Avusturya İslam Yasası: “İtibarından Daha İyi Bir Yasa”
Müslüman cemaatlere yönelik hukuki düzenlemeler farklı kesimlerden farklı tepkiler alıyor. Genellikle muhafazakâr Hristiyanlar tarafından takdirle karşılanan Avusturya İslam Yasasına bakışlar da bu farklılıktan etkileniyor. Kimilerine göre yasa, anayasaya bütünüyle uygun.
Avusturya’nın yeni düzenlenmiş İslam Yasası Müslümanların, İslam dinî cemaatlerinin ve kültür derneklerinin din özgürlüğünü kabul edilemez şekilde kısıtladığı konusunda haksız yere eleştirilmektedir. Bu şekildeki temel eleştiri kendi işlevini ve değerini yok saymaktadır. Oysa bir devlet, kendi idare alanında faaliyet gösteren dinî cemaatleri kamu hukukuna bağlı tüzel kişiler olarak kabul ettiğinde bu cemaatleri kendi anayasal hukuk anlayışı doğrultusunda gözlemlemektedir. Öte yandan bu durum, hukukun dinî cemaatlerin kendi iç işlerini düzenleme konusundaki öz anlayışıyla uyumsuz olduğu anlamına da gelmez. Daha ziyade sonuçta yapısal bir düalizm oluşması için bu durum, temel bir hak olan din özgürlüğünün dikkate alınması ile dolaylı olarak veya açıkça muhafaza edilmeli ve buna uyulmalıdır. Tıpkı İsviçre’nin kantonlarında Roma Katolik Kilisesi ile ilgili uygulandığı gibi…
Kamu hukukuna bağlı tüzel kişiliğe sahip olma bir dinî cemaatin dış işlerini düzenlemesi için gerekli olan organize şeklidir. Yani kamu hukukuna bağlı tüzel kişi olması ile beraberinde gelen avantajları kullanmak istediği takdirde bir dinî cemaat kamu alanında, yani devlet hukukuna dayalı alanda organize özgürlüğünün kısıtlanmasını kabul etmek zorundadır.
Bu kısıtlamalar kamu menfaati doğrultusunda ve nispeten orantılı olduğu müddetçe, bilhassa bu menfaatin muhafaza edilmesinden öteye gidilmediği takdirde din özgürlüğünü zedelemezler. Bunun münferit durumlarda böyle olup olmadığı tartışılabilir ve yeri geldiğinde eleştirilebilir. Fakat sadece anayasaya uygun, yani din özgürlüğünün muhafazası gereğince yorumlanıp kullanılması mümkün olduğundan dolayı bütünüyle bakıldığında bu yasa namından daha iyidir.