Merdiven Altlarından Şehrin Göbeğine: Milano’da Cami Eksikliği
Avrupa’nın birçok ülkesinde bundan elli sene önce Müslümanlar için geçerli olan namaz kılma şartları İtalya’da cami bulunmayan şehirlerde yaşayan Müslümanlar için hâlâ geçerli: Birçok şehirde Müslümanlar fabrikalarda, spor salonlarında, dükkânlarda, park ve bahçelerde cemaatle namaz kılıyor. Müslümanların haklarına dair değişimin camilerden başlaması gerektiği açık.
İtalya’daki 1.2 milyonluk İslam cemaatinin Müslüman kadın ve erkek mensupları inançlarını tam anlamıyla yaşayabilecekleri bir ibadet mekânına sahip olmadıkları için zor şartları göğüslemek zorundalar. İtalyan Anayasası’nda Müslümanların ibadet yerleri kurma hakkı yer almasına rağmen, İslam İtalya’da kamu tüzel kişiliğine sahip, tanınmış bir dinî cemaat değil. Bu durumda İtalya Müslümanları için oldukça olumsuz bir tablo söz konusu: Okullarda Müslüman öğrencilere dinî eğitim yok, hapishane, hastane ya da askeriyede helal yiyecek yok, cuma günleri Cuma namazı kılma izni yok ve son olarak da en önemlisi yeteri kadar cami yok. Günümüzde İtalya’daki Müslüman cemaat ülke genelinde 700’e yakın alanda, yani merdiven altları, boş depolar ve terk edilmiş fabrikalar gibi yerlerde ibadet etmeye zorlanmakta ve yalnızca beş cami resmî olarak tanınmaktadır.
Günümüzde İslami ibadet mekânlarının inşası mevzuat eksikliği ya da aleyhte siyasi irade yüzünden olumsuz etkilenmektedir. İbadet etme yerleri ve özel mülkiyette kurulacak mescitler yerel yönetimler tarafından engellenmektedir. Yerel yönetimlerin sorumluları, çalışanları ve siyasi karar alıcıların büyük bir kısmı İslam düşmanlığının etkisinde olup çoğu farklı ülkelerden gelen yabancılardan müteşekkil İslami cemaatlere güvenmemektedir. Öte yandan cami yapımına karşı çıkan sivil halk “İslami otoritenin artacağı” gibi hayali endişeleri dile getirmektedir.
Genç ve donanımlı İtalyan Müslümanların birlik hissiyatı sayesinde Milan’daki cami sorunu hem siyasi arenada hem de medyada dile getirildi. Amacı Müslümanları ibadetten alıkoyan engelleri kaldırmak olan CAIM gibi Müslüman çatı kuruluşları, 2011 yılında ilmi ve diyaloğu teşvik eden çalışmalarla ırkçılık ve ön yargıyı engelleyerek, İslami ibadethane ve okulların inşasını zorlaştıran yasal düzenlemeleri değiştirmeyi hedefleyerek yola koyuldu.
İtalyan toplumunda İslam’ın imajına bilhassa son on yılda karalama kampanyaları aracılığıyla gölge düşürülmesi Müslümanların İtalya’daki mevcudiyetlerini de doğrudan etkileyecektir. Ne yazık ki İtalya’da mevcut durumda Müslümanların hakları yasal zeminde etkin bir koruma altına alınmamış, Müslüman ve gayrimüslim sivil toplum örgütleri de bu konuda bir farkındalık konusunda henüz yeterince yapılandırılmamıştır. Bunun bir sonucu olarak da Müslümanlara dinî pratikleri icra etme hakkı tamamen teslim edilmemiştir ve mevcut ibadet alanları çok kötü şartlar altındadır.
Müslümanların atması gereken ilk adım da kamuoyu ile iletişimi güçlendirerek karşılıklı anlayışı, ama öbür yandan İtalya’daki Müslüman cemaat arasında birlikteliği sağlayacak bir alanın inşa edilmesi olmuştur. Nitekim Müslümanların haklarının teslim edilmesi için yerel yönetimlerin karşısına tüm Müslümanlarla birlik hâlinde çıkılması büyük önem arz etmektedir. Öte yandan cami yapımına toplumdan gelecek tepkilerin minimize edilmesi adına kamuoyu çalışmalarına da önem verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Müslümanların bir saygı kültürüne sahip oldukları İtalyan kamuoyuna anlatılmıştır. Bu esnada Müslümanlar onlarca İslami cemaate teknik destek vermiş, karmaşık durumlarda bir araya gelerek orta yolu bulmuş; kurumlar, sivil toplum ve medya arasında köprü görevini üstlenmişlerdir.
İslam’ı tavsiye etmek isteyen Müslüman cemaatler, her şeyden önce İslami kurallara uymalı ve bütün topluma faydalı teklifler geliştirmelidirler. Çünkü İslam’ın anlatılması, aynı zamanda bu dinin gereklerini olumlu bir şekilde pratiğe dökebilen, örnek olarak takip edilecek uygulamaları temsil edebilecek bir cemaatin tesis edilmesi ile mümkün olabilir. Bu amaçla cemaat yaşamının temeli olan dernekler ve İslam merkezlerine büyük görevler düşüyor. Bu Müslüman cemaatler, içinde yaşadıkları toplumlarda insanları sorumluluk sahibi ve saygılı vatandaşlar olarak yetiştirmek için birer eğitim ve destek merkezleri hâline gelmelidir.
İslami kuruluşların standartlarının ve işlev kabiliyetlerinin artmasıyla ve bunun yanı sıra diğer din mensuplarıyla birlikte hareket etme ve olumlu ilişkiler yoluyla siyasi ve kültürel çalışmaların oluşturduğu yoğun aktiviteler sayesinde Müslümanlar İtalya’da ibadet etme hakkı için verilen mücadelede en önemli aktör hâline gelmiştir. Bunun dışında bazı ibadet yerlerinin kapanmasını önlemek amacıyla Müslüman cemaatler yasal yolları kullanarak davaların büyük çoğunluğunu kazanmıştır. Hazırlanan medya ve tanıtım kampanyaları, Müslüman cemaatin kamuoyu tartışmalarında sürekli yer edinmesi ve toplumsal ve siyasi alandaki tüm bu katkılar Milano Belediye Başkanlığını camiler sorununu ele almaya yönlendirmiştir.
Milano Belediyesi şehirdeki tüm dinî organizasyonların kaydını oluşturmuş, ardından ibadethane inşaatları için üç arazi teklifi sunmuştur. Arazi tahsis işlemi, yalnızca Müslümanlar değil, ayrıca Hindular, Protestanlar ve Budistler gibi farklı dinî cemaatler arasında yürütülen proje yarışmaları yoluyla belirlenecek. Müslüman cemaatler 5000 m2’lik geniş bir arazide Roma’daki camiden sonra ülkedeki ikinci büyük camiyi inşa edecekler. Bu çok önemli bir fırsat, çünkü böylece Müslümanların gayriresmi durumları ortadan kalkmış ve İtalya’daki Müslüman cemaate saygın ve gerçek bir cami sunulmuş olacaktır. İtalya’da hayatında hiç camiye ayak basmamış, herhangi bir şekilde gerçek bir cami görmemiş binlerce Müslüman genç var. Öte yandan Müslümanlar kendilerini anlatmak ve İslam’ı tebliğ edebilmek için gayrimüslimleri mekânlarına davet etmek istediklerinde utanıyorlar, çünkü Müslümanların ibadet ettiği alanlar misafir ağırlamaya uygun değil.
Milano’da büyük bir caminin inşa edilmesinin aynı zamanda sembolik bir anlamı da var: Milano her zaman İtalya’nın küçük bir prototipi olmuş ve tüm trendler Milano’da doğarak İtalya’ya dağılmıştır. Bu durumda Müslümanların tüm şehir için referans noktası olabilecek, Avrupa’da İslam üzerine kütüphanesi ve dökümantasyon merkezi olan bir camiyi Milano’da kurmak için çaba sarf etmeleri anlamsız değil. İtalyan bir mimar tarafından inşa edilmesi planlanan ve sanatsal kültür mirasına sahip olması arzu edilen bu caminin İtalya’daki Müslümanların mevcudiyetlerine yakışır bir şekilde olması çoğunluk toplumu ve karar alıcıların tercihine bağlı: İtalya hijyen koşullarına uygun olmayan yerlerde ibadet eden bir Müslüman cemaatin mi, yoksa Milano’da göz kamaştırıcı, gerçek bir camide çekinmeden ibadet eden bir Müslüman cemaatin mi hayalini kuruyor?
Fotoğraf: ©Nicolò Degiorgis