'BİRLEŞİK KRALLIK'

İslam Karşıtı Bir Şer İttifakı: UKIP ve Tommy Robinson

İslam ve göçmen karşıtı politikalarıyla bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi UKIP, partiye bir süredir azalan desteği İngiliz aşırı sağın karizmatik yüzü Tommy Robinson’u saflarına katarak yükselişe geçirmeyi umuyor.

@ Shutterstock.com değişiklikler: Perspektif

Aşırı sağcı İngiliz Savunma Ligi’nin (English Defence League) eski lideri Tommy Robinson, kasım ayında Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’ne (United Kingdom Independence Party-UKIP) resmî danışman olarak atandı. Parti lideri Gerard Batten tarafından atanan Robinson, “çocuk istismar çeteleri” (İng. “grooming gangs”) ve hapishanelerdeki Müslümanlara dair tavsiyelerde bulunacak. Batten’a göre bunun sebebi, Robinson’un her iki konuda da “derin bilgi sahibi” olması. İngiltere’nin 2019’da Avrupa Birliği’nden (AB) çekilmesiyle ilgili olarak “görev tamamlandı” diyebilen siyasi bir parti için söz konusu atama, UKIP’in yalnızca yeni bir meşguliyet aramakla kalmadığı, aynı zamanda daha bariz bir şekilde İslam karşıtı bir ideolojiye doğru kaydığını gösteriyor. 

UKIP İçin Akıllıca Bir Seçim

Daha 2014 yılında UKIP, “Modern İngiliz tarihinde yerleşik siyasi partilerin en başarılı rakiplerden biri olarak” tanımlanıyordu. 1993’te kurulduğu zaman yalnızca Avrupa Birliği’ne karşı olma siyaseti güden parti, 2006’da Nigel Farage’ın parti başkanlığına geçmesiyle siyasi ana akımda ilerleme kaydetmeye başladı. Parti bir yandan AB’den ayrılma konusuna odaklanırken, diğer yandan göç ve göçün İngiliz kültür ve yaşam tarzı üzerindeki etkisine dair İngiliz kamuoyundaki var olan kaygıları körüklemekle meşguldü. Kimi kesimler partinin sırasıyla 2013, 2014 ve 2015 yıllarında yapılan yerel, Avrupa meclisi ve ulusal seçimlerde yakaladığı kayda değer başarıların İngiltere hükûmeti üzerinde baskı oluşturduğunu ve bu baskının 2016’da Brexit referandumu kararı alınmasında etkili olduğunu öne sürüyor. 

Sonunda amacına ulaşan partiye verilen destek referandumdan bu yana -beklenildiği üzere-  azalmış görünüyor. Bu gidişatı tersine döndürmek isteyen partiye Robinson’un atanması bu anlamda oldukça mantıklı bir girişim olarak görülebilir. Saldırı, uyuşturucu ve asayiş suçlarından mahkûm edilmesine, ipotek dolandırıcılığından ve Amerika’ya başka birinin pasaportunu kullanarak girmeye çalışma suçlarından hapse girmesine rağmen, yakın tarihli bir YouGov kamuoyu yoklaması Robinson’un İngiltere’nin en popüler dokuzuncu ve en ünlü on birinci kişisi olduğunu ortaya koyuyor. Bunu doğrularcasına, Robinson’un Facebook’ta 830.000’den, Youtube’da 230.000’den fazla takipçisi bulunuyor. Twitter hesabının engellenmesinden önce ayda 193 milyon kez görüntülenen bir ileti akışı bulunmaktaydı. Böylesi geniş bir çevrimiçi kitleye ulaşabilmek ise UKIP için şimdiye kadar görülmemiş bir durum.  

Belki de daha önemlisi, Robinson’un İngiliz Savunma Ligi (English Defence League-EDL) liderliği döneminden bu yana binlerce insanı harekete geçirebildiğini defalarca göstermiş olmasıdır. İster yeni camilerin inşasına karşı çıkmak için, ister ifade özgürlüğünü desteklemek için olsun, Robinson bunu ülke çapında pek çok kez gerçekleştirebildi. Geçtiğimiz yıl aralık ayının başında Londra’da düzenlenen “Brexit İhaneti” yürüyüşünde de binlerce insan UKIP bayrakları altında hem Robinson’u hem de Batten’i dinlemek için toplanmıştı. Anlaşılan o ki, UKIP Robinson’un bu geniş kitleleri mobilize edebilme becerisini partiye katılımdan sonra da devam ettirmesini arzu ediyor. 

Daha Bariz İslam Karşıtı Bir İdeoloji

Bir yandan pek çok üyesi Pakistan kökenli Müslüman erkeklerden oluşan ve medyada “grooming gangs” olarak nitelendirilen tecavüz çetelerine karşı mücadeleye girişerek kendini ispatlamaya çalışırken, diğer yandan Donald Trump gibi ünlü isimlerin dikkatini çeken Robinson’un faaliyetlerinin temelinde benimsediği İslam karşıtı ideoloji yatıyor. Bu tutumunu yıllar içerisinde daha da sertleştiren Robinson, Vice News’in de ifade ettiği gibi İslam’ın tabiatı nedeniyle şiddet yanlısı olan ve Hristiyan Batı’nın yaşam tarzına savaş ilan eden bir din olduğuna dair düşüncelerinden asla vazgeçmedi.  

Robinson gibi Batten de İslam dini hakkında çok kesin görüşlere sahip. Örnegin 2006 yılında Batten, “Müslüman İnanış Tüzüğü Önerisi” (Proposed Charter of Muslim Understanding) başlıklı bir belgenin oluşturulmasını talep etmişti. İngiltere’deki Müslümanların uyması gereken davranış kurallarını oluşturmaya girişen Batten, bunun “İslam’ın modern dünyayla olan çatışmasının” azaltılması için gerekli olduğunu iddia etmişti. Batten ayrıca yine aynı belgede, “şiddetli fiziksel cihadı” meşrulaştırdığını iddia ettiği Kur’an’daki bazı bölümlerin reddedilmesi -hatta çıkarılması-çağrısında bulunmuştu. O zamandan bu yana Batten, Hollanda Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders’ı, tartışma yaratan filmi Fitne’yi göstermek üzere parlamentoya davet etmenin yanı sıra, İngiliz kentlerine daha fazla caminin inşa edilmemesi, hayvanların İslami usullere göre kesiminin yasaklanması ve İslami bankacılığın yasal olarak tanınmaması için çabalarını sürdürdü.  

2018’de UKIP başkanlığına geçmesiyle birlikte -beklendiği üzere- Batten’in önderliğinde Parti’nin İslam ve Müslüman karşıtı tutumu daha belirgin bir hâl aldı. Bu tutum Müslüman ülkelerden İngiltere’ye olan göçlerin durdurulması ve Müslüman mahkûmlar için ayrı cezaevlerinin inşa edilmesi gibi bir dizi yeni politika önerisinde yankı buluyor. Ancak parti içerisinde gittikçe sertleşen İslam karşıtı tavrı “Hope Not Hate” (Ümit Et, Nefret Etme) adlı STK tarafından “aşırı sağcı, İslamofobik radikal” olarak tanımlanan Robinson’un partiye Müslümanlar ve İslam ile ilgili meselelerde resmî danışman olarak atanması en iyi  şekilde özetliyor. 

Sırada Ne Var?

Siyaset yorumcusu Alex Oaten konuyla ilgili oldukça yerinde tespitlerde bulunuyor. Oaten’e göre, UKIP -bilhassa son yıllarda- basın ve halkın ilgisini çekmeye çalışıyor. Robinson’un atanmasıyla, bu durum tersine dönmeye başlarken, Batten’da bulunmayan ancak UKIP’in umutsuzca ihtiyaç duyduğu karizma etkisini partiye Robinson’un kazandırdığı söylenebilir. 

Aynı şekilde, son yıllarda azalan destekçi sayıları ile UKIP için yerli, ulusal ve Avrupa düzeyindeki seçimlerde aday çıkarmak daha da güçleşti. Oaten, kamuoyunun ilgisini canlı tutabilmek için UKIP’in daha önce “Brexit İhaneti” yürüyüşünde olduğu gibi -ve Robinson’un da şimdiye dek fazlasıyla kullandığı- sokak aktivizmine doğru temayül göstereceği öngörüsünde bulunuyor. 

Oaten son olarak, Robinson’un atanması ve giderek daha aleni hâle gelen İslam karşıtı ideolojiye olan kaymanın, parti içerisindeki aşırı sağcı etnik-ulusalcı kimlik politikaları gütme isteğinin bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Diğer Avrupa ülkelerinde bu tür politikalar önemli başarılar getirdi. Örneğin Fransa’da yeni adı Ulusal Birlik (Fr. “Rassemblement National”) olan Ulusal Cephe (Fr. “Front National”) 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların %27’sini alırken, aynı sene Hollanda’da AB ve İslam karşıtı Özgürlük Partisi genel seçimleri ikinci sırada tamamladı. Sunday Times’da yayımlanan ve yakın zamanda gerçekleştirilen bir anket, İngiliz seçmenlerin neredeyse dörtte birinin gelecekteki seçimlerde “açık bir şekilde aşırı sağcı, göçmen ve İslam karşıtı bir partiyi” desteklemeye istekli olduklarını ortaya koyarken, UKIP daha önce AB’den ayrılma hususunda olduğu gibi şimdi de bu anket sonuçlarının gözler önüne serdiği durumdan faydalanmanın peşinde olabilir.

Chris Allen

Leichester Üniversitesi Kriminoloji Bölümü Nefret Araştırmaları Merkezi’nde öğretim üyesi olan Dr. Chris Allen İslamofobi ve İslamofobik nefret suçları konularında çalışmalar yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler