'Fransa'

Fransa: Macron Neden Solun Hükûmet Kurmasını Engelliyor?

Fransa'daki hükûmetsizlik krizi gittikçe derinleşiyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un seçimlerden birinci çıkan sol ittifak Yeni Halk Cephesi'ne hükûmet kurma görevi vermemesi ise tepkiyle karşılanıyor. Peki Fransa'da son durum nedir? Macron'un ülkeyi krizden kurtarması mümkün mü?

Fotoğraf: Antonin Albert/Shutterstock

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından geçtiğimiz aylarda seçimlerin yenilenmesi sonucunda hiç bir siyasi grubun yahut ittifakın çoğunluk elde edemediği bir Ulusal Meclis ile karşı karşıya olan Fransa’da kriz sürüyor. Geçtiğimiz günleri her siyasi gruptan temsilcilerle görüşerek geçiren Macron’un en fazla milletvekiline sahip solcu ittifak Yeni Halk Cephesi’ne hükûmet kurma görevi vermemesi bu krizi daha da derinleştiriyor.

Macron’un kendi yarattığı krizden Fransa‘yı nasıl çıkaracağına dair tahminlerde bulunmak güç olsa da merkezci ittifak ile sağı bir araya getirme çalışmaları devam ediyor. Yeni Halk Cephesi’ni bölmeye çalışarak buradaki merkez sol unsurları yanına çekmek istediği anlaşılan Macron’un stratejisi şimdilik başarıya ulaşacak gibi görünmüyor.

Matignon’a Giden Yollar Sola Kapalı

Siyasi partiler ve parlamento gruplarıyla yapılan bir dizi istişare sonrasında Macron’dan ilk açıklama geldi. Elysée’den 26 Ağustos Pazartesi günü yapılan bir basın açıklamasına göre Emmanuel Macron, “kurumsal istikrar” adına temmuz ayında yapılan parlamento seçimlerinin ikinci turunda birinci olmasına rağmen Yeni Halk Cephesi hükûmeti seçeneğini dışlıyor.Emmanuel Macron, Jean-Luc Mélenchon liderliğindeki Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) kurulacak hükûmette yer alması hâlinde gensoru önergesi riski ile kurumsal istikrarın sağlanamayacağını belirterek Boyun Eğmeyen Fransa’yı dışlayan bir hükûmetin kurulması için çağrı yaptı. Açıklamasında Yeni Halk Cephesi’nin Ulusal Mecliste gensoru ile düşürülmesi için oy vermeye hazır 350’den fazla milletvekili olduğunu belirten Macron bu sebeple hükûmet kurma görevini bu sol ittifaka vermeyeceğini göstermiş oldu.

Bununla beraber Macroncu grupların ve Cumhuriyetçi Sağın kendi gruplarından olmayan birinin başbakanlığını desteklemeye hazır olduklarını da dile getirerek “Sosyalist Parti, ekolojistler ve komünistler bu aşamada diğer siyasi güçlerle işbirliği yapmanın yollarını önermediler. Artık bunu yapmak onlara düşüyor.” ifadelerini kullanan Macron,  LFI’nin dışarda bırakılarak diğer sol unsurlarla iş birliği sonucu bir hükûmetin kurulmasından yana olduğunu belirtti. Başbakanlık Konutu Matignon Sarayı’na giden yolları sola kapatan Macron eleştirilerin odağında.

Geçtiğimiz günlerde Jean-Luc Mélenchon LFI’den isimlerin içinde yer almadığı solcu bir hükûmetin kapısını açmıştı. Ancak LFI’nin yer almadığı tamamen sol bir hükûmet de Macron’dan onay alacak gibi görünmüyor. Hükûmetsiz geçen yaklaşık iki ayın ardından sol bu blokajı protesto ederken istikşafi görüşmelerin devam etmesi bekleniyor.

LFI: “Macron’un Cumhurbaşkanlığının Düşmesi İçin Önerge Vereceğiz”

Fransız Anayasasının 68. Maddesi parlamentoya görevlerini yerine getirmediği takdirde cumhurbaşkanına görevden el çektirmeyi mümkün kılıyor. Bu prosedürün uygulanması için önerge verildikten sonra hem Senato hem de Ulusal Meclis vekillerinin üçte ikisi tarafından desteklenmesi gerekiyor. Parlamento’nun “Yüce Divan” sıfatı ile aldığı bu oylamada üçte iki çoğunluk sağlandığı takdirde Cumhurbaşkanı görevlerini bırakmak zorunda kalıyor.

Macron’un Yeni Halk Cephesi hükûmeti fikrini “kurumsal istikrarsızlık” oluşturacağı gerekçesi ile reddetmesine karşı, Boyun Eğmeyen Fransa’dan Macron’a karşı bir görevden el çektirme önergesi verecekleri açıklaması geldi. Ayrıca, Yeni Halk Cephesi ortak Başbakan adayı Lucie Castets dışındaki herhangi bir Başbakan önerisine gensoru önergesi verileceği belirtildi.

“Kurumsal İstikrar Zenginlerin İstikrarı”

Macron’un kararına bütün sol partilerden tepkiler geldi. Sol parti temsilcileri genel olarak bu kararın antidemokratik karakterine vurgu yaparken seçmenlerini de bir “halk seferberliğine” çağırıyor. LFI koordinatörü Manuel Bompard yaptığı açıklamada “Bu, hiçbir anlam ifade etmeyen bir argümana dayanarak gerçekleştirilen, tamamen kabul edilemez anti-demokratik bir darbedir” derken Fransız Komünist Partisi Genel Sekreteri Fabien Roussel de Macron’un bir savaş ilan ettiğini dile getirdi.

Solun ittifakı Yeni Halk Cephesi’ne destek olmak için yeniden milletvekili olan eski Cumhurbaşkanı François Hollande ise bir röportajında halefi Macron’u solu “sansürlediği” için kınadı ve Ulusal Meclis’in bir Yeni Halk Cephesi hükûmetinin uygulanabilirliğine karar verip vermemesine izin verilmesi gerektiğini belirtti. Macron’un yaklaşımını “kurumsal bir hata” olarak değerlendiren Hollande Yeni Halk Cephesi’nin hükûmet kurduğu takdirde kurumsal istikrarsızlık olacağına karar vermenin Cumhurbaşkanının hakkı olmadığını dile getirdi.

Yeşiller kanadından Marine Tondelier de, Emmanuel Macron’un açıklamasını “utanç verici” olarak nitelendirdi. Yeşillerin lideri, “Katılımın böylesine yüksek olduğu bir seçimin sonucunu reddederken, ‘istikrarı’ öne sürmek tehlikeli bir demokratik sorumsuzluktur” diye eleştirdi. Macron’un dile getirdiği “kurumsal istikrarın” zenginlerin istikrarı olduğunu dile getiren Tondelier, Macron’un seçimin galibi Yeni Halk Cephesi’ne hükûmet kurma fırsatı vermemesini “seçimi çalmak” olarak değerlendirdi.

Sosyalist Parti’nin lideri Olivier Faure, Macron’un kararının “demokrasinin inkarı” anlamına geldiğini dile getirdi. İttifakın bileşenlerinden Picardie Debout partisi lideri François Ruffin da “İstikrarsızlık Marcon’un kendisi” diyerek tepki gösterdi. son olarak Macron’un hükûmet kurmasına karşı çıktığı solun başbakan adayı Lucie Castets de demokrasinin Macron’un gözünde hiç bir değeri olmadığını dile getirdi.

Yabancı Basın Fransa’daki Krizi Nasıl Gördü?

Seçimlerin üzerinden iki aya yakın zaman geçmişken hâlâ bir başbakanı olmayan Fransa yabancı basında da konuşuluyor. Macron’un seçimin kazananı Yeni Halk Cephesini hükûmetten men etmesi üzerine İtalyan yayın organı Corriere della Sera‘da yayınlanan Alessandra Coppola imzalı yazıda Macron’un Fransız politik sistemi içinde hakemden ziyade oyuncu konumunda olduğuna vurgu yapılarak amacının solu bölmek ve Boyun Eğmeyen Fransa’yı yeni başlayacak görüşmelerin dışında tutmak olduğu belirtildi. Aynı yazıda Fransa’nın içinde bulunduğu durum bir “bataklık” olarak nitelendirildi. 

Alman yayın organı Tagesspiegel‘de Andrea Nüsse imzalı bir yazıda ise, Macron’un siyasi partileri hiçe saymayı bir alışkanlık haline getirdiği belirtilerek, Macron’un muhtemelen arkasında partisi bulunmayan ve alternatif siyaset arayışında olmayan bir teknokratı tercih edeceğini ve Fransa’nın gerçek bir kurumsal sorunla karşı karşıya olduğu dile getirildi.

Birleşik Krallık medyasından Financial Times ise, Fransa’daki siyasal sistemde uzlaşının olmadığını ve büyük partilerin diğerleriyle ciddi bir şekilde müşterek siyasi pozisyon arayışına girmediğini vurguladı.

LFI’yi Hükûmet Dışı Tutma Stratejisi

Avrupa ülkelerinden geçtiğimiz on yıllar boyunca bir geleneğe dönüşmüş olan aşırı sağ partileri hükûmet dışı tutma stratejisi Fransa’da Macron öncülüğünde LFI gibi müesses nizama karşı çıkan sol partileri de kapsamaya başladı. “Sıhhi kordon” (fr. cordon sanitaire)  adı verilen bu strateji ile Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partileri hükûmet pozisyonlarından uzak tutmak için diğer merkez ve sol partilerin işbirliği öne çıkıyordu. Fransa örneğinde de uzun yıllar boyunca “aşırı sağa karşı baraj” söylemi ile bu strateji uygulandı. 2022 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dahi ikinci tura Emmanuel Macron ve Marine le Pen’in kalması üzerine sol ve merkez partiler aşırı sağa karşı Macron’u desteklemişlerdi. Ancak son yıllarda Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde aşırı sağ partilerin güç kazanması ile bu stratejinin de sonu geliyor gibi görünüyor.

Fransa’da siyasetin diğer unsurlarının aşırı sağcı Ulusal Birlik’i hükûmet dışı tutması bir gelenek iken Macron yönetiminin özellikle son yıllarda bu sol parti Boyun Eğmeyen Fransa’yı da “aşırı” olarak niteleyerek karar alma mekanizmalarının dışında tutmaya çalıştığı biliniyor. Macron’un son açıklaması da bu stratejiden izler taşıyor. Yeni Halka Cephesi hükûmetinin “kurumsal istikrarsızlık” oluşturacağını öne sürerek hükûmet kurma görevini vermeyen Macron’un açıklamasında Sosyalistler, Yeşiller ve Komünistler gibi sol ittifakın diğer bileşenlerine çağrı yapması ancak Boyun Eğmeyen Fransa’nın adını dahi anmaması bu partinin siyaseten marjinalize edildiğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Macron’a yakın birisinin AFP’ye yaptığı açıklamaya göre, Emmanuel Macron’un tekrar başlayacak istikşafi görüşmeler için aşırı sağcı Ulusal Birlik ve sol parti Boyun Eğmeyen Fransa’yı davet etmeyeceği dile getirilmişti. Boyun Eğmeyen Fransa’nın aşırı sağla bir görülmesi seçimleri kazanan ittifakın en büyük partisinin şeytanlaştırılmasını da beraberinde getiriyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler