'Müslüman Karşıtı Ayrımcılık'

FRA Raporu: Kamusal Söylem Müslümanlara Yönelik Ayrımcılığı Pekiştiriyor

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA), kısa süre önce yayımladığı araştırmasında Avrupa'da Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla ilgili kaygı verici bulgulara yer verdi. Bu çalışma, Avrupa'da yaşayan Müslümanların deneyimlerine dair önemli veriler sunarken, 2016 yılına kıyasla Müslüman karşıtı ayrımcılığın arttığını gözler önüne seriyor. FRA Sözcüsü Nicole Romain ile Avrupa'daki ayrımcılığın nedenlerini, kamusal söylemin bu durumu nasıl etkilediğini ve çözüm için atılması gereken adımları konuştuk.

@shutterstock.com, Vitalii Vodolazskyi

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA) olarak, kısa bir süre önce Avrupa’da Müslümanlara yönelik ayrımcılığı ele alan bir araştırma yayımladınız. Bu çalışmanın amacı neydi ve çalışma ile hangi sonuçlara ulaştınız?

Bu çalışma, Avrupa Birliği (AB) ve ulusal politika yapıcılara, AB’de yaşayan Müslüman göçmenlerin ve çocuklarının deneyimleri hakkında güvenilir ve karşılaştırılabilir veriler sağlamayı hedefliyor. Rapor, 2016 verilerine dayanan önceki raporumuza göre, Müslüman karşıtıı ayrımcılıkta bir artış olduğunu gösteriyor. Özellikle iş ve konut piyasasında ayrımcılıkla karşılaşan Müslümanların sayısı endişe verici. Örneğin, ankete katılan Müslümanların %39’u, son beş yıl içinde iş ararken ayrımcılığa uğradıklarını belirtti, bu oran 2016’da %31 idi. Avrupa’da doğan genç Müslümanlar, özellikle dinî kıyafet giyen genç kadınlar, daha yüksek ayrımcılık ve istismar riskiyle karşı karşıya. Örneğin, Avrupa’da doğan genç Müslümanların %55’i, araştırmadan önceki 5 yıl içinde dinî inançları, ten renkleri veya kökenleri nedeniyle iş ararken ayrımcılığa uğradığını belirtti.

Çalışmanıza katılan her iki Müslümandan biri (%47) günlük yaşamında ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. 2016’ya kıyasla bu artışın başlıca nedenleri sizce nelerdir?

Araştırmalarımız, ayrımcılık yasağının AB anlaşmaları ve AB eşitlik hukukunda yer almasına rağmen hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın son yıllarda arttığını gösteriyor. Müslümanlar, Afrika kökenliler, Yahudiler, Romanlar ve diğer gruplar da bu durumdan etkileniyor. Bu olgular oldukça yaygın ve çeşitli etkenler bu ayrımcılığın artmasında rol oynuyor olabilir. Örneğin;

Kamusal söylem: Araştırmamızdan biliyoruz ki, belirli nüfus gruplarına yönelik kamusal söylem olumsuz olduğunda, bu gruplar daha fazla ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu nedenle, göçmen ve Müslüman karşıtı söylemlerin yükselişi insanların yaşamları üzerinde gerçek bir etkiye sahip olabilir.

Daha fazla ayrımcılık deneyimi ve daha yüksek farkındalık: Çalışmamız, Avrupa’da doğmuş genç Müslümanların diğer yaş gruplarına göre daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koyuyor. Bu durum, genç Müslümanların haklarının farkında olduklarını, ancak gerçekte bu haklardan yararlanmaya çalıştıklarında genel nüfusla aynı muameleyi görmediklerini gösteriyor.

Almanya’da (%68) ve Avusturya’da (%71) görülen yüksek ayrımcılık oranlarını nasıl açıklıyorsunuz ve bu ülkelerde Müslümanların güvenini artırmak ve ayrımcılığı azaltmak için ne tür önlemler alınmalı?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu durumun birçok sebebi olabilir. Ancak, bu ülkelerdeki kamusal söylemin tonu, insanların günlük yaşamlarını dolaylı ama önemli bir şekilde etkileyebilir. Bununla mücadele etmek için tüm AB ülkelerinin Müslüman karşıtı ırkçılık ve ayrımcılığı ciddiye alması, ayrımcılık karşıtı mevcut yasaları uygulaması, nefret suçlarını doğru bir şekilde tespit etmesi, kaydetmesi ve soruşturması, barınma ve istihdamdan eğitim ve sağlık hizmetlerine kadar hayatın her alanında Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele etmesi gerekmektedir.

Çalışmanız, yaşamın çeşitli alanlarındaki ayrımcılığı belgeliyor. Sizce en acil hangi alan müdahale gerektiriyor ve neden?

Müslümanlar en çok iş piyasasında ayrımcılığa maruz kalıyor; çalışmaya katılan her üç kişiden biri iş ararken veya iş yerinde ayrımcılığa uğradığını belirtiyor. Uygulamada, AB’deki Müslümanların eğitim ve vasıf düzeylerine uygun işlerde çalışma olasılıkları genel nüfusa göre daha düşük. Bu durum, konuta erişim, sağlık, ekonomik durum veya gelecek beklentileri gibi yaşamlarının diğer alanlarını da etkiliyor. Bu nedenle, AB ülkeleri istihdamda ayrımcılıkla mücadele etmek üzere hedefe yönelik adımlar atmalıdır.

Çalışma, başörtüsü takan genç kadınların ortalamanın üzerinde ayrımcılıkla karşılaştığını vurguluyor. Bu özel grubu desteklemek için hangi önlemler alınabilir? Avrupa Adalet Divanı’nın (EuGH) iş yerinde başörtüsü yasağına ilişkin kararları ışığında, AB ve üye ülkeler, bu tür kararların Müslümanlara yönelik daha fazla ayrımcılığa yol açmamasını nasıl sağlayabilir ve fırsat eşitliğini teşvik etmek için hangi somut adımlar atılmalıdır?

Kamusal alanda dinî kıyafet giyen Müslümanların durumu, ulusal yetki alanına girmektedir. Üye devletler, özellikle kamusal alanda dini kıyafet giyen Müslümanların, özellikle de genç Müslüman kadınların, iş gücü piyasasına katılımını destekleyen hedeflenmiş önlemleri uygulamaya teşvik edilmelidir. Bu, onların karşılaştığı engelleri aşmalarına yardımcı olabilir ve istihdamda doğrudan veya dolaylı ayrımcılığı önlemeye katkı sağlar.

AB’deki mevcut ayrımcılık karşıtı önlemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce en çok gelişme kaydedilmesi gereken alanlar hangileri ve hangi politik tedbirler özellikle etkili olur?

FRA, Müslüman karşıtı ırkçılık ve ayrımcılıkla etkin bir şekilde mücadele edebilmek için AB ve üye devletlere mevcut ayrımcılık karşıtı yasaları gerektiği şekilde uygulamaları ve ayrımcılık ve nefret suçlarına daha sert yaptırımlar getirmeleri çağrısında bulunmaktadır. Eğitim, istihdam, barınma ve sağlık alanlarında ırkçılıkla mücadele için hedefe yönelik çabalara ihtiyaç var. Örneğin, AB ülkeleri, AB vatandaşı olmayanlar ile genel nüfus arasındaki aşırı nitelik farkını azaltmaya odaklanmalı ve daha fazla Müslüman öğrencinin okulu bitirmesini teşvik etmelidir. Ayrıca, AB ülkeleri  eşitlik kurumlarının ayrımcılıkla etkin ve bağımsız bir şekilde mücadele edebilmeleri için gerekli yetkilere ve yeterli kaynaklara sahip olmalarını sağlamalıdır.

Mevcut eşitlik mevzuatının etkili bir şekilde uygulanması, sağlam ulusal yapılara ve mekanizmalara bağlıdır; AB de kısa süre önce tüm AB üye devletlerindeki eşitlik kurumlarının kapasitelerini ve rollerini güçlendirmeye yönelik iki yönergeyi (Yönerge (AB) 2024/1500 ve Yönerge (AB) 2024/1499) kabul ederek bu konudaki taahhüdünü göstermiştir. Bu direktifler toplu olarak AB’nin eşitlik gündeminin yasal omurgasını güçlendirerek ayrımcılık yapmama ilkesinin AB genelinde daha etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaktadır. Son olarak, gelecekteki herhangi bir AB ırkçılıkla mücadele eylem planı, Müslüman karşıtı ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele için özel eylemler içermelidir.

Muhammed Suiçmez

Marmara Üniversitesinde İslam ilahiyatı bölümünde eğitimini tamamlayan Suiçmez, yüksek lisans eğitimini Osnabrück Üniversitesinde manevi rehberlik alanında bitirmiştir. Suiçmez şu anda IslamiQ haber-yorum platformunun genel yayın yönetmenliğini yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler