Prof. Fuat Sezgin’in Yarım Kalan Eseri Kayıp Mı?
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in vefatından önce dünyaca ünlü Arap-İslam Bilimleri Tarihi’nin 18. Cildini yazmakta olduğu biliniyor. Fakat Sezgin’in yarım kalan bu eseri şu anda kayıp. Sezgin, vefatından önce bu eserin Hessen Kültür Bakanlığı tarafından mühürlenen odasında olduğunu söylemişti. Bakanlık, Frankfurt Polisi ve üniversite ise, kayıp eser hakkında farklı düşünüyor. Perspektif, Sezgin’in yarım kalan eserinin peşine düştü.
Dünyaca ünlü ilim adamı Prof. Fuat Sezgin’in vefatından önce tamamlamaya çalıştığı eseri Almanya’da kayıp mı? Sezgin’in vefatından sonra eşi ve öğrencileri bu sorunun cevabını arıyor. Perspektif, bu sorunun cevabını Hessen Kültür Bakanlığı, Frankfurt Polisi ve Sezgin’in yöneticisi olduğu vakfa atanan kayyumla konuştu.
Ne Olmuştu?
Frankfurt Polisi 2017 yılının mayıs ayında Fuat Sezgin’in Frankfurt’taki Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’ne 20 kişiyle girip arama yaptı ve odaları mühürledi. Gerekçe, şahsi kitaplarını İstanbul’daki kütüphaneye gönderen Fuat Sezgin’in “Kültürel Eser Koruma Kanunu’na karşı gelmesi” ve “kitapları zimmetine geçirmesi” iddiasıydı. Frankfurt Goethe Üniversitesi, Sezgin’in enstitünün kitaplarını kaçırdığını iddia ederek enstitüdeki çalışma odasını mühürlettirdi, 14.000 kitabına el koyuldu ve enstitüye kayyum atandı. Mühürlenen çalışma odasında Sezgin’in meşhur eseri Arap-İslam Bilimleri Tarihi’nin yazılmakta olan 18. cildi de vardı. İslam bilim tarihinin büyük kâşifi olan Prof. Dr. Fuat Sezgin’in kurşun kalemle yazdığı 460 sayfalık el yazması bu eserin şu an nerede olduğu bilinmiyor.
Fuat Sezgin: “Kitabımın En İddialı Cildini Yazıyordum”
Enstitü polisler tarafından basıldığında Fuat Sezgin’le birlikte orada olan Mehmet Alparslan Çelebi, o günü şöyle anlatıyor: “Enstitü polisler tarafından basılıp aranmaya başladığında hoca dehşete düşmüş ve üzülmüştü. Başına gelenleri anlayamıyordu. Enstitünün neredeyse bütün odaları mühürlenirken, Hoca benden çalışma odasında yazmakta olduğu Arap-İslam Bilimleri Tarihi’nin 18. cildinin taslaklarını getirmemi rica etti. Bu eser üzerinde çalışmaya devam etmek istiyordu. Hoca’nın yarım kalan el yazmalarını almak istediğimde bir polis memuru tarafından durduruldum.”
Prof. Sezgin, vefatından önce Perspektif’le yaptığı söyleşide bizzat şu ifadelerde bulunmuştu: “Ben kitabımın en iddialı cildini yazıyordum: İslam Felsefesi Tarihi. Onu durdurdular. Tamamen onu bıraktım. Çünkü onun bütün direkt müsveddeleri benim masamdaydı. Benim odamı kapayınca, bunların hepsini, ‘Acaba bunlardan da bir şey çıkar mı’ diye alıp götürdüler. Birkaç çuvala soktular.”
Fuat Sezgin’in Kayıp Eserinin İzinde
Fuat Sezgin’in hakkında açılan ceza davasına bakan avukatı Ünal Kaymakçı, Sezgin’in kendisi hakkında açılan soruşturma karşısında şok olduğunu şöyle anlatıyor: “Ona yönelik suçlama, herkesi üzdü, fakat Hoca’yı derinden yaraladı. Almanya’nın en büyük nişanı olan Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’nı almış birisi, bu suçlamalarla karşılaşınca büyük bir çöküş yaşadı. Hoca hakkında açılan davada daha sonra takipsizlik kararı verilse de Almanya’daki İslam’a dair akademik tartışmalara bu kadar büyük hizmetler etmiş biri olarak Hoca’nın biraz Almanya’ya, buradaki hukuk sistemine karşı güvenini kaybettiğini söyleyebilirim.”
Daha sonra enstitüdeki mühürler açıldığında bu eser de ortaya çıkmadı. “Fuat Hoca için bu eser çok önemliydi. İslam Felsefesi üzerine yazıyor, derin araştırmalar yapıyordu.” diyen Çelebi polise defalarca bu eserin Sezgin’in kendi şahsi malı olduğunu söylemiş, fakat polis memuru bu eserin “muhtemel bir kanıt” olduğunu öne sürerek Çelebi’ye eseri odadan almasına izin vermemiş. Çelebi, “460 sayfalık kitap taslağı mühürlenmiş odada kaldı. Hoca bu eserini tamamlayamadı.” ifadelerini kullandı.
Kayyum: “Eserin Kaybolduğuna Dair İddialar Yersiz”
Frankfurt Bölge Mahkemesi tarafından enstitüye kayyum olarak atanan Avukat Dr. Klaus Zimmermann Perspektif’e yaptığı açıklamada, “Merhum Prof. Fuat Sezgin’in üzerinde çalıştığı söylenen el yazma eseri çalışma odasında yok. Bu eser yerine Arap-İslam Bilimleri Tarihi eserinin 18. cildi üzerinde çalıştığını ortaya koyan bir bilgisayar çıktısının varlığından bahsedebiliriz. Bu dijital doküman, Prof. Sezgin’in el yazma eklemeleri veya düzeltmeleriyle enstitü çalışanları tarafından güncelleniyor ve çıktısı, çalışmalarını devam ettirebilmesi için Profesör Sezgin’e sunuluyordu. Esere Sezgin’in 40 yıl önceki notları da eklenmiş, hatta bir kısmı eşi tarafından bilgisayara aktarılmıştı.” ifadelerini kullandı.
Ceza soruşturması sürecinde yetkili polis memurları tarafından Sezgin’e ve enstitü personeline Sezgin’in çalışma odasına girmelerine izin verildiğini açıklayan Zimmermann “Prof. Sezgin’in çalışmalarında kullandığı kitaplarını, üzerinde çalıştığı eseri ve özel eşyalarını odadan alması mümkündü.” dedi. Enstitü çalışanlarının da bu izin doğrultusunda hareket ettiğini belirten Zimmermann, gerekli eşyaların mühürlenmiş olmayan sekreterlik odasına getirildiğini ifade etti. Bu şekilde Sezgin’e çalışmalarını devam ettirme fırsatı tanındığının altını çizen Zimmermann, eserin enstitüde kaybolduğu iddiasının asılsız olduğunu vurguladı: “Zaman zaman eserin alıkonulduğuna yönelik yapılan suçlamalar da yersiz.”
Ayrıca enstitünün mühürlenmesinin Sezgin’e ve onun çalışmalarına karşı olmadığına işaret eden Zimmermann, kitapların güvence altına alınması için mühürleme uygulamasına başvurulduğunu belirtti. Mühürlü çalışma odasına yetkililer haricinde kimsenin girmesine izin verilmediğini açıklayan Zimmermann, mührün kaldırılmasıyla Sezgin’in eşine 11 kutu içerisinde tüm kişisel eşyalarının ulaştırıldığının bilgisini verdi.
Frankfurt Polisi: “Böyle Bir Eser Hiç Kayda Geçmedi”
Hessen Eyaletinin Bilim ve Sanat Bakanlığı (HMWK) kültürel mülkiyeti korumakla yetkili resmî daire olarak Perspektif’e verdiği demeçte, Sezgin’in el yazması hakkında bilgilerinin olmadığını söyledi. Enstitüdeki kütüphaneye ve diğer eserlere el koyan bakanlık, mühürlemeyle beraber üçüncü şahısların eserlere erişimini engellemişti. Mühürlenen odalara giriş çıkışlar polis kontrolü altında gerçekleşmişti. Bakanlık mühürlenen kütüphaneye ait olmayan ve bu durumda el koyma uygulaması altına girmeyen Sezgin’in el yazmasının nerde olduğuyla alakalı bir değerlendirmede bulunmalarının mümkün olmadığını açıkladı.
Frankfurt Polisi, Sezgin’in yeni bir eser üzerinde çalıştığının bilindiğini, fakat polis mensuplarının arama yaptığı esnada böyle bir eseri görmediklerini söylüyor. Çalışma odası mühürlenmeden önce Sezgin’e ve avukatına odaya girme imkânı verildiğine işaret eden polis, eserin kaybolduğu iddiasının asılsız olduğunu açıklıyor: “Böyle bir eser kayda geçmedi ve her şey mühürlenen odalar içerisinde kaldı. Mühürlenen kütüphanedeki kitap ve diğer eserler hakkında yalnızca envanter oluşturuldu.”
Sezgin’in Avukatı: “Müddei İddiasını İspata Mecburdur”
Ailenin kitaplarla ilgili Frankfurt’ta süregiden davasını Avukat Dr. Sprickmann ile takip eden Avukat Dr. Nebi Kaya’ya göre ise, Sezgin’in eserinin başkası tarafından alınmış olması ihtimal dahilinde değil: “Enstitüye atanan kayyum ve enstitü çalışanları, Hocamızın ailesinin talebi üzerine enstitüyü ve Hoca’nın çalışma odasını detaylıca aradıklarını ve Hoca’nın şahsi eşyalarının da eşine teslim edildiğini söylediler. Fakat bu eşyalar arasında söz konusu manuskript yoktu. Bu aşamada herhangi birisine bu eseri aldığı, sakladığı ya da kaybettiği yönünde bir ithamda bulunmak mümkün değil. Dileğimiz ve beklentimiz, Hocamızın çok değer atfettiği bu manuskriptin bir şekilde bulunmasıdır.”
Bütün bu cevaplara rağmen Fuat Sezgin’in vefatından önce tamamlayamadığı son eserinin nerde olduğu sorusu hâlâ cevaplanabilmiş değil.