'Dosya: "Avrupa'da Göç ve Müzik"'

Müzik Yoluyla Dil Edinimi

İnsan fakında olsa da olmasa da müzik ona her gün eşlik eder. Hayatımızda müziğin var olmadığı alan yok denecek kadar azdır. Onun için müzik zevkinin oluşumu ve müziğin dil edinimindeki rolü de bu bağlamda önemli bir konu teşkil etmektedir. 

Türk çocuklarının ve gençlerinin tercih ettiği müziğin dili, söz konusu ergenin yaşına ve eğitim durumuna göre değişmektedir. İlkokul çağında memleket ezgileri içeren Türk müziği genel olarak ilgi görmez ve çocuklar tarafından tercih edilmez. Geleneksel ezgiler esas itibarı ile ilerleyen yıllarda ön plana çıkar. İlkokul çağından itibaren müzik sıklıkla evde veya arabada ya da kutlamalar gibi diğer etkinliklerde arka planda duyulan bir olgudur. Bu dönemde yabancı dildeki pop şarkıları oldukça cazip gelir. 

Çocukların yaşı büyüdükçe ve dolayısıyla akranlarının (peer-groups) etkisi arttıkça, çocuklar “havalı” olduğu ve genellikle basit dil ögelerine sahip olduğu için Almanca rap müzik dinlemeye başlarlar. Türk öğrencilerin birçoğu sade yapısı sebebiyle ve kendilerini dilsel açıdan içinde yaşadıkları “toplumun” unsurlarıyla özdeşleştirdikleri için bu müzik türünü tercih etmektedir. Bazı olgular ayrımcı unsurlar olarak algılanmaya başlandığında bu türe olan ilgi daha da artar. Bu da çocuğun kendini benzer bir şekilde göçmenlik hikâyesi olan sanatçılarla özdeşleştirmesine sebep olur. Bu anlamda müzik ait olma ve bağlılık duygusu oluşturur. Yetişkinliğe geçerken ve sonrasında kişinin ebeveynlerinin veya büyük ebeveynlerinin geldiği ülkenin müziği ilgi çekici bir hâle gelir ve birçok kişi ebeveynlerinin anadilinde kendini daha rahat hisseder. Bu sebeple sadece Türkçe müziğin tercih edildiği dönemler mevcuttur.

Müzik Zevkinin Oluşması

Çocuklarda müzik zevkini şekillendiren etkenler aile ve yakın arkadaş çevresidir. Gençler ister aktif katılım ister medya üzerinden müziğe farklı yollardan ulaşabilirler. Her hâlükârda müzik merkezî bir rol oynar. Müzik gençlerin kendi kimliklerini bulmasına yardım eder ve aynı zamanda sosyal toplulukların katılım ve entegrasyonu için birleştirici bir unsurdur. Buna karşılık ikamet durumu, kişisel özgürlük, dil durumu, akran grupları, arkadaş çevresi ve bunların yanı sıra bireyin boş zamanlarındaki etkinlikleri de bu toplulukların üzerinde büyük bir rol oynamaktadır.

Türk gençleri müzikle ilgilenirken farklı yaklaşımlar göstermektedir. Bunlardan bir tanesi müzikten istifade etmenin en yaygın yöntemi olan “müzik dinlemektir” ve farklı medya formatlarında gerçekleşir. Müzik yaşamın hemen hemen tüm alanlarında ve günün her saatinde dinlenmektedir. Müzik rahatlama, sakinleşme veya motivasyon aracı olarak, bazen zihni organize etmek için ve hatta “ses cümbüşü” biçiminde aile eksikliğini gidermek maksadıyla kullanılmaktadır.

Şarkılara eşlik etmek ve şarkılar eşliğinde dans etmek de müzikle meşgul olmanın en sık tercih edilen ikinci yoludur. “Türk müziği ile ilgilenmek” öncelikle “müzik yapmak” ve daha sonra “müzik dinlemek” şeklinde gerçekleşmektedir. 1990’lı yılların ortasından beri var olan eğlence merkezleri genellikle şehir merkezinde çok iyi konumlarda yer almakta ve çeşitli sosyal etkileşim ve müzik dinleme imkânları sunmaktadır. 1980’li yıllarda Türk müziği, yemekleri ve eğlence programları ilgili lokallerin geleneksel tarzının etkisindeyken, günümüzde eğlence merkezleri program hazırlama konusunda farklı yollar izlemektedir.

Mesela Türklerin buluşma noktası olan mekânlarda başlarda folklor tarzındaki müzik biçimi artık yerini ana akım Türk pop müziğine bırakmıştır. 1991 yılında Nürnbergli “King Size Terror” grubunun uzunçalarında ilk Türk rap parçası “Bir Yabancının Hayatı” (Das Leben eines Fremden) yer almıştır. Yine Almanya’da Anadolu yöresine ait “halay” gibi geleneksel müzikler de hâlen sıkça dinlenmektedir. Türkiye’de pek sık görülmese de Almanya’da eğlence merkezlerinde bu müzik eşliğinde dans edilmektedir.

Gruplarda veya bir koroda aktif olarak müzik yapmak göçmen kökenli olan ve olmayan kişiler için karşılıklı etkileşim, farklı kültürel temaslarda bulunmak, ön yargıları yıkmak ve karşılıklı olarak birbirini tanıyıp takdir etmek için önemli bir fırsattır. Bu fırsat Türk müzik geleneklerinin korunmasına veya müziğin yeni sosyal ortamda gerçek bir sosyalleşme faktörü olarak deneyimlenmesine de hizmet eder. 

Genç Türk kültüründe teknik donanım ve aksesuarlar bir gruba aidiyeti gösteren önemli simgelerdir. Gençler tarafından yüksek fiyatlar ödenerek edinilen akıllı telefonlar sadece iletişim aracı olarak değil, aynı zamanda ana akım odaklı Türk müziklerine erişmek için bir eğlence aracı olarak da kullanılmaktadır. İfade edilen tüm yaklaşımlarda müzik genç Türkler için merkezî bir role sahiptir. Müzik kişinin kendi kimliğini bulmasına yardım eder ve aynı zamanda sosyal ilişkilere katılımda ve bunların gelişmesinde entegre edici bir unsurdur.

Bireysel Eğitim Etkisi

Aile bağlamında bakıldığında, eğitimde geleneklerin sürdürülmesine önem verildiği görülmektedir. Bu gibi durumlarda çocuk güçlü bir şekilde memlekete dayanan bir dil ve müzik eğitimi almaktadır. Çocuk Türk tarihini öğrendiği, ülkesinin kültür ve müziği ile tanıştığı Türkçe derslerine gönderilir. Ancak bu eğitim modeli Türk kökenli göçmenler arasında tartışma konusudur. Zira bazıları çift dilli eğitimin avantajlı olduğunu düşünmektedir. Genel olarak bir tarafa fazla öncelik tanınması durumunda, eğitim bağlamında her iki kültürün de korunmasını sağlayabilecek çok fazla potansiyelin yitirilebileceğini söyleyebiliriz. Türklerin birçoğu için eğitimde serbest bir yönelim ve her iki kültür unsurlarının seçilmesi, yüksek bir gelişim potansiyeli içerdiği için en üst sırada yer almaktadır. 

Çocukların ve gençlerin birçoğu hangi kültürü ve hangi müzik alışkanlıklarını seçeceğine karar verme şansına sahiptir. Arkadaş çevresinde etki alanları okul türüne özgü olarak ayrılmaktadır. Lise bölümünde Türk çocuklarına da “yabancı” müzik tanıtılmakta ve çocuklar diğer tarzlara yönelik empati kurma becerileri konusunda eğitilmektedirler. Bu durum onların kendi ülkelerinin geleneği de dâhil olmak üzere farklı müziklere karşı ilgi duymalarını sağlar. Ortaöğretim sisteminde Türk öğrenciler müzik alanında da ana akımda sosyalleşmekte ve toplumun bir parçası olabilmek için bazen kısa ömürlü eğilimleri takip etmektedir.

Dil Edinimi İçin Müziğin Önemi

Almanca edinimi entegrasyonu kolaylaştırdığı ve eğitim fırsatları sunduğu için Alman kültürü ve görgü kuralları bu anlamda önemli bir araçtır. Eğer müzik, dil edinimi için kreşte ve ilkokulda hedefe yönelik olarak kullanılabilirse çocukların günlük durumlara alışmasına, hedefe yönelik olarak diyalog biçimlerine hazırlanmasına ve böylece karşılıklı anlaşmaya ilişkin korkuların giderilmesine yardımcı olabilir.

Zengin tekrarlama biçimleri ve başlangıç kültürüne tolerans gösterilmesi, çift dilli bir dil edinimini sürdürülebilir şekilde destekleme şansı sunar. Regensburg Üniversitesi’nde mülteci çocukların yardımıyla geliştirilmiş olan dil teşvik programı SPRING (SPRache lernen durch sINGen, Bewegung und Tanz – Tr. “Şarkı, hareket ve dansla dil öğrenmek”), Türk kökenli çocukların çift dilli gelişiminde de önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu anlamda dilin teşvik edilmesi ve kişilik gelişimi karşılıklı olarak birbirini tamamlayan önemli unsurlardır.

Magnus Gaul

Prof. Dr. Magnus Gaul, Regensburg Üniversitesi’nde Müzik Pedagojisi ve Müzik Didaktiği Kürsüsü’nün sahibidir. Müzikle dil edinimi konusunda ders vermekte ve araştırmalar yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler