“Önlem Alınmazsa Türkçenin Almanya’da Geleceği Yok”
Avrupa'da Türkçenin geleceği ile ilgili tahminler genelde karamsar bir tablo çiziyor. Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Türkçe öğretmenleriyle konuştuk.
Can Karaman*, Türkiye’nin batısında Türk Dili ve Edebiyatı okumuş. Türkiye’de 10 yıl süren Türkçe ve Edebiyat öğretmenliğinin ardından 2006 yılından beri Duisburg’da çeşitli okullarda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyor. Haftada 28 saatlik bir çalışma rutinine sahip.
Türkiye’den gelmiş bir öğretmenin Almanya’da Türkçe öğretmenliği yapabilmesi için C1 veya C2 sertifikalarının şart olduğunu söylüyor. Türkçe öğretmeni olabilmek için öncelik Türkçe öğretmeni ile ilkokul öğretmenlerinde, ardından değişik branşlardan sertifikalı öğretmenler de Türkçe dersi vermek üzere istihdam edilebiliyor.
Can Karaman, Almanya’da Türkçenin geleceği açısından karamsar. “İleride Türkçe kullanımı çok düşük seviyelere düşecek” diyen Karaman’a göre Türkçenin durumunu şu örnekle açıklamak mümkün: “Şu an yolumuzun üzerinde, ileride bir aslan olduğu haberini almış durumdayız. Bu aslan tehlikesinden kurtulmak için çözüm yolları bulmamız gerek.”
Karaman’a göre çözüm kısmen basit: “3 yaşına kadar çocukların anadillerini öğrenmesi lazım. Bu yaşa kadar iki dil aynı anda öğrenilirse fazla kullanılan dil, örneğin Almanca galip geliyor. Bu sorunun ortadan kalkması için 2 yaşına kadar sadece Türkçe iyi bir şekilde öğrenilmeli. Çocuk ‘annece’ denen bu dili iyi öğrenmeli ve yerleştirmeli. Bu süreçte başka dil kullanılmamalı.”
Türkçe derslerinde kullanılan materyallerle ilgili bir sınırlama olmadığını belirten Karaman, materyalleri kendisinin oluşturduğunu belirtiyor. “Bazı yayınevleri var, ama maalesef bunlar Orta Çağ’da kalmış gibi. Burada diğer derslerde son derece modern eğitim alan çocuklar için bu yayınların kalitesizliği hemen fark ediliyor. Ben modern teknikleri kullanarak materyaller oluşturmaya çalışıyorum. İyi materyal iyi öğretmen, kötü materyal kötü öğretmen. En başta materyal eksiği kapanmalı. Her seviyeye göre kitaplar olmalı.”
Karaman’a göre Almanya’daki Türkiye kökenli çocuklar üzerinde Almancanın açık ara hakimiyeti var. Bu konuda Türkiye’nin yaptığı çalışmalar ise yeterli değil. “Almanya’nın başka ülkelerdeki Almanca okullara yaptığı yatırımın Türkiye tarafından yapılmadığını görüyoruz. Hâlbuki Türkçe çok hayati bir konu. Türkiye bütün gücüyle Türkçeye yatırım yapması gerekirken henüz duyarsız.”
Birçok Türkçe öğretmeninin paylaştığı bir kanaat Can Karaman tarafından da yineleniyor: “Aileleri aydınlatmak zorundayız. Hayat şartları gereği birçok ailenin öncelikleri farklı. Ama yine de çocuklarının Türkçe durumuyla ilgili endişe taşıyan veliler var. Çocuklarının daha iyi okullarda daha iyi eğitim görmeleri için çırpınıyorlar ama yetişemiyorlar. Burada sivil topluma çok iş düşüyor.”
Can Karaman’a göre Türkçe dersi bağlamında en büyük olumsuzluk sınıf olmaması ve öğrencilerin toplama sınıflarda ders görmeleri. Ayrıca Türkçe derslerinin öğleden sonra verilmesi ve Türkçe dersinin karnedeki nota etki etmemesi derslerin ciddiye alınması önünde büyük engel. Karaman Almanya’daki Türkiye kökenlilerin sorunun farkına vardığını ve bir bilinçlenme sürecine girdiklerinden bahsediyor. Fakat buna rağmen, “Çanlar çalıyor” diyor: “Önlem alınmazsa burada Türkçenin geleceği de olmayacak.”
*İsimler öğretmenlerin ricası üzerine değiştirilmiştir.
Kuzey Ren-Vestfalya’da görev yapan diğer Türkçe öğretmenleriyle yaptığımız söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
[…] anadil dersleri artık eyaletin kendi atadığı öğretmenler tarafından verilecek. Bundan önce Türkçe dersleri “Konsolosluk Dersleri” denilen bir sistemle Türkiye’den atanan öğretmenler […]