'Siyasi Temsil'

Avrupalı Müslümanların Siyasi Temsili: “Müslümanlar Yeterince Temsil Edilmiyor”

Yayımlanan yeni bir rapor, Avrupalı Müslümanların yaşadıkları ülkelerde siyasi olarak yeterli düzeyde temsil edilmediğini ortaya koyuyor. Siyasi temsil oranında ülkedeki etnik ve kültürel çeşitliliğin tanınması belirleyici role sahip.

Fotoğraf: Shutterstock.com

Şener Aktürk’ün Yury Katliarou ile birlikte yürüttüğü bir çalışma, Avrupa’da Müslümanların siyasi arenada yeterince temsil edilmediklerini ortaya koyuyor. 2007 ve 2018 yılları arasında 26 Avrupa ülkesinde ulusal parlamentoların alt meclislerindeki Müslüman asıllı temsilcileri inceleyen çalışma, Müslüman azınlıkların Avrupa genelinde ciddi bir temsil sorunu yaşadığını gösteriyor.

Aktürk ve Katliarou’nun Avrupa’daki Müslüman kökenli temsilcilere dair topladıkları verilerle ortaya koydukları çalışma, Müslümanların Avrupa’daki siyasal temsil sorununa dikkat çekiyor. Rapora göre Avrupalı Müslüman azınlıklar siyasi temsil konusunda sadece birkaç AB ülkesinde sıkıntı çekmiyor. “Etnokültürel Çeşitliliğin Kurumsallaşması ve Avrupalı Müslümanların Temsili” başlığıyla Cambridge Üniversitesi tarafından yayımlanan raporda, araştırmanın yürütüldüğü 26 Avrupa ülkesinde Avrupalı Müslümanların ülkelere göre temsil düzeyindeki farklılıklar ve bu farklılıkların nedenleri ele alınıyor.

Siyasi Temsil Fransa’da Zayıf, Belçika’da Güçlü

Raporun en dikkat çeken bulgularından biri Fransa’daki Müslüman toplulukların siyasi temsili. Batı Avrupa’da hem sayı, hem de bulunduğu ülkedeki diğer dinî topluluklara göre oran açısından Avrupa’nın en geniş Müslüman nüfusunu barındıran Fransa’da Müslümanların parlamentonun alt meclisindeki temsil oranı oldukça düşük. Raporda, ülkedeki Müslüman nüfusa oranla bu grubun meclisteki temsilci sayısının 40’dan fazla olması gerekirken, 2017’deki seçim itibarıyla Fransa’da sadece 8 Müslüman asıllı vekilin bulunduğu belirtiliyor.

Cezayir’in 1830’da Fransa’nın bir parçası hâline gelmesiyle Fransa’daki Müslümanların çoğunluğunun eski ve yerleşik olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, buradaki Müslüman topluluğun kendilerini tanımlayıcı temsil konusunda ne kadar yetersiz kaldığı oldukça net bir şekilde anlaşılıyor. Raporda ayrıca parlamentonun alt meclisindeki temsilci sayısının geçmiş yıllarda çok daha düşük olduğu belirtiliyor.

Rapora göre 2012 yılında sadece 4 Müslüman asıllı milletvekili barındıran Fransız ulusal parlamentosunun alt meclisinde, ondan önceki seçim dönemi olan 2007 yılında ise tek bir Müslüman asıllı vekilin bile olmaması Fransa’daki Müslümanların siyasal temsil konusunda ne kadar geri kaldığını ortaya koyuyor. Yine de 2007 yılında tek bir Müslüman asıllı temsilcinin olmadığı Fransız parlamentosunun alt meclisinde iki seçim sonrasında 8 milletvekilinin oluşu ülkede Müslümanların siyasi temsili noktasında olumlu bir ivmenin yakalandığını gösteriyor. 

Fransa’nın aksine komşusu Belçika’da ise Müslüman azınlığın siyasi temsil konusunda oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Müslüman azınlığın Belçika nüfusu içerisindeki oranına bağlı olarak araştırmacılar tarafından yapılan hesaba göre ülkedeki Müslümanların siyasi arenadaki temsili olması gereken minimum oranı da aşmış görünüyor. Nüfusa göre yapılan oransal çalışmada ulusal parlamentonun alt meclisinde 8 temsilcinin ülkedeki Müslüman azınlığı temsilen yeterli olduğu belirtilirken, 2017 verilerine göre ülkede 10 temsilci bulunuyor. Etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaşmasının en belirgin olduğu Belçika’yı sırasıyla Rusya, Karadağ, Finlandiya, Slovenya ve Kuzey Makedonya takip ediyor. Toplumdaki etnik ve kültürel eşitliliğin kurumsallaşması konusunda en zayıf kalan ülke olan Fransa’yı ise bu kategoride Yunanistan, Portekiz, Almanya, İtalya ve Bulgaristan takip ediyor.

Kurumsallaşan Etno-Kültürel Çeşitlilik Siyasi Temsil İçin Şart

Raporun yazarları bunların dışında  etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaştığı ülkelerdeki dinî azınlıkların siyasi temsillerinin daha olumlu olduğunu ileri sürüyor. Devletlerin somut politikaları ve kurumsal düzenlemelerine yansıyan birden fazla etno-kültürel topluluğun tanındığı ülkelerde Müslümanların da temsil oranının çok daha başarılı olduğu raporda vurgulanıyor.

Yazarlar ayrıca başlangıçta Müslümanlar için olmasa bile herhangi bir dinî azınlığa yönelik olarak oluşturulan siyasi tanımlamaların Müslümanların siyasi temsiline de katkı sunduğu görüşünde. Raporda belirtilen ifadelere göre, etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaşması, Avrupalı Müslümanların temsil oranını ileri taşıyor. Çünkü, herhangi bir yönetimde hedeflenen herhangi bir etno-kültürel çeşitlilik, kurumsallaşma sürecinde bu tür azınlıkları amaçlamamış olsa bile, dinî azınlıkların da daha orantılı bir şekilde temsiline olanak sağlayan bir zemin hazırlamış oluyor.

Aktürk ve Katliarou’nun raporu, ayrıca etno-kültürel farklılıkların tanınmasına ilişkin yakın tarihteki bir takım ilerleme ve siyasi değişimlerden de bahsediyor. Özellikle Sovyetler Birliğinin “Milliyetler Politikası” olarak da bilinen uygulamalarının etnik çeşitliliği koruduğu ve hatta sağlamlaştırdığı iddia edilen ifadelerin alıntılandığı raporda bu ve benzeri uygulamaların Batı siyasetine Sovyetlerden çok daha sonra eklendiği belirtiliyor. Bu açıdan bakıldığında, kültürel farklılıkların tanınması, desteklenmesi ve kabulüne ilişkin sürecin Doğu Avrupa siyasetinden Batı Avrupa’ya aktarıldığı ifade ediliyor. Doğu Avrupa’daki etnik topluluklara yönelik işletilen söz konusu süreci etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaşması olarak tanımlamak her ne kadar tam olarak gerçeği yansıtmasa da, Batı Avrupa siyasetindeki ayrımcılık karşıtı yasal uygulamaların benimsenmesi konusunda dolaylı da olsa olumlu bir takım etkilerinin olduğu söylenebilir.  

Seçim Sistemleri Müslüman Azınlıkların Temsilini Etkiliyor

Raporun ilgi çekici bir diğer bölümünde ise azınlıkların tanımlayıcı siyasi temsilini etkileyen çeşitli faktörlerden bahsediliyor. Raporda ifade edildiği üzere ülkelerin benimsediği seçim sistemleri, bu ülkelerde bulunan azınlıkların siyasi temsil düzeylerini etkileyen en belirgin faktör olarak öne çıkıyor. Hazırlanan bu rapora göre, orantılı temsil seçim sistemlerinin azınlık temsili açısından, çoklu ya da karma seçim sistemlerine göre daha avantajlı olduğu söylenebilir. Bu sebeple orantılı seçim sistemlerinin yapıldığı ülkelerde Müslüman etnik azınlığın yeterli siyasi temsil elde etme ihtimali de daha yüksek.

Yasama meclisinde uygulanan seçim sistemi çoğunluk esası ile belirleniyor ise, büyük partiler lehine koltuk dağılımının daha yüksek olması beklenebilir. Nitekim bu tarz seçimlerde uygulanan “kazanan hepsini alır” ilkesi, partilerin azınlıklardan ziyade daha geniş seçmen kitleleri üzerine yoğunlaşmasına ve onların tercihlerini yansıtacak adayları tercih etmesine neden olabilmektedir. Böyle bir durumda oyların meclislerdeki sandalye sayısına çevrilmeleri tam anlamıyla mümkün olmaz ve kazanan partiler seçim barajları sebebiyle yasama meclisindeki payından daha fazla sayıdaki sandalye sayısı ile ödüllendirilirler.

Avrupalı Müslüman Temsilciler Daha Çok Sol Partilerde Siyaset Yapıyor

Raporda tüm bunların dışında Müslüman temsilcilerin seçildiği partiler ve Müslüman azınlıkların oy verme alışkanlıklarına yönelik bulgular da mevcut. Buna göre pek çok Batı Avrupa ülkesinde Müslüman azınlığı temsil eden kişilerin çoğunlukla sol partilerden aday olduğu gözlemleniyor. Aynı şekilde bu ülkelerdeki Müslüman azınlığın da seçimlerde muhafazakar sağ partilerden ziyade sol partileri desteklediği görülüyor. Bu nedenle sol partilerin egemen olduğu yasama organlarının, Müslüman azınlıkları daha fazla temsil etmesi bekleniyor.

Öte yandan, çoğu Avrupa ülkesinde Müslüman azınlıklar genel nüfusa oranla daha çok dar gelirli kesime mensup olarak görüldüğünden bu durum, Batı Avrupa ülkelerindeki Müslümanların sol partilerle ilişkisinin daha sıkı olmasını açıklayan bir diğer etken. Sol partilerin azınlık haklarına ilişkin tutumu, çokkültürlülüğe ilişkin genel tavrı ve ekonomik dezavantajlı grupların şartlarının iyileştirilmesine yönelik benimsediği düşünceler, Müslüman azınlıkların sol partilere olan ilgisini ve siyasete genel olarak sol partilerin çatısı altında girmelerini açıklıyor.

Raporun son bölümlerinde yer alan tablolar ise Avrupa ülkelerindeki yasama organlarında Müslüman azınlıkların yetersiz bir temsil düzeyinde olduğunu açıkça gösteriyor. Özellikle çoğunluğa dayalı seçim sistemlerinin uygulandığı ülkelerde Müslüman azınlığın siyasi temsiline ilişkin eksiklik daha da derinleşebiliyor. Yine de bu ülkelerdeki etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaşmış olup olmaması Müslüman azınlıkların temsilini belirleyen temel faktör olmaya devam ediyor. Böyle bir kurumsallaşmanın eksikliğinin yaşandığı ülkelerde ise Müslüman azınlığı temsil etmesi beklenen adayların tek bir parti içerisinde yoğunlaşması beklenebilir. Nitekim etno-kültürel çeşitliliğin kurumsallaşması, çok sayıda partiden Müslüman milletvekillerinin varlığı ile yakından ilişkili.

Engin Gül

Bosphorus Migration Studies Türkiye seksiyonu direktörü, Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümü lisans öğrencisi.
AB Göç Politikaları üzerine araştırmalar yapıyor.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler