“Yeni Zelanda’daki Terörist Saldırı İkinci 11 Eylül Oldu”
Yeni Zelanda'da geçen ay terör saldırısına maruz kalan El Nur Camisi'nin imamı Gamal Fouda, "Christchurch terör saldırısını ikinci 11 Eylül saldırısı olarak adlandırıyorum. Dünyayı değiştirmek için bir dönüm noktası olacak." dedi.
Yeni Zelanda’da geçen ay terör saldırısına maruz kalan El Nur Camisi’nin imamı Gamal Fouda, Avrupa Müslümanlar Forumu’nun davetlisi olarak geldiği Almanya‘da açıklamalarda bulundu. Fouda, saldırının sadece Müslümanlara karşı değil Yeni Zelanda’ya da karşı yapıldığının altını çizerek “Harika insanların yaşadığı, harika hükümetin ve başbakanın olduğu harika ülkede herkes şoke olmuştu. Yeni Zelanda’yı böyle saldırıların olabileceği en son yer olarak düşünürdük. Bu uzun dönem hafızalardan çıkmayacak çok büyük bir trajedi.” dedi. Yeni Zelanda halkının, Müslümanlarla dayanışma içinde olduğunu anlatan Fouda, insanların adalet, saygı ve destek gördükleri bir ülkede yaşadıkları zaman, o ülkenin parçası gibi hissettiklerini dile getirdi.
Terör saldırısının ardından Müslümanları suçlayan açıklamalarıyla tepki çeken Avustralyalı bağımsız Senatör Fraser Anning ve ona yumurta atarak protesto eden 17 yaşındaki Will Connolly için Fouda, şu ifadeleri kullandı: “Avustralyalıların çoğunluğu çok kibar insanlardır. Sadece bazı politikacılar nefret oluşturan konuşmalar yapıyor. Uzaklaştırılması gerekir. Nefreti konuşanlar ve yayanlar politikacı ve lider olmamalı. Bana göre yumurta kötülük konuşan ve yayan kişiye Allah tarafından gönderilmiş kutsanmış bir yumurtaydı. Genç bir insan bu politikacıya ahlak ve insani değerler hakkında ders verdi. Ona yeni neslin aptal olmadığını, soru sorduğunu ve eleştirdiğini gösterdi.”
Fouda, eleştirel düşüncenin Yeni Zelanda ve Avustralya eğitim sisteminin önemli parçası olduğuna işaret ederek “Eleştirel düşünce ile gençler yanlış yönlendirmelere ve beyin yıkamalara maruz kalmaktan korunur ve liderlik edebilir.” dedi. Söz konusu terör saldırısında şehit olanlar içinde değerlendirmelerde bulunan Fouda, “Allah onları seçti. Adaletsizlikle dolu bir dünyadan adaletle dolu bir dünyaya gittiler.” değerlendirmesinde bulundu.
“Saldırı Dünyayı Değiştirmek İçin Bir Dönüm Noktası Olacak”
Christchurch terör saldırısını, “ikinci 11 Eylül saldırısı” olarak niteleyen Fouda, şöyle devam etti: “Saldırı dünyayı değiştirmek için bir dönüm noktası olacak. 11 Eylül sonrası, Müslümanlara karşı ırkçılık ve nefret söylemleri başladı. Onlar hedef alınarak herkes aynı sepete konuldu. Dünya aslında bunun, teröristlerin ve şeytani insanların gerçekten istedikleri şey olduğunu fark etmedi. Şeytani insanlar bundan faydalandılar. 11 Eylül saldırısını yapanların kendi siyasi gündemleri vardı. İslam ve Müslümanlara ilişkin gündemleri yoktu. Durup düşünmemiz lazım. Terörizmin dini yoktur, inancı yoktur, dili yoktur, rengi yoktur, ırkı yoktur, tanrısı yoktur. Bu yüzden aslında durmalı ve düşünmeliyiz. Cani, dini, rengi ve ırkı ne olursa olsun cani olarak etiketlenmelidir.”
Bazı uluslararası medya kuruluşlarının, Christchurch saldırısının failini “terörist” olarak tanımlamamasını eleştiren Fouda, “Halen Müslümanlara karşı nefret ve ırkçılık devam ediyor. Bunu Müslüman birisi yapsaydı, Müslümanların hepsi, yapanı terörist olarak adlandırırdı. Fakat Müslüman olmayan birisi yaptığı zaman, bazı insanlar siyaseten teröriste terörist dememe eğilimdeler. Fakat onların kalplerinde bunu bir terör saldırısı olarak gördüklerini biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Medyanın nefret ve ırkçılıkla mücadeledeki önemine vurgu yapan Fouda, “Medya insanların fikirlerini şekillendiriyor. Buna sosyal medya da dahil.” dedi.
“Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern Dünyaya Sevgi Dersi Verdi”
Fouda, terör saldırısının ardından söylemleri, davranışları ve çıkardığı yasalarla tüm dünyanın takdirini kazanan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern‘ın saldırıdan 3 saat sonra kendisini arayarak Müslüman toplumunun neye ihtiyacı olduğunu sorduğunu ve bir gün sonra da göçmenlik idaresi dahil bütün kamu kurumlarını ihtiyaçları gidermek için sahaya sürdüğünü anlattı.
Ardern’in, dünyaya sevgi dersi verdiğini ifade eden Fouda, şunları dile getirdi: “Ardern, bir liderin nasıl olması gerektiğine dair güzel bir örnek oldu. Yöneticiler, insanları kutsal kitaptan daha fazla adalete, mutluluğa ve sevgiye götürebilir. Çünkü iyi bir örnek oluşturuyorsun. Jacinda Ardern, dünyanın, barışın, sevginin, insanlığın, kibarlığın ve şefkatin annesidir. Dünyaya, bir ulusun nasıl yönetileceği ve bir ülkenin barışa nasıl taşınacağına dair iyi örnek oldu.”
Saldırıdan sonra sokakta yürümekte zorluk çektiğini anlatan Fouda, “İmam elbisesiyle sokakta yürüyemedim. Herkes bana sarılarak ‘Biz sizinleyiz’ diyordu. İnsanlar araba anahtarlarını, cüzdanlarını ve banka kartlarını ihtiyaçların giderilmesi için camide bıraktı.” diye konuştu.
“Dünyada İslamofobi Gerçek ve Öldürüyor”
Avrupa Müslümanlar Forumunun davetlisi olarak Avrupa’ya geldiğini aktaran Fouda, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyada İslamofobi gerçek ve öldürüyor. Son 20 yıldır Müslümanlar, bazı siyasi liderler ve bazı medya kuruluşları tarafından kullanıldı. Buraya, dünyaya ‘Durup ne olduğu konusunda düşünmeye ihtiyacımız var.’ demeye geldim. Müslümanların hepsini bir teröristle aynı sepete koyarak aslında teröristlere destek veriyorsun. Medya ve sosyal medya, şiddeti ve nefreti teşvik etmek için bir araç olmamalı, dünyaya sevgi eken ve insanları bir araya getiren bir araç olmalı. Bu hepimiz için en iyisi. Müslümanların içinde bulundukları toplumun dilini, kültürünü ve geleneklerini öğrenmesi gerekir. Gerçek gündemle ve içinde yaşadıkları toplumla beraber yaşamalılar.”
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart’ta düzenlenen terör saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50 kişi hayatını kaybetmiş, 50 kişi yaralanmıştı.
Fouda, Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen Avrupa Müslümanlar Forumu Konferansı’na katıldıktan sonra başkent Berlin’de Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) refakatinde bazı siyasi partilerin temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin yetkilileriyle görüştü. Fouda, Avrupa’nın Paris ve Brüksel gibi diğer şehirlerine geçerek yetkililer ve sivil toplum kuruluşlarla görüşmeler yapacak. (AA,P)