Her Derde Deva Bir Tedavi Yöntemi: Avrupa’da Hacamat
"Islak kupa terapisi" olarak da bilinen hacamat, Avrupa’da uzun bir süredir çokça konuşulan alternatif tedavi yöntemlerinden biri. Birçok Müslüman ve gayrimüslim bu yöntemin olağanüstü faydalı olduğunu düşünüyor. Peki, hacamat nedir? Bu yöntemin sırrı nedir? Sizler için öğrendik.
Unutulmuş bir tıbbi şifa yöntemi olan “hacamat” son zamanlarda birçok yerde olduğu gibi Avrupa’da da oldukça popüler. Kuru kupa uygulamasının yanı sıra bu günlerde ıslak kupa terapisi olarak da bilinen hacamatı günümüzde sıklıkla duymaya başladık. Kulağa ilk etapta oldukça sıra dışı gelse de birçok alternatif tıp uzmanı ve doktor bu yöntemi destekliyor. Hacamatın uygulaması kısaca şöyle: Daha önceden vakumlanmış ve küçük çizikler atılmış olan deriye vakumlu kupalar yerleştiriliyor. Oluşan vakum sayesinde bu küçük çiziklerden kan ve toksinler dışarı atılıyor.
Köln’de faaliyet göstermekte olan alternatif tıp uzmanı Semra Ersoy hacamatla ilgili şu sözleri sarf ediyor: “20. yüzyılın başlarına kadar ıslak kupa terapisi doktor muayenehanelerinde ve kliniklerde neredeyse her gün uygulanan bir yöntemdi. Daha sonraları unutulan bu yöntem şimdilerde yeniden keşfedildi.” Köln-Ehrenfeld’de kendi muayenehanesinde hizmet veren Ersoy, ıslak kupa terapisine büyük bir ilgi olduğunu belirtiyor. Geçmişte çoğunlukla Müslüman hastaların muayenehanesini ziyaret ettiğini belirten Ersoy artık talebin oldukça yüksek olduğunu, her milletten ve her dinden insanın ıslak kupa terapisi uygulaması için muayenehanesine geldiğini söylüyor.
Aslında baktığımızda ıslak kupa terapisi sadece İslam dünyasında gördüğümüz bir uygulama değil. Eski Mısırlılar ve Çinliler de kirlenmiş olan yahut iltihaplı yaraları, haşere sokmalarını ve zehirli hayvan ısırıklarını ağızları ile emerek temizlemekteydi. Hacamat’ın Avrupa’ya gelişi ise Endülüs Müslümanları üzerinden gerçekleşiyor. Burada bulunan Müslüman Araplar hacamat yoluyla vücudu hasta eden toksik ve zararlı maddelerin vücuttan atılması hedeflemekteydi.
Hacamat Tedavisi Hangi İşlemlerden Oluşuyor?
Hacamat tedavisinde ilk olarak özel kupalar yardımıyla kupa terapisi uygulanacak bölge vakumlanıyor. Üç ila beş dakika sonra kupalar çıkarılıyor ve daha sonra bu bölgelere bir jilet, neşter veya iğne yardımıyla küçük çizikler atılıyor. Yaklaşık iki milimetre olan bu yüzeysel çizikler, tedavi sonrasında hızla iyileşiyor ve böylece uzun vadede yara izi kalmıyor.
Ardından kupalar tekrar tedavi edilecek olan şişkinliklerin üzerine yerleştiriliyor. Yerleştirilen bu kupalar kirli kanın ve gereksiz sıvıların vücuttan dışarı atılmasını sağlıyor. Birçok kişi ıslak kupa terapisinin sadece omuzlara uygulanabileceğini düşünüyor. Semra Ersoy ise “Sırt ve kürek kemikleri en önemli ve en etkili noktalar olmakla birlikte ıslak kupa terapisi vücudun her yerine uygulanabilir.” ifadesinde bulunuyor.
İslami hacamat aslında geleneksel Çin tıbbında uygulanan ıslak kupa terapisinden çok da farklı değil. Hem yöntem hem de uygulanış biçimi aynı. Bununla beraber İslami hacamatta uygulama esnasında dua edilmesine ve Kur’an ayetlerinin okunmasına büyük önem veriliyor. Fakat kaynaklarda hangi ayetlerin veya duaların okunacağına ilişkin belli bir talimat bulunmuyor.
Hacamat Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmesi Gerekiyor?
Hacamat tedavisinde dikkat edilmesi gereken birkaç husus bulunuyor. Örneğin tedaviden önce kanı sulandıran ilaçlar alınmaması gerekiyor. Tedavi sonrasında banyo yapmadan önce birkaç saat beklemek gerekiyor. Ayrıca vücutta fazla asit oluşturabileceği için hacamatın 24 saat öncesinde ve sonrasında et ve süt ürünleri tüketilmemesi öneriliyor. Diğer önemli bir husus ise vücudu tedaviye hazırlamak için hacamattan iki üç saat önce herhangi bir şey yenmemesi gerektiği.
İslami hacamatta tedavi için uygun olan belli günler bulunuyor. Bunlar hicrî ayların 17’si, 19’u ve 21’i olarak belirtiliyor (Ebû Dâvûd, II/732). Yılda iki ila dört kez hacamat yaptırılması öneriliyor. Âlimlere göre kadınların, gebelik döneminde ve âdet gördükleri süre zarfında hacamat yaptırmaması gerekmektedir.
Kanlı kupa terapisinin tecrübeli ve eğitimli alternatif tıp uzmanları, doktorlar veya bu uygulamayı profesyonel anlamda öğrenmiş, sertifikalı kişiler tarafından uygulanması büyük önem arz ediyor. Semra Ersoy’un tecrübesiz ve eğitimsiz hacamatçılara uygulama yaptırılmaması konusunda uyarıları şu şekilde: “Steril olmayan ortamlarda veya steril olmayan malzemelerle uygulama yapılması durumunda enfeksiyon tehlikesi oldukça yüksek. Derin atılan bir kesik sonucunda şiddetli kanama meydana gelebilir. Ayrıca hem hijyen açısından hem de olası hastalıkların önlenmesi açısından tek kullanımlık iğne ve jiletlerin kullanılması büyük önem arz ediyor.”
Her Derde Deva Bir Tedavi Yöntemi
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in çeşitli sağlık problemleri için hacamatı önerdiğine ve kendisinin de bu yöntemle tedavi olduğuna ilişkin çok sayıda rivayet bulunuyor. Örneğin Hz. Muhammed (s.a.v.) kafaya yapılan hacamatın deliliğe, cüzzama, beyaz cilt lekelerine (albino), yorgunluğa, baş ağrılarına, diş ağrılarına ve nazara iyi geldiğini bildiriyor. Ayrıca çeşitli kaynaklara göre hacamat dikkati artırıyor, gerginlikleri çözüyor, romatizma ve eklem şikâyetlerinde faydalı oluyor, migrene ve yüksek tansiyona iyi geliyor (İmam Mâlik, Muvatta, Hadis No: 1821).
Resûlullah (s.a.v.)’in ezik ve morlukların iyileştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi için de hacamat uygulaması yaptırdığı ifade ediliyor (Ebû Dâvûd, Hadis No: 703). Yine rivayetlere göre Peygamber Efendimiz, hac seyahati sırasında (Buhârî, Hadis No: 5262) ve yüz felcinde de (İmam Mâlik, Muvatta, Hadis No: 1759) bu tıbbi yöntemden faydalanmıştır.
Islak kupa terapisi, yan etkisi en az olan tedavi yöntemi olarak kabul ediliyor. Ancak kupaların çok şiddetli vakumlanması sonucunda ağrılar oluşabilir. Uygulamanın usulüne uygun bir şekilde yapılmaması durumunda uygulama yapılan bölge iltihaplanabilir. Şu ana kadar uzmanlar tarafından profesyonelce gerçekleştirilen uygulamalarda bilinen ciddi bir sorun oluşmamıştır. Bir dönemin unutulmaya yüz tutmuş şifa uygulaması hacamat, yeniden gözde bir uygulama hâline geldi. Bu şifa uygulaması Hz. Muhammed (s.a.v.)’den İbn Sînâ’ya ve Çinlilere kadar uzanan, günümüzde Avrupa ülkeleri de dâhil birçok ülkede uygulanmakta olan bir yöntem.