'Ayrımcılık'

Avusturya’da Okullarda Din Dersi Deneyi

Avusturya'da gündelik hayatta farkında olmadan yapılan ayrımcılıklar hakkında duyarlılığı arttırmak amacıyla farklı dinlere sahip öğrencilerden oluşturulan sınıflarda bir eğitim deneyi gerçekleştirildi.

Fotoğraf: Vladimir Melnik - Shutterstock.

Üniversitede çalışan ve kendisi de okullarda Hristiyanlık din dersi veren Eva Wenig, bitirme tezi için Katolik ve Müslüman öğrencilerin beraber olduğu ortak derslerin nasıl işlendiğini gözlemledi. Avurturyalı medya organı Die Presse, Wenig’le bir söyleşi gerçekleştirdi ve çalışması hakkında bilgi aldı. Konferans salonunun önünde döktüğünüz kahveyi temizlemesi için kimi çağırırdınız ya da kimden yardım isterdiniz? Başörtülü bir kadından mı yoksa onun yanında rahatça eğilen genç adamdan mı? Wenig’in de yapım sürecinde yer aldığı bir kısa filmde, dökülen kahveyi temizlemesi istenen başörtülü kadın, devamında konferans salonundaki derse verecek kişi olduğu ortaya çıkıyor. Olay anında üzerine çok düşünmeden reaksiyon verdiğimiz bu tip durumlarla ilgili olarak Wenig, “Çoğu zaman birine karşı ayrımcılık yaptığınızın farkına bile varmazsınız.” diyor. Wenig, bu konuda çalışan bir araştırmacı olmasına rağmen kendisinin de bu tarz ayrımcı tutumlardan bütünüyle arınmış olmadığını ekliyor.

Graz Model Okulunda da öğretmenlik yapan Wenig, bu tür filmlerle insanları düşünmeye teşvik etmeyi ve farklılıklara daha açık bir toplumun oluşmasına katkı sunmayı amaçlıyor. Wenig, son olarak Aralık 2022’de, Avusturya Bilim Fonu FWF tarafından finanse edilen grup öğretiminde Hristiyan ve İslami din eğitimi konulu araştırma projesinin bir parçası olarak tezini tamamladı.

Beraber Yaşam Amacıyla Yapılan Deney

Wenig, çalışmanın amacını Katolik ve İslam din eğitimlerinin diyaloğunun artırılması olarak açıklıyor. Eva Wenig, bu doğrultuda, bir İslam din eğitimcisiyle birlikte Avusturya‘daki en büyük iki dini topluluk olan Hristiyanlık ve İslam’ı kısa bir süre için birleştiren derslerin nasıl işlediğini gözlemlediğini belirtiyor. Deneyin kapsamının mevcut durumdan çok büyük farklılıklar içermediğini ve gerçekçi bir temele oturduğunu söyleyen Wenig ekliyor: “Avusturya toplumu, özellikle son yıllardaki mülteci hareketleri nedeniyle giderek daha çeşitli hale geliyor. Çocuklar derslere birlikte giriyor, sadece din dersleri ayrı olarak veriliyor.”

Farklı kökenlere ve dinî inançlara sahip çocuklar, sınıf ortamında birlikte olmalarının neticesinde olası çatışmaları önlemek amacıyla kültürel ve dini benzerlikleri yahut farklılıkları hakkında birbirleriyle konuşmayı deniyorlar.

Deneyin amacı, ortaya çıkan diyaloğun öğrencilerin birbirlerine karşı olan ön yargılarını eleştirel bir şekilde düşünmesini sağlamak ve bilmedikleri bir dini ilk elden tanımalarına yardımcı olmak. Bu doğrultuda her iki dinin aynı düzeyde öğretilebilmesi için iki farklı öğretmen Hristiyan ve İslam din derslerini verdi. Wenig bu süreçte İslam din dersini veren meslektaşıyla birlikte Graz ve Klagenfurt’taki ortak okullarda söz konusu dersleri gözlemledi ve video kayıtları aldı. Çalışma kapsamında öğretmen ve öğrencilerle söyleşiler yapıldı. Çalışma ile birlikte, din derslerini veren öğretmenlerin birlikteliğinin farklı dinlere mensup sınıf öğrencilerinin birlikteliği için önemli bir anahtar olduğu sonucuna varıldı:

“Öğretmenler birbirlerini tamamlayabilir ve dinlere dair temel bilgiler hakkında öğrencilere fikir verebilirler. Bunun için ortak bir zemine ihtiyaç var.”

Wenig’in Gelecekten Beklentileri

Konuyla ilgili daha fazla çalışmanın ve eylemin gerekli olduğunu belirten Wenig, din eğitimi üzerinden oluşturulan birlikteliğin belli sınırları olduğunu ifade etti. Wenig’e göre dinî mezhepler ve mezhep dışı inançların da dikkate alınması ve müfredata katılması gerekiyor. Ayrıca takvim ve ders çizelgelerinin uygun bir şekilde düzenlenmesi de mühim. Diğer taraftan din eğitimi derslerinin okullardan kaldırılmasını talep eden kesimlerin tutumu ise bu süreci zorlaştıran etmenler arasında.

Wenig, çalışmalarında diyaloğun ne kadar çok birliktelik yarattığını deneyimlediğini ifade ediyor. Müslüman bir meslektaşıyla yakın alışverişte bulunmanın kendisi için kişisel bir kazanım olduğunu aktarıyor. Mesela deney sürecinde Müslüman meslektaşıyla olan arkadaşlığı sayesinde Ramazan ayının Müslümanlar için ne anlama geldiğini daha iyi anladığını belirtiyor:

“Çok iyi bir arkadaş edindim. İnsanın kendini başkalarının geleneğine kaptırması gerçek bir zenginlik. Oruç, bir şey yememek ve içmemekten çok daha fazlası. Noel ve Paskalya dönemlerinde olduğu gibi arkadaşlarınızla ve ailenizle çok fazla zaman geçiriyorsunuz.”

Araştırmalarına devam etmek istediğini belirten Wenig, Graz Üniversitesi bünyesinde dinler arası bir merkezin gelecekte tesis edilmesini umduğunu ve ancak bir araya geldiğinizde ön yargıların yıkabileceğini ve aşırılıkla mücadele edilebileceğini belirtiyor. (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler