'2022 Dünya Kupası'

İnsan Hakları ve Oryantalizm Eleştirileri Gölgesinde Dünya Kupası

2022 Dünya Kupası Katar’da başladı. Ancak organizasyona Katar’ın ev sahipliği yapacağının açıklandığı 2010 yılında başlayan tartışmalar tüm hararetiyle devam ediyor. Kupa bitmeden bu tartışmalara bir göz atalım.

©Shutterstock.com / Değişiklikler: Perspektif

Tarihin belki de en tartışmalı Dünya Kupası organizasyonu Katar’da oynanıyor. Medya kuruluşlarından, siyasilere, sporculardan tanınmış sanatçılara, sosyal medya kullanıcılarından sokaktaki insana kadar herkes tartışmaya dahil olmuş durumda. Katar’ın iyi bir seçim olmadığını savunanlar ülkenin zayıf insan hakları karnesini, göçmen işçilerin ülkedeki içler acısı durumunu ve LGBT karşıtı kanunları buna gerekçe gösteriyor. Organizasyonla Katar’a “sportwashing” uygulandığını ve ülkedeki adaletsizlik, yolsuzluk ve organizasyona destek veren “şaibeli yatırımcılar”ın görmezden gelinerek futbolun ruhunun satıldığı iddia ediliyor.

Tartışmalı Dünya Kupaları

Buna karşılık Katar’a yönelik eleştirilere hak veren ancak tepkiyi orantısız bulanlar da var; zira FIFA, Dünya Kupası’nı ilk defa tartışmalı bir ev sahibine vermedi. Aynı tartışmalar Rusya’nın 4 sene önce ev sahipliği yaptığı Dünya Kupası öncesinde de yaşanmıştı. Ülkedeki insan hakları ihlalleri, LGBT’ye yönelik ayrımcılık, Kırım işgali ve Suriye iç savaşındaki rolü gibi nedenlerle Rusya’nın doğru bir ev sahibi olmadığı konusunda o dönem de hararetli tartışmalar yaşandı. Organizasyon için St. Petersburg’da inşa edilen stadyum inşaatlarında insani olmayan şartlar altında çalışmak zorunda bırakılan Kuzey Koreli “köle işçiler” başlıkları uzun süre manşetlerden düşmedi.

Aynı şekilde 2022 Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Çin’e yönelik de insan hakları ihlalleri, internet sansürü, gazetecilere yönelik kısıtlayıcı uygulamalar ve bilhassa Uygurlar gibi etnik azınlıklara yönelik sert baskı, asimilasyon, zorla çalıştırma ve kısırlaştırma politikaları nedeniyle 180’den fazla insan hakları örgütü boykot çağrısı yapmıştı. Avrupa Parlamentosu ise AB üyesi devletleri Pekin’deki oyunlara katılmaları için yapılan davetleri geri çevirmeye çağıran kararı ezici bir çoğunlukla kabul etmişti.

Ev sahibi ülkelere yönelik organizasyonu “satın aldıklarına” dair suçlamalar da yeni değil. Rüşvet suçlamaları daha önce Rusya, Brezilya ve Güney Afrika’da düzenlenen son 3 turnuva da dahil olmak üzere çok sayıda Dünya Kupası turnuvası öncesinde yaşanmıştı. Hatta bu suçlamalar nedeniyle geçmişte bazı FIFA yetkilileri hüküm giymiş, tutuklanmış ve istifa etmek zorunda kalmıştı.

Göçmen İşçi Sömürüsü

Batının Dünya Kupası öncesi ülkedeki göçmen işçilerin durumu ile ilgili eleştirilerini samimi bulmayan kesim, Batılı firmalar ve expatların Katar ve diğer Körfez ülkelerindeki haksız ve adaletsiz ücret dağılımı ve sömürülen işçi haklarından en çok faydalanan kesim olduğuna ve bu bakımdan sistemin suç ortağı olduklarına vurgu yapıyor. Zira, Katar’daki inşa projelerinde yer alan en büyük inşaat firmalarının çoğunu Avrupalı firmalar oluşturuyor.

Örneğin 2022 Dünya Kupası için Katar’daki inşa faaliyetlerinde yer alan Fransız inşaat şirketi Vinci hakkında Katar’da işçileri zorla ve insani olmayan koşullarda çalıştırdığı iddiasıyla 2015 yılında açılan soruşturma hâlâ devam ediyor. Hindistan ve Nepal kökenli işçilerin şikayeti üzerine açılan soruşturmada Vinci şirketi, Katar’daki 2022 Dünya Kupası projelerinde işçilerini pasaportlarına el koyarak haftada 66 ila 77 saat ve düşük ücretle çalışmaya ve kalabalık ve sağlıksız alanlarda kalmaya zorlamakla suçlanıyor.

Aynı şekilde Katar Dünya Kupası’nın gerçekleşmesinde en büyük rol oynayan ülkelerden biri de Birleşik Krallık. Hükûmetin resmî sitesinde 2018 yılında, “İngiliz firmaları 1,5 milyar sterlin değerinde Dünya Kupası anlaşmaları yapma yolunda” başlığıyla yayımlanan basın açıklamasında, İngiliz şirketlerinin Katar’da başarılı bir 2022 FIFA Dünya Kupası’nın sağlanmasında önemli bir rol oynayacakları ve “yeni stadyumlar inşa etmekten çimleri biçmeye ve saha kenarında güvenlik görevlileri sağlamaya kadar turnuvanın birçok safhasında” yer alacakları müjdeleniyordu.

Eleştirilere Cevaplar

Bahsi geçen turnuvalar öncesi yaşanan benzer iddia ve tartışmalara rağmen örneğin BBC’nin tarihinde ilk defa Katar’daki Dünya Kupası açılış törenini yayımlamama kararı alması ve daha önceki ev sahiplerine gösterilmeyen “olağanüstü” tepkiler neticesinde tartışmanın odak noktası Katar’daki insan hakları ihlallerinden Batı’nın “ikircikli” tutumuna kaydı.

Organizaysonu Katar’a verdiği için eleştirilerin odağındaki FIFA kararının arkasında dururken, FIFA Başkanı Gianni Infantino, bu konuda kendilerine yöneltilen eleştirilere cevaben “Ben Avrupalıyım. Dünyanın dört bir yanında 3 bin yıldır yaptıklarımız için, ahlak dersi vermeden önce özür dilemeliyiz. Eğer Avrupa, bu insanların kaderini gerçekten önemsiyorsa, bu işçilerin bir kısmının çalışmak üzere Avrupa’ya gelebilmesi için yasal yollar oluşturabilir.“ diyerek yapılan eleştirileri “ikiyüzlülük” olarak nitelendirdi ve futbolculara siyasi açıklamalardan sakınıp futbola odaklanma çağrısı yaptı.

Katar Dünya Kupası CEO’su Nasser Al Khater de eleştirileri “siyasi amaçlı” olarak nitelendirerek turnuva öncesi Al Jazeera’ya verdiği röportajda Avrupa ülkelerinin bu zamana kadar gerçekleşen 22 turnuvadan 11’ine ev sahipliği yaptıkları için Dünya Kupası üzerinde tekelleri olduğunu düşündüklerini ve Katar gibi bir ülkenin veya Müslüman bir Arap ülkesinin Dünya Kupası gibi bir turnuvaya ev sahipliği yapmasını kabul edemedikleri yorumunu yaptı.

Batı Medyasında 2022 Dünya Kupası: Çöller, Develer ve Kar Maskeli Futbolcular

Eleştirileri Batı’nın Avrupa merkezci, sömürgeci ve oryantalist bakış açısının bir dışavurumu olarak niteleyenler, bunun kanıtı olarak Katar’a yönelik bilhassa Batı medyasında kullanılan ötekileştirici ve ırkçı dil ve tasvirleri öne sürüyor. Kimilerine göre söz konusu medya içerikleri,
diğer tartışmalı dünya kupası ev sahiplikleri öncesinde yaşanan tartışmalara nazaran Katar’a yönelik istisnai bir olumsuz tutum benimsendiği algısını güçlendiriyor.

Fransız Le Canard Enchaîné adlı haftalık hiciv gazetesi, Dünya Kupası ev sahibi Katar’a yönelik “eleştirilere” ayırdığı ekim sayısında Katarlı futbolcuları çölde, ellerinde makineli tüfekler, palalar ve roketatarlar taşıyan, kar maskeli “kıllı” ve “öfkeli” figürler olarak tasvir eden bir karikatür yayımladı. Bu karikatür Batı’nın Orta Doğululara ve genel olarak beyaz olmayanlara karşı sahip olduğu ırkçı stereotipin bir yansıması olarak görülüp tepki çekti.

 width=
Fransız Le Canard Enchaîné gazetesindeki Katar milli takımı karikatürü

Avrupalı gazete manşetlerinde sıklıkla “Çöl Dünya Kupası” şeklinde adlandırılan turnuvadan örneğin BBC “Tartışmaların kum fırtınasıyla gölgelenen bir çöl Dünya Kupası” şeklinde bahsetmeyi tercih etti. İngiliz bulvar gazetesi Daily Star ise, “İngiltere’nin Katar’daki karargahı dışında homurdanan develer nedeniyle ekibi uykusuz gecelerle bekliyor” başlıklı “exclusive” ibareli bir makale yayımladı.

Katar Hamad Bin Halife Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ve sosyal medya ağları üzerinde araştırmalar yapan İngiliz akademisyen Dr. Mark Owen Jones’un Katar’ın 2010 yılında Dünya Kupası ev sahipliğini kazanmasından bu yana İngiliz gazetelerinde ülke ile ilgili çıkan haberleri incelediği araştırması bu anlamda ilgi çekici bulgular sunuyor. Buna göre Katar’ın ev sahipliğinin kesinleşmesinden beri The Guardian, The Times, Daily Express, The Sun, Daily Mail, The Telegraph ve Metro UK’de çıkan Katar içerikli haberlerde işçi ve insan hakları, spor, 2017 Körfez Krizi, yolsuzluk ve rüşvet en çok işlenen konular arasında bulunuyor. Bu haberlerin büyük çoğunluğunun olumsuz olduğuna dikkat çeken akademisyen, incelediği gazetelerde Katar dünya kupası ile ilgili çıkan 685 makalenin yüzde 66’sının (454) olumsuzken, sadece yüzde 5’inin (33) olumlu içeriğe sahip olduğunu tespit ediyor.

Şüphesiz Katar ve diğer Körfez ülkelerinde çoğunluğunu Asya ve Afrika kökenlilerin oluşturduğu göçmen işçiler çok kötü ve insan onuruna yakışmayan şartlar altında çalışmak zorunda bırakılıyor. Dünya kupasına ev sahipliği yapacağının kesinleşmesinin ardından Katar’daki işçi haklarına yönelik asgari ücret düzenlemesi ve işçilerin iş değiştirmek için mevcut işverenlerinden izin belgesi almalarını ön gören “kefalet” sisteminde yapılan reform gibi çeşitli iyileştirmeler hayata geçirilmiş olsa da, bu alanda daha kat edilmesi gereken çok uzun bir yol var ve bu anlamda yapılan eleştirilerin hepsinin haklı ve yerinde olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Bununla birlikte bu eleştirilere gölge düşüren ve tartışmanın ekseninin ülkedeki işçi hakları ve diğer adaletsizliklerden “sömürgeci kibri” ve oryantalizm suçlamalarına kaymasına neden olan söylem ve tutumlar muhataplarında karşılık bulmadığından, arzu edilenin aksine problemli alanlarda yapılabilecek herhangi bir iyileşmenin de önünü tıkıyor.

Meltem Kural

Lisans eğitimini Martin Luther Üniversitesinde Tarih ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinde tamamlayan Kural, Londra Üniversitesi SOAS’ta (School of Oriental and African Studies) Yakın Doğu Çalışmaları alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Kural, Perspektif dergisinin online editörlüğünü yapmaktadır.
Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler