‘’Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar’’ Belgeseli BBC Sansürüne Rağmen Yayınlandı
BBC “tarafsızlık ilkesi” gerekçesiyle yayınlamaktan vazgeçti, Channel 4 ise yayımladı: “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” belgeseli, sağlık çalışanlarının hedef alındığı sistematik saldırıların çarpıcı tanıklarını ve görüntülerini ortaya koyuyor.

Sistematik bir şekilde bombalanan hastaneler, keskin nişancı ve insansız hava araçlarıyla vurulan, evi hedef alınan doktorlar, pilli ışıklar altında yapılan ameliyatlar; yakalama, kayıp, işkence ve ölüm kapanı. Gazze sağlık sisteminin çökertilme hikâyesini anlatan “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” belgeseli, geçtiğimiz haziran ayında, İngiltere’nin kamu yayın kuruluşu BBC’nin yayımlamayı reddetmesinin ardından Channel 4’da gösterildi.
Belgesel İngiliz gazeteci Ramita Navai’nin eriştiği tanıklar, sağlık görevlileri tarafından saldırıların ilk günlerinden itibaren telefonla çekilmiş görüntüler, ve saldırılan hastanelerden tutuklanıp götürüldükten ve aylarca işkenceye maruz kaldıktan sonra hayatta kalabilmiş olan doktorlardan oluşuyor.
Gazze Doktorları Toplu Mezarlar Kazmak Zorunda Kalıyor
“Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” belgeseli, Gazze’de sağlık sisteminin çökertilmesine yönelik İsrail saldırılarının nasıl işlediğini başta Şifa Hastanesi olmak üzere Endonezya Hastanesi, Kemal Advan Hastanesi ve Avrupa Hastanesi gibi sağlık kurumlarını ve oralarda kişisel olarak hedef alınmaları ve aile üyelerini kaybetmelerine rağmen Filistinlilerin tedavi ihtiyacına canları pahasına cevap vermeye çalışan doktorların hikâyelerini anlatıyor.
Belgesel, uluslararası hukuka göre koruma altında olmasına rağmen hedef alınarak öldürülmüş olan doktorlardan birinin ele geçen telefon görüntüleri ile başlıyor. Yıkım ve şiddetin boyutu, bir korku filmini andırıyor. Ardından 7 Ekim’den sonra Sderot’tan dürbünlerle Gazze’deki hastanelerin bombalanmasını izleyen İsrailli sivilleri gösteriliyor.
Belgesele göre hastaneler bombalanmadan birkaç dakika önce bir uyarı duyurusu yapılıyor. Ardından kaos içerisinden doktorlar tedavisi bitmemiş olan hastaları hastaneden çıkarmaya, bir yandan acil durumlara müdahale etmeye devam etmeye çalışıyorlar. Doktorların bir kısmı saldırıdan kurtulup başka lokasyonlardaki aileleri ve diğer hastalara erişmek üzere kaçmak zorunda kalırken, bir kısmı kalarak ayrılması mümkün olmayan hastaların tedavisini sürdürüyor. Saldırıların ardından hastanedeki kullanılabilir alanlarda can pazarı da tedavi çalışmaları da devam ediyor. Öte yandan doktorlar, ameliyatların ve ağır müdahalelerin yanı sıra toplu mezarlar kazarak, saldırılarda ölen meslektaşlarını ve hastalarını da gömüyor.
“Önlüğümü Giymediğim İçin Vurulmadım”
Belgesele göre İsrail, saldırıları hastanelerin Hamas tarafından kullanıldığı iddiasıyla temellendiriyor. Ancak bu iddialar, saldırılardan sonra kullanılmaz hâle gelen hastanelerdeki buluntulara bakılarak kanıtlanamıyor. Ayrıca İsrail doktorları yalnızca hastanelerde de vurmuyor. Belgesel, ailelerinde doktor olduğu için bombalanan hanelere de yer veriyor. Bu yüzden hastane çevresinde “doktor önlüğü” ile dolaşmak, keskin nişancılara davetiye çıkarıyor.
Belgeselde yer alan ve hem Şifa Hastanesi hem de Endonezya Hastanesi’nde çalışan Dr. Adnan Al-Bursh, Şifa Hastanesi’nden çıkabilmesini doktor önlüğünü çıkarmasına bağlıyor. Belgeselde, zorla boşaltılan hastanedekilerin taşındığı Endonezya Hastanesi’nin de İsrail’in hedefi olduğu anlara ilişkin görüntüler yer aldı. Bu saldırının ardından tutuklanan Al-Bursh İsrail tarafından “terör destekçisi” olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetti.
Belgesele göre çıplak gözaltılar bir işkence yöntemi olarak kullanılıyor. İsrail ordusu tarafından esir alınarak çıplak şekilde bir stadyumda tutulan Gazzeliler arasında Al-Bursh’un da olduğu düşünülüyor. Röportaj veren bazı mahkumlar ise Al-Bursh’un maruz kaldığı kötü muamele ve öldürülmesine şahit olduğunu dile getirdi.
”İsrailli Doktorlar Filistinli Mahkûmları Tedavi Etmiyor”
Belgeselde çıplak olarak gözaltına alınan doktorlardan Gazzeli Khaled Hamouda’nın da hikâyesi yer alıyor. Kemal Advan Hastanesi’nde cerrah olarak görev yapan Hamouda, yaşadıkları aile apartmanında İsrail’in hedefi olduklarını söyledi. Bölgede sadece kendi binalarının vurulduğunu kaydeden Hamouda, ailesindeki diğer doktorlarla birlikte eşi ve kızının öldüğünü belirtti.
Ailesinden 12 kişinin bu saldırıda öldürüldüğünü söyleyen Hamouda, Kemal Advan Hastanesi’nde gözaltına alındığını ve çıplak şekilde fotoğraflarının çekildiğini ifade etti. Fotoğraf sonrası sorguya alındığını ve dövüldüğünü vurgulayan Hamouda, 8 saat sonra İsrail’e götürüldüğünü kaydetti. Belgeselde, mahkumların zorla sınır değiştirmesinin uluslararası hukuka göre yasak olduğu hatırlatılırken, Hamouda’nın 3 hafta sonra hiçbir suçlama olmadan serbest bırakıldığı bilgisi paylaşıldı.
Ahmed Moghrabi, İsrailli esirlerin tutulduğu iddiasıyla İsrail’in baskın düzenlediği Nasır Hastanesinde görev yapan bir doktor olarak belgeselde konuştu. Hastanede hiç esir görmediğini ancak gelenleri tedavi ettiklerini belirten Moghrabi, İsrail baskınından sonra ailesiyle birlikte hastaneden ayrıldığını ifade etti.
Nasır Hastanesi’nde 17 sağlık çalışanının gözaltına alındığını, kalanların ise 1 hafta sonra gözaltına alındığı vurgulanan belgeselde, Filistinli mahkumlara yönelik kötü muameleye yer verildi.
Çocuk doktoru Said Abdulrahman Maarouf ve cerrah Issam Abu Ajwa da kimliğini gizleyerek hapishanelerdeki kötü muameleyi anlatan İsrailli askerin ifadelerini doğrulayan açıklamalar yaptı. Maarouf, 45 günlük gözaltı süresi boyunca yalnızca diz üstü durmalarına izin verildiğini, ellerinin ve gözlerinin bağlı olduğunu belirtirken, Abu Ajwa ise bir askerin tuvalet fırçasıyla dişini kırdığını kaydetti. Abu Ajwa, gözaltındayken tedavi görmesi gerektiğinde İsrailli bir doktorun kendisini dövdüğünü anlattı:
“İsrailli doktorlar Filistinli mahkumları tedavi etmiyordu. Kötü davranıyordu. Tedavi olmak istediğimde gelen doktor bana ‘Sen suçlusun, ölmelisin,’ dedi ve tekmelemeye başladı. ‘Bir daha beni çağırırsan seni öldürürüm,’ dedi. İkimizin de doktor olduğunu söylediğimde ‘Ben doktorum, sen suçlusun,’ dedi.”
İsrailli Doktorlara Kimliklerini Gizlemeleri Talimatı Verildi
İsrailli doktorların Filistinli mahkumlara kötü muamelesini İsrailli bir sağlık çalışanı da doğruladı. Kimliği gizli tutulan bir İsrailli sağlık çalışanı belgeselde yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“[Mahkûma] çok acılı bir prosedür uygulanacaktı. Mahkûm bunu istemiyordu. Prosedür kendi dilinde ona açıklanmadı. Ne olduğunu bilmiyordu. Ağrı kesici de vermediler. Çığlıklar attığını gördüm ama kimse durmadı. Ceza olarak böyle yapıldı, acı çektirilmek isteniyordu.”
Sağlık çalışanı, nasıl davranacaklarına ilişkin talimat aldıklarını ifade ederek, “Verilen talimat kimliğimizi gizli tutmaktı. (Yöneticiler) Başka ülkelerde, yabancı medyada adlarının duyulmasını istemiyorlardı çünkü savaş suçlarından sorumlu tutulabilirlerdi. Eğer ben konuşursam vatan haini olarak görülürüm,” dedi.
Sessiz kalmanın gerçeği gizlemek anlamına da gelebileceğini söyleyen sağlık çalışanı, “Bugünlerde gizlemek gerekiyor. Gazzeliler söz konusu olduğunda isteyen istediğini yapabiliyor. İsrailliler uzun zamandır Filistinlileri insan olarak görmüyor. Bu 7 Ekim’de başlamadı. Yeni bir şey değil,” değerlendirmesini yaptı.
BBC Belgeseli Yayınlamaktan Neden Vazgeçti?
7 Ekim 2023’den itibaren İsrailli siviller dahil olmak üzere sağlık sisteminin yıkımı üzerinden bölgedeki sivil kayıpları oldukça dokunaklı ve grafik bir şekilde anlatan belgeselin yayınlanmasına dair BBC ve Channel 4’un farklı tutumları, İngiltere’de Gazze’de yaşanan insanlık suçlarıyla birlikte tartışıldı. Yine bir kamu yayıncısı olan Channel 4, BBC’den farklı olarak, doğrudan kamu kaynaklarıyla değil reklam gelirleriyle karşılıyor. BBC, 20 Haziran’da yaptığı açıklamada, Gazze’de görev yapan sağlık çalışanlarını konu alan “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” adlı belgeselin “tarafsızlık ilkesiyle ilgili endişeler” nedeniyle yayınını iptal ettiğini duyurmuştu.
Öte yandan belgeseli yapan ekip, her elde ettikleri her bilgi ve iddianın ardından İsrail ordusuna teyit talebiyle ulaştıklarını açıklıyor. Belgesel boyunca bu teyit isteklerinin cevap verilmediği görülüyor. Belgeselin sonunda İsrailli otoriteler, tüm iddiaları yalanlayarak, tüm prosedürlerin uluslararası hukuka uygun olduğunu, doktorları hedef almadığını ve hapishanelerde işkencede bulunulmadığını iddia ediyor. Ancak işkence iddialarını doğrulayanların bir kısmı İsrailli asker ve doktorlar. Sesleri ve görüntüleri gizlenerek anonim bir şekilde Navai’ye konuşan İsrailli tanıklar, mahkumlara tecavüz, tedaviyi reddetme ve darp etme gibi tüm iddiaları doğruluyor. Kimliği gizli tutulan Sde Teiman Hapishanesinde görevli bir İsrail askerine göre, bu davranışlar emir komuta sistemi içerisinde sadece müsamaha gösterilmiyor, aynı zamanda teşvik de ediliyor.
Belgeselin yapımcısı ve aynı zamanda eski Channel 4 Haber Editörü olan Ben de Pear , BBC yöneticilerinin kendisini ve ekibini susturmak amacıyla “çifte gizlilik maddesi” içeren sözleşmeyi dayatmaya çalıştığını belirtti.
Gazze Hakkındaki Başka Bir BBC Belgeseli de Tartışma Yaratmıştı
Belgeselin eriştiği kanıtlar, tanık ifadeleri ve görüntülerin ışığında BBC’nin yayın politikası tekrar eleştirilerin odağına yerleşti. Belgeselin gösterimi sonrası konuşan Eski futbolcu ve televizyon yorumcusu Gary Lineker, belgeselin hayatında izlediği “en önemli ve en dokunaklı” belgesellerden biri olduğunu belirterek, bu eserin izlenmesi gerektiğini vurguladı. Lineker, bu durumun endişe verici olduğunu vurgulayarak, “Birçok kişi, olanlar hakkında hesap vermek zorunda kalacak. Bu suç ortaklığı pek çok kişiyi içine çekecek,” ifadelerini kullandı. Lineker, BBC’nin başını utançla eğmesi gerektiğini ifade etti. Lineker 2023 yılında İngiltere hükûmetinin sıkılaştırılmış iltica politikasını eleştirdiği için BBC’deki futbol yorumculuğu yaptığı programdan bir süreliğine uzaklaştırılmıştı. Mayıs 2025’te Lineker, 26 yıldır çalıştığı BBC’den ayrıldı.
BBC, Şubat ayında da Gazze’de savaşın çocuklar üzerindeki etkisini anlatan “Gazze: Savaş Bölgesinde Nasıl Hayatta Kalınır?” belgeselini yayınladığı için özür dilemişti. BBC ise suçlamalara doğrudan yanıt vermezken, kurum kaynakları, yapım şirketinden sadece standart bir tanıtım izni maddesini imzalamasının istendiğini savundu.
BBC’nin 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki durumla ilgili yaptığı yayıncılık İsrail devletinden taraf olmakla eleştiren çeşitli eleştirilere konu olmuştu. Kasım 2024’te 100’den fazla BBC çalışanı, kurumlarının İsrail lehine taraflı bir yayın çizgisi izlediğini belirterek, Gazze haberlerinde adil, doğru ve tarafsız bir duruş sergilemesi çağrısında bulunmuştu.
BBC Yönetiminden Robbie Gibb’in Azli İsteniyor
Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de kültür, sanat ve medya alanında öne çıkan 400’den fazla ünlü isim, İsrail yanlısı olduğu gerekçesiyle BBC Yönetim Kurulu Üyesi Robbie Gibb’in görevden alınmasını talep eden mektuba imza attı. Mektupta, BBC’nin İsrail ve Filistin’e yönelik haberlerinde editöryal kararların şeffaf olmadığına işaret edilerek, Gibb’in geçmişte İngiltere merkezli “The Jewish Chronicle” gazetesiyle kurduğu bağlantılar nedeniyle kurumun güvenilirliğine zarar verdiği endişesi dile getirildi.
İmzacıları arasında ünlü oyuncu Miriam Margolyes, yazar Alexei Sayle, yönetmen Mike Leigh ve 111 BBC çalışanının da bulunduğu mektupta, Gibb’in BBC Yönetim Kurulunda ve editöryal standartlar komitesinde yer almasının, “İsrail’le ilgili yayınlarda tarafsızlık ilkesini zedelediği” belirtildi. Mektupta, Robbie Gibb’in 2020’de “Jewish Chronicle” gazetesini satın alan konsorsiyumu yönettiği ve Ağustos 2024’e kadar gazetenin yönetiminde yer aldığı hatırlatılarak, bu bağlantıların BBC’deki karar alma süreçlerini etkileyebileceğine değinildi.
BBC’deki bazı gazetecilerin sosyal medyada İsrail hükûmetini eleştiren içerik paylaşmaları nedeniyle eleştirildiğine işaret edilen mektupta, buna karşın, Gibb’in ideolojik yakınlığı bilindiği halde bu kritik pozisyonda bulunmasının çifte standart oluşturduğu kaydedildi. Mektupta, Gibb’in bu koşullarda BBC’deki görevine devam etmemesi gerektiği vurgulandı. Belgeselin yayımlanmama kararının da BBC’nin İsrail konusunda korkusuz ve tarafsız yayın yapmadığını bir kez daha ortaya koyduğu belirtildi. Mektupta, BBC’nin İsrail’e yapılan silah satışlarının hukuki boyutunu haberleştirmediğine de değinildi. Mektubu imzalayan 111 BBC çalışanın isminin, olası yaptırımlardan çekindikleri için gizli tuttuğu ifade edildi.
BBC ise yaptığı açıklamada, editöryal ekipler arasında güçlü tartışmaların doğal olduğunu ve bu tartışmaların kurum içinde yürütülmesinin daha sağlıklı olacağını bildirdi. Gazze konusunda tarafsız habercilik yaptığını savunan BBC, bölgeden güçlü haberler ve analizler yayınlandığını öne sürdü. (AA/P)