'FUTBOLDA SAHA DIŞI'

Bir Katalizör Olarak Futbol ve Onun Temsil Kudreti

20. yüzyıl boyunca futbol gücünü sahada oynayanlardan ziyade oyuncuları kendilerini temsil edenler olarak görenlerden aldı. Yani futbol bugün elde ettiği popülariteyi büyük ölçüde o büyülü kavrama borçlu oldu; barındırdığı olağanüstü temsil kudretine.

Fotoğraf: @shutterstock.com / Lukasz Libuszewski

1. Dünya Savaşı sonrasında önce olimpiyatlar ardından Dünya Futbol Şampiyonası iyi niyetli ve galiba biraz da hayalperest liberaller için bir umut doğurmuştu. Onlar takımların ulusları temsil gücüne bakınca şöyle demişlerdi: “Acaba devletler savaş olmadan aralarındaki kozları bu şekilde paylaşabilir mi?” Yani “Savaşma maç yap, kim kazanırsa o haklı olsun.” denmişti. 😊 Çok geçmeden bunun bir hayal olduğu ortaya çıktı. Futbol tek başına ne sorun olabilirdi ne de çözüm. Bir büyüteç oldu futbol. Etnik, dinî, siyasal sorunları detaylı bir şekilde gözler önüne seren bir büyüteç. Yahut bir sorunun çözümü konusunda ortaya çıkan bir irade varsa yine bunu hızlandırabilecek bir katalizör. Yani geminin yönünü belirleyen değil, karar verilen, hedefe varışı hızlandıran bir katalizör…

20. yüzyıl boyunca bu özelliğini güçlendirerek korudu futbol. “Büyük Savaş” öncesinde Avrupa ulus devletlerinin temsil alanı, sonrasında konjonktüre göre bağımsızlık rüzgarının yansıdığı bir alan… Her halükârda oyunun gücü sahada oynayanlardan ziyade oyuncuları kendilerini temsil edenler olarak görenlerden kaynaklandı. Yani futbol bugün elde ettiği popülariteyi büyük ölçüde o büyülü kavrama borçlu oldu; barındırdığı olağanüstü temsil kudretine…

Fransız yazar Pascal Boniface bu temsil kudretini somutlaştırır. Ona göre, bir devletin gerçekten var olduğunu anlamamız için Birleşmiş Milletler’e üye olması yetmez. FİFA’ya üyeliği kabul edilmiş ve millî takım düzeyinde uluslararası maçlar yapılmasına izin verilmişse o ulus tam anlamıyla bağımsızlığını kazanmıştır. 2. Dünya savaşı sonrası Cezayir’in bağımsızlığı sürecinde Fransa’da yaşayıp orada profesyonel futbolcu olup hatta Fransa milli takımında oynayan Rashid Mekloufi ve arkadaşlarının bağımsızlık mücadelesi başladığında Fransa’dan kaçıp Tunus’ta Cezayir Milli Takımını kurup henüz var olmayan bir ülke adına milli maçlar yapmaları ve Cezayir’in bağımsızlığına böylece katkıda bulunmaları bu konuda verilecek en çarpıcı örneklerden biridir. Meraklıları için Eric Cantona’nın “Futbolun 5 İsyankârı” isimli belgesel serinde Mekloufi’ye ayırdığı bölüme göz atılabilir.

Birçok Afrika ülkesinde futbol bağımsızlık mücadelesinin bayrağı oldu. Sadece güçlendirdiği biz duygusu değil kulüplerin teşkilatlanma merkezi olması ile de futbolun bağımsızlıkla ilişkisi dünya tarihinde önemli bir yer aldı. Keza 1954 Dünya Kupasını kazanan Batı Almanya’nın yeniden bir ülke olma sürecinde futbolun ve o zaferin etkisi sıklıkla hem akademik olarak hem popüler tarihte işlenen konulardan biri olmuştur. Arjantin’in darbe yönetimi altında hem ev sahipliğini hem de kupayı kazanması ve Videla diktatörlüğünün işini kolaylaştırıcı etkisi yine dünya futbol ve siyasi tarihinin en önemli olaylarından biri olarak yerini almıştır.

Tarihe “futbol yüzünden çıkan savaş” olarak geçen El Salvador – Honduras savaşı da aslında zannedildiği gibi futbol yüzünden çıkmamıştır. Futbol yine bir katalizör etkisi göstererek zaten çıkacak olan savaşı hızlandırmıştır. İki ülke arasında zaten mevcut olan gerilim, 1970 Dünya Kupası eleme maçlarında taraftarlar arasında yaşanan olaylarla 3 günlük bir savaşın başlangıcına sebep olmuştur. Tekrar ifade edelim ki savaşın sebebi futbol değildir. Bu durumu olsa olsa meşhur “Sırp milliyetçisi bir gencin Avusturya veliahtını öldürmesi ile başlayan” 1. Cihan harbi hikâyesine benzetebiliriz. Savaş zaten çıkacaktı futbol başlama düdüğünün çalmasına vesile oldu…

Bir sonraki yazıda nihayet bugüne gelip Katar’ın hikâyesini yakın tarihinden başlayıp inceleyeceğiz. Hem o zamana kadar saha içinde ve saha dışında yeni hikâyeler birikir muhtemelen, sağlıcakla…

Erdal Hoş

Sakarya Üniversitesi’nde öğretim elemanı olarak görev yapan Erdal Hoş, TVNET’te futbol yorumculuğu ve Yeni Şafak Gazetesi’nde spor yazarlığı yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler