'İslamofobi'

“İslam Düşmanlığıyla Mücadele Görevlisine İhtiyaç Var”

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete 15 Mart Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü münasebetiyle bir açıklama yaptı ve Almanya'daki sorunların çözümüne dair özel bir hükûmet temsilciğinin tesis edilmesi gerektiğini ifade etti.

Fotoğraf: @Alexandros Michailidis Shutterstock | Değişiklikler: Perspektif.

Yeni Zelanda’da 51 insanın hayatını kaybettiği terör saldırı sonrası Birleşmiş Milletler 2022 yılında 15 Mart tarihini Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü olarak ilan etmişti. “Dış görünüşü itibarıyla Müslüman olduğu anlaşılan insanlar her gün gerek sözlü gerek beden dili yoluyla gerekse de fiziki olarak saldırılara maruz kalmaktadırlar. Müslümanlara ait kurumlara yapılan saldırılar da artık oldukça yaygınlaşmış vaziyettedir. Böyle bir durumda Almanya’da neden bir İslam düşmanlığıyla mücadele görevlisi tayin edilmediğini anlamak mümkün değildir.” diyen Mete sözlerini şöyle devam etti:

“15 Mart tarihi, İslam düşmanlığıyla mücadelede asla gevşeklik gösterilmemesi gerektiğini hatırlatması bakımından çok önemli bir tarihtir. Christchurch kentinde yaşanan melun saldırı nefret ve kışkırtma dili ile mücadele edilmediği takdirde ne derece vahim hadiselerin meydana gelebileceğini göstermiştir. Her ne kadar kamuoyunda yeteri derecede anlaşılmamış olsa da Hanau’da yapılan saldırı da öncelikli olarak İslam düşmanlığı motivasyonlu bir saldırıdır ve Almanya’daki Müslümanların tamamını hedef almıştır. Halle’deki terör saldırganı da başlangıçta bir camiyi hedef almıştır.”

İslam Düşmanlığıyla Mücadele Görevlisi Neden Atanmıyor?

Mete, saldırıların ardından Almanya’da toplumun Müslümanlara dair sahip olduğu klişe ve basmakalıp  fikirlerin günlük hayata kötü yansıdığına dikkat çekti ve siyasilerin atması gereken bir adım olarak İslam düşmanlıı ile mücadele görevlisinin atanmasını önerdi:

“Bilimsel araştırmaların da ortaya koyduğu üzere Müslümanlara yönelik ön yargılar Alman toplumunda derin köklere sahiptir. Bu ön yargılar kamuoyu önünde Müslüman toplumun tamamını zan altında bırakacak şekilde sorumsuzca yapılan tartışmalarla daha da pekiştirilmektedir. Üstelik bilhassa politikacılar bu yanlışa düşmektedirler. Bunun neticesi olarak, dış görünüşü itibarıyla Müslüman olduğu anlaşılan insanlar sokak ortasında, resmî dairelerde, eğitim kurumlarında, iş ortamlarında veya ev arama süreçlerinde sözlü, beden diliyle ve fiziksel saldırılara maruz kalmaktadırlar. Ayrıca camilere ve diğer Müslüman kuruluşlara düzenli olarak sayısız saldırı gerçekleşmektedir.

Günlük olarak kendini gösteren bu tehlikeli durum karşısında Almanya’nın kendi Müslüman vatandaşlarını korumak adına neden İslam düşmanlığı ile mücadele görevlisi atamadığını anlamak mümkün değildir. Bu görevlinin atanmasıyla siyaset hem örneklik teşkil etmek hem de Federal Hükûmet’in bir parçası olarak, sistemdeki eksiklikleri tespit edip çözüm yolları sunmakla mükelleftir.” (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler