'Resim Sergisi'

“Kur’an’ın Bitkileri: Coğrafi Sınırları Aşan Bir Miras”

Kur’an’da bahsi geçen bitkilerin etimolojisi, tarihi ve kullanımlarını araştırıp, kapsamlı bir resimli koleksiyon ortaya çıkaran Kraliyet Botanik Bahçeleri Kew'den Dr. Shahina Ghazanfar ve botanik ressam Sue Wickison ile “Kur'an'ın Bitkileri” isimli sergi ve kitap projeleri hakkında konuştuk.

Dr. Shahina Ghazanfar ve Sue Wickison.

Serginiz çok etkileyici ve ayrıntılara büyük özen gösterilmiş. Kur’an’da bahsedilen bitkilerin tanımlamaları ve tasvirleriyle ilgili sizi şaşırtan bir şey oldu mu?

Dr. Shahina Ghazanfar: Biz bitkilerin her ayrıntısının doğru olarak resmedilmesine özellikle dikkat ettik. Sue botanik ressam olduğu için bunu oldukça güzel bir şekilde yapabildi. Benim açımdan şaşırtıcı çok fazla bir şey yoktu. Bir Müslüman olarak, zeytin, nar gibi daha yaygın olan bitkileri bildiğim gibi, Kur’an’da bahsedilen hurma palmiyesi gibi bitkileri de her zaman duyuyordum. Fakat benim için kıymetli olan, Kur’an’ın, eğer bu veya şu bitkiyi kullanırsanız ödüllendirileceğinizi veya herhangi bir bitkinin şifalı olduğunu söylememesiydi. Kur’an’da bitkilerden mecazi olarak bahsedilir, örneğin mübarek bir ağaç olarak, yararlı oldukları için korunması gereken bitkiler olarak… Hardaldan, kıyamet gününde hardal tanesi ağırlığında olsa bile her şeyin ortaya çıkarılacağı belirtilerek bahsedilir; böylelikle hiçbir şeyin Allah’ın erişiminden kaçamayacağı gösterilir.

Sue Wickison: Beni şaşırtan bitkilerden biri hurma palmiyesi “Nakhl” ve Kur’an’da bahsedilen tohumun özgün parçaları oldu. “Qitmeer” adı verilen tohumun etrafını saran zarı ve tohumu hurma meyvesinin iç kısmına ve sapına bağlayan ince iplik “Fateel”i biliyordum. Ancak tohum çimlendiğinde yeni sürgünün çıktığı yer olan, tohumun yan tarafında bulunan küçük dairesel çukur “Naqeer”i gerçekten fark etmemiştim. Bu son derece etkileyiciydi ve gözlerim Kur’an tarafından ayrıntılı olarak tarif edilen bu detaylara açıldı. Bu noktada bitkilerin tam da gözlerimizin önünde gizlenmiş ince detaylara sahip olduğunu fark ettim. Bitkilere daha da yakından bakmam gerektiğini anladım.

Sue Wickison, Şeyh Zayid Camii’nde.

Bu projenin ilham kaynağı neydi? Sizi buraya ulaştıran bir süreç miydi yoksa sizi girişimde bulunmaya yönlendiren belirli bir andan bahsedebilir miyiz?

Ghazanfar: Benim kutsal metinlerde, özellikle İncil ve Kur’an’da bahsedilen bitkilere karşı her zaman bir ilgim vardı. Birkaç bitkinin yorumu beni tam anlamıyla ikna etmeyince, kendim araştırma yapmaya karar verdim. Ayrıca, Kew’de olmak, Kew’in muazzam kütüphanesine erişime ve bitkilerin tanımlamaları ve kökenleri için Kew’in geniş koleksiyonlarını kontrol etmeme olanak sağladı.

Wickison: Şeyh Zayid Camii ve cami içindeki bitkisel motifler benim için oldukça ilham vericiydi. Burada geometriden farklı bir şeyler vardı. Bunun dışında hangi bitkilerin ne için kullanıldığı, neden belirli bir yerde olduğu gibi bitkiler hakkındaki sorgulamalarım, onlarla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak istememe ve araştırma yapmama yol açtı. Bu durum beni özellikle Orta Doğu bitkileri hakkında bilgi edinmek için Kew Bahçeleri’ne yönlendirdi. Dr. Shahina Ghazanfar ile tesadüf eseri tanıştık. Onun, Kur’an’daki bitkilerin tarihini ve kültürünü araştırmak için yıllarını harcamış olduğunu, aslında bir sanatçıyla iş birliği yapmak için bir arayış içinde olduğunu öğrendim. Böylece yıllar süren bir dostluk, iş birliği, birbirinin yeteneklerini takdir etme ve farklı kültürleri bir araya getirerek ortak bir hedefe ulaşma süreci başladı. Bu süreç, Shahina’nın Kur’an’daki bitkiler hakkındaki zengin bilgisini ve yıllar süren araştırmalarını ve bunları ayrıntılı ve doğru bir botanik tarzda temsil eden 30 bitki illüstrasyonu içeren, Kraliyet Botanik Bahçeleri Kew aracılığıyla yayımlanan bir kitapla sonuçlandı.

Zeytin ağacı çizimleri.

Kur’an’da bahsedilen bitkileri araştırmaya başladığınızda süreç nasıl ilerledi? Ne tür aşamalardan geçtiniz?

Ghazanfar: Ben Orta Doğu bitkileri üzerine uzun süredir araştırma yapıyor olsam da, tamamen baştan başladığımı söyleyebilirim. Bitkinin Kur’an’da bildiğimiz adını ve etimolojisini takip ettim. Bitkinin (eğer bir gıda bitkisi ise) muhtemelen evcilleştirildiği yerleri belirledim, varsa kültürel tarihini ve tıbbi kullanımlarını araştırdım. Dolayısıyla araştırmam her aşamada, kitaplar, uzmanlar, bitkilere dair kaynaklarla zenginleştirildi. Araştırmamızı, Kew Yayınları tarafından basılan “Kur’an’ın Bitkileri” (İng. “Plants of the Quran”) adlı kitapta yayımladık.

Wickison: Benim için de süreç araştırma ile başladı. Sahada birden fazla gezide bulundum. Doğru türleri tanımlama hususunda Kew Bahçeleri’ndeki botanistlerle iş birliği yaptım. Bitki materyalini doğal yaşam alanında ve ayrıntılarıyla yakından görebilmek için yüksek çözünürlükte fotoğraflama ve belgeleme yaptım. Bu önceden yapılan elle yapılmış renk notlarının kaybolmaması için oldukça önemliydi. Daha sonra presleme aşaması geliyordu. Burada bitki materyalini kurutarak kurutulmuş bir herbaryum örneği oluşturdum. Ardından belirli bitkilerin yapılarını korumak için onları bir çözelti içinde askıya aldım. Bu salamura/dondurma aşamasıydı. Bitkinin yapısını anlamak ve Haloxylon gibi bazı türlerde çıplak gözle görülmeyen ince detayları görmek için çiçeğin parçalarını mikroskop altında inceledim. Bu süreçte bitkiyi tam olarak anlamak için onunla ilgili mümkün olduğunca çok bilgi edinmek elzemdi.

Araştırma sürecinde, Kur’an’da bahsedilen bitkiler için doğru referansları bulmak ve yüzyıllardır aynı şekilde yetiştirilen bitkileri bulmak için Umman ve Abu Dabi’ye mevsimsel seyahatler yaptınız. Bu seyahatler nasıl geçti? Aradığınızı bulabildiniz mi?

Ghazanfar: Umman’da yaşadım ve ders verdim. Orada Umman’ın bitki örtüsü hakkında yazılar yazdım ve Birleşik Arap Emirliklerindeki bitkiler üzerine de bir çalışma yaptım. Sue’nun çizdiği bitkileri bulmasına yardımcı olabildiğim için mutluyum.

Wickison: Bitkilerin yerel bilgisine sahip olan ülkelerdeki kişilerle ve belirli bitkilerin nerede bulunduğunu bilen kişilerle görüştüm. Herkesin son derece yardımcı, destekleyici ve ilgiliydi. İhtiyacım olan pratik bilgileri bana sundular. Bunun dışında bitki gelişiminin farklı aşamalarını yakalamak için yılda en az iki kez, bitkilerin çiçeklenme ve meyve verme dönemleri gibi dönemlerde seyahatler yapmam gerekiyordu. Bu bitkinin genel yaşam döngüsünü göstermek için önemliydi. Ben de ihtiyacım olan her şeyi bulana kadar aramaya devam ettim.

Hz. Muhammed’in hadislerinde de birçok bitki geçiyor. Çalışmalarınıza buradan devam etmek ilginç olabilir mi?

Ghazanfar: Şu anda Orta Doğu’nun antik çağdan günümüze kadar olan tıbbi bitkileri üzerine bir kitap yazıyorum. Bu araştırma için birkaç yerden burs imkânına sahip oldum. Bu kitap, Hz. Muhammed’in hadislerinde geçen bitkileri, Orta Doğu’da uzun zamandır kullanılan birçok bitkiyi ve zamanla kullanımlarını yitiren bazı bitkileri içeriyor.

Wickison: Evet! Bu bir sonraki adım için harika bir fikir olurdu. Fakat ilk proje tamamen kendi finanse ettiğim bir projeydi. Bu, seyahat ve araştırmadan illüstrasyona, büyük çalışmaların taranmasından video çalışmalarına ve kitabın tasarımına kadar her yönünü kapsadı. Bu yüzden hadislerdeki bitkiler üzerine çalışmak, yapmak istediğim bir şey olsa da bir sponsor bulmam gerekir.

Ziyaretçilerden ne tür geri bildirimler aldınız?

Wickison: Sergiyi ziyaret eden insanlardan inanılmaz derecede olumlu geri bildirimler aldık. Sanırım rekor sayıda ziyaretçimiz oldu. İşin bütünü için yapılan bu övgüler ve olumlu geri bildirimler, insanların sergiyi tam manasıyla gördüklerinde işin ölçeğini, ayrıntılarını ve doğruluğunu anladıklarını ve bitkileri sayfalarda hayata geçirdiğimizi fark ettiklerini gösteriyor. Sergi halkla bağlantı kuruyor ve umuyorum ki henüz çok yeni yayımladığımız kitap da aynı etkiyi yaratacaktır.

Aslanağzı çiçeği (İng. Pom pom flowers)

Bu sergiyle ne tür bir mesaj vermeyi umuyorsunuz ve botanik sanatının kültürel anlayışın geliştirilmesindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ghazanfar: Görselin dâhil olduğu bir metin, herhangi bir mesajı iletmek için belki de en iyi yol. Umarım, Kur’an’daki bitkilerin tasvirlerini bilgilendirici metinlerle birlikte sunduğumuz kitabımız, insanları bitkilerin değerini sadece besleyici veya süs olmaları yönüyle değil, aynı zamanda onlarla ilişkilendirilen kültürle birlikte anlamaya teşvik eder.

Wickison: Farklı kültürlerden geniş bir kitleye hitap ettik. Müslüman veya gayrimüslim herkesin bitkilerin kullanımını vurgulayan bu eserleri takdir etmesi önemliydi. Bu bitkiler, Kur’an’da önemli ve özel olmalarının yanı sıra, diğer kültürlere de geçerek ortak bir zeminde birlik yaratırlar. Birbirimizin kültürlerindeki bitkilerin güzelliklerini ve kullanımlarını takdir etmemize yardımcı olurlar.

Tabiat pedagojisi bize, doğanın tüm canlılar için ortak bir kaynak olduğunu söyler. Bu açıdan, projenizin “öteki”ini anlamaya katkı sağladığını söyleyebilir miyiz?

Wickison: Evet, Kur’an’daki bitkiler coğrafi sınırları aşar çünkü bunların birçoğu diğer kültürlerde de bulunur ve benzer şekillerde kullanılır. Doğanın mükemmel bir tasarım ve simetriye sahip olduğuna ve tüm dinleri ve kültürleri bir araya getirerek hayatımızı pek çok yönden zenginleştirdiğine inanıyorum.

Ghazanfar: Umuyorum ki, sergimiz ve kitabımız, bitkileri ve onları nasıl ve neden değerlendirmemiz gerektiği konusundaki anlayışımızı artırır. Bitkilere sadece besin veya şifa sağlayıcı oldukları için değil, aynı zamanda onlarla ilişkilendirilen bir kültürü de taşıdıkları için değer vermeliyiz. Bitkileri ve onlarla ilişkili olan kültürü korumalıyız. Bu mesaj, günümüzde bitki yaşamının korunması ve muhafaza edilmesi için özel bir dikkat gerekirken sadece İslam dünyası için değil, herkes için geçerli olmalıdır.

Burak Nuri Gücin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler