'AACHEN ANLAŞMASI '

Almanya ile Fransa’dan İş Birliğinde Yeni Dönem

Almanya ile Fransa arasında imzalanan Aachen Anlaşması, iş birliğinde yeni bir dönem başlatmayı ve ortaklığı yeni bir seviyeye çıkarmayı hedefliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Aachen@ AA değişiklikler: Perspektif

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Aachen kentindeki belediye salonunda dışişleri bakanlarıyla imzaladığı anlaşma, iki ülkenin Avrupa’da iş birliği, güvenlik ve dış politika konularında birlikte hareket etme niyetini temsil ediyor.

Merkel, imza töreninde “Aachen Anlaşması’yla ülkelerimiz arasındaki iş birliği temelini yeniliyoruz. El ele çağımızın büyük zorluklarının üstesinden gelmek istediğimizi vurguluyoruz.” ifadesini kullanırken, konuşmasında özellikle askeri iş birliğine vurgu yapması dikkati çekti. Anlaşmayla Almanya ve Fransa’nın ortak bir askeri kültür, ortak savunma ve silah endüstrisi için taahhütlerde bulunduğunu vurgulayan Merkel, “Bununla (Aachen Anlaşması ile) Avrupa ordusunun oluşmasına katkıda bulunmak istiyoruz.” şeklinde konuştu. Törende Merkel ve Macron, Avrupa’daki popülist ve nasyonalist söylemlere karşı da uyarıda bulunarak, bunlarla mücadelede iki ülkenin iş birliğini pekiştirmesinin önemine işaret etti.

Fransa ve Almanya Ne İstiyor?

Anlaşmada, iki ülkenin ekonomilerinin bütünleşmesinin yanı sıra kültür, eğitim, araştırma, teknoloji, yapay zeka, iklim ve çevre alanlarında iş birliğinin daha da geliştirilmesi amaçlanıyor. Fransa, anlaşma vasıtasıyla Almanya ile ilişkilerini güçlendirmeyi ve böylece Avrupa Birliği (AB) için savunma, güvenlik ve iklim değişikliği gibi önemli konularda öncü rol oynamayı istiyor.

Emmanuel Macron’un cumhurbaşkanı koltuğuna oturduğu günden bu yana Avrupa’nın yeni lideri olma hedefi düşünüldüğünde bu anlaşmanın özellikle Avrupa’nın “lider krizi” yaşadığı şu günlerde imzalanması oldukça manidar oldu. Anlaşmanın önemini vurgulayan Macron’un, “Bu anlaşma Avrupa’nın tekrar bir olması noktasında önem arz ediyor ve bu günümüzde ihtiyacımız olan bir ruh.” şeklinde konuşması onun AB’yi tekrar canlandırma isteğine işaret ediyor.

Yeni bir dönemin başladığını dile getiren ve Almanya ile Fransa’nın AB’de öncü rol oynayarak sorumluluk almasını isteyen Macron, “Avrupa’daki kaosun sebebi olan savaş izleri Avrupa sınırları dışından geliyor. Buna karşı ortak bir politika oluşturmamız gerekiyor. Avrupa’daki barışın sağlanabilmesi için Almanya ve Fransa çok önemli iki öznedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya da iki ülke arasında son dönemde geriye giden ilişkileri yeniden artırmayı hedefliyor. İki ülkenin iş birliğiyle birçok konuda kriz içinde bulunan AB’yi canlandırmak isteyen Almanya‘nın, İngiltere’nin AB’den ayrılmasından (Brexit) sonra Fransa ile AB politikalarını belirlemesi bekleniyor.

İki Lider de Zor Durumda

Macron ülkesinde sarı yeleklilerin protestolarına maruz kalırken, Merkel Almanya’da eyalet seçimlerinde partisinin aldığı düşük oy oranı sebebiyle lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CSU) genel başkanlığından istifa etti. İki lider bu yeni atılımla iç siyasette yaşadıkları zor dönemi atlamayı da deneyecekler.

Eleştiri ve Tepkiler

Anlaşmada yer alan hedeflerin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin eleştiri ve tepkiler iki ülkede de dillendirildi. İki ülkenin silahlı kuvvetlerinin iş birliği içinde olacağının anlaşmada taahhüt edildiği ancak ülke dışına gönderilen askerler konusunda Almanya ve Fransa’da farklı düzenlemelerin bulunduğu ve bu nedenle savunma alanında iş birliği yapılmasının zor olacağı belirtiliyor.

Anlaşmadaki “ortak projelerde silah ihracatına ortak yaklaşım getirileceği” maddesine ilişkin de gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından Almanya‘nın Suudi Arabistan’a silah satışını durdururken Fransa’nın buna yanaşmamasının iki ülkenin savunma politikalarındaki farklılığı ortaya koyduğuna dikkati çekildi.

Ülkelerden birinin silahlı saldırıya uğraması halinde diğerinin mümkün olduğu kadar yardımda bulunmasının anlaşmada öngörülmesi konusunda ise benzer bir maddenin AB ve NATO sözleşmelerinde yer aldığına işaret edildi. Anlaşmadaki bu maddenin bazen NATO’yu sorgulayan ABD Başkanı Donald Trump’ın tutumuna cevap olabileceği ifade edildi.

Avrupa ordusuna ilişkin söylemlerin daha önce de ifade edildiği belirtilirken, Almanya‘nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) daimi üye olarak yer alması talebinin ise diğer daimi üyelerin onayından geçmesinin mümkün olmayacağı aktarıldı. Ayrıca bunun, iki ülkenin BMGK’de AB’nin ortak bir sandalye ile temsil edilmesine ilişkin hedeften vazgeçtiği anlamını taşıdığı yorumu yapıldı.

Ekonomik alanda ise Almanya‘nın Macron’un vergi ve mali düzenlemelerle ilgili önerilerine şimdiye kadar cevap vermediği aktarılırken, iki ülkenin zaten önemli konularda istişare ettikleri hatırlatıldı. Almanya‘da olumlu bulunan maddeler ise sınır bölgelerinde halkın yaşam koşullarını kolaylaştırma konusunda engellerin kaldırılması olarak gösterildi.

Hedef Çok, Somut Çözüm Yok

Böylelikle imzalanan anlaşmanın iki ülke için fazla bir şey vadetmediği, anlaşmada yer alan maddelerin aslında pratikte uygulandığı, dolayısıyla sembolik olduğu yorumları yapılıyor. Anlaşmada hedefler ve niyetler sıralanırken çözüme ilişkin somut maddelerin hemen hemen hiç bulunmadığının da altı çiziliyor.

Deutschlandfunk radyosunun haber yorumunda, “Birçok niyet beyanı ancak somut bir şey yok” başlığı kullanılarak “Paris ve Berlin, gerçekten cesaretli ortak adımlar konusunda anlaşamadı.” değerlendirmesi yapıldı. Süddeutsche Zeitung gazetesi de “Ortak güvenlik politikası olmayacak” başlığıyla duyurduğu haberinde, istekler ile gerçekler arasında 3 ayın bulunduğunu ifade ederek, gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından Suudi Arabistan’a silah satışı konusunda iki ülkenin farklı tutum sergilediğini anımsattı.

Fransız tarihçi ve Almanya-Fransa ilişkileri uzmanı Marion Gaillard, 1963’te imzalanan Elysee Anlaşması’yla iki ülke arasındaki ilişki ve iş birliğinin çok yüksek düzeye ulaştığını, bu nedenle yeni bir anlaşmayı imzalamanın gerekli olmadığını belirtti. Gaillard ayrıca, AB’nin zor zamanlar geçirdiği bu günlerde bu yeni anlaşmanın siyasi bir amaç güttüğünü ifade etti.

“Fransa’nın Egemenliğini Tehlikeye Soktu”

Fransa’daki bazı uzmanlar ise Aachen Anlaşması’nın Fransa’nın egemenliğini tehlikeye soktuğunu ve birçok açıdan Fransa Anayasasına aykırı olduğunu savunuyor. Gazeteci yazar Alfred Grosser, Paussauer Neuen Presse gazetesine yaptığı açıklamada, Merkel’in Macron’un reform önerilerini kabul etmesi durumunda Avrupa’nın iyi duruma geleceğini belirterek, “Aachen Anlaşması birçok yeni fırsat sunuyor.” dedi. Yeni anlaşmanın Elysee Anlaşması’ndan daha faydalı olduğunu ifade eden Grosser, “Şimdi semboller değil somut tedbirlere ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya‘daki aşırı sağcı AfD partisinin Meclis Grubu Başkanı Alice Weidel de savunma alanında yapılması öngörülen çalışmalara dikkati çekerek, bu alandaki iş birliğinden Fransa’nın yararlandığını kaydetti. Weidel, “Anlaşmadaki dördüncü madde, Afrika’ya Alman askerlerinin kuşku duyulan görevlere gönderilmesine ve Alman silah teknolojisinin Fransız ortak şirketleriyle satılmasına kapıları açıyor.” ifadesini kullandı.

AB Temkinli, NATO Memnun

Anlaşmanın imzalanmasının ardından AB ve NATO kanadından farklı tepkiler yükseldi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa’nın birlik ve dayanışmaya inancının canlanması gerektiğini belirtti. AB’nin kendi içinde ve dışında çok sayıda muhalifi bulunduğunu ifade eden Tusk, “Avrupa, Paris ve Berlin’den ‘dar çerçevedeki iş birliklerinin tüm Avrupa’nın iş birliğine alternatif olmadığı’ yönünde açık bir sinyale ihtiyaç duyuyor.” diye konuştu.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını bildirerek, anlaşmanın güvenlik ve savunmayla ilgili maddeleri hakkında iki ülkenin NATO müttefiklerine bilgi verdiğini aktardı.

Öne Çıkan Maddeler

7 başlıkta 28 maddeden oluşan 16 sayfalık anlaşmada öne çıkan maddeler arasında ilk başlık AB olarak göze çarpıyor. AB’de alınacak kararlarda iki ülke arasında iş birliğinin derinleştirilmesi ve koordinasyonun sağlanması isteniliyor ve bunun için AB’de düzenlenecek büyük toplantılar öncesinde iki ülke temsilcilerinin istişare yapması ve ortak tutum sergilenmesi için çaba harcanması öngörülüyor.

Güvenlik politikası alanında ise ülkelerden birinin silahlı saldırının hedefi olması halinde diğerinin mümkün olduğu kadar yardımda bulunması anlaşmada yer alıyor. Terörizmle mücadelede birlikte hareket edilmesi isteniyor. Savunma alanında hedeflenen iş birliği arasında ortak Savunma ve Güvenlik Konseyinin oluşturulması ve silah ihracatına ilişkin ortak yaklaşım geliştirilmesi talep ediliyor.

Dış politika başlığı altında ise dışişleri bakanlıklarının ve diplomatik misyonların iş birliğinin genişletileceği vurgulanırken, “Almanya‘nın BMGK’ye daimi üye olarak alınması Alman-Fransız diplomasisinin önceliğidir.” ifadesi kullanıldı. Eğitim alanında karşılıklı diğer ülkenin dilini öğrenen öğrenci sayısının artırılması, karşılıklı diplomaların tanınması ve üniversitelerin iş birliğine gitmesi gibi birçok konuda daha yakın çalışma yapılması öngörülüyor. Sınır bölgelerinde halkın yaşam koşullarını kolaylaştırma konusunda engellerin kaldırılması istenilirken bunun için bu bölgelerde çeşitli ortak projelerin hayata geçirilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması hedefleniyor. İki halkın daha da yakınlaşması için yapılacak çalışmalar konusunda ortak bir fon kurulacak.

Anlaşmada, çevre alanında Paris Anlaşması’nın uygulanması ve BM’nin 2030 sürdürebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için iki ülkenin yakın iş birliğinde olacağı belirtilirken, enerji dönüşümünün ilerletilmesinin sağlanması için çaba sarf edilmesi istendi.(AA,P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler