'Güvenlik ve Irkçılık'

Alman Polis Teşkilatında Irkçılık ile Mücadele Yetersiz

Mediendienst Integration’un son araştırması, Almanya’nın neredeyse her eyaletinde polis yapılarındaki ırkçılık ve antisemitizme karşı tedbirlerin yetersizliğini ortaya koyuyor.

Fotoğraf: Shutterstock / Pradeep Thomas Thundiyil | Değişiklikler: Perspektif

Gözaltında hayatını kaybeden siyahiler, aşırı sağcı mesajların paylaşıldığı polis chat grupları, polis memurları tarafından ırkçı hakaretlere maruz kalan yabancılar, aşırı sağcı terör gruplarına üye olup finansal destek sağlayan polisler ya da bir sinagogun önünden geçerken Hitler sloganları açan güvenlik güçleri…

Almanya’da polis teşkilatının aşırı sağcılık konusunda büyük bir sorunu olduğu açık. Federal Anayasayı Koruma Dairesinin Ekim 2020’de yayınladığı “Güvenlik Birimlerinde Aşırı Sağcılar” Raporuna göre 2017 ile 2020 tarihleri arasında Alman güvenlik güçlerinde aşırı sağcılıkla ilişkili olduğundan şüphelenilen 319 kişi tespit edilmişti.

“Polis Eğitiminde Irkçılık Ele Alınmıyor”

Mediendienst Integration, polislerin eğitiminde ırkçılığın engellenebilmesi adına eyaletlerdeki durumu masaya yatırdı. Kurumun son araştırmasına göre, son senelerde Alman polis teşkilatında ırkçılık ile yeteri kadar mücadele edilmiyor. Alman polisindeki yapısal ırkçılığın varlığını ortaya koyan sayısız vakaya rağmen, polis eğitimlerinde ırkçılık hâlâ ana gündem maddesi değil.

Bunun dışında doğrudan polis tarafından ırkçı ayrımcılık yaşayan kurbanların müracaat edebileceği bağımsız şikâyet mercileri de yeterli değil: Almanya’daki 16 eyaletin yalnızca 7’sinde bağımsız polis şikayet mercileri mevcut. Bunun yanında araştırmaya göre ne federal düzlemde ne de eyalet düzleminde polisin muhtemel ayrımcı eylemleriyle ilgilenen herhangi bir sorumlu bulunmuyor.

Berlin, Aşağı Saksonya ve Rheinland-Pfalz haricinde diğer eyaletlerde, polis teşkilatında ırkçılık hakkında bağımsız bilimsel araştırmalar mevcut değil. 2020 yılında Almanya Federal İçişleri Bakanlığı, Alman polisindeki ırkçı fişlemeyi araştıran bir çalışmayı gereksiz bulduğunu açıklamıştı. Daha öncesinde Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI), Almanya’daki ırkçılığı ele alan raporunda ırkçı fişleme uygulamasına yönelik bir araştırma yapılmasına dair bir öneride bulunmuştu.

Irkçı Fişleme Konusunda Hassasiyet Yok

Almanya’daki eyalet içişleri bakanlıklarına bir soru kataloğu gönderen Mediendienst Integration’un gerçekleştirdiği araştırmaya göre, “racial profiling” olarak isimlendirilen “ırkçı fişleme” pratiği, Almanya’ya yalnızca beş eyaletteki polis eğitiminde bir modül olarak yer alıyor. “Irkçı fişleme”, polis ya da güvenlik güçlerinin, kendi önyargılarına ya da insanların dış görünüş özelliklerine göre şüphelileri değerlendirmesi ve onlara ayrımcılık uygulaması anlamına geliyor. Siyahilerin polis kontrollerinde daha fazla aranması, ırkçı fişlemenin en yaygın örneklerinden biri. Almanya’da insanların sadece ten rengi ya da dış görünüşleri nedeniyle polis tarafından “daha şüpheli” ya da “suça meyilli” olarak görülmesi uzun senelerdir eleştirilerle karşı karşıya.

Almanya’da faaliyet gösteren ayrımcılıkla mücadele kurumu FAIR international’dan Büşra Gök, Almanya’da polis teşkilatındaki ırkçılığa dair tedbirlerin kısmen de olsa alındığını, fakat bu tedbirlerin genişletilmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. “Özellikle bağımsız şikâyet mercilerinin tesis edilmesi konusunda federal çapta bütüncül stratejilere ihtiyacımız var.” diyen Gök, ırkçılık mağdurlarıyla yaptıkları çalışmalara da atıfta bulundu: “Irkçılık mağdurlarıyla iletişim büyük bir hassasiyet gerektiriyor. Bu hassasiyetin özellikle cami saldırıları gibi olaylarda bazı güvenlik güçlerinde var olmadığını gözlemliyoruz. Bağımsız şikâyet mercileri bu gibi durumlarda ırkçılığı tecrübe eden vatandaşlara yardım sunabilir.”

Polis eğitiminde “ırkçılık” konusundaki hassasiyetin zorunlu modüller arasında olması gerektiğini ifade eden Gök, ırkçılıkla ilgili bir paradigma değişikliği gerektiği görüşünde: “Irkçılık, yalnızca polis teşkilatını ya da yalnızca belli toplumsal kesimleri ilgilendiren bir fenomen değil. Hepimiz, ırkçı bir anlayış içerisinde belli gruplara karşı stereotiplerle büyüyoruz. Bu ırkçı yargıları yıkmak için uzun ve köklü bir çalışma gerekiyor.”

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler