İslami Kreşlerde Çözüm Sorunu
Avusturya’da İslami kreşlerin radikal Müslümanlar yetiştirdiği iddiası etrafında oluşan kriz devam ediyor. Tartışma, İslami kreşler hakkında gerçekleştirilecek yeni bir araştırma ve bütçe kısıtlamalarıyla önümüzdeki sene de sürecek gibi.
2015 yılının aralık ayında Avusturya gündemini meşgul eden “İslami kreş krizi” sonrasında konuyla ilgili tartışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. İslami çocuk yuvalarının radikalliğe eğilimli olduklarının iddia edilmesi, Avrupa genelinde yaşanan İslamofobik tutumlara dair ilginç çözümlemeleri de beraberinde getirmiş oldu. Bu tartışmada İslami kreşlerin marjinal Müslüman cemaatler tarafından idare edildiği ve bu durumun toplum içerisinde uzun vadede ayrışmaya neden olacağına dair kanaatler dile getirilirken, aynı şekilde aşırı dinî sosyalleşmenin çokkültürlülüğe etkisinin olumsuz olarak nitelendirilmesi de yapılan beyanlar arasındaydı.
Tartışmaların ardından gelinen noktada Bakanlık “İslami kreş problematiği” olarak adlandırılan konuyu iki yönlü bir değerlendirmeye tabi tutmaya karar verdi. İlk olarak Avrupa, Uyum ve Dışişleri Bakanlığı ve İslam Araştırmaları Enstitüsü (Alm. “Institut für Islamische Studien”) Başkanı Ednan Aslan tarafından açıklanan öncü araştırmanın kaynak ve bilimsel açıdan yetersiz bulunması sonucunda, alanında uzman bilim adamlarının İslami kreşlere dair yeni bir çalışma yapmaları kararlaştırıldı. Konuyla ilgili eyalet meclis sorumluları, kreşlerin kaynak kapasiteleri ile işlevsel yapılarının araştırılacağını ve yeni araştırma için gerekli bilgi erişiminde kolaylık gösterileceğini ifade ettiler. Buna ek olarak eğitimcilerin yeterlilik kriterlerinin yeniden derlenmesi ve yerinde teftişlerin artırılması söz konusu olacak. Bu uygulamaların öncelikle İslami anaokulları için geçerli olması, fakat diğer özel kreş kurumlarına da uygulanması bekleniyor. Bunun dışında kreşlerin eğitim müfredatlarına ek olarak dinî öğretiyi kapsayan taslaklar sunmaları planlanıyor.
İkinci adım ise Aile Bakanlığının eyaletlere sunmuş olduğu eğitim bütçe yardımlarının geçici olarak yürürlükten kaldırılması oldu. Buna neden olan gerekçelerden birisi olarak özel kreş yöneticilerinin fon kaynaklarını kötüye kullanmaları ve otokontrol mekanizmasının geliştirilememesi gösterildi. Birkaç istismara istinaden alınan bu kararın Müslümanlar üzerinde genelleyici bir tavır olarak sergilenmesi, klişeler üzerinden siyasallaşan bir sürecin içerisinde bulunulduğuna işaret ediyor.
İslami kreş tartışmaları Sosyal Demokratlar ile Avusturya Halk Partisi arasında oluşan siyasi gerilimin yansıması olarak da okunabilir. Bu gerilim eyalet ve belediyeler üzerinde baskıcı yaptırımlara ve etik olmayan siyasi rant beklentilerine neden oldu. İslami kreşlerin kültürel zenginliğin yansımaları olarak değil, radikalleşen Müslüman cemaatlerin türemesini teşvik eden yapılar olarak lanse edilmesi, ne yazık ki Avusturya’daki siyasi gündemin çerçevesini de açığa çıkartıyor. “İslam” başlıklı temaların telaş verici ve histeri oluşturabilecek olgular hâline gelmiş olması da bu krizin objektif bir biçimde ele alınmasını engelliyor.
Peki, İslami çocuk yuvaları gerçekten de problem oluşturabilecek unsurları bünyelerinde barındırıyor mu?
Viyana eyaletinin zorunlu anaokulu yılı uygulamasının akabinde kapsamlı bir alan boşluğu oluşmuş ve bu noksanlığın giderilmesi için yeni anaokulların açılmasına izin verilmişti.
Bu talebi fırsat bilen bireyler veya sivil toplum kuruluşları bu doğrultuda organize olabildiler. İlk dönemlerde sadece yer ve mekânların kriterlerini değerlendirmeye alan belediye, zaman içerisinde aslında tanınmayan şahıs ve kurumlarla ilgili iletişim tecrübesizliği yaşamıştı.
Bu süre içerisinde gri alanların oluşması da gelinen krizin nedenleri arasında olsa gerek. İlginç olan bir diğer konu ise tüzük gereği anaokullarının aslında etnik veya dinî kimliklerinin ötesinde yapılanma şartının olması. Buna rağmen ideolojik ve dinî öğretilerin kreşlere yansıması, resmî eğitim idealinin dışında gelişti ve arz talep dengesine binaen ekonomize edilmeye çalışıldı. Kreşlerde yapısal sorunlar veya ihlaller söz konusu olduğunda da, bu eksiklikler dinî kimlikler üzerinden eleştiriye tabi tutuldu. Sonuç itibarıyla, Müslümanların yukarıda sayılan problemlerden ötürü kategorik olarak belli kalıplar içerisine sokulması ile karşı karşıya kalındı.
Fotoğraf: ©Shutterstock.com/Naumenko Aleksandr