Katolik Okulda Müslüman Öğrenciye Kilise Ayinine Katılım Şartı

Almanya Federal Anayasa Mahkemesi, 2012 yılından beri hukuk mücadelesi yürüten Müslüman bir ailenin dava gerekçesini yeterli görmeyerek davayı karara bağlamadan reddetti. 2012 yılında çocuğunu Katolik mezhebine bağlı bir devlet ilkokuluna yazdırmak isteyen aile, okulda zorunlu olan Katolik din dersi ve kilise ayinlerine çocuklarının katılmasını kabul etmedi. Bunun neticesinde çocukları okula alınmayan aile, mahkemeye başvurdu. Sırasıyla Minden İdare Mahkemesi, Eyalet Yüksek İdare Mahkemesi ve Federal İdare Mahkemesi’nde davayı kaybeden aile, son olarak Anayasa Mahkemesi’ne gitti.

“Katolik Okul Karakteristiği, Din Özgürlüğünden İleride”

Yeni açıklanan 8 Eylül 2017 tarihli karara göre mahkeme heyeti dava gerekçesini yeterli görmeyerek içeriğe ilişkin nihai kararı vermeden davayı reddetti. Ret gerekçesinde ise anayasanın çeşitli okul formlarını tanıdığını, din eğitimi ağırlıklı mezhep okullarının da buna dâhil olduğunu, bu okulları diğerlerinden ayıran özelliklerin de korunması gerektiğini savundu. Din dersi ve kilise ayini gibi unsurların bu tarz okulların kimliğini oluşturan ve diğer okullardan ayıran unsurlar olduklarını söyleyen hâkimler, başka inanca sahip kişilerin din hürriyetinin bu özelliklerin gerisinde durması gerektiğini açıkladı.

Bu durumda mahkemeye göre Katolik bir okulda din dersine ya da kilise ayinine katılmak zorunda olan Müslüman öğrencinin din özgürlüğü zedelenmiş olsa da, bu durumun hak ihlali anlamına gelmediği ve haklı bir gerekçeye sahip olduğu belirtiliyor.

Katolik Okul Dışındaki Okullara Kayıt İmkânı

Davaya söz konusu olan okulun yakınlarında dinî kimliğe sahip olmayan okulların da mevcut olması, bu kararda etkili oldu. Ailenin çocuğu bu okullara da kolaylıkla yazdırabileceği ve mezhep okuluna yazdırmaya muhtaç olmadığının altı çizildi. Mahkeme böylece civarda başka okul olmaması durumunda kararın değişebileceğinin de sinyalini vermiş oldu.

Tarafsızlık ilkesine dair bir ihlal de görmeyen Federal Anayasa Mahkemesi hâkimleri, dinî eğitim ağırlıklı okulların bizzat anayasada teminat altına alınmasından dolayı bu ilkeye aykırı bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Bu durumda devlete bağlı olan Katolik bir ilkokul, herhangi bir öğrencinin okula kaydolmasını, Katolik din dersine ve kilise ayinine katılması şartıyla kabul edebilir.

Mahkeme son olarak karara karşı itiraz yolunun kapalı olduğuna hükmetti. (ba)