"Fransa"

Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Le Pen’e Oy Veren 11 Milyon Seçmen

Fransa’da mayıs ayının başında ikinci turu gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde ipi Emmanuel Macron göğüsledi. Öte yandan aşırı sağcı Marine Le Pen’e oy veren 11 milyon seçmenin motivasyonlarını incelemek önem taşıyor.

Fransa’da eşi görülmemiş bir seçim kampanyasından sonra “En marche” isimli siyasi hareketi henüz bir yıl önce kurmuş olan Emmanuel Macron yüzde 66 oy ile cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. Seçim sonuçlarına baktığımızda ilk defa aşırı sağın bu kadar oy topladığını görüyoruz. Uzmanlar Le Pen’e oy veren seçmenlerin hepsinin ırkçı veya yabancı düşmanı olmadığını, bu grubun çok farklı profillere sahip ve homojen olmayan bir kitle olduğunu söylüyor.

11 milyon Fransız vatandaşının neden faşist bir partiye oy verdiğini, bunların tamamının ırkçı olup olmadığını ve bu seçmenlerin hangi profillere sahip olduğunu tartışmakta fayda var.

Seçim Kampanyası: İslam Karşıtlığı ve Soruşturmalar

Seçim kampanyası, merkez sağ Cumhuriyetçiler (Fr. “Les Republicains”) partisinin aday belirleme süreci ile başladı. Bu süreçte 7 kişi yarıştı. Halk oylamasına açık olan bu seçimde, yaklaşık 4 milyon seçmenin katılımı ile Cumhuriyetçiler’in adayı muhafazakar François Fillon oldu. İslam’a dair fikirleri Le Pen’den temelde çok da ayrışmayan Fillon, 2016’da “Le Figaro” gazetesine verdiği bir demeçte “Fransa’da hiçbir din ile sorun yoktur, İslam ile ilgili sorun vardır.” derken diğer taraftan “Totaliter İslam’ı Yenmek” isimli bir kitap yazdı. Bu kitap yaklaşık 50.000 adet satıldı.

Sosyalist Partili (Fr. “Parti socialiste”) eski cumhurbaşkanı François Hollande 1 Aralık 2016’da cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmayacağını açıklamıştı. Fransız kamuoyunda Hollande’nin adaylığına ciddi bir tepki olduğu için tekrar aday olmaması beklenen bir durumdu. Dolayısıyla Cumhuriyetçiler gibi Sosyalist Parti de aday belirleme sürecine girdi. Adaylardan bir tanesi eski başbakan Manuel Valls idi. Yine halk oylamasına açık olan bu seçimde kazanan, Müslümanlara yakınlığı ile bilinen Benoit Hamon oldu.

Baştan itibaren seçim anketlerinde François Fillon sürekli önde gözüküyordu. Fakat ocak ayının sonlarında “Le Canard enchainé” gazetesi, milletvekili olan François Fillon’un eşini asistan olarak çalıştırdığı işin kurmaca olduğunu, yani eşinin hiçbir şey yapmadan devletten maaş aldığını ortaya çıkardı. Fransız basınında büyük yankı yaratan bu olay, savcılığı harekete geçirdi ve soruşturma başlatıldı. Bütün bunlara rağmen yılmayan Fillon seçim kampanyasına devam etti.

Diğer taraftan, aşırı sağ parti lideri ve cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen Avrupa Parlamentosu’nda yine kurmaca istihdam yaratma, mal varlığı konusunda yanlış beyanda bulunma, IŞİD propagandası yapma ve seçim kampanyasını yasa dışı yollarla finanse etme gibi farklı nedenlerle suçlandı.

Aşırı Sağın Normalleşme Süreci

Ulusal Cephe’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine uzanan tarihine kısaca bir göz atalım: Tarih 21 Nisan 2002. Jean Marie Le Pen tarafından temsil edilen Ulusal Cephe ilk defa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna kaldı. Bu sonuç hem Fransız hem de dünya kamuoyunda şok yarattı. O dönemde birçok Fransız meydanlara dökülüp aşırı sağ partiye karşı protestolar düzenledi. Hatta ikinci turda olan Jacque Chirac, Jean Marie Le Pen ile olası bir münazarayı “nefret ve hoşgörüsüzlüğü normalleştirmeme” adına reddetti.

15 yıl sonra Jean Marie Le Pen’in kızı olan Marine Le Pen babasından sonra ikinci kez cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura erişti. Fakat bugün dünden çok farklı. Bu sefer 2002’deki gibi bir tepki görülmedi çünkü yapılan bütün seçim anketlerinde aşırı sağ partisi önde gözüküyordu. Bu beklenmedik bir sonuç değildi.

Diğer taraftan, Marine Le Pen’in 2011’de parti başkanı olmasıyla birlikte ırkçı ve aşırı sağcı parti imajını değiştirme hamleleri normalleşme sürecinin bir devamı gibi görülebilir. Le Pen özellikle babasının antisemitizm ile ilgili ifadeleriyle arasına mesafe koymaya çalıştı.

11 Milyon Seçmeni Anlamak?

Aşırı sağ partisi seçmeni kimdir? Bu konuda çalışan sosyologlar aşırı sağ tabanın 80’li yıllardan beri mevcut olduğunu ve çok az değiştiğini söylüyor. Uzmanlara göre aşırı sağa oy veren kişiler Fransa’nın ekonomik anlamda en zor bölgelerinde yaşıyorlar.

Coğrafyacı ve nüfus istatistikleri araştırmacısı olan Hervé Le Bras “Ulusal Cephe’nin İddiası” (Fr. “le pari du FN”) adlı kitabında[1] Fransa coğrafyasında aşırı sağ partinin yoğun olduğu bölgelerin 1984 seçimlerinden beri hiç değişmediğini ve Fransa’nın eşitsizlik haritasına baktığımızda bu bölgelerin Fransa’nın ekonomik olarak en zor bölgeleri olduğunu söylüyor. Bu eşitsizlik haritasında Le Bras, fakirlik, işsizlik ve diplomasızlık gibi kriterlerin yer aldığını belirtiyor. Bu bölgelerde yüksek oranda yabancı veya göçmenin yaşadığı düşünülse de durum öyle değil.

Diğer yandan bu bölgelerin ortak noktası, eski ve sanayileşmiş bölgeler olmaları. Küreselleşme ve uluslararası rekabetle beraber bu fabrikalar kapanmak veya diğer ülkelere taşınmak zorunda kalmışlar. İşsizliğin artmasıyla beraber ekonomik anlamda hassas olan bu belgeler aşırı sağa daha çok yöneliyorlar.

Sağ Seçmen Profili

Yıllardır aşırı sağ parti seçmeni üzerine çalışan siyaset bilimci Christèle Marchand-Lagier, bu partiye oy verenlerin partinin fikirleriyle her zaman hemfikir olmadıklarını, aşırı sağ seçmenlerle yaptığı mülakatlarda bu seçmenlerin partinin programlarını bilmediklerini gördüğünü aktarır.[2]  “Yaptığım söyleşilerde partiye üye olanlar hariç hiçbir seçmen partinin savunduğu fikirleri bana söyleyemedi. Partinin fikirlerini kabul etmekten ziyade daha çok partiye sempati duyuyorlar.

Marchand-Lagier şöyle devam ediyor: “Aşırı sağ parti seçmeni idealist değil. Bu partiye oy vermede etkili olan motivasyonlarını sorduğumuzda siyasetten bahsetmekten ziyade kişisel problemlerinden bahsediyorlar. Gerçek bir bıkkınlıkları var.” Dolayısıyla Ulusal Cephe seçmeninin parti programını bilmemesi bir şey değiştirmiyor. Çünkü aşırı sağa karşı olan siyasetçilerin parti programındaki tutarsızlıklara işaret etmeleri veya partilileri ırkçılık ile suçlamaları seçmenlerin üzerinde hiçbir etki yaratmıyor.

Fransız Siyasetçilerin Sorumsuzluğu

Sonuç olarak Ulusal Cephe’ye ve dolayısıyla Le Pen’e oy veren 11 milyon seçmen içinde ırkçı bir taban da var; fakat bu seçmenlerin tamamı ırkçı değil. Fransız siyaseti bu seçmenleri Le Pen’e iten faktörleri görmezden geliyor. Yıllardır bu bölgelerde yaşayan insanların küreselleşmeyle başa çıkamadığı ve aşırı sağa oy verdikleri biliniyor, fakat bu bölgelere yönelik uzun vadeli çözümler uygulanmıyor. Sağ ve sol partiler bu bölgelerin ekonomik refahı için senelerdir bir faaliyette bulunmadı. Tam tersine tren hatlarının veya hastanelerin kapatılması, kamu hizmetlerinin gerilemesi, sanayi politikalarının terk edilmesi ekonomik refaha engel teşkil etti.

Yaklaşık 11 milyon kişi bu seçimlerde aşırı sağ adaya oy vererek yeni cumhurbaşkanına önemli bir mesaj gönderdiler. Macron gelecek beş yıl içerisinde ekonomik refahı sağlayamaz ise 2022’de aşırı sağın oylarının yükselmesi kaçınılmaz gözüküyor.

Fotoğraf:©Flickr.com/Metropolico.org

[1] Hervé le Bras, Le pari du FN, Autrement, 2015
[2] Christèle Marchand-Lagier, Le vote FN: pour une sociologie localisée des électorats frontistes, De Boeck, 2017

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler