'Sosyal Yardım'

Almanya’da Dindarlar Yardımlaşmaya Daha Meyilli

Almanya'da yapılan bir araştırmada dindarlığın yardım yapma eğilimini arttırdığı tespit edildi. Dinî inancın dayanışmayı teşvik ettiğini tespit eden rapora göre, toplumda güvensizlik hissinin artarken en güvensiz hissedenlerin başında Müslümanlar var.

22 Mart 2024 bgucin
Fotoğraf: Sergey Novikov - Shutterstock.

Almanya’da yapılan periyodik bir araştırmaya göre, dindar insanlar bağış yapmaya toplumun genelinden daha istekli. Dinin sosyal davranışlara olan etkisini ölçen Din Monitörü isimli araştırmada bu sefer dinin dayanışma olgusuna etkisi araştırıldı. Temsilî araştırma kapsamında yaklaşık 11 bin kişiyle anket yapıldı.

Ankete Göre Dindardar Yardım Yapmaya Daha İstekli

Bertelsmann Vakfı’nın Die Zeit gazetesinde yayımlanan Din Monitörü başlıklı araştırmasının son bulguları, 2022 yılında Hristiyanların yaklaşık yüzde 71’inin ve Müslümanların yüzde 69’unun hayır kurumlarına bağışta bulunduğunu tespit etti. Bağışta bulunma oranı herhangi bir dinî aidiyeti olmayanlarda ise yüzde 59’da kaldı.

Bulgulara göre, mültecilere yardım etme isteği de dindarlar arasında yüksek seviyede: Burada kişilerin dinlerinin yardım edilecek kişilerin tercihinde rol oynadığı ortaya çıkıyor. Örneğin, Hristiyanların yüzde 82’si öncelikle Ukraynalılara yardım edeceklerini belirtirken, Müslümanların yüzde 88’i öncelikle Suriyelileri destekleyeceklerini ifade ediyor.

Bertelsmann Vakfı’nın anketi genel olarak Alman toplumunda yüksek derecede dayanışma olduğunu ortaya koyar nitelikte. Araştırmaya göre özellikle kriz durumlarında Almanlar güçlü bir dayanışma duygusu sergiliyor. Katılımcıların yüzde 73’ü 2021 yılında Ahrtal’de yaşanan sele benzer bir felaket durumunda tekrar bağışta bulunacaklarını belirtirken, yüzde 63’ü de Türkiye ve Suriye gibi başka bir ülkede deprem olması durumunda bağışta bulunacaklarını ifade etti. Burada da bağış yapma isteği dindarlar arasında yaklaşık yüzde 10 puan daha fazla.

Ankete göre, dinine bağlı insanların yüzde 31’i gönüllü olarak da çalışıyor. Gönüllü faaliyetlere katılanların oranı, dindar olmayanların neredeyse iki katı (yüzde 17). Araştırmanın direktörü Yasemin El-Menouar, araştırmanın bulgularını sunduğu Die Zeit gazetesindeki yazısında, gönüllülüğün doğası gereği dindarlara daha yakın olduğunu belirtiyor: “Dinî topluluklar sosyal katılım için maliyeti az ve doğal fırsatlar sunuyor.”

“Dinî İnanç Dayanışmayı Teşvik Ediyor”

El-Menouar, dinlerin toplum üzerinde genellikle beklenenden daha olumlu bir etkisi olduğunu da aktarıyor: “Dinî inancın dayanışmacı davranışları teşvik ettiğini söyleyebiliriz.” İlaveten El-Menouar giderek sekülerleşen bir toplumda, genel olarak dinlere ve aynı zamanda dinî gruplara karşı çekincelerin güçlenebileceği uyarısında bulunuyor.

El-Menouar’a göre özellikle İslam’a dair tartışmalarda hâlâ olumsuz bir algı hâkim. Bu algı karşısında başarılı örneklerin daha çok ön plana çıkartılması ise şart: “Dindarlığın olumlu örnekleri ve başarılı (dindarlar arası) girişimler, din hakkındaki olumsuz klişeleri yıkmak için daha görünür hâle gelmeli. Bu, anti-demokratik çabalara karşı koyabilir ve entegrasyonu güçlendirebilir.”

Din Monitörü araştırmasının bulguları arasında toplumsal güven duygusu da var. Toplumsal güven duygusu, yardımseverliğin aksine oldukça düşük seviyede. Almanya’daki yaygın yardımseverliğe rağmen, vatandaşların neredeyse yarısı (yüzde 48) diğer insanlara çok az güven duyuyor: Katılımcıların yüzde 55’i başkalarını düşünenlerin kayba uğradığına inanıyor. Araştırmanın direktörü El-Menouar, Müslüman nüfusta sosyal güvenin önemli ölçüde düşük olmasının dikkat çekici olduğunu ve bunun toplumun geneline kıyasla dezavantajlı olmalarıyla açıklanabileceğini söylüyor: “Müslümanlar ayrımcılığa ne kadar sık maruz kalıyorsa, güvensizlikleri de o kadar artıyor.”

“Din Toplumumuzun Çimentosudur”

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, Din Monitörü araştırma sonuçlarını konu alan “Din toplumumuzun çimentosudur.” başlıklı bir açıklama yayınladı:

“Din Monitörü’nün de tespit ettiği üzere din, toplum için güçlü bir bağ aracıdır. Hâl böyleyken, ayrımcılığa karşı yetersiz koruma ve popülizm sosyal uyumu zayıflatıyor. Bununla mücadele edebilmek adına çok sayıda adım atılması gerekiyor. Din Monitörü’nün bulguları İslam Toplumu Millî Görüş olarak edindiğimiz gözlem ve deneyimlerle birçok açıdan örtüşüyor: Din toplumu birbirine bağlıyor ve bir arada tutuyor.”

Mete, bulgular arasında yer alan Hristiyanların Ukraynalılara, Müslümanların ise Suriyelilere daha fazla yardım etme eğilimini ise endişe verici bir tespit olduğunu vurguladı: “İnsanları değerler ve merhametin önemi konusunda daha fazla ve daha yoğun bir şekilde bilinçlendirmeyi kendimize bir görev olarak addediyoruz. Bu değerler belirli insanlar için değil; kültürü, dili ve dini ne olursa olsun herkes için geçerlidir.” (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler