'Dosya: "Organ Nakli ve Organ Bağışı"'

Hristiyanlık ve Yahudilik Perspektifinden Organ Nakli ve Organ Bağışına Bakış

Organ bağışı ve organ nakli tıbbi ve etik bir soru olmanın ötesinde dinî perspektiften de farklı şekillerde değerlendirilen bir konu. Hristiyanlık ve Yahudilikte organ nakli konusunda mutabakatlar ise hayli fazla.

©©Anna Nass/shutterstock.com

Organ bağışı ve organ nakli, tıp biliminin ilerlemesiyle birlikte, etik ve dinî boyutlarıyla önemli bir konu hâline gelmiştir. Özellikle tarihsel süreç içinde organ nakli Hristiyanlık ve Yahudilik bağlamında önemli etik ve dinî sorunlarla karşılaşmıştır. Antik dönemde organ nakli konusundaki bilgiler sınırlıydı ve bu tür müdahaleler genellikle dinî ritüellerle bağlantılıydı. Orta Çağ’da cerrahi becerilerin artmasıyla birlikte organ nakli ihtiyacı daha belirgin hâle geldi. Ancak bu dönemde organ nakli etik sorunları gündeme getirmedi; çünkü teknik kapasite talebi karşılamaktan uzaktı. Modern dönemde ise organ nakli ile birlikte etik sorular, tıp ve dinî öğretiler arasındaki kritik bir etkileşimi ortaya çıkardı.

Hristiyanlık ve Yahudilikte Organ Nakli ile İlgili Normatif Durum

Hristiyanlık ve Yahudilikte normatif durum, kutsal metinlerin yorumlanmasını içerir. İncil’de insan vücudunun “tapınak” olarak nitelendirilmesi, organ bağışı ve nakli konusunda belirsizliğe yol açar. Kimi Hristiyanlar, bu ifadeyi bedenin kutsallığına vurgu olarak değerlendirirken, diğerleri organ bağışının bu kutsallığı ihlal ettiği görüşündedir.

Yahudilikte ise, hayatın kutsallığı vurgulanır ve bu da organ bağışı konusunda bir öncelik oluşturabilir. Ancak bu bağlamda da kutsal metinlerin nasıl yorumlandığına bağlı olarak farklı görüşler ortaya çıkabilir. Hristiyanlık ve Yahudilikteki din bilginleri, genellikle organ bağışı ve organ nakli konusundaki sorulara cevap ararken kutsal metinlere, geleneklere ve etik prensiplere dayanırlar. Bazı din bilginleri, insan hayatını koruma gerekliliğini vurgularken, diğerleri organ bağışını insanlık hizmeti olarak değerlendirir.

şDin bilginlerinin bu konudaki çeşitliliği, din içindeki farklı mezhep ve akımların etkilerini de yansıtabilir. Örneğin Katolik Kilisesinin lideri konumundaki Papa Francesco organ bağışı konusunu vaazlarında konu edinmiş, hatta bağışta bulunmak gerektiğini vurgulamıştır. Aynı şekilde bir önceki Papa Benedikt Organ Bağış Kartının bulunduğunu ifade etmiştir. Organ bağışı, sadece dinî bir mesele değil, aynı zamanda sosyo-kültürel faktörlere de bağlıdır. Toplumların, kültürlerin ve devletlerin organ bağışına yaklaşımı, dinî görüşlerin yanı sıra eğitim düzeyi, sağlık sistemi ve hukuki düzenlemeler gibi faktörlere de bağlıdır. Bu bağlamda organ bağışının toplumsal kabulünü anlamak için sosyo-kültürel bir analiz yapmak önemlidir.

Katolik Kilisesi ve Organ Bağışı

Katolik Kilisesi, organ bağışını genellikle destekleyen bir tutum sergiler. Kilise organ bağışını sevgi ve yardımseverlik eylemi olarak değerlendirir ve insan hayatını kurtarmak veya yaşam kalitesini artırmak amacıyla yapılan bağışları olumlu bir şekilde değerlendirir. Ancak vücudun kutsallığına vurgu yapar ve organ bağışının gönüllü ve bilinçli bir şekilde yapılması gerektiğini belirtir.
Öte yandan Katolik Kilisesinin organ bağışına dair tutumu bu prensipleri temel alır ve kilisenin genel etik öğretileri ile uyumlu bir şekilde organ bağışını teşvik eder. Ancak bu öğretiler genellikle yorumlama ve dinî otoritelerin görüşlerine dayanır, kesin metinlere dayanmaz. Bu durum organ bağışı ve naklinin dinî ve etik boyutlarının karmaşıklığını ve çeşitliliğini yansıtır.

Protestanlık ve Organ Bağışı

Protestanlık geniş bir mezhep yelpazesine sahip olduğu için, organ bağışına dair tutumlar da mezheplere ve cemaatlere göre değişebilir. Ancak genel olarak Protestanlık insan hayatının kutsallığını ve sevgi ile yardımlaşma prensiplerini vurgulayan Hristiyan öğretilerine dayanarak organ bağışını destekler. Özellikle sevgi, yardımseverlik ve insan hayatının korunmasıyla ilgili İncil öğretileri bu tutumu şekillendirir.
Protestanlıkta İsa’nın öğretilerinde ve İncil’deki birçok yerde, sevgi ve yardımseverlik vurgulanır. Bu bağlamda organ bağışı, bir kişinin sevgi ve yardımseverlikle diğer insanlara hizmet etme amacını yansıtabilir. Protestan öğretilerinde insan hayatının kutsallığı vurgulanır. İnsanın Tanrı’nın imgesi olarak yaratıldığına dair inanç, yaşamın kutsallığını koruma sorumluluğunu beraberinde getirir. Bu bağlamda organ bağışı, bir kişinin hayatını kurtarmak veya yaşam kalitesini artırmak amacıyla yapılan bir eylem olarak desteklenebilir. İsa’nın öğretilerinde ve İncil’de insanların birbirlerine yardım etme ve iyilik yapma sorumluluğu vurgulanır.

Ortodoks Hristiyanlık ve Organ Bağışı

Ortodoks Hristiyanlık, genellikle organ bağışını destekleyen bir tutum sergiler. Bu mezhep, insanların sevgi ve yardımseverlikle birbirlerine hizmet etmelerini teşvik eder. Ancak organ bağışının bireysel tercihlere ve vicdana bağlı olarak yapılması gerektiğine inanır.
Hristiyanlık geniş bir dinî yelpazeye sahip olduğu için, organ bağışına karşı olanlar arasında da çeşitli görüşler ve gruplar bulunabilir. Ancak genel olarak Hristiyanlık içinde organ bağışına karşı olanlar şu gruplar altında değerlendirilebilir: Bazı muhafazakâr Hristiyan gruplar vücudun bütünlüğüne vurgu yaparak organ bağışının reddine eğilim gösterebilirler. Bu gruplar vücut parçalarının ayrılmasını, insan bedeninin kutsallığını ihlal etmek olarak değerlendirmektedirler.

Bazı Hristiyanlar organ bağışının ticari amaçlarla kötüye kullanılmasından endişe duyabilirler. Organ ticaretinin veya organların kötüye kullanımının etik olmadığını düşünen bireyler, bu nedenle organ bağışına karşı çıkabilirler. Aynı şekilde doğal ölümü beklemenin veya Tanrı’nın iyileşmeye olanak tanımasının önemine vurgu yaparak organ bağışının gerekliliğini reddedebilirler. Bu görüşe göre, Tanrı’nın bir kişiyi iyileştirmesi için doğal süreci beklemek, organ bağışından daha uygun bir seçenektir.

Ortodoks Hristiyanlık, genellikle organ bağışını destekleyen bir tutum sergiler. Ancak bu konuda bireysel tercihler ve vicdanın önemli bir rol oynadığı kabul edilir. Hristiyanlık genelinde organ bağışı konusunda farklı görüşler ve tutumlar bulunmaktadır. Bu çeşitlilik Hristiyanlığın geniş yelpazesini ve bireysel inançların çeşitliliğini yansıtır. Bu nedenle organ bağışı konusunda bir karar verirken bireylerin kendi dinî inançlarına, vicdanlarına ve kilise liderlerinin öğretilerine başvurmaları önemlidir. Bu organ bağışının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde anlaşılmasına ve uygulanmasına yardımcı olabilir.

Yahudilik ve Organ Bağışı

Yahudilik dünyanın en eski monoteist dinlerinden biridir ve etik, ahlaki ve dinî değerlerin bir dizi karmaşık ve çeşitli yorumunu içerir. Bu konu hayatın kutsallığı, pikuach nefesh ilkesi, gönüllülük ve bilinçlilik, etik ve hukuki boyutlar gibi bir dizi önemli Yahudi değeri ve prensibi ile yakından ilgilidir. Yahudilikte hayatın kutsallığı önemli bir prensiptir. Talmud ve diğer kutsal metinler, yaşamı korumanın ve başkalarına yardım etmenin büyük bir değer olduğunu vurgular. Bu bağlamda organ bağışı ve nakli, hayatı koruma amacına hizmet ettiği için olumlu bir eylem olarak görülebilir.

Yahudilikteki “pikuach nefesh” ilkesi, hayatın kutsallığını koruma amacını taşır. Bu ilke bir kişinin hayatını kurtarmak veya yaşam kalitesini iyileştirmek için yapılan tıbbi müdahaleleri destekler. Organ bağışı da bu ilke kapsamında değerlendirilebilir. Yahudi öğretilerine göre, organ bağışı gönüllülük esasına dayanmalı ve bireyin kendi bilinçli tercihine bağlı olmalıdır. Bu organ bağışının tamamen gönüllü bir eylem olması ve kişinin kendi vicdanına dayanması gerektiği anlamına gelir. Yahudi etik kuralları, organ bağışının adil ve etik bir şekilde yapılmasını vurgular. Organ ticareti veya manipülasyonu gibi etik olmayan uygulamalardan kaçınılmalıdır. Hukuki düzenlemeler, organ bağışı konusunda açık kurallar koymaz, ancak etik prensiplere dayalı bir yaklaşımı destekler.

Yahudilikte organ bağışına karşı olan görüşler de bulunabilir. Ancak bu görüşler genellikle bireysel tercihlere, mezheplere veya dinî otoritelere göre değişiklik gösterebilir. Bazı Yahudi bilginler ve cemaatler, bedenin kutsallığına vurgu yaparak organ bağışını reddedebilirler. Bu görüşe göre, insan vücudu, Tanrı tarafından verilmiş bir hediye olarak kabul edilir ve bu nedenle vücudun bütünlüğüne dokunmak, bedenin kutsallığına saygı göstermemek anlamına gelebilir. Ahiret inancı güçlü olan bazı Yahudi bireyler organ bağışının, ölümden sonra bedenin tam bir şekilde dirilişine engel teşkil edebileceğini düşünebilirler. Bu nedenle ahiret inancına sahip olanlar organ bağışını reddedebilirler. Yahudi cemaatler arasında, organ ticareti veya organların kötüye kullanılması endişesiyle organ bağışına karşı çıkanlar da olabilir. Bu kişiler, organ bağışının adil ve etik bir şekilde yönetilmediği durumlardan endişe duyabilir ve bu nedenle bu tür bir sistemi desteklemeyebilirler.

Sonuç olarak Hristiyanlık ve Yahudilikte organ bağışı ve nakli konusundaki fıkhi durum, karmaşık bir yapıya sahiptir. Tarihî süreç, normatif durum, din bilginlerinin bakış açısı ve sosyo-kültürel etkiler, bu konudaki çeşitliliği anlamamıza yardımcı olabilir. Ancak her iki dinin de organ bağışını destekleyen ve karşı çıkan görüşleri içerdiği unutulmamalıdır. Organ bağışı ve nakli konusundaki bu çeşitlilik, dinlerin ve kültürlerin evrimini ve adaptasyonunu yansıtan bir zenginliği temsil eder.

Kaynaklar
Holznienkemper, Thomas: Organspende und Transplantation und ihre Rezension in der Ethik der abrahamitischen Religionen. Münster: LIT Berlag, 2005.
Bektas, Neslihan: ‘Religions’ Perspective on Organ Donation and Transplantation: Systematic Review. Journal of Medical Ethics-Law and History, 2023.
Abraham, Samuel P.: Ethical aspects of organ transplantation: role and imolicatıins for nurses. International Journal of Science and Research Methodology, 2021.
Karaman, Fikret: Organ Nakli ve Dinî Boyutu Üzerine Bir Değerlendirme. Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, 2019.

Abdullah Ergün

Frankfurt Goethe Üniversitesinde İslam İlahiyatı ve Din Bilimleri eğitimini tamamlayan Ergün, 2020 senesinden bu yana imam-hatip eğitimi ve ileri eğitim programları bağlamında Menar Enstitüsü Müdürlüğünü ve Almanya İslam Konseyi bünyesinde dindarlararası iletişim çalışmalarını yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler