'Dosya: "Avrupa'da Düğün"'

“Avusturya’daki Türkler Düğün Trendlerini Geriden İzliyor”

Düğün fotoğrafçılığı, düğün törenlerinin artık vazgeçilmezi. Avusturya’dan Elography’nin kurucusu Elif Özbay ile Avrupa’daki düğünleri konuştuk.

Avusturya’da düğün fotoğrafçılığı yapmaya nasıl başladınız?

Asıl eğitimim, Almanca ve felsefe öğretmenliği üzerine. Fotoğrafçılığa ise 14 yaşında, doğa fotoğrafları ve ailemi çekerek başladım. Daha sonra Avusturya’daki camilerin programları, kermesler ve arkadaşlarımın doğum günleri ile devam ettim. Zamanla arkadaş çevremden evlenenler oldu. O zamanlar Viyana’da çok fazla düğün fotoğrafçısı yoktu. Arkadaşlarımın “Senin kameran var, bizi çeker misin?” demeleri ile başladı düğün fotoğrafçılığı serüvenim. Şu an Elography ekibi dört kişiden oluşuyor. Ağırlıklı olarak “düğün fotoğrafçılığı” yapıyoruz ve bu, düğünün yanı sıra söz, nişan ve kınayı da kapsıyor. 

Birçok Avrupa ülkesinde düğün çekimleri yapıyorsunuz. Batı Avrupa’da düğünlerde ülkeler arası ne tarz farklılıklar var?

Biz düğün hazırlığından, düğün törenine kadar çekim yapıyoruz. Avusturya’da düğünler genelde salonda gerçekleşiyor ve salonların paketleri oluyor. Salonu tutan, oranın fotoğrafçısını da tutmuş oluyor. 

Almanya ve Hollanda’daki çekimlerde “gün boyu çekimler” (hikâye düğün fotoğrafları) daha çok tercih ediliyor. Avusturya’da düğün öncesi hazırlık esnasında çekime çok fazla önem verilmiyor veya maddi yönden külfetli geldiği için gerek görülmüyor. Ayrıca Avusturya’daki kuaför salonları buna müsait de değil. Gün boyu süren “hikâye videosu” tercih edenler kuaför salonlarından itibaren video çekimine başlıyorlar. Bazı çiftler ise düğünlerine otellerde hazırlanıyor. Makyöz ve kuaför de oraya geliyor. Bu durumda daha özenli hazırlanıldığı için gün boyu fotoğraf ve video çekimleri isteniliyor. 

“Avrupa’daki Türkiye Kökenlilerin Düğünleri Geleneksel”

Düğünleri yakından ve birebir takip eden birisi olarak Avrupa’daki Türkiye kökenlilerin düğünlerini nasıl tanımlarsınız?

Düğünleri geleneksel olarak tanımlarım. Âdetlere çok önem veriliyor. Çok modern bir aile de, çok klasik bir aile de düğünlerde geleneklere dikkat ediyor. Mesela gelin çıkarmada kuşak, duvak ve kapı tutma gibi gelenekler öne çıkıyor. Neredeyse her düğünde bunları görebilirsiniz. Bir başka konu ise, düğünlerin büyüklüğü. Genel olarak Avrupa’daki Türkler için büyük düğünler söz konusu. Şu an salgın sebebiyle düğünler mecburen daha kısıtlı misafir sayılarıyla organize ediliyor. Şimdilik çoğunluk küçük düğünlerden şikayetçi değil, ama korona sonrası tekrar büyük düğünlere dönüş yapılacağını tahmin ediyorum. Bunun en önemli sebebi diğer düğünlerde takılan takıların geri gelmesi ve tanıdıkların çağrılmadıkları takdirde küsmeleri. 

Avusturya’da genellikle düğünler ikiye ayrılıyor: Çalgılı ve mevlitli düğünler. Çalgılı düğünler baştan sona kadar oynamalı, mevlitli düğünler ise programlı oluyor. Bu program genellikle ilahi grupları ve oyunlardan oluşuyor. Fakat düğünler genelde seneler boyunca aynı şekilde ilerliyor. 

Aslında Avusturya’yı Avrupa geneli olarak göremeyiz. Benim takip edebildiğim kadarıyla buradaki Türkler diğer Avrupa ülkelerindeki Türklere göre “düğün trendleri” konusunda daha arkadan geliyor. Hollanda veya Almanya’daki düğün fotoğrafçılığı ve düğün ile alakalı salon, orkestra, programlar, kuaför salonları veya DJ gibi birçok konu çok daha güncel trendlerle uyumlu. Viyana, Avusturya genelinde düğün konusunda en çok imkân sunan şehir olmasına rağmen burada dahi örneğin tesettür gelin başı yapan kuaförlerin sayısı çok az. Yani düğün piyasası olarak nitelendirebileceğimiz işletmeler Avusturya’da diğer ülkelere kıyasla henüz çok canlı değil. Viyana’da bu kadar çok Türk kökenlinin yaşamasına rağmen düğün pazarı son yıllarda yeni yeni oluşuyor. Düğün salonlarının dekorları da yeni yeni biraz Hollanda’dakilere yaklaşmaya başlıyor. 

Avusturya’daki düğünlerde genç çiftler düğünleri hakkında hâlâ çok fazla söz sahibi değiller. Genç yaşta evlenen çiftler, düğünleri için çalışıp para biriktirememiş oluyorlar. Bu durumda düğün töreni ile ilgili birçok ayrıntıya aileler karar veriyor. Avusturya’daki Türk toplumundaki yaşlılar ise genelde büyük düğünler istiyorlar. 

Türkiye’de “Yaz sezonu düğün sezonudur” gibi bir tabir var. Avrupa’daki Türkler için de bu geçerli mi? 

Pandemi sebebiyle tatile gidemeyenler çok olduğu için bu sene ilk defa yaz aylarında Avusturya’da yoğun bir düğün sezonu var. Yoksa normalde izin dönemleri olan temmuz ve ağustos aylarında Avrupa’daki Türkler arasında neredeyse hiç düğün yapılmazdı. Buradaki düğünleri Türkiye’dekilerden ayıran bir özellik de bu zaman meselesi. “İzin zamanı”, Avrupa’daki Türkler için düğün yapılmayan bir zaman, çünkü muhtemel davetlilerin neredeyse tamamı bu tarihlerde Türkiye’de oluyor. Daha ziyade izin dönüşü, eylül aylarından itibaren düğünler başlıyor. Eylül başı düğün sahipleri Türkiye’den düğün alışverişini yapıp gelmiş oluyorlar. Bunun haricinde Noel ve özellikle Paskalya tatili de Avrupa’daki Türkler için düğün dönemleri. Bu tatil günlerinde, sadece Avusturya değil; Almanya, Fransa gibi çevre ülkelerdeki akrabaların da düğüne gelmesi kolaylaşıyor. Son olarak, Ramazan Bayramı ve yaz tatili başlangıcı arası da tercih ediliyor. 

“Düğün Konusunda Türkiye’nin Etkisi Sadece Fotoğraflarla Sınırlı Değil”

İnsanların en özel anlarına fotoğraflarınızla eşlik ediyorsunuz. Bu anlara dair gözlemleriniz  neler?

Genellikle çiftler genç ve tecrübesizler. Bu durumda düğün fotoğrafçıları da bir nevi onlara yol gösteren kişi hâline geliyor. Gelin çıkarmada mesela bize herhangi bir konuda “nasıl yapalım?” diye soruluyor. Âdetler herkesin memleketinde farklı ve zamanla unutulmuş olabiliyor. “Önce kuşak mı yoksa duvak mı takılır, erkek tarafı geldikten sonra mı kuşak takılır veya önce el mi öpülür” gibi sorular soruluyor. Bazen kız tarafı ile erkek tarafı zıt düşüyor, hatta bir tarafta bile dört ayrı fikir söz konusu olabiliyor. İçinden çıkamadıklarında “Siz birçok düğün gördünüz. Siz söyleyin.” diyorlar. Düğün piyasasının içinde olanlar, yani kuaförler, fotoğrafçılar ya da salon işletmecileri, düğün hadisesini haftada belki üç dört defa yaşıyorlar. Dolayısıyla bütün bu aktörler, stresli çift ve aileler için düğün esnasında bir danışmana dönüşüyorlar. 

Avrupa’da düğün fotoğrafçılığı nasıl? Avrupa’daki Türklerin düğün fotoğraflarının konseptine “Avrupa konsepti” diyebilir miyiz yoksa Türkiye’den mi etkileniyor?

Genel olarak Türkiye bu konuda tam olarak “akım belirleyici”. Düğün konusunda Türkiye’nin etkisi sadece fotoğraflarla sınırlı değil. Makyajdan gelin buketine kadar Türkiye’de düğünler nasıl yapılıyorsa burada da öyle yapılıyor. Mesela şu an Türkiye’de “after wedding” çekimleri revaçta. Yani düğün sonrası düğün çekimini gerçekleştirmek. O konsept henüz buraya gelemedi. Bunun nedeni ise daha çok maddiyatla ilgili. Gelinler iki defa makyöz ve kuaför parası vermek istemiyorlar. Bunun yanı sıra farklı bir gün gelinliği giymek istemiyorlar. Türkiye’de, bilhassa İstanbul’da trafik sorunu olduğu için, o günkü stresi azaltmak adına çekimi başka bir gün tercih ediyorlar. 

Avusturya’da genellikle mevlitli düğünler öğlen, çalgılı düğünler ise akşam başlıyor. Kuaförlerde gelin başı ve makyaj yaklaşık üç dört saat sürebiliyor. Sonrasında gelin çıkarma ve yolu hesaplandığında sabah namazı sonrası düğün hazırlığına başlamak gerekebiliyor. Bu durumda düğün fotoğraflarını düğünden sonra çektirmek artık yeni bir uygulama. Fakat birçok çift, düğün sonrası fotoğraf çekimi için motivasyonunu kaybediyor. Düğün öncesi her şeyi yapmaya hazırlar, ama düğünden sonra bir müddet düğünle ilgili hiçbir şey duymak istemiyorlar. 

“Sosyal Medyanın Düğün Fotoğrafçılığı Üzerindeki Etkisi Büyük”

“Hikâye düğün fotoğrafçılığı” bir belgesel olarak da nitelendiriliyor. Bu çekimler için gelin çıkarma ve konvoy gibi “âdetler” son zamanlarda dekorasyon ve meşaleler ile daha kapsamlı bir hâl almaya başladı. Düğün fotoğrafçılığının yeni âdetlere imkân tanıdığını söyleyebilir miyiz?

Evet, sosyal medyanın, özellikle Instagram’ın çok etkisi var. Biz de fotoğrafçılar olarak oradan ilham alıyoruz. Aynı şekilde çiftler de bakıyorlar. Herkes yapılan şeyin üstüne bir şey daha koymak istiyor. Mesela düğün konvoyunda meşale kullanılması Hollanda’da başladı. Türkiye’deki değişik düğün hediyelikleri Avusturya’ya da geldi artık. Türkiye’de kullanılan değişik düğün hediyelikleri daha küçük düğünler için kullanılırken, Avusturya’da büyük salon düğünleri için sipariş veriliyor. 

Eskiden söz aile arası yapılırdı, şimdi ise çok büyük organizasyonlarla sürekli değişik bir konseptte yapılıyor. Herkes üzerine bir şey daha eklemeye çalışıyor. Bir kısmı da bu kadar cümbüşün içinde sade kalmaya çalışıyor. Artık herkesin elinde telefon var, herkes Instagram’da “story” atıp paylaşım yapıyor. Hazırlık ve çekim esnasında birçok şey Instagram için yapılıyor. İnsanlar “Fotoğraflarım güzel olsun, sonra onları Instagram’da ‘highlight’ yaparım.” diye düşünüyor. 

Aynı zamanda artık düğün malzemelerine çok daha çabuk ulaşılabiliyor. Mesela Avusturya’dan birisi Almanya’dan davetiye ve Hollanda’dan dekor malzemesi sipariş verebiliyor. Artık Viyana’da da sadece düğün dekoru üzerine çalışan dükkanlar var. Bu şekilde yeni gelenekler de ortaya çıkıyor. Mesela eskiden kız isteme merasimine bir çiçek ve çikolata ile gidilirdi. Şimdi ise ayriyeten “Allah’ın emri ile kızınızı istemeye geldik” yazılı çikolatalarla geliniyor. Bunlar artık “olmazsa olmaz” hâline geliyor. Aileler “kızımızı böyle istemezlerse gelmesinler” diyebiliyor. 

Düğün günü çekim yaparken ne tarz gerginlikler yaşanıyor?

Çiftler genellikle stresli oluyor, tartışmalar çıkabiliyor. Gelin makyajını veya başını beğenmemiş olabiliyor veya çiftler aç ve tansiyonlar düşmüş bir şekilde geliyorlar. Ben hep şunu diyorum: Fotoğrafçılık dışında her şeyi yapıyoruz. Onların morallerini yerine getirmek için uğraşıyoruz. Mesela tartışmış çiftlerden poz vermelerini istiyoruz, “dokunmasın o bana” tepkisi gelebiliyor. Biz de “Bu sizin en güzel gününüz” deyip onları barıştırmaya çalışıyoruz. 

Bir keresinde gelin çıkarma esnasında gelin, babası ile merdivenlerden inerken çekim yapıyorduk. Artık hüzünle mi sinirle mi, gelinin babası ekip arkadaşımızı itip “yeter artık çektiğiniz” demişti. O anda elbette bir şey diyemiyorsun. Gelinin babası da haklı bir yerde, üzüntü yaşıyor o an. Sonra gelip özür dilemişti.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler