Bitmeyen Savaş ve Salgın Arasında Sıkışıp Kalan Libya Halkı
Libya’da şiddetli çatışmaların etrafında Trablus’un dinmek bilmeyen savaşı ve koronavirüs salgını ülkeyi vururken Libyalılar görünürde çıkışı olmayan umutsuz bir gerçekliğe sabrediyor.
Libya ilk koronavirüs vakası mart ayının sonlarında bildirildi. Ardından Trablus’ta savaş tırmanarak devam etti. Ülkenin çökmüş sağlık sisteminde halkı salgına karşı koyabilmek adına Birleşmiş Milletler (BM) ile dünya güçleri tarafından birçok kez ateşkes çağrısında bulunulmasına rağmen savaş devam ediyor.
Kovid-19’un başlamasından itibaren iki çatışmalı taraf, yani Birleşmiş Milletler destekli Fayez el-Sarrac liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükûmeti (UMH) ile General Halife Hafter’in Libya Ulusal Ordusu (LUO), altı yıldır süren çatışmayı yeni bir savaş evresine geçirdi. Libya’da dalga hâlinde yükselen savaş ortamı, çatışmalar ve virüsün yayılma tehdidi arasında sıkışan siviller endişe içerisinde.
Soluk Aldırmayan Mücadele
Libya’da ilk koronavirüs enfeksiyonunun bildirilmesinden birkaç gün önce, insani bir ateşkes devreye girmiş ve bu ateşkes patlak veren salgına yanıt olarak da savaşan taraflarca kabul edilmişti. Ancak daha sonra UMH ve LUO, salgını durdurmaya yönelik çabalara rağmen anlaşmayı ihlal etmekle suçlandı.
Yeni virüsün ülkeye ulaşmasından bir gün sonra LUO birlikleri, Trablus’un kenar mahallelerine ve Tunus sınırına yakın bölgelere saldırılarını yoğunlaştırdı. Bunu UMH’den gelen bir yanıt izledi ve Hafter’in (LUO) eylemlerinin intikamını almak için başlattığı operasyon tetikledi. Bu da birçok cephede savaşmaya ve bombardımana yol açtı.
Savaş başladığından beri Libyalılar şiddetin ne zaman sona ereceğini soruyorlar. Yeni hastalığın yayılmasını önleme çabalarının yetkili makamlarca aksatılmasının yanı sıra, Libya halkı başkentteki şiddetli çatışmalar, bombardıman ve hava baskınları arasında sıkışmış durumda.
“Sadece Kovid-19 değil, aynı zamanda savaş da daha korkunç bir hâle geldi.” diyen Libyalı bir iş hukuku avukatı ve kadın hakları savunucusu olan Hala Bugaighs, “Daha önce işler ne zaman kötüleşse, en azından bazılarımız başka yerlere gidebiliyordu. Ama şimdi evlerimize kapatıldık. Nasıl hayatta kalacağınız gerçekten sadece şansınıza bağlı.” şeklinde açıklıyor. Bugaighs her ne kadar yoğun nüfuslu bir yerleşim bölgesinde yaşasa da, bu durum onun güvenliğini sağlamaya yetmiyor. Trablus’taki diğer birçok kişi de aynı şeyi hissediyor.
“Ölüm Libya’da Çoğu İnsan İçin Günlük Bir Gerçeklik”
Naziha isimli Libyalı İngiliz sanatçı Trablus’taki arkadaşlarıyla konuştuktan sonra, “Karantina ve diğer birçok farklı cephede ölüm korkusuyla başa çıktığınızı düşünün. Hakkında pek de konuşulmayan bu savaşta bu durum çoğu insan için günlük bir gerçeklik” şeklinde bir tweet yazdı.
BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ise mart ayında şu açıklamayı yaptı: “Kaynakları fazla olan ülkeleri ezip geçen Kovid-19’la tüm dünya mücadele hâlindeyken Libya’daki saldırılar daha fazla acıya ve sivil kayıplara yol açıyor.”
Savaşın şu anki aşaması geçen yılın nisan ayında Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Fransa ve Rusya tarafından desteklenen doğu merkezli Hafter kuvvetlerinin (LUO), Türkiye ve Katar tarafından desteklenen ve Birleşmiş Milletlerce tanınan UMH’nin merkezi kuzeybatıdaki Trablus’u ele geçirmek için saldırısıyla başladı. Petrol zengini Libya’daki kaos, son aylarda farklı ülkelerin artan şekilde her iki tarafı da silahlandırması ile daha da kötüleşti. 2011’de Muammer Kaddafi’nin devrilmesiyle ülkede, doğuda Hafter ve Trablus’ta hükûmet şeklinde iki iktidar koltuğunun ortaya çıkmasından beri, Libya aralıksız bir çatışma hâlinin içinde yer alıyor.
BM Libya Destek Misyonu 2020 yılının ilk çeyreğinin sivil kayıp raporunda, 2019’un son çeyreğine kıyasla sivil kayıplarda yüzde 45 artış kaydetti. Bağımsız izleme grubu olan Airwars, çatışmaların 2019 yılı nisan ayında yeniden başlamasından bu yana en az 324 sivilin hayatını kaybettiğini ve 576 kişinin de yaralandığını ifade ediyor. Birleşmiş Milletler kuruluşları 2011’de çatışmanın başlamasından bu yana 400.000’e yakın Libyalının yerinden edildiğini iddia ediyor. Bunların neredeyse yarısı LUO tarafından başlatılan operasyondan bu yana evini terk etmek zorunda kalmış.
Sivillerin Yaşadığı Bölgeler Saldırı Altında
Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) Libya’daki hastanelere, limanlara ve havaalanlarına yapılan son saldırı dalgasının ülkenin Kovid-19 hakkında zaten kırılgan olan karşı koyabilme gücünü daha da zayıflattığı konusunda uyardı. Libya’da ağır bombardımanlar ve çatışmalar arasında konut ve sivil alanlar hedefleniyor. Sivillerin öldürülmesi ve yaralanması, evlere ve temel sağlık altyapısına zarar verilmesi sağlık personeli tarafından panikle karşılanıyor.
Libya’nın faaliyette olan tek havalimanı ve insani yardım malzemelerinin getirilmesi adına kilit bir yol olan Mitiga Havalimanı mayıs ayında saldırıya uğradı. Ayrıca yedi BM kurumunun taraflar arasındaki husumeti durdurma çağrısından birkaç saat sonra kentin en büyüklerinden biri olan Trablus Merkez Hastanesi’ne bir saldırı oldu. Ülkede eksiksiz olarak çalışan az sayıdaki sağlık tesislerinden geriye kalan Bingazi’deki Al-Jalla Hastanesi de saldırıya uğradı.
Hafter’e sadık milislerin ayrım gözetmeden gelişigüzel yaptığı bu saldırı silsilesi BM Libya misyonu tarafından kınandı. Sağlık tesislerinin ve personelinin uluslararası insani hukuk çerçevesinde koruma altında olmasına rağmen, tekrarlayan bu saldırılar hastaneleri ve sağlık personelini hedef almaya devam ediyor. Avrupa Birliği, Trablus’un Al Khadra hastanesinin üç gün üst üste vurulmasından sonra nisan ayında tıbbi tesislerin “kabul edilemez” bir şekilde bombalanmasına son verilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası Kurtarma Komitesi’nin (IRC) Libya Ülke Direktörü Tom Garofalo’ya göre çatışmalar sonucunda mayıs ayısının ortası itibariyle hastaneler, ambulanslar, sağlık çalışanları ve tıbbi malzemelere 17 saldırı gerçekleşti. Bu yılın başından beri en az 80 kişi öldürüldü ve onlarcası yaralandı. IRC, Hafter’in Trablus’taki harekatının 4 Nisan 2019’da başlamasından bu yana 62 teyit edilmiş vaka gerçekleştiğini belirtti.
Su ve Elektrik Kesintileri
Mart ayının sonu itibariyle Libya’da yeniden başlayan savaş, şehirler sürekli bombalanıyorken birçok vatandaşın da geniş çaplı elektrik, su ve gaz kesintilerinden mustarip olması anlamına geliyor.
Nisan ayında ülkeye su dağıtımı yapan Trablus’taki su kaynaklarına yapılan bir saldırı sonrasında Batı Libya genelinde su kesintileri yaşandı. Birleşmiş Milletler Libya İnsani Yardım Koordinatörü Yacoub El Hilo bunun üzerine, “Trablus’ta, çevresindeki kasaba ve şehirlerde yaşayan ve 600 bin çocuğun da dâhil olduğu iki milyondan fazla insanın su kesintilerinden mağdur olduğunu” ifade etti.
Savaşla ve yeni tehdit koronavirüsle yaşayan Libya halkı için hayat daha da zorlaşıyor, sıcak hava da ayrıca bir yük hâline geliyor. Mayıs ayının ortasında uzun saatler süren elektrik kesintilerinin ortasında 40’tan 46 dereceye kadar değişen sıcaklıklar Trablus’u ve Libya’nın batı bölgesini günlerce dalga hâlinde vurdu.
Bugaighis savaş ve koronavirüs riskleriyle yaşayan, 15 saate kadar elektrik kesintisi ve çok sıcak günlerde su tedariğinde kıtlıkla karşılaşan Libyalıların her gün hayatta kalma mücadelesini dile getiriyor. Çoğu hane günde sadece birkaç saat elektrik sağlayabilen düşük maliyetli jeneratörlere bağlıyken elektrik kesintilerindeki artış esnasında Libyalı aileler ayrıca artan yakıt fiyatlarından da mağdurlar.
Salgına Karşı Koymak İçin Yetersiz Yerleşim
Küresel sağlık krizinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyümesiyle Libya’daki iki karşıt hükûmet, hareket kısıtlamaları ve kamusal alanları kapatmak gibi tedbirler almıştı. Kovid-19’un ortaya çıkmasından önce, Libya’nın sağlık sistemi neredeyse on yıllık bir kaos ve silahlı çatışmadan sonra zaten çökmüştü. Altyapısının büyük bir kısmının tahrip olması, tedarik zincirlerinin altüst olması, yetersiz sağlık yapıları, nitelikli personelden yoksunluk, ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği sebebiyle Libya’nın virüsle mücadele konusunda hazırlıksız kalacağından endişe ediliyor.
Libya Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi, “İlk Kovid-19 vakasının Libya’da bildirilmesinden derin endişe duyuyoruz” şeklinde tweet atmış ve şöyle demişti: “Savunmasız olan 345.000 kişi de dâhil olmak üzere Libya’daki tüm insanların sağlığı ve güvenliği risk altındadır. Salgın hâlihazırda zaten zar zor teslim edilen yardımları daha da zorlaştıracaktır.”
Libya devlet hazinesinde ithalat ödemeleri için sınırlı kaynak var ve bu da salgınla mücadeleyi zorlaştırıyor. Libya’da test malzemesi sınırlı, çok az koruyucu ekipman var ve özellikle kırsal alanlarda sağlık çalışanı konusunda ciddi sıkıntılar mevcut. Dahası mali kriz birçok sağlık görevlisinin maaş ödemelerini durdurdu. Libya’nın doğusundaki LUO ile müttefik güçlerce petrol limanlarının ablukası, devlet kurumlarının ve kamu çalışanlarının maaşlarını finanse eden Trablus’taki Libya Merkez Bankası gelirlerini kesti.
İnsani Yardım Kuruluşları: “Salgın Nüfus Sağlığı ve Güvenliği İçin Önemli Bir Risk”
27 Mayıs itibariyle Libya’da teyit edilmiş 77 enfeksiyon vardı, ancak sınırlı test kapasitesi tespit edilemeyen vakaların olasılığını yükseltiyor. Libya’da çalışan insani yardım kuruluşları geçtiğimiz ay çatışma ve koronavirüs salgınının ülkenin tüm nüfusunun sağlığı ve güvenliği için “önemli bir risk” oluşturduğuna dair ortak bir açıklama yaptı. Tüm bunlara rağmen, koronavirüs krizi çatışmanın iki tarafının da savaş hâlinde sivilleri korumak için daha fazla çaba sarf etmesine vesile olmadı. “Her iki taraf Kovid-19’u bazı gelişmeler sağlamak adına fırsat olarak görüyor. Sivillerin yaşamı her iki tarafın da en son düşüneceği şey.” açıklamasıyla dikkat çeken Bugaighis, “Savaş bir gün bile olsa durmadı, salgın kimsenin umrunda değil.” dedi.
Özetle Libyalılar iki farklı savaşla sarmalanmış durumda: Sonu gelmeyen savaş ve koronavirüs salgını. “Durum şehirde kötüleşirse, insanların gidecek bir yeri olmaz.” diyen Bugaighis, evlerini terk etmek zorunda kalan Libyalıların virüs sebebiyle akrabalarına da gidemeyeceğini belirterek ekliyor: “Hayatta kalmaya çalışıyoruz.”