'İngiltere'

Muhafazakâr Parti Krizde: İngiltere’nin İki Partili Sistemi Bitiyor mu?

İngiltere’deki yerel seçimler, siyasetin dengelerini altüst etti. Aşırı sağ, dünyanın en eski partilerinden biri olan Muhafazakâr Partinin (k. 1834) kalelerinde büyük oy kazandı. Peki bu yükseliş, ülkenin geleneksel iki partili siyasal yapısının sonunu mu getiriyor?

Görsel: chrisdorney - Shutterstock.

2 Mayıs tarihinde İngiltere’de yapılan yerel seçimler, ülkenin siyasetinde taşları yerinden oynatacak sonuçlar doğurduğu düşünülüyor. Ülkenin Avrupa Birliği’nden ayrılmasıyla sonuçlanan Brexit sürecinin öne çıkan isimlerinden biri olan Nigel Farage’ın liderliğindeki aşırı sağ parti Reform UK, hem İşçi Partisi (k. 1900) hem de Muhafazakâr Parti (k. 1834) tabanında ciddi oy kaymalarına yol açtı. Bu sonuçların ülkenin -çok partili seçimler yapılıyor olsa da- bu iki partinin başat olduğu gelenekselleşmiş sisteminde önemli bir değişime yol açabileceği düşünülüyor.

Seçim sonuçları, muhalefetteki Muhafazakârlar için daha sarsıcı oldu. Parti yaklaşık 700 belediye meclis üyesi koltuğunu kaybederken, ülkenin kamu yayıncısı olan BBC’nin projeksiyonlarına göre genel seçimlere uyarlanmış oy oranlarıyla ülke genelinde dördüncü sıraya gerilemiş görünüyor. Bu kötü tablo, Muhafazakâr Parti lideri Kemi Badenoch’un yoğun bir biçimde tartışılmasına ve partinin liderliğine talip olan Robert Jenrick’in ise medyada yoğun biçimde yer almasına yol açtı.

Aşırı Sağ Parti Reform UK Karşısında Zayıflayan Muhafazakârlar

Seçimlerde öne çıkan Reform UK adlı yeni parti, altı belediye başkanlığının ikisini (Greater Lincolnshire ve Doğu Yorkshire) büyük farklarla kazandı. Muhafazakârlar yalnızca Cambridgeshire ve Peterborough’da zafer elde edebildi, o da Reform UK’nin yalnızca birkaç puan gerisinde kaldı. Diğer üç belediye başkanlığını ise İşçi Partisi kazanmış olsa da Reform UK bu bölgelerde de ikinci oldu.

Belediye meclis seçimlerinde de benzer bir tablo vardı. Bu bölgelerdeki sandalyeler son olarak 2021 yılında, Boris Johnson liderliğinde Brexit’in “başarıyla tamamlandığına” inanılan ve aşılamanın yoğun olduğu bir dönemde yapılan seçimlerle belirlenmişti. Dolayısıyla bu seçimde Muhafazakârların kayıp yaşayacağı öngörülüyordu, ancak kaybın boyutu tahminlerin çok ötesine geçti. Parti, elinde tuttuğu meclis koltuklarının üçte ikisini yitirerek, çoğunlukta olduğu 16 belediyeyi kaybetti. İşçi Partisi de benzer oranda sandalye kaybı yaşadı ve elindeki tek belediyeyi kaptırdı.

Reform UK ise yaklaşık 700 belediye meclis üyeliği kazanarak 10 belediyede kontrolü ele geçirdi. Ulusal bazda yapılan anketlerde Reform UK’nin oy oranı İşçi Partisi ile başa baş, yüzde 25 seviyelerinde seyrediyor. Analistler bu seçimlerdeki oy artışının, sadece “anketlerde öne çıkan tepkisel bir yükseliş” olmadığını ve ciddi bir siyasi güç dönüşümüne işaret ettiğini ifade ediyor. BBC’nin projeksiyonuna göre 2 Mayıs’ta genel seçimler için sandıklar kurulmuş olsaydı Reform UK yüzde 30 oy alarak birinci, İşçi Partisi yüzde 20 ile ikinci, Liberal Demokratlar yüzde 17 ile üçüncü olurken, Muhafazakâr Parti ancak yüzde 15 ile dördüncü sırada yer alacaktı.

İşçi Partisinde de Alarm Zilleri Çalıyor

Reform UK’nin yükselişi sadece Muhafazakârlar için değil, İşçi Partisi için de tehdit oluşturuyor. Özellikle büyük şehirler dışındaki yoksul bölgelerde İşçi Partisi tabanının Reform UK’ye yöneldiği görülüyor. Farage’ın son dönemde ekonomi politikalarında sola yaklaşması, örneğin British Steel’in kamulaştırılmasını desteklemesi, bu seçmen grubunu daha fazla etkilemeyi hedeflediğini gösteriyor.

Yeni dönemin başlarında bir hükûmetin bu denli düşük popülerliğe sahip olması, İşçi Partisi açısından da alarm verici. Seçmenlerin Keir Starmer liderliğindeki merkezci ve teknokratik çizgiden hızla sıkıldığı görülüyor.

Geleceği Tehdit Altında Olan Muhafazakâr Parti, Reform UK İş Birliği Yapar mı?

Ancak seçimlerin asıl kaybedeni tartışmasız şekilde Muhafazakâr Parti oldu. Kır ve banliyö bölgeleri geleneksel olarak partinin kalesiydi. Ancak bu seçimlerde Reform UK’un yanı sıra Liberal Demokratlar Partisine de (Lib Dems) önemli ölçüde oy kaptırdılar. İngiltere’nin “dar bölge çoğunluk” sisteminde iki büyük sağ partinin aynı anda uzun süre var olabilmesi zor olduğu ifade ediliyor: Hem Reform UK hem de Muhafazakârlar yüzde 20 bandında seyrederse, sağdaki bu bölünmüşlüğün gelecekte İşçi Partisine büyük avantaj sağlayabileceği tahmin ediliyor.

Muhafazakârlar arasında -böylesi bir güç kaybı ihtimaline karşı- Reform UK ile olası bir seçim ittifakı tartışmaları gündeme gelse de seçimdeki başarılarının ardından hiçbir parti “küçük ortak” olmayı kabul etmeye yanaşmıyor. Eğer bu ittifak gerçekleşmezse, Reform UK’nin sağ kanattaki başat güç hâline gelmesi ve Muhafazakâr Partinin siyasetin marjlarına itilmesi ihtimali giderek güçleniyor. Muhafazakâr Partiden ayrılan Andrea Jenkins’in Reform UK’ye katıldıktan sonra Greater Lincolnshire Belediye Başkanı seçilmesi, bu tür geçişlerin Reform UK’ye ivme kazandırabileceğini ve Muhafazakârları bir “çöküş döngüsüne” sokabileceği tahmin ediliyor. Yerel seçimlerden önce zaman zaman dile getirilen bu iki partinin kurumsal olarak birleşme ihtimali ise Reform UK’nin daha güçlü bir konuma gelmesi nedeniyle artık rafa kalkmış olabilir.

Muhafazakâr Partide Yeni Bir Liderlik Krizi Kapıda mı?

Muhafazakâr Parti’nin çıkışı için en yakın olasılık lider değişimi olarak görülüyor. Kemi Badenoch’un düşük popülerliği, liderliğini sorgulanır hâle getirdi. Ancak bir kez daha lider değişikliği, partinin zaten sarsılmış olan imajını daha istikrarsız ve kaotik bir kimliğe dönüştürebilir. Badenoch’un yerine alabilecek en güçlü adayın ise aylardır örtülü bir liderlik kampanyası yürüten ve partinin iktidara gelmesi durumundaki Adalet Bakanı tercihi olan Robert Jenrick olduğu söyleniyor. Seçimlerde partinin kazandığı tek yer olan Collingham, Jenrick’in seçim bölgesi.

Ancak parti içinde, Jenrick’in kamuoyundaki bilinirliğinin yetersiz olduğu görüşü hâkim. Bu durumda bazıları partiye geçmişte Farage karşısında güç kazandıran isme yani Boris Johnson’a dönme fikrini tartışıyor. 2019’da Therasa May liderliğindeki kararsız bir Muhafazakâr Parti, Farage’ın o dönemdeki partisi olan Brexit Partisinin gerisindeydi. Ancak Johnson’ın partinin liderliğine gelişiyle birlikte parti toparlanmış ve parlamentoda çoğunluğu elde etmişti. Johnson, 2022 yılında yürürlüğe koyduğu koronavirüs önlemlerini bizzat deldiği ortaya çıkınca istifa etmiş ve koltuğunu Liz Truss’a devretmişti.

Yapmak istediği yasa değişiklikleri için yeterli desteği bulamayan Truss ise yaklaşık 6 haftalık kısa bir sürenin ardından geri çekilmiş ve yerine Rishi Sunak geçmişti. Muhafazakâr Parti, Temmuz 2024’teki genel seçimlerde yaklaşık yüzde 20’ye yakın bir oy kaybı yaşayarak 23,7 puan almıştı. Seçim mağlubiyetinin ardından parti ardından olağanüstü genel kurul düzenleme kararı almıştı. Yapılan kurultayda seçilen Kemi Badenoch’un liderliği büyük beklentilerle başlamıştı.

Şu anki koşullar farklı olsa da parti içinde umutsuzluğun arttığı ve bu nedenle Boris Johnson’ın yeniden bir çıkış kapısı olarak görüldüğü haberlere yansıyor. Uzmanlara göre İngiltere siyaseti uzun zamandır böylesine belirsiz ve çalkantılı bir dönemden geçmemişti. Reform UK’nin yükselişi ve Lib Dems’in de üçüncü sıraya gelişi, geleneksel partiler için sarsıcı olduğu kadar, ülke siyasetinin bütününü de yeniden şekillendirecek gibi görünüyor. Muhafazakâr Partili eski Eğitim Bakanı Justine Greening’e göre parti artık yolun sonuna geldi ve partiyi yöneten mevcut yönetici nesliyle yeni bir gelecek öngörmek mümkün değil. (P)

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler