Avusturya’da Endişelendiren Gelişme: 2 Bine Yakın Irkçı Saldırı Yaşandı
Irkçılık Karşıtı Çalışma ve Sivil Tepki derneğinin 2018 Irkçılık Raporu'na göre, Avusturya'da 2017'de bin 162 olan ırkçı saldırı, geçen yıl bin 920'ye yükseldi.
Avusturya’da ırkçı olayları rapor eden sivil toplum kuruluşu Irkçılık Karşıtı Çalışma ve Sivil Tepki (ZARA) derneği, 2018 Irkçılık Raporu’nu yayımladı. Buna göre, ülkede 2017 yılında bin 162 ırkçılık vakası görülürken bu sayı 2018’de 1920’ye çıktı.
Raporda, internette yapılan ırkçı ve nefret içerikli paylaşımların ülkedeki ırkçı vakaların yüzde 60,6’sına tekabül ettiği belirtilerek, geçen yıl bin 164 nefret içerikli paylaşımın sosyal medya platformları üzerinden yapıldığı belirtildi. İnternet ortamında özellikle Facebook üzerinden 672 ırkçı paylaşım ve yorumda bulunulduğu kaydedildi.
Irkçı saldırıların yüzde 16,3’ünün kamuya açık yerlerde olduğuna işaret edilen raporda, hizmet ve eğlence sektöründe ırkçı muameleye maruz kalanların oranının yüzde 7,9 olduğu belirtildi. Raporda, yazılı basın ve siyasette ırkçı ve nefret içerikli söylem ve eylemlerin yüzde 4,6 olduğu tespit edilirken, özelikle emniyet müdürlüğünün yüzde 4,3 ile en çok ırkçı muamelenin yaşandığı devlet kurumu olduğu kaydedildi. Geçen yıl gerçekleşen 83 ırkçı saldırı nedeniyle yapılan suç duyurularının yalnız 8’i hakkında yasal işlem yapıldığı vurgulanan raporda, polisin ırkçı vakalara sıradan adi suç muamelesi yaptığı vurgulandı.
“Rapor Buz Dağının Yalnız Görünen Kısmı”
Raporda, kayıt altına alınan bin 920 ırkçı olayın, bin 528’inin üçüncü kişilerin girişimiyle kayıt altına alındığına, olayı yaşayan mağdurların “bu hep yaşanıyor”, “kayıt altına almak bir şeyi değiştirmiyor” gibi gerekçelerle maruz kaldıkları ırkçılığı bildirmediğine işaret edilerek, bu nedenle “rapora buz dağının yalnız görünen kısmının” girdiği, gerçekte ırkçı olayların çok daha fazla olduğunun altı çizildi. Irkçı vakalara ilişkin bildirimlerin yaklaşık yüzde 80’inin üçüncü kişiler tarafından yapılmasının önemine dikkat çekilen raporda, ırkçılığa karşı duyarlılığın ve sivil tepkilerin artış gösterdiği yorumu yapıldı.
Irkçılığın olmadığı bir toplumun oluşmasına katkı sağlamak için 20 yıldır çalışmalar yürüten ZARA, raporunda özellikle polisin ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemi karşısında gösterdiği yetersizliğe yoğunlaşarak, ülkede kutuplaşmalara yol açan, birlikte yaşam dinamiklerini tahrip eden ırkçılık karşısında daha fazla çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu.
Irkçılık Yaşamın Her Alanında
ZARA Derneği Başkanı Dieter Schidlauer, rapora ilişkin basın toplantısında, raporda yer alan bilgilerin ışığında ırkçılığın yaşamın her alanında hissedildiğini söyledi. Schidlauer, her raporda ZARA’nın farklı konulara yoğunlaştığını ifade ederek, bu yılki raporda özellikle polisin ırkçı olaylar karşısındaki tutumunu mercek altına aldıklarını söyledi.
Polisin şikayetler ve suç duyuruları karşısındaki yaklaşımının güven kırıcı olduğunu kaydeden Schidlauer, “Irkçılık nedeniyle yapılmış bazı suç duyuruları polis tarafından ne yazık ki tam anlamıyla ciddiye alınmıyor. Üstü örtülmeye ya da ötelenmeye çalışılıyor. Bu durum polise olan inancı ve güveni zedelerken, mağdurlarda güvensizlik hissinin oluşmasına yol açıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Schidlauer, güvenlik güçlerinin ırkçılıkla mücadele alanında daha iyi eğitilmesi gerektiğini, şikayet ya da suç duyurusunda bulunan kişilerle kurulan iletişimin geliştirilmesinin polise olan güveni arttıracağını belirtti.
Basın toplantısına Viyana Belediyesi Uyum, Gençlik ve Eğitim Birimi Başkanı Jürgen Czernohorszky ve Yeşiller Partisi Viyana Meclis üyesi Faika El-Nagashi de katıldı. Viyana Belediyesi Uyum, Gençlik ve Eğitim Birimi Başkanı Czernohorszky, ZARA’nın çalışmalarına belediye olarak birçok açıdan destek verdiklerini vurgulayarak, özellikle ırkçı saldırılar karşısında sorumluluk bilinciyle hareket ederek, buna karşı çalışmalar yürütebilmek için ırkçılık raporunun çok önemli olduğunu söyledi.
“Müslümanlar Irkçı Açıklamaların Hedefinde”
Czernohorszky, sorumluluk sahibi her siyasetçinin ırkçı söylemden uzaklaşması gerektiğinin altını çizerek, ırkçı saldırıların önlenmesi ve mağdurların desteklenmesi için daha fazla çalışmalar yapılması gerektiğini anlattı.
Faika El-Nagashi de her türlü ırkçılığın toplumları ayrıştıran, yaşam alanlarını daraltan, sosyal yaşama katılımı sınırlayan ciddi bir problem olduğunu ifade ederek, insanları değersizleştirmeyi hedefleyen bu tutuma karşı mümkün olan en üst seviyede sivil tepki gösterilmesi gerektiğini söyledi. Siyasette ırkçılığın tehlikeli boyutlara ulaştığına işaret eden El-Nagashi, “Siyasette yaygınlaşan nefret söylemi ve ırkçı açıklamaların hedefinde özellikle Müslümanlar ve mülteciler yer alıyor. Siyasette kullanılan nefret söylemi günlük yaşamı ciddi oranda olumsuz etkiliyor.” şeklinde konuştu.(AA,P)