'Filistin-İsrail'

Birleşik Krallık’ın Filistin Sınavı: Hükûmet ve Toplumun Tepkisi

Birleşik Krallık'ta hükûmet İsrail'e destek verirken aynı zamanda bir denge arayışında. Siyasi liderlerin açıklamaları parti içi tartışmalara yol açarken medya ve toplum kesimlerinin konuya yaklaşımları ve beklentileri farklılıklar gösteriyor.

Birmingham şehrindeki bir Filistin'e destek gösterisi. Fotoğraf: Cal Ford - Shutterstock.

Geçtiğimiz hafta Gazze şeridinde yaşananlar ve İsrail’in sivillere yönelik uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen hava saldırıları ve ambargo uygulamaları dünyanın gündemine oturdu. Yıllardır süregiden Filistin-İsrail meselesine Batılı ülkelerde siyasilerin ve toplumun verdiği tepkilerin ise birbirinden ayrıştığı görülüyor.

Dünya basınında ve siyasetinde İsrail ve Filistin arasında karşılıklı bir savaş sürdüğüne dair benimsenen anlatı, Gazze’deki bir hastanenin bombalamasıyla sorgulanmaya başladı. İsrail’e koşulsuz destek açıklamaları yapan siyasilerin aksine bir çok insan İsrail’in bölgede savaş suçu işlediğini savunuyor.

İşçi Partisi Liderinin Açıklamaları Parti İçinde Tartışma Yarattı

Yaşananların Birleşik Krallık’taki yansımalarına bakıldığında ise son yıllarda Filistin-İsrail meselesinin, özellikle Birleşik Krallık’ta sol siyasi görüşe sahip olanlar için duygusal açıdan yüklü bir konu olduğu söylenebilir. Gazze Şeridi’nde yaşanan son gelişmelerin ardından bu konudaki hassasiyet daha da arttı. Birleşik Krallık, birçok Avrupa ülkesinin aksine bu konuda tarihsel olarak nispeten ifade özgürlüğüne izin vermiş olsa da, Başbakan Rishi Sunak liderliğindeki Muhafazakar Parti hükûmetinin son açıklamaları ifade özgürlüğü konusunda ülkedeki endişeleri artırdı.

İşçi Partisi lideri Keir Starmer’in de İsrail’e destek veren açıklamalarda bulunması parti tabanında büyük tepkiye yol açtı. İşçi Partisi’nin artık Jeremy Corbyn dönemindeki parti olmadığı konuşulurken, Starmer’in açıklamaları sonrası parti içinde gerçekleşen istifalar da parti içinde yaşanan rahatsızlığı kanıtlamış oldu.

Ülkede başta sol görüşlüler olmak üzere pek çok vatandaş Filistin davasıyla dayanışma içinde olduğunu ifade ederken, İsrail’in eylemlerini destekleyenler de bulunuyor. Birleşik Krallık toplumundaki bu bölünmenin, Filistin-İsrail meselesi konusundaki daha geniş küresel bölünmeyi yansıttığı söylenebilir.

Hükûmet ve Medyanın Yaklaşımı

Hükûmet tarafı İsraillilerin can güvenliğinin tehlikede olduğunu öne sürerek birçok kişi tarafından ifade özgürlüğüne tehdit olarak algılanan müdahale ve açıklamalarda bulundu. Filistin hakkındaki bir kitabın Londra’daki lansmanı Metropolitan Polisi tarafından güvenlik kaygıları nedeniyle iptal edildi. Birleşik Krallık İçişleri Bakanı’nın Filistin bayrağı taşımak ve özgürlük marşları söylemenin terörle bağdaştırılabileceğini belirtmesinden birkaç gün sonra Manchester’da Filistin bayrağı taşıyan üç protestocu tutuklandı. Hükûmetin gözünde Filistin’i desteklemenin Hamas’ı desteklemekle eşdeğer görüldüğü söylenebilir.

Bununla birlikte bazı Yahudi okullarının kapısına protesto amaçlı kırmızı renkli boya sürülmesi Filistin davasını destekleyenler tarafından da kınandı. Filistin – İsrail meselesindeki taraf olma durumunun Birleşik Krallık’taki Yahudiler ve Filistinlilerin birlikte huzur içinde yaşamasına engel olmasından endişelenenler de var.

Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerine bakıldığında İsrail’in soykırım girişiminin The Guardian ve Sky News’te İsrail-Hamas savaşı olarak tanımlandığı, BBC’de İsrail-Gazze savaşı, The Times’ta ise İsrail savaşta başlığı altında ele alındığı görülüyor. Bu gazetelerin ortak noktası ise 17 Ekim’de Gazze’deki bir hastanenin bombalanması haberini internet sitelerinde Biden’ın saldırıyı aslında Hamas’ın yaptığı yönündeki açıklamasıyla birlikte vermeyi tercih etmiş olmaları.

Ayrıca BBC, haber kanalında Filistin’e destek yürüyüşünü Hamas’a destek yürüyüşü olarak anons etmiş, daha sonra bu ifadenin yanlışlıkla sarf edildiğine dair bir düzeltme açıklaması yapmıştı. Ancak söz konusu medya kanallarının söylemleri ve hükûmetin tutumuna rağmen toplumda güçlü bir Filistin desteği olduğu yadsınamaz. Özellikle de İngiltere’nin en metropol şehri olan Londra’da gerçekleştirilen ve yüzbinlerce kişinin katıldığı Filistin’e destek yürüyüşü bu meseleye dair toplumdaki duyarlılığın bir yansıması olarak görülebilir. Liverpool, Manchester, Cambridge ve Edinburgh gibi şehirlerde de yoğun katılımlı destek yürüyüşleri gerçekleştirildi.

Filistin’le Dayanışma Protestoları

Sunak hükûmetinin Filistin bayrağı taşıma ve Filistin yanlısı şarkılar söylemenin suç sayılabileceğini ifade etmesi bir yıldırma stratejisi olarak algılandı ve açıklamanın ertesi günü gerçekleşen Filistin’e destek yürüyüşüne katılımcıların Filistin bayraklarıyla gitmelerine engel olamadı. Yürüyüşü düzenleyenler sosyal medya aracılığıyla avukatlar tarafından hazırlanan bir metinle katılımcılara yürüyüş öncesinde yasal haklarına dair bilgilendirme yaptı. Yürüyüşe aralarında İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn’in de bulunduğu birçok farklı etnik, kültürel ve ideolojik arka plandan insan katıldı. Protestoya çocuklarıyla gelen aileler de vardı.

Katılımcılar hükûmetin Filistinlilerin yaşadığı zulme dair hiçbir şey söylememesine öfkelilerdi. Birkaç katılımcının polise cisim atma nedeniyle tutuklandığı söylenmekle birlikte iletişime geçtiğimiz katılımcılardan biri sorunsuz geçen yürüyüşte az sayıda polisin bulunduğunu ve kendilerine hiç müdahale edilmediğini belirtti.

Filistin halkına yönelik bu tabandan gelen destek gösterisi, Birleşik Krallık toplumunun Filistin meselesine olan kalıcı bağlılığını gösteriyor. Halkın tepkisini gösterme şekli sadece bu büyük ölçekli gösteriler değil. Özellikle sosyal medyanın, insanların gelişmeleri paylaştıkları, destek topladıkları ve düşüncelerini dile getirdikleri güçlü bir araç olduğu biliniyor. Sosyal medya paylaşımları sayesinde aktivistlerden, sadece Gazze’de yaşananlardan endişe duyan sıradan insanlara kadar herkes desteğini ifade edebiliyor. Bu desteklerin kamuoyunu ve hatta hükûmet politikasını şekillendirmede etkili olup olamayacağını ise zaman gösterecek.

Hükûmet Filistin Meselesinde Denge Arayışında

Birleşik Krallık’ın resmî haber kaynaklarına göre Sunak, Filistin lideri Mahmoud Abbas ile gerçekleştirdiği görüşmede ülkesinin barışın sağlanması için Filistin Yönetimi’ne destek sözü verdi. Gazze’ye yapılacak insani yardım ve koruma tedbirlerinden ve Birleşik Krallık’ın iki devletli çözümü desteklemeye devam ettiğinden bahsetti. Sunak’ın bu girişimi ilk günlerdeki tek taraflı İsrail desteğini dengeleme çabası olarak yorumlandı.

İşçi Partisi lideri Starmer ise Gazze’de insani yardım koridorları açılması gerektiğini söyleyip “masum Filistinliler dünyanın kendilerini sadece izlemeyip harekete geçtiğini bilmeli” dedi. Starmer İslamofobi ve antisemitizmin de yükselişe geçtiğini fark ettiklerini ekledi.

Londra’da yüzlerce Müslüman bir araya gelip işlek bir caddede namaz kıldı. Toplumun Filistin desteği karşısında orta yolu bulmaya çalıştığı iddia edilen Sunak hükûmeti ise İsrail’e desteğini yinelemeye devam ediyor. İsrail’in saldırı ve kısıtlamalarına karşı Birleşik Krallık toplumunun öfkesinin siyasette nasıl karşılık göreceği ve hükûmetin demokratik değerlere bağlılığı ile ulusal güvenliği sağlama sorumluluğu arasında nasıl bir denge kuracağı ise merak konusu.

Burçin Bayram

Çeşitli yayın organlarında içerik üreticiliği ve editörlük yapmış olan Burçin Bayram lisans eğitimini Sinema-Televizyon ve Psikoloji alanlarında tamamlamıştır. Klinik Psikoloji üzerine uzmanlaşan Bayram, Londra’da yaşıyor.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler