'Avusturya'da İslam'

Avusturya’daki İslami Derneklerin İslam Yasası Açıklaması

Avusturya’daki İslami derneklerin çatı kuruluşlarının açıklaması, İslam Yasası ile Müslümanların haklarının ne şekilde kötüleştirileceğine dair açık bir sinyal ortaya koydu.

Avusturya’daki Müslümanlar geçtiğimiz yüzyılda toplumda kök saldılar ve Avusturya’nın gelişimi ile ilerlemesine olumlu manada sürekli katkıda bulundular. Müslümanlar Avusturya toplumunda doktor, iş adamı, hasta bakıcı, akademisyen, hukukçu, işçi ya da memur olarak yer almakta ve bu ülkede barışçıl bir arada yaşamı tecrübe etmektedirler. Bunun da ötesinde Müslümanlar Avusturya’nın kültürel, bilimsel ve ekonomik açıdan zenginliğinin temel unsurlarıdır.

Avusturya, geçtiğimiz yüzyılda, Müslümanlarla ilişkisinde ülkenin uluslararası prestijinde de önemli yer tutan öncü bir role sahip oldu. 1912 tarihli İslam Yasası’na Avusturya devletinin burayı vatan edinen Müslümanlarla olumlu ilişkisi yansımıştı. Avusturya’daki Müslüman cemaatin hukuki pozisyonunun, bu cemaatin ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirilmesi sebebiyle İslam Yasası’nın yenilenmesi gerekliydi. Böylece Müslümanların kendilerini Avusturya toplumunun tabii birer parçası olarak görmeleri için uzun vadede bir yapı oluşturulacaktı.

Sadece Müslümanlar tarafından değil, tanınmış uzmanlar tarafından da İslam Yasa tasarısının anayasaya uygunluğuyla ilgili derin şüpheler dile getirmelerinin ardından tasarının yeniden düzenlenmesi zorunluydu. Eşitlik ilkesinin ihlali ve güvensizliğe dair bir vurgunun bulunması, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın geniş kapsamlı hukuki mütalaasında da sert bir şekilde eleştirilmişti.

Her iki bakanlığın ve Avusturya İslam Cemaati (IGGiÖ) Yüksek Konseyi’nin 5 saat süren oturumunda eleştirilen noktalar detaylı bir şekilde konuşuldu ve değişiklikler üzerinde anlaşıldı. Yeni metin, delegelerin de müdahelesiyle esaslı bir mütalaanın yapılması için zaman isteyen IGGiÖ’ye 5 Aralık tarihinde iletildi. Fakat IGGiÖ’nün mütalaası beklenmeden tasarı hükûmetin “onaylamaya hazır tasarısı” olarak 10 Aralık tarihinde Bakanlar Kurulu’na sunuldu.

Müslüman temsilcilere tasarının ayrıntılı bir şekilde tetkik edilmesi için gerekli süre tanınmaması ve zaman baskısı altında tasarının incelenmeye zorlanması anlaşılmazdır.

Federal hükûmetin IGGiÖ’nün idaresine davranış şekli, tanınmış bir dinî cemaatle münasebetleri ciddi şekilde zedeleyecek bir tarzdadır. Bu durumda Avusturya’daki Müslüman cemaatin mensuplarının incinmiş ve güvensiz hissetmesi anlaşılır bir durumdur. Bu süreç Müslümanlarda, siyasi olarak araçsallaştırıldıkları ve gelecek seçimlere yönelik oy avcılığı için kullanıldıkları intibası oluşturmaktadır. Buna rağmen hükûmet –dışarıya karşı iletişiminde vurguladığı kadarıyla- benimsediği rotayı takip etmektedir. Böylece hükûmet, Müslümanlar ve uzmanlar tarafından eşitsiz bir muamelenin ve eksik güvenin göstergesi olan noktalara sıkıca sarıldığını özellikle vurgulamaktadır.

Bu nedenle Müslüman çatı kuruluşlar, IGGiÖ’nün Yüksek Konseyi’nin ilk tasarıya olan itirazının hâlâ geçerli olduğunu vurgulamaktadır. Tasarıda özellikle şu noktalar kabul edilemez:

• Tasarı IGGiÖ’ye mahsus özel kısmın düzenlenmesinin ardından da hâlâ çoğul bir yasadır. Kurulabilecek diğer İslami cemaatler de düşünüldüğü için bu durum, 1912 yılından beri var olan İslam toplumu için derin sakıncalar getirmektedir. En başta tüzel kişiliğin reddi ve kaldırılmasında Başbakana geniş haklar tanıyan maddeler ele alınmakta, burada tüzel kişiliğin feshi için hukuki güvencenin bulunmaması amacıyla sebepler belirsiz bir şekilde formüle edilmektedir.

• Bunun dışında manevi rehberlerin eğitimlerinin belirlenmesinin dışında bir noktada daha iç işlerine müdahale söz konusudur: Müslümanlardan kurumlarını bütünüyle yeniden yapılandırmaları, IGGiÖ’nün zaten reforma uğramış ve kendisini kanıtlamış statüsünün de zorla bir değişime uğraması istenmektedir. Bu durum, gelecek sene düzenlenecek seçimler için de zorluklar getirecektir.

• Kurulacak olan ilahiyat fakültesinin çok genel görülmesi ve IGGiÖ özelinde değerlendirilmemesi gelecekte problemlere neden olacaktır. Bunun dışında tasarı metninde öğretim görevlilerinin IGGiÖ’ye üye olmaları gerekliliğine dair bir ifade de bulunmamaktadır.

• Yurt dışı finansmanının yasaklanmasına dair düzenleme, Müslüman cemaate karşı yaklaşımın tanınmış diğer dinî cemaatlere kıyasla kötüleştirilmesi anlamına gelmektedir.

• Açıklamalarla belirtilmeye çalışılsa da tasarı hâlâ Müslümanlara karşı genel bir güvensizlik ve zan içermektedir.

Müslümanların açık bir şekilde haklarının kötüleştirilmesinin haricinde mevcut yasa bu hâliyle, 1912 yasasının yaptığı gibi Avusturya’ya duygusal bir bağlılık oluşturmayacaktır. İslam’la münasebetinde örnek bir karaktere sahip olan Avusturya bu konumunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Müslümanlar, Avusturya toplumundaki haklarını kullanacak ve tasarının yasaya uygun hâle gelmesini talep edeceklerdir. Avusturya’daki Müslümanların geleceğini ilgilendiren bu süreçte Müslüman derneklerin birlik olması en büyük güç olacaktır. IGGiÖ, Müslümanların dinî taleplerinin gerçekleştirilmesi için resmî bir kurumdur ve öyle de kalacaktır.

*Avusturya’daki Müslümanların büyük çoğunluğunu temsil eden oluşumda şu kurumlar bulunuyor: ATİB (64 kurum), Millî Görüş teşkilatlarını temsilen Viyana İslam Federasyonu (59 kurum), İslam Kültür Merkezleri Birliği (43 kurum), Bosnalı İslam Dernekleri Birliği (41 kurum ve Bangladeş İslam Kültür Merkezi), Avusturya’daki Mısırlı Cemiyetler Koordinasyon Merkezi (17 kurum), Avusturya Ehl-i Beyt İslami Birliği, Şii Dernekler Birliği (12 cami), Türk Avusturya Federasyonu (23 kurum), Avusturya’daki Arnavut Müslümanlar Birliği (12 kurum), Müslüman Avusturyalılar İnisiyatifi, Avusturya İslam Birliği, Uyum ve Kültürel Teatiyi Destekleme Derneği.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler