“Göçmen İşçi Almak Yerine Daha Fazla Çalışmalıyız”
Almanya'nın nitelikli iş gücü açığını kapatmak için göçmen işçi alımının arttırmak bazı uzmanlara göre, maliyetleri ve enflasyonu artıran bir yol. Bunun yerine, haftalık çalışma saatlerini arttırmayı öneriyorlar.
Avrupa ülkelerindeki nitelikli iş gücü açığını kapatmak maksadıyla uzmanların bir kısmı göçmen işçi alımını arttırmayı önerirken diğer bir kesim ise topluma uyum sürecinin maliyetlerine dikkat çekerek çalışma saatlerini arttırma alternatifini öneriyor.
Avrupa Birliği İstatistik Dairesinin derlediği 2022 verilerine göre, AB vatandaşları işlerinde ya da birinci işlerinde haftalık ortalama 36,4 saat çalışıyor. Türk vatandaşları ise 42,9 saatlik haftalık çalışma süresiyle 35 ülke arasında birinci sıraya yerleşmiş durumda. Listenin sonunda ise haftalık 32,4 saatlik çalışma süresiyle Hollanda yer alırken, Almanya 34,6 saatlik çalışma süresiyle AB ortalamasının altında konumlanıyor.
“Göçmen İşçi Almak Yerine Daha Fazla Çalışmalıyız”
Ülke gündeminde daimi bir yere sahip olan bu konuyla ilgili konuşan Alman Ekonomi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Michael Hüther, haftalık çalışma saatlerinin artırılmasını önerdi.
Almanya’da emeklilik yaşının yükseltilmesi gerektiğini uzun süredir savunuluyordu. Buna gerekçe olarak giderek emekli nüfusun artarken çalışan nüfusta yaşanan düşmesi ve bunun da dolaylı olarak fiyatların artmasına neden olması gösteriliyordu. 2029 yılına kadar emekli maaşı kademeli olarak 65’ten 67’ye yükseltilecek. Michael Hüther, emeklilik yaşının daha yükseltilmesinin siyasi açıdan uygulanmasının zor olduğunu düşünüyor ve bu nedenle 42 saatlik bir haftadan yana.
Hüther, “Haftada 4 gün çalışma modeli yerine İsviçre’nin yaptığı gibi daha fazla çalışmalıyız.” sözleriyle mesai saatlerini uzatmanın altını çizdi. Mesai saatlerinin uzatılmasının nitelikli personel eksikliğini azaltacağını belirten Hüther, “İsviçre (36,3 saat) ve İsveç’te (35,9 saat), Almanya’dan yılda yaklaşık 300 saat daha fazla tam zamanlı çalışma gerçekleşmektedir” dedi.
Kalıcı Stagflasyon İhtimali
Hüther, diğer ekonomi ve iş piyasası uzmanlarının nitelikli işçi eksikliğine çözüm olarak Almanya’ya yılda 1,5 milyon nitelikli göçmenin alınmasına karşı çıktı:
“Bir milyondan fazla göçmen, entegrasyon maliyetlerini önemli ölçüde artırır. Çalışma saatlerinde artış olmadan, en iyi senaryoda önümüzdeki birkaç yıl içinde yüzde 0,5 ile 0,75 arasında bir büyüme elde edilebilir; ancak enflasyon yüzde 3-3,5 seviyelerinde olur. Bu, kalıcı stagflasyon senaryosu olarak istenmeyen bir durumu ifade eder.”
Almanya’da geçtiğimiz haftalarda AB dışından Almanya’ya gelmesi muhtemel nitelikli işçilere yönelik göç mevzuatını kolaylaştıran bir yasa değişikliği paketi kabul edilmişti. Yıllık işçi göçünün taban ve tavan hacmiyle ilgili tartışmalar sürecek olsa da göçmen işçi alımının önemi ekonomik gelişmenin sürdürülmesi ve emeklilik sisteminin işlenirliğini sağlamak açısından yadsınamayan bir gerçek. Özellikle ülkenin doğusundaki bazı yerel yönetimler, iş gücü açığını kapatmak ve ülkenin diğer kesimleriyle olan ekonomik makası azaltmak amacıyla yabancı işçiler için daha cazip olmayı önemsiyor.
Aşırı Sağ, Lautsiz’deki Ekonomik Gelişmeye Engel
Linyit madenciliğinin sona ermesinin yol açtığı ekonomik zorluklara cevaben Almanya’nın Polonya sınırındaki Lautsiz bölgesinin rekabet gücünü güçlendirilmesi amaçlanıyor. Bu plan doğrultusunda söz konusu bölgeye milyonlarca avroluk devlet fonu akıyor. Lausitz Ekonomi Bölgesi yönetimine göre, aşırı sağcılık, Branderburg eyaletinin güneyindeki gelişmekte olan bu bölgenin ekonomik kalkınması için en büyük tehlikelerden biri. Lausitz Ekonomoi Bölgesi Genel Müdürü Heiko Jahn, verdiği demeçte “Hâlihazırdaki boş pozisyonları dolduramıyoruz.” dedi ve ekledi:
“Ekonomik olarak bir geleceğe sahip olmak için kozmopolit olmak bizim çıkarımıza. Yabancı kalifiye işçiler olmadan yaşam standartlarımızı korumamız mümkün olmayacak. Zaten bir sorunumuz var ama bu sadece açıkten konuşulmuyor. Cottbus-Seftenberg Brandenburg Teknik Üniversitesi bünyesinde (BTU) çok sayıda yabancı öğrencimiz var. Eğitimlerini tamamladıktan sonra burada kalmaları lazım çünkü artık onlara artık iyi iş pozisyonları da sunabiliyoruz. Fakat bu gerçekleşmiyor. BTU mezunları, Laustiz’de kalmıyor. Bu acımacısz bir gerçek. Herkes onlara karşı açık fikirle ve insan sevgisiyle yaklaşıp yardımcı olursa burada kalırlar.”
Jahn, devamında aşırı sağ siyasete olan daha güçlü eğilimin eyaletin çoğunluğuna genellenmemesi ve abartılı yorumlar yapılmaması konusunda ihtiyat davranmak gerektiğini söylese de aşırı sağcı Almanya İçin Altenatif Partisi (AfD) Branderburg’da Almanya ortalamasına kıyasla daha güçlü bir seçmen desteğine sahip. AfD, eyalette Anayasayı Koruma Dairesi tarafından 2020 yılından bu yana şüpheli aşırı sağcı vaka olarak sınıflandırılıyor. AfD’nin gençlik örgütü Junge Alternative de geçtiğimiz haftadan bu yana güvenlik tehdidi oluşturmayan aşırı sağcı girişim olarak sınıflandırılıyor. Eyalet Başbakanı Bakan Dietmar Woidke (SPD) de, daha önce aşırı sağcılık ve ırkçılığın ekonomik kalkınma için bir tehlike olabileceği uyarısında bulunmuştu. (P)