'Gazze Şeridi'

Netanyahu’ya Yönelik Yakalama Talebi ve Soykırım Davasında Son Durum

Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu başta olmak üzere yakalanmasını talep ettiği kişilerle ilgili süreci hızlandırmak için yeni bir adım attı. Güney Afrika da İsrail aleyhine açtığı soykırım davasını devam ettirmeyi amaçlıyor.

Fotoğraf: Gil Mohen Cag - Shutterstock.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Khan 20 Mayıs’ta, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusunda bulunduğunu duyurmuştu. Khan, Netanyahu ve Gallant’ın 8 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nde “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu” açıklamıştı.

Başsavcıdan Yakalama Kararının Hızlandırılması Talebi

UCM, devletleri değil, gerçek kişileri yargılama yetkisine sahip uluslararası bir üst mahkeme konumunda. UCM’de yargılanan kişiler, suçu işleyen kişiden suç işlenmesi emrini verene, en düşük seviyede suça katılanlardan en üst düzeydeki devlet görevlilerine kadar uzayabiliyor. UCM Başsavcısı, Netanyahu ve Gallant’ı İsrail’in Gazze’de işlediği suçlarda en fazla sorumluluğu taşıyan en yetkili iki kişi ve askeri operasyonlardaki üst karar alacılar olarak yaşananlardan sorumlu tutuyor.

UCM Başsavcısı Karim Khan, 10 Eylül’de, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama kararı çıkarma sürecinin hızlandırılması talebinde bulundu. İsrail’in Kanal12 televizyonunun haberine göre, UCM Başsavcısı Khan, Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan 1 Numaralı UCM Ön İnceleme Dairesine bu yönde talep gönderdi.

Netanyahu ve Gallant’ın yanı sıra Hamas Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar ve Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın lideri Muhammed ed-Dayf hakkında da yakalama kararı çıkarma sürecinin hızlandırılması talebinde bulunana Khan, İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğrayan İsmail Heniyye’nin ise bu listeden çıkarılmasını istedi. Khan, Filistin’de durumun kötüleşmesi ve suçların işlenmeye devam etmesi nedeniyle yakalama emirlerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Bunun üzerine İsrail Başbakanı Netanyahu’nun basın ofisinden yapılan açıklamada, UCM Başsavcısı Khan’ın Netanyahu ve Gallant’ı Sinvar ile karşılaştırmasının “antisemitizm” olduğu iddia edildi. Açıklamada, Lahey’de atılan adımların baştan beri siyasi olduğu ve hukuka dayanmadığı öne sürüldü.

Khan, Yakalama Kararı Çıkarmaması İçin Tehdit Edildiğini Söylemişti

Karim Khan, BBC’ye verdiği röportajda, söz konusu kararın çıkarılması talebinde bulunmasının ardından kendisini eleştirenlere verdiği yanıtta, bu kararın dayandığı kanıtları gördüğünü ifade etmişti. UCM’nin, dünyanın dört bir yanındaki insanların mahkemenin “bazı ortak standartlar temelinde yasayı eşit şekilde” uyguladığını düşünmelerini sağlamak üzere hem İsrail hem de Hamas liderleri için tutuklama emri talep etmesi gerektiğini belirten Khan, şunları kaydetti:

“Eğer Gazze için değil de İsrailli yetkililer için tutuklama emri talep edilmiş olsaydı, (bazıları) ‘Bu nasıl mümkün olabilir?’ diyecekti. NATO, Avrupa veya güçlü ülkelerin desteğini aldığınız ülkeler için farklı, açık yargı yetkinizin olduğu diğer ülkeler için farklı bir yaklaşım sergileyemezsiniz”

UCM Başsavcısı Khan, bazı dünya liderleri tarafından yakalama emri çıkarmaması için baskı gördüğünü aktararak “Birçok lider ve diğerleri bana tavsiyede bulundu ve beni uyardı.” dedi.  Mayıs ayında Zeteo adlı internet sitesinde yer alan haberde, bir grup ABD’li Cumhuriyetçi senatörün UCM Başsavcısı Khan’ı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililere yönelik uluslararası tutuklama emri çıkarmaması konusunda uyararak “ağır yaptırımlarla” tehdit ettikleri ve altında imzalarının yer aldığı bir mektup yayımlanmıştı. Mektupta Başsavcıya yönelik, “İsrail’i hedef alırsanız, biz de sizi hedef alırız.” tehdidinde bulunan senatörler, Khan’ın çalışanları ve ortaklarına yaptırım uygulayacakları ve Başsavcı ve ailesinin ABD’ye girişlerini engelleyecekleri” tehdidinde bulunuyorlardı.

Öte yandan Başsavcı Khan, ayrıca, 4 Temmuz’daki genel seçimlerin ardından Birleşik Krallık’ta iktidara gelen yeni İşçi Partisi hükûmetinin Netanyahu hakkında yakalama kararı başvurusunda bulunmasına yönelik itirazını geri çekmesini memnuniyetle karşıladığını açıklamıştı.

Bununla birlikte Khan’ın İsrailli yetkililer hakkında talep ettiği tutuklama kararına gerekçe olarak sadece savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediklerini belirtmesi, fakat soykırım suçundan bahsetmemesi, İsrail’in bu durumu Uluslararası Adalet Divanı’ndaki (UAD) soykırım davasında kullanabilmesi açısından Güney Afrika için olumsuz bir durum olarak görülmüştü. Khan’ın yakalama talebinde İsrailli yetkililere bu suçlamayı da yöneltmesi bekleniyordu. Peki, İsrail devleti aleyhinde soykırım suçlamasıyla açılan davada son olarak ne gibi gelişmeler yaşandı?

Güney Afrika, UAD’deki Soykırım Davasının Sürmesi İçin Başvuracak

Güney Afrika hükûmeti, Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail aleyhine açılan soykırım davasının devamı için Divan’a başvuruda bulunacağını açıkladı. Güney Afrika Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, soykırım davasının devam etmesi için UAD’ye dilekçe sunulacağını belirtilerek, “Güney Afrika, İsrail’in Filistin’de soykırım suçu işlediğini kanıtlamak için gerçekleri, somut delil ve kanıtları sunmayı amaçlıyor. ” ifadesi kullanıldı. Açıklamada, “Bu dava, mahkeme bir karar verene kadar devam edecektir. Dava devam ederken İsrail’in, mahkemenin bugüne kadar verdiği geçici emirlere uyacağını umuyoruz.” ifadesine yer verildi.

Davanın Orta Doğu’da barışı sağlamaya yönelik giderek büyüyen küresel bir çabayı temsil ettiği kaydedilen açıklamada, Türkiye, Nikaragua, İspanya, Meksika ve Kolombiya dahil olmak üzere birçok ülkenin davaya müdahil olduğu hatırlatıldı. Divanda görülen davanın devamı için Güney Afrika’nın 28 Ekim tarihinden önce mahkemeye başvuruda bulunması gerekiyor.

“İsrail, ABD Kongresinden Güney Afrika’ya Baskı Yapmasını İstedi”

ABD’nin Axios haber platformunun, İsrail Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İsrail’in, ABD Kongresi üstündeki etkisini nasıl kullanmaya çalıştığına ilişkin yeni bir örnek ortaya çıktı. Barak Ravid imzalı habere göre İsrail, ABD Kongre üyelerine ulaşarak, kendi aleyhinde UAD nezdinde soykırım davası açan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne baskı yapılmasını talep etti.

Hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’ndeki birçok üyeye ulaşan İsrailli yetkililer ve lobiciler, Kongre üyelerinden, Güney Afrika Cumhuriyeti yetkililerine, “soykırım davasına devam etmeleri halinde bunun sonuçlarının olacağı” mesajını vermelerini istedi. (AA/P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler