'Din Monitörü 2023'

“Dindar İnsanlar Pandemide Daha Fazla Dayanışma Sergiledi”

Din Monitörü 2023 raporuna göre, dinî inanca sahip insanlar korona pandemisi sırasında toplumsal dayanışmaya daha büyük katkı sağladı.

©Shutterstock.com

Bertelsmann Vakfı tarafından Almanya’da gerçekleştirilen “Din Monitörü 2023” (Religionsmonitor 2023) isimli çalışma ülke genelinde 4363 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Katılımcıların yaklaşık üçte biri pandemi sırasında hayatın anlamına ilişkin sorularla eskiye nazaran daha çok meşgul olduklarını belirtirken, büyük çoğunluğu pandemi ile başa çıkmada en çok aile, bilim ve sağlık sisteminden faydalandıklarını ifade ediyor.

Araştırmaya göre din olgusu ise pandemi sırasında nüfusun yalnızca küçük bir kısmının korona krizi ile başa çıkmasına yardımcı oldu. Bertelsmann Vakfında din araştırmacısı olarak görev yapan Yasemin El-Menouar, korona döneminde ibadet pratiklerinde ciddi bir artış gerçekleşmediğini ve dinin çoğunluk tarafından yararlı bir sosyal sistem olarak görülmediğini belirtti. Bununla birlikte El-Menouar, “Din, pandemiden önce de dindar olan insanlar için pandemi sürecinde de bir güç ve rehberlik kaynağı olmaya devam etti” açıklamasında bulundu. Buna göre ülke genelinde dindar olanların yaklaşık yüzde 40’ı salgın sırasında öncekinden daha sık dua, ibadet veya meditasyon yaptı. Dindar olmayanlar arasında ise bu oran yüzde 3’te kaldı.

Araştırma özellikle dinî pratiği olan kişilerin bunu pandemi döneminde daha da yoğunlaştırdığını gösteriyor. Hür Evanjelist Kilisesi mensuplarının üçte biri, Müslümanların neredeyse dörtte biri, Protestanların yüzde 10’u ve Katoliklerin yüzde 9’u pandemi döneminde daha fazla dua edip, ibadet ve meditasyon yaptıklarını ifade ettiler.

Rapora göre ayrıca dindar olmayan katılımcıların çoğu için varoluşsal sorulara cevap arayışı onları bir inanca veya dine yönlendirmezken, dindar insanlar bu dönemde inançlarından güç aldıklarını ifade ettiler. Buna göre dindar Müslümanların yüzde 73’ü, dindar Katoliklerin yüzde 34’ü ve dindar Protestanların yüzde 32’si dinî inançlarının pandemi ile başa çıkmada kendilerine destek olduğunu belirtti.

Rapor pandemi sırasında sosyal dayanışma yapılarından özellikle daha fazla destek ve rehberlik deneyimleyenlerin pandemiyi daha iyimser karşıladığını ve başkalarıyla da daha fazla dayanışma gösterdiklerini ortaya koyuyor. Dinî aidiyetleri olmayan insanlar ise bu kaynaklardan çok daha az faydalanabildi.

Dindarlar Bilime ve Sağlık Sistemine Güveniyor

Krizlerle başa çıkmada dindarlar arasında görülen dinin gücüne olan güven, bilime, sağlık sistemine veya siyasete olan güveni ise olumsuz etkilemedi. Raporun ortaya koyduğu bulgularda bir dine mensup olanlar ile herhangi bir dinî topluluğa mensup olmayan katılımcıların bilim ve sağlık sistemine duydukları güven oranlarının benzer olduğu görüldü. Herhangi bir dine mensup olmadığını belirtenlerin yüzde 83’ü bilimi yararlı bir kriz yönetim sistemi olarak görüyorken, bu oran Katolikler ve Protestanlar arasında yüzde 90, Ortodoks Hristiyanlar, Evanjelik Hür Kilisesi mensupları ve Müslümanlar arasında ise yüzde 80’in üzerinde seyrediyor.

Sağlık sistemine güven hususunda da benzer bir durum söz konusu: Herhangi bir dine mensup olmayanların yüzde 78’i sağlık sistemin kriz yönetimine yardımcı olduğunu düşünürken, bu oran Katolikler, Protestanlar ve Müslümanlar arasında yüzde 80’in üzerinde tespit edildi.

Dindar İnsanlar Daha Fazla Toplumsal Dayanışma Gösterdi

Bertelsmann Vakfı, araştırma sonuçlarıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: Almanya’da her on kişiden dokuzu, pandemi sırasında bu krizi atlatacaklarından emindi. Katılımcıların dörtte üçü pandemi sırasında başkalarıyla daha fazla dayanışma içinde olduklarını belirtti. Dindar insanlar arasında ise bu oran oldukça yüksek. El-Menouar’a göre inanç “sadece bireysel olarak zor zamanlarla başa çıkmaya yardımcı olmakla kalmıyor” aynı zamanda başkalarına yardımcı olma isteğini de güçlendiriyor. Katılımcıların çoğu dini, kurumsal yapılardan ziyade, yerel topluluklar ve aile ilişkileri gibi sosyal yapılarla ilişkilendiriyor.

“Rapor Gözlemlerimizle Örtüşüyor”

Din Monitörü araştırmasından elde edilen bulgularla ilgili bir açıklama yapan Islam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, raporda yer alan Müslümanların çok büyük bir kısmının korona pandemisi ile mücadele sürecinde dinî inançlarından destek aldıkları bulgusunun pandemi sürecinde kendi yaptıkları  gözlemlerle de örtüştüğünü belirtti.

Ali Mete, araştırmanın ortaya çıkardığı bir diğer hususun ise araştırmaya katılan Müslümanların hayatın anlamını arayış sürecinde dinlerini rehber olarak kabul etme oranlarının gayrimüslim katılımcılara göre çok daha yüksek olduğuna dikkat çekti. Mete, “Bu zaten bizim de teşkilat olarak pandemi esnasında sunduğumuz yeni ve dijital imkânlara gösterilen yoğun ilgi vesilesiyle tespit ettiğimiz bir husustu. Hatta bu yoğun ilgi sebebiyle bunların bir kısmı kalıcı hâle geldi. Örneğin İslami, toplumsal ve bilgilendirici içerikler üreten YouTube merkezli televizyon kanalımız, faaliyetlerine bugün de devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Din Monitörü araştırmasının ortaya çıkardığı bir diğer önemli bulgunun ise kriz durumlarını aşmada, hangi din olursa olsun, dine olan güvenin bilime, sağlık sistemine veya siyasete olan güveni etkilememesi olduğunu ifade eden Mete, “Yine bu durum da pandemi sürecinde gözlemlediğimiz hususlardandı. Pandemi sebepli kapanma ve devamında kademeli şekilde normal hayata dönüş süreçlerinde bilim dünyasından ve siyasetten gelen tavsiyeler hem teşkilatımızda hem de İslami camiada büyük bir sorumluluk bilinciyle ve titizlikle takip edildi ve uygulandı. Aynı zamanda camilerimize üye olan çok sayıda kardeşimiz pandemi sürecinde gerçekleştirilen toplumsal aksiyonlara, örneğin komşularla dayanışma içerikli projelere gönüllü olarak katkı sundular.” şeklinde konuştu.

Son olarak araştırmanın ilginç bulgularından diğer bir tanesinin ise pandemi sürecinde Müslümanların yaklaşık dörtte birinin daha sık ibadet ettiklerini belirtmesi olduğunu ifade eden Mete, “Bu durum özellikle kapanmalar sonrası ilk normale dönüş süreçlerinde Müslümanların katı maske ve hijyen kurallarına rağmen hem camilerde hem de açık alanlarda cuma namazlarında bir araya geldikleri süreçte görülmüştü” diyerek bu eğilimin pandemi sonrası da devam ettiğini aktardı. Mete son olarak, teşkilat olarak Din Monitörü araştırma bulgularını detaylı bir şekilde değerlendirmeye ve bunları kendi tecrübeleriyle karşılaştırmaya devam edeceklerini vurgulayarak, elde edilen yeni kazanımların gelecekteki projelere aktarmanın önemine işaret etti.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler