'Fransa'

Macron’un Vadettiği Yeni Dünya Nerede?

Son dönemlerde grevler ve büyük çaplı protesto gösterileri ile sarsılan Fransa’da halkın Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’a desteği azalıyor. Göreve gelmesinin ilk iki yılında Macron Fransa’ya vadettiği yeni dünyanın kapılarını aralayamadı.

Fotoğraf: Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

7 Mayıs 2017 tarihinde seçimi Le Pen’e karşı %66 oyla kazanan Emmanuel Macron Fransa’nın 25. cumhurbaşkanı oldu. 39 yaşında Beşinci Fransız Cumhuriyeti’nin en genç cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Emmanuel Macron seçildiği günün akşamında Louvre önünde görevini şöyle açıklıyordu: “Kamusal yaşamı daha ahlaklı hâle getirmek, demokratik canlılığımızı savunmak, ekonomimizi güçlendirmek, herkese okulda, iş piyasasında ve kültürel yaşamda yer sunmak, Avrupamızı yeniden inşa etmek ve tüm Fransız halkının güvenliğini sağlamak.” Daha sonra değişime ve özellikle Macron’un taahhüt ettiği “yeni dünyaya direnen Galyalılar”a rağmen Fransa’yı şahlandırma ve ülkede değişimi sağlama sözü verdi. O zamandan bu yana, Fransa’da altı aydır devam eden toplumsal hareketlilik ve yaşanan diğer başka sorunlar Macron yönetiminin ilk iki senesi için ne anlama geliyor?

Beş yıl sürecek görev süresinin ilk iki yılı kendisine sorulduğunda “Bu görevi canla başla, tutkuyla ve başarıyla tamamlamak istiyorum.” diyen Emmanuel Macron, düzenlediği son basın toplantısında kendisine yöneltilen 2022’de yeniden adaylığa ilişkin soruyu “uygunsuz” bularak, cevap vermeyi reddetmişti. Acaba, Macron görev süresi boyunca anketlerde en aşağılarda görülmesine neden olan bu “iki yılın lanetini” bozabilecek mi?

Şimdiye dek benzeri görülmemiş, altı ay süren bir toplumsal krizden ve cumhurbaşkanının imajını yerle bir eden Benalla* skandalından sonra, anketler yalnızca 10 kişiden üçünün Macron hakkında olumlu kanaate sahip olduğunu gösteriyor. Buna karşılık, cumhurbaşkanı Macron on kişiden yedisinin gözle görülür şekilde reddettiği bir politikayı sürdürme konusunda ısrarcı görünüyor. “Yanlış yola mı saptık? Tam aksine. Sadece tedbirler yeterince hızlı, insani ya da radikal değildi; ancak gerekli ve doğru tedbirler olduğuna inanıyorum.” diyen Macron’a göre memnuniyetsizlik tedbirlerin içeriğinden değil, tam aksine yetersiz kalmasından kaynaklanıyor. Macron’un siyasette sık sık kullandığı büyülü meydan okumaya dayalı bir akıl yürütme.

Macron’un İlk İcraatları

Ekonomi Bakanlığı yapmış ve Fransız zenginleri tarafından desteklenen eski bankacı Macron’un adres defteri ve tanıdıkları Fransa’nın en etkili iş adamlarından oluşuyor. Belki de bu nedenle ilk icraatlarından biri, gereksiz ve amaca zararlı olarak gördüğü büyük servetler üzerindeki vergiyi kaldırmaktı. 

Ekonomik cephede, çalışan nüfustaki işsizlik oranı 2017 başlarında %9.6 iken 2018 sonunda %8.8’de kaldı. Bu, yaklaşık 200 bin işçinin istihdam edildiğini gösterirken, işsizlik oranındaki düşüşün bu yaz %8.7’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. 

Ancak, işsizlik rakamlarındaki düşüşü tamamıyla iki yıldan kısa bir süredir Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Emmanuel Macron’un icraatlarına isnat etmek mümkün müdür? Selefi François Hollande, Macron’a bir darbe vurarak “İki yıl sonra ortaya çıkan sonuç ekonomik canlılık ya da toplumsal uyum açısından hiç iyi değil.” derken bu hafif iyileşmenin kendi politikasının bir sonucu olduğunu vurguladı. 

Bununla birlikte, Devlet Başkanı Macron görev süresi sonunda hedefi olan %7.7 işsizlik oranına ulaşmak istiyorsa, çabalarına devam etmek zorunda kalacak. Emmanuel Macron işsizliği %7’ye düşürmek için hedef olarak 2025 tarihini işaret ediyor. Bunun nedeni, Macron’un bu ekonomik programın tamamıyla uygulanabilmesi için iki döneme ihtiyaç duyduğunu ima etmesi olabilir mi?

Macron’un iki yıllık başkanlığı, otoriter bir değişime işaret ediyor. İlk çıkarılan yasalardan biri Ekim 2017 tarihli Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadelenin Güçlendirilmesi Yasası idi. Olağanüstü hâlden çıkmak amacıyla kabul edilen yasa içeriği itibarıyla esasında olağanüstü hâli sürekli hâle getirdi. Sarı yelekliler protestoları, Fransa’yı şok eden ve Birleşmiş Milletleri dahi alarma geçiren polis şiddetini artırdı. Hatta bazıları, Macron’un liberal politikasının neden olduğu toplumsal hareketlere yasalarla ve güvenlik tedbirleriyle karşılık verecek bir cumhurbaşkanı için olayların gidişatının otoriter bir biçim aldığını söylüyor. Perspektif’e konuşan bazı sarı yelekliler, Macron’un politikalarının adaletsiz olduğunu ve yalnızca en zenginlere hizmet ettiğini düşünüyor. 

Emmanuel Macron’un Cumhurbaşkanı seçilmesi Fransa’nın dünyadaki imajını parlatmış olabilir. Zira kendisi uluslararası elitlerin kurallarına alışkın, İngilizceyi çok akıcı konuşabilen, dünyaya açık genç bir cumhurbaşkanı idi. Amerikalı siyasi yorumcular, Macron’un İngilizceyi Donald Trump’tan bile daha iyi konuştuğunu söylüyordu. 

Dış Politikada Yaşanan Sorunlar 

Macron, ofisteki ilk yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden Afrika’ya, Asya ve Orta Doğu’ya çeşitli ziyaretlerde bulundu. Böylelikle, Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin Suudi Arabistan’da zoraki gözetim altında tutulması gibi olaylarda arabuluculuk rolü üstlenerek belli krizleri etkisiz hâle getirme girişimlerini çoğalttı. Libya konusunda da Fayez el-Sarraj ile Halife Hafter arasında aracı olarak hareket etmek istiyor gibiydi. Ancak, Mareşal Hafter’in 4 Nisan’da Trablus’a yönelik son saldırısı, Fransa’nın bu krizdeki konumu açısından endişe verici bir gelişme oldu. Paris Serraj’ın resmî hükûmetini, dolaylı olarak Mareşal Hafter’i mi desteklediği sorusu belirsizliğini korurken bu mesele Trablus’ta Fransa aleyhine protestolara neden oluyor.

Macron’un görev süresinin başlarında, Mayıs 2017’de, Vladimir Putin Versay Sarayı’nda ihtişamla karşılandı. Donald Trump, devlet ziyareti ve Fransa’nın ulusal bayramı olan 14 Temmuz Bastille Günü yürüyüşüyle onurlandırıldı. Ancak bu, Trump’ın Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un azalmakta olan popülerliği ya da Fransa’nın işsizlik oranıyla dalga geçen tweetler atmasını engellemedi. Rusya Devlet Başkanı ise Suriye, Lübnan ve Libya gibi konularda Fransa’yı tamamen yok sayıyor ve Afrika kıtasında Fransa’yla giderek daha yoğun bir biçimde rekabet ediyor. 

Seçim çalışmaları sırasında Emmanuel Macron kendisine bir Gaullo-Mitterand imajı çizerek Fransa’nın uluslararası politikasının bağımsız ve her iki büyük güce (Rusya-Amerika) eşit mesafede olması gerektiği düşüncesini savundu. Bu Nicolas Sarkozy’nin ve gizli bir biçimde François Hollande’nin de yürüttüğü neo-muhafazakâr politikadan uzak bir siyasetti. Ancak, Emmanuel Macron’un bu alanda açık bir politika geliştirmek için mücadele ettiği görülüyor. Fransa gibi orta ölçekli bir gücün, bağımsız bir dış politikayı yeniden icat etmesinin zor olduğuna dair bir göstergedir bu. 

Avrupa, Fransa’nın kendisini uluslararası düzeyde ortaya koyabilmesinin bir yolu olabilirdi. Ancak, Angela Merkel Emmanuel Macron’la “karşı karşıya geldiklerini” itiraf etti. İki yıl içerisinde Fransa Cumhurbaşkanı ile Almanya Şansölyesi arasındaki uçurum derinleşti. İki lider arasında son aylarda, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra Almanya’nın Suudi Arabistan’a silah satışını dondurması konusundan Avrupa Birliği’ne, Brexit’ten Birleşik Krallık’a sağlanan ertelemelere kadar birçok fikir ayrılığı bulunuyor. 

Emmanuel Macron Büyüsünü Bozan İki Kitap

Fransa’da basılan ve olağanüstü bir satış başarısı yakalayan iki kitap Emmanel Macron’un seçim başarısı etrafına örülen efsaneyi sarsmaya başladı. Sosyal bağlantıları ve parası olmayan, her şeye sıfırdan başlamış, meritokratik ve cumhuriyetçi bir okul mezunu ve herhangi bir parti bağlantısı olmaksızın ülkedeki en yüksek makama ulaşabilmiş bir adamın efsanesi.

İlk kitap, “Crépuscule” (Tr. “Şafak”) Juan Branco’nun kaleminden çıkmış. Jean-Luc Mélenchon’ın eski avukatı, Julian Assange’ın Fransa’daki eski danışmanı olan genç avukatın kaleme aldığı bu eser ciddi bir başarı yakalıyor. Ancak ana akım medya bir süre bu kitabı görmezden geldi. Yazarın iddiasına göre, Emmanuel Macron seçilmekten çok iktidara yerleştirildi; diğer bir ifadeyle zenginler tarafından göreve atandı. Dayanışma vergisinin zenginlerden kaldırılmasından sermaye geliri üzerindeki “sabit vergiye”, kurumlar vergisindeki indirimden işten çıkarmaları kolaylaştıran İş Kanununa kadar, sadece zenginlerin başkanı olacaktı. 

Bu kitap (“Crépuscule”), Macron iktidarının derin saikleri ile yolsuzluk ve iltimasla olan bağlantısını inceliyor. Kitapta “Büyük bir demokrasi skandalı: Küçük bir azınlık tarafından iktidara el konması, daha sonra faydalanma hakkının yeniden bu küçük zümreye teslim edilmesi tanık olduğumuz şiddet patlamasını açıklayan sebeplerdir.” deniyor.

Diğer kitap ise Marc Endeweld’in kaleme aldığı “The Great Manipulator” (Tr. “Büyük Manipülatör”). Aynı şekilde bu kitap da Macron aleyhine ve sert bir dille yazılmış. Macron hakkında daha önce de kitap yazmış olan yazara göre, Cumhurbaşkanı insanları “kendine çekiyor, kullanıyor ve sonra da bir kenara atıyor”. Gazeteciye göre, Fransız Cumhurbaşkanı seçim çalışmaları esnasında kendini yeni dünya insanı olarak tanıtmış olsa da aslında oldukça eski Cumhuriyetçi bağlantılardan faydalandı. Yine aynı şekilde etrafında kendisine yakın olan ve göz kamaştırıcı yükselişine müsaade eden pek çok gölge insan bulunuyor.

Emmanuel Macron’un bağlantıları arasında -kamuoyunun pek bilmediği- birçok büyük patron mevcut. Çok değil, henüz 2013’lerde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri iken, büyük patronlarla ve iletişimcilerle yaptığı toplantıları artırarak siyasi hedeflerine hazırlık yapıyordu.” diyor Marc Endeweld. Yine ona göre Macron, François Hollande ile birlikte çalışırken, Cumhurbaşkanlığı makamına ulaşabilmek için François Hollande’nin arkasından gizli toplantılar düzenledi.

Hassina Mechaï

Cezayir kökenli Fransız gazeteci Mechaï, hukuk yüksek lisansı yapmış ve uluslararası ilişkiler ile Afrika ve Orta Doğu ilişkileri konusunda uzmanlaşmıştır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler