ilgili yasalara uymadığı” gerekçesiyle bu üniversiteye uluslararası öğrenci kabul programını durduran Başkan Donald Trump yönetimine dava açtı. Harvard Üniversitesi tarafından Boston’daki federal mahkemede açılan davanın dilekçesinde, ABD yönetiminin üniversiteye uluslararası öğrenci kabulünü durdurmasının “anayasayı ihlal ettiği” belirtildi. Dilekçede, Trump yönetiminin bu kararının hem üniversite hem de 7 binden fazla vize sahibi üzerinde “yıkıcı etkiye” neden olacağı vurgulandı.
Bu hamlenin “Harvard Üniversitesinin 4’te birini oluşturan uluslararası öğrenci nüfusunu yok etmeyi hedeflediği” belirtilen dilekçede, uygulamanın yürürlüğe girmesinin engellenmesi amacıyla İç Güvenlik Bakanlığına geçici yasaklama emri talebinde bulunulacağı bildirildi.
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, 22 Mayıs’ta X platformundaki resmî hesabından yaptığı açıklamada, “Harvard Üniversitesinin Öğrenci ve Değişim Programı sertifikasının derhal geçerli olmak üzere iptal edildiğini bildiriyorum,” ifadesini kullanmıştı. Noem, Trump yönetiminin, Harvard’ı “kampüsünde şiddet ile antisemitizmi teşvik etmek ve Çin Komünist Partisi ile koordinasyon içinde olmaktan” sorumlu tuttuğunu ifade etmişti.
Üniversitelerin yabancı öğrencileri kabul etmesinin bir hak değil, ayrıcalık olduğunu savunan Noem, “Harvard’ın doğru olanı yapmak için pek çok fırsatı vardı ama bunu reddetti. Yasalara uymadıkları için Öğrenci ve Değişim Programı sertifikalarını kaybettiler.” değerlendirmesini yapmıştı.
Harvard’dan Gelen Sert Tepki ve Başlatılan Dava Süreci
Kararın ardından Harvard Üniversitesi, alınan bu önlemlerin “akademik bağımsızlıktan vazgeçmeyi reddeden” bir kuruma karşı misilleme olduğunu savundu. Üniversitenin internet sitesinde yayınlanan açıklamada, kararın hukuksuz ve yersiz olduğu, binlerce öğrenci ve akademisyenin geleceğini tehdit ettiği belirtildi.
Harvard, 23 Mayıs günü Boston’daki federal mahkemede Trump yönetimine dava açtı. Dava dilekçesinde, uluslararası öğrenci kabulünün durdurulmasının ABD Anayasası’nı ihlal ettiği ve bu kararın öğrenciler üzerinde “yıkıcı bir etki” yaratacağı belirtildi. Üniversite ayrıca İç Güvenlik Bakanlığı kararının uygulanmaması için geçici yasaklama emri talebinde bulundu.
Trump yönetiminin Harvard Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci kabulünü durdurma kararı, yaklaşık 7 binden fazla uluslararası öğrenciyi doğrudan etkiliyor. Bu sayı Harvard öğrencilerinin yüzde 27’sine tekabül ediyor. Bu öğrencilerin, vizelerinin geçerliliğini korumak için başka üniversitelere transfer olmaları veya alternatif çözümler aramaları gerekebilir.
BBC’nin yaptığı özel habere göre, bu yaptırımlar üzerine kampüste uluslararası öğrenciler arasında yaygın bir korku ve belirsizlik ortamı oluştu. Harvard Kennedy School öğrencisi ve Avustralya-Yeni Zelanda grup başkanı Sarah Davis, mezuniyete yalnızca beş gün kala alınan bu kararın binlerce öğrencinin çalışma ve oturum planlarını tehlikeye attığını söyledi. İsveçli lisans öğrencisi Leo Gerdén ise, verdiği demeçte “Uluslararası öğrenciler, Beyaz Saray ile Harvard arasındaki savaşta birer pazarlık fişine dönüştü. Bu inanılmaz derecede insanlık dışı,” ifadelerini kullandı. Gerdén, Trump’ın politikalarının yalnızca bireyleri değil, ABD’nin ifade özgürlüğü ve akademik çeşitlilik değerlerini de tehdit ettiğini vurguladı: “Uluslararası öğrenciler olmadan, Harvard Harvard değildir.”
Dava süreci devam ederken, Boston Bölge Yargıcı Allison Burroughs, İç Güvenlik Bakanlığı’nın kararına ilişkin olarak, uygulamanın geçici olarak durdurulmasına hükmetti. Trump ise Oval Ofis’te 24 Mayıs’ta CBS News muhabirlerine yaptığı açıklamada, Trump, üniversitenin “yöntemlerini değiştirmesi gerektiğini” söyledi.
Trump’ın kısıtlama girişimlerinden etkilenen üniversiteler arasında Columbia Üniversitesi, Northwestern Üniversitesi, Cornell Üniversitesi, Princeton Üniversitesi, Brown Üniversitesi ve Pennsylvania Üniversitesi gibi kurumlar da yer alıyor.
Brown Üniversitesinin Mezuniyet Töreninde Filistin Bayraklı Protesto
Harvard’a yönelik kısıtlamaların gündemde olduğu bu hafta sonunda, Rhode Island eyaletinde bulunan Brown Üniversitesinde mezuniyet töreni düzenlendi. Törende öğrenciler, dayanışmalarını vurgulamak amacıyla Filistin bayrakları taşıdı. İsrail’in saldırılarına karşı seslerini duyurmak isteyen bazı öğrenciler, Rektör Christina Paxson’un konuşmasını yarıda keserek protesto etti. “Brown Alumni for Palestine” adlı grup, açıklamasında üniversitenin İsrail ile bağlantılı şirketlerle ticari ilişkileri kesene kadar bağış yapmayacaklarını duyurdu.
Geçtiğimiz haftalarda Başkan Donald Trump yönetiminin “antisemitizmle mücadelede eksiklik gösterdiği” gerekçesiyle Filistin’e destek gösterileriyle gündeme gelen Brown Üniversitesine verilen 510 milyon dolarlık desteği durdurmayı planladığı belirtilmişti.
Avrupa’dan Gelen Tepkiler: Almanya’dan Akademik Özgürlük Vurgusu
Trump yönetiminin Harvard’a yönelik kararları Avrupa’da da yankı buldu. Avrupa ülkelerinin Nisan ayında ABD’de Trump yönetiminin azalan uluslararası iş birliği, ülkedeki bilim insanları için olumsuz hava yaratması sebebiyle oluşan beyin göçüne kapılarını açmak için girişimlere başlamıştı. Ülkelerin düzensizlik, belirsizlik, fon kesintileri ve yabancı öğrenci kısıtlamalarından etkilenecek vatandaşları ile ilgili nasıl bir diplomatik tutum sergileyeceği merak konusu.
Kısıtlamalar, beklendiği üzere, diğer Avrupalı öğrencileri de etkiledi. Belçika tahtının varisi Prenses Elisabeth’in, ABD Başkanı Trump’ın Harvard Üniversitesi’ne yönelik yabancı öğrenci yasağı nedeniyle eğitimine devam edememe riskiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Harvard’da kamu politikası yüksek lisansı yapan 23 yaşındaki prensesin, eğitiminin ilk yılını tamamladığı ancak mezuniyetine bir yıl kaldığı belirtiliyor. Belçika Kraliyet Sarayı, kararın etkisinin şu aşamada belirsiz olduğunu ve durumun analiz edildiğini açıkladı.
Daha yüksek sesli bir tepki ise Almanya’dan geldi. Almanya Hükûmet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, Berlin’de düzenlediği basın toplantısında “Akademik özgürlüğe getirilen kısıtlamalar, demokrasiye getirilen kısıtlamalardır.” ifadelerini kullandı. Almanya Federal Araştırma Bakanı Dorothee Baer ise Brüksel’de yaptığı açıklamada, “ABD hükûmetinin bu kararı geri alacağını umuyorum çünkü bu gerçekten vahim bir durum.” diyerek tepki gösterdi. Ayrıca Alman Dışişleri Bakanlığının, kararın Alman öğrencileri de etkilemesi nedeniyle ABD yönetimiyle temasa geçtiği bildirildi. Bu noktada hatırlatılması gereken bir husus ise benzer eleştirilerin Alman akademisine de yöneltiliyor olması. Geçtiğimiz mart ayında Almanca konuşulan ülkelerdeki 77 hukuk akademisyeni, yayınladıkları bir açık mektupla Alman hükûmetini uluslararası hukuka bağlı kalmaya çağırmıştı. Mektupta Filistin konusu sebebiyle üniversitelerdeki ifade özgürlüğünün ihlal edildiği vurgulanmıştı. (AA,P)