“Korona Krizi Toplumda Derin İzler Bırakacak”
İtalya’da 25.000 kişide korona virüsü teşhis edilmiş durumda. 2000’den fazla ölü var. Büyük bir krizin yaşandığı ülkede karantinada olan Şüheda Genç yazdı.
İtalya Avrupa’da Kovid-19’un ana üssü olarak görülüyor. Avrupa’da korona virüsünden en çok etkilenen ülke burası. Ölü sayısı giderek artıyor ve uzmanlar daha enfeksiyonun bulaşma oranının en üst seviyeye bile ulaşmadığını söylüyorlar. İtalya, korona krizinde en kötü senaryoyu canlı canlı yaşayan ve böylece diğer ülkelere korona konusunda tedbir almaları konusunda örnek olan bir ülke. Ve burada 9 Mart’tan beri 60 milyonla birlikte koca bir ülke olarak kırmızı bölgede yaşıyoruz.
İtalya’da karantinanın ikinci haftasına girdik. “Andrá tutto bene” (Her şey düzelecek) sloganı ile çocuklar gökkuşağı çiziyor ve evlerin camlarına, balkonlara asıyorlar. Müslümanlar da sosyal medyadan “Andrá tutto bene inchaallah” şeklinde destek veriyorlar.
Aşırı sosyal İtalyan karakterine karantina uygulaması pek uymuyor. Bir şekilde iletişime geçme ihtiyacı değişik aksiyonlar doğuruyor. Her akşam saat tam altıda enstrümanları olanlar enstrümanlarıyla, olmayanlar da şarkılarıyla pencerelerden ve balkonlardan hep birlikte şarkı söylüyor. Karanlıkta pencerelerden cep telefonlarının ışığını yakarak sallıyor, ıslık çalıyorlar. Hatta işi abartıp balkonlardan ve teraslardan birlikte jimnastik yapanlar bile var.
Televizyon ve sosyal medyadan yetkililer ve özellikle sağlık çalışanları, “Biz elimizden geleni yapıyoruz. Siz de yapın ve evde kalın!” çağrılarını yineliyorlar. Sebepsiz sokağa çıkanlara çeşitli yaptırımlar uygulanacağı bilinmesine rağmen parklarda ve meydanlarda insanlar görmek mümkün. Yalnız başına koşu yapanlar, köpeğini gezdirenler tek tük de olsa göze çarpıyor. Marketlerin bir çoğunda kapıda kuyruk olmuş insanlar belli sayılarla ve sırayla içeri alınıyor. Bütün bunlara rağmen sokaklar alışılmadık şekilde boş.
Korona Nedeniyle Camiler De Kapalı
Evlerdeki hayat özellikle çocuklar için çekilmez oluyor doğal olarak. Dışarıda pırıl pırıl güneş varken internet üzerinden gönderilmiş bir yığın dersi yapmak zorunda olmak hoşlarına gitmiyor. Normalde çok sevdikleri ev içi aktiviteler de artık cazip değil. Bu esnada İtalya dışından durumdan haberdar olan birçok arkadaş ve tanıdıktan telefon ve mesajlar alıyor, moral buluyoruz. Aynı şekilde bizim haftalar önce yaşadığımız ve alışmakta hâlâ güçlük çektiğimiz yasakların diğer Avrupa ülkelerinde de uygulanmaya başlaması yalnız olmadığımızı gösterse de hüznümüzü tazeliyor. Özellikle camilerin mahzun kalışı ve yaşadığımız topraklarda on yıllardır kılınması için mücadele verilen cumaların kılınamayışı, aynı durumun artık anavatanımızda da gündeme gelmesi moral bozucu.
İlk kısıtlamaların üzerinden üç hafta, genel karantinanın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen bilançonun anormal şekilde artması bir yana; sosyal medyada doğruluğu tartışmalı söylentilerin yayılması tedirginliği artırıyor. Bazen öyle paylaşımlar yapılıyor ki; artık güvenlik birimleri bu yoğun mesai arasında bir de bu yalan haberlerin peşine düşmek zorunda kalıyor. Ancak sosyal medya üzerinden özellikle sağlık çalışanlarının özverili çalışmalarına verilen destek de göz ardı edilmemeli. Sık sık paylaşılan görsellerde hangi şartlar altında, ne kadar önemli bir görev icra ettikleri konusu bu zor zamanlarda hem onlar hem de bizler için çok önemli.
Tüm ülkenin kırmızı bölge ilan edilmesiyle ilgili verilen ilk tarih iki haftaydı. Daha sonra bu süre bir ay olarak uzatıldı. 3 Nisan’da sona ermesi planlanan karantinanın yeniden uzatılması muhtemel. Eğitimde yaşanan aksaklıklar, çalışanların durumu ve Müslümanlar olarak yaklaşmakta olan ramazan ayı ile ilgili düşünceler kafa karıştırıcı. Temennimiz, en kısa sürede alınan tedbirlerin sonuç vermesi ve normal hayata dönülmesi. Her hâlükârda bu süreç, toplum üzerinde çok derin izler bırakacak gibi görünüyor.