'Ludwigshafen'

Ludwigshafen Yangını: 9 Türk’ün Öldüğü Facia Hâlâ Aydınlatılamadı

Ludwigshafen’da 3 Şubat 2008 tarihinde şehir merkezindeki 3 katlı bina 9 Türk’e mezar oldu. Soruşturma dosyasında yangının ırkçı bir saldırı neticesinde çıkmasının “düşük ihtimal” olduğu belirtilse de akıllarda hâlâ soru işaretleri var.

3 Şubat 1998'de gerçekleşen Ludwigshafen Yangını'nda 9 kişi hayatını kaybetti. | Fotoğraf: Anadolu Images

Ludwigshafen yangını hafızalarda hâlâ taze. 3 Şubat 2008’de, bir pazar günü Almanya’nın Ludwigshafen şehrinde ağırlıklı olarak Türklerden oluşan yaklaşık 70 kişinin yaşadığı bir binada çıkan yangın faciasının üzerinden yıllar geçti. Yangında Medine Kaplan (48), torunu İlyas Çalar, Hülya Kaplan (31), kızları Karanfil (4) ve Dilara Kaplan (11), Döne Kaplan (21) ile çocukları Kamil (3) ve Kenan Kaplan (2) ve Belma Özkaplı (22) hayatını kaybetti, birçok kişi yaralandı. Geçen zaman içerisinde yangının çıkış nedeni ise hâlâ aydınlatılabilmiş değil.  

Ludwigshafen şehir merkezindeki Danziger Meydanı’nda bulunan ve çoğunlukla Türklerin oturduğu binada akşam saatlerinde, binanın önünden karnaval geçidinin geçmesinin hemen ardından yangın çıktı. Karnaval nedeniyle olay mahallinin yakınlarında bulunan itfaiye görevlileri hemen binaya intikal etseler de, binanın ahşap merdivenlerini hızlıca saran yangın, müdahaleyi ve binaya giriş ve çıkışı imkânsız hâle getirmişti.

3 katlı binada alt katlarda oturanlar pencerelerden atlayarak canlarını kurtarırken, üst katta alevlerin arasında kalanlar için ise binaya uzatılan itfaiye merdivenleri ile aşağıya gerilen branda dışında bir alternatif kalmamıştı. Yangından kurtulması için üçüncü kattan aşağıdaki bir polisin kucağına atılan küçük bir çocuğun resmi hafızalara kazınmıştı.

Ludwigshafen Yangını 2

Ludwigshafen Yangını: “Irkçılık İhtimali Yok Denecek Kadar Az”

Yangından bir ay sonra soruşturmayı yürüten Frankenthal Başsavcısı Lothar Liebig, Ludwigshafen yangını için ırkçı motivasyonla yapılan bir saldırı olma ihtimalinin “yok denecek kadar az” olduğunu ifade etmiş, aynı zamanda yangının “teknik bir arıza” nedeniyle çıkmış olmasının da yine düşük bir ihtimal olduğunu belirtmişti. Soruşturma sonucunda, yangının çıktığı yerde herhangi bir elektrik tesisatının bulunmadığı ortaya çıkmıştı. Bodrum katında çıkan yangınla ilgili yapılan soruşturma raporunda, “insani ihmal” ihtimali üzerinde durulmuş, ayrıca alevlerin bazı kanıtları yok etmiş olabileceği belirtilmişti.

Yangından sonra 8 ve 9 yaşlarındaki iki kızın, bir adamı binanın içinde bir şey yakarken gördükleri yönündeki ifadelerinin de sonradan geri çekildiği, kız çocuklarının yangında travmatize oldukları için kendilerine bir “açıklama” bulmaya çalıştıkları belirtilmişti. Yangın, dönemin Belediye Başkanı Eva Lohse tarafından, 2. Dünya Savaşı sonrasında Ludwigshafen’da çıkan en büyük yangın olarak nitelendirilmişti.

Ludwigshafen’dan Önceki Irkçı Kundaklamalar

Ludwigshafen yangını için ırkçı motivasyon açıklığa kavuşturulamazken, bu yangından 16 sene önce, 23 Kasım 1992’de Mölln’de ırkçı bir saldırı meydana gelmiş ve aşırı sağcı Lars C. (19) ve Michael P.’nin (25) molotof kokteylleri ile kundakladığı evde Arslan ailesinden 3 kişi hayatını kaybetmişti. Bundan sadece 6 ay sonra, 29 Mayıs 1993’te Solingen’de 4 aşırı sağcı, Genç ailesinin yaşadığı evi kundaklamıştı. Solingen faciasında ise aynı aileden 5 kişi vefat etmişti.

Ludwigshafen yangınını yakından takip eden ve sonrasındaki soruşturmaları da izleyen gazeteci İsmail Erel de, Ludwigshafen yangını ile ilgili şüphelere dikkat çekiyor. Yangını “şüpheli bir yangın” olarak nitelendiren Erel, Perspektif’e yaptığı açıklamada “Bütün gerçekler bilinmediği ve yangının nasıl çıktığı kanıtlanmadığı sürece yangına şüpheyle bakmaya devam edeceğim.” ifadelerinde bulundu. 

Yangınla ilgili araştırmalarını sürdüren Erel, yangından sonra polisin hazırladığı ve kamuoyuyla paylaşılmayan bir raporda, kentte bilinen bir Neonazi’nin yangını çıkartmış olduğu ihtimali üzerinde durulduğunu söyledi. Soruşturma dosyasında bahsi geçen görgü tanığı iki kız çocuğunun ifadeleri doğrultusunda çizilen robot resimlerin de kamuoyu ile paylaşılmadığını belirten Erel, “Raporda ismi geçen Neonazi ile o robot resimdeki şahıs birbirine benziyor mu? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz.” dedi.

Ludwigshafen mektup 2

Muhbir Mektubu: “Seri Cinayetlerle Ludwigshafen Yangını Bağlantılı”

Ludwigshafen yangını ile ilgili yaptığı araştırma ve devlet daireleriyle yaptığı yazışmalara değinen Erel, Neonazi çevresinden koptuğu tahmin edilen “Theodor Werz” takma isimli bir kişinin yangından 8 ay sonra yazdığı ihbar mektubuna dikkat çekti:

“Bu kişi açık açık, Almanya genelinde Türk kökenli Almanlara dönük seri cinayetler ile Ludwigshafen yangınının birbiriyle bağlantılı olduğunu yazmış. Zaten mektubun başlığı da ‘Ludwigshafen yangını ve Almanya genelinde Türk kökenlilere dönük seri cinayetler’. Maalesef bu ihbar mektubu ciddiye alınmadı, muhtemelen inandırıcı bulunmadı. Türklere dönük seri cinayetlerin NSU isimli bir örgütün işi olduğu, bu mektuptan ancak üç yıl sonra ortaya çıktı. Mektubun tarihi 1 Ekim 2008, NSU’nun kamuoyunda isminin ilk duyulması 11 Kasım 2011. Bu muhbirin mektubunda hiç kimsenin bilmediği bir örgüte işaret etmesi, tesadüf olabilir mi? Ben tesadüf olduğuna inanmıyorum. Zaten inceleme fırsatı bulduğum birçok NSU belgesi de, özellikle Neonazilerin çevresinde NSU üçlüsünün yaptıklarını bilen geniş bir kitle olduğunu gösteriyor. Bu muhbirin de, Neonazilerle olan bağlantısı sayesinde sahip olduğu bilgileri paylaştığını tahmin ediyorum.” (P)

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler