'Fransa'

Siyah Yeleklilerin Mücadelesi: Fransa’da Kağıtsız Göçmen Olmak

Günlerden 12 Temmuz’du. Paris kenti yaz tatiline hazırlanıyordu. Sakinleri tarafından terk edilmiş ve turistlerle dolu bir Paris. Çoğu Sahra altı Afrika kökenli bir grup belgesiz göçmen, yasal statü taleplerini duyurmak için Fransız başkentinin en popüler turistik yerlerinden biri olan Pantheon’u işgal etti.

Shutterstock.com değişiklikler: Perspektif

Fransa’nın başkenti Paris’te 12 Temmuz’da, 700’den fazla belgesiz göçmen pek çok tanınmış Fransız düşünür, bilim insanı ve politikacının gömülü olduğu Cumhuriyetçilerin “mabedi” addedilen tarihî Pantheon binasını işgal etti.

Turistler mekândan tahliye edilmişlerdi. Sosyal ağlarda dolaşan Pantheon içinde çekilmiş pek çok videoda atmosfer sakin görünüyordu. Irkçılık, polis şiddeti, belgesiz olmanın getirdiği zorluklar ve siyah yeleklilerin çeşitli talepleriyle ilgili birçok açıklama ile birlikte işgal eylemi geniş bir olay hâlini aldı. Okudukları bildirilerde, “Bizler, öfkeyle kararmış sarı yelekleriz.” ifadelerini kullanan “siyah yelekliler” kasım 2018’den bu yana Fransa’yı sarsan “Sarı Yelekliler” hareketine atıfta bulunuyordu.

Pantheon polis tarafından hızla tahliye edilirken, Perspektif tarafından toplanan ifadelere göre polis, destekçileri ve göçmenleri püskürtmek için göz yaşartıcı gaz kullandı. Topluluk içerisindeki yaralılar kurtarma ekipleri tarafından tedavi edildi. Mekândan dışarı çıkarılan işgalciler daha sonra polis gözetiminde, “siyah yelekliler, siyah yelekliler” ve “Ne istiyoruz? Belgelerimizi istiyoruz, belgelerimizi!” sloganları atarak dışarıda beklediler ve polisin sert müdahalelerini kınadılar. Zira siyah yeleklilere göre, yetkililer kendilerine “polis müdahalesi ve kimlik kontrolü olmadan tahliye işlemi” sözü vermişti. Bazı eylemciler “protesto hareketini korkutma ve kırma amaçlı” 40 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan ve ırkçı hakaretler içeren çok sayıda sert polis müdahalesine işaret ettiler. Yazdıkları bildiri metninde, “Bizler Fransa Cumhuriyeti’nin gözünde belgesiz, sesini duyuramayan, kimliği belirsizleriz.” diyorlardı.

Sembolik Bir Mekân 

Siyah Yelekliler kolektifi için Pantheon sembolik bir önem taşıyor. Sosyal ağlarda yayımladıkları açıklamalarda, “Bizler sizin büyük atalarınızın mezarlarına bize yaptığınız hakaretleri kınamak ve reddetmek için geldik. Fransa köleliği başka bir biçimde devam ettiriyor!” diyen protestocular, “Orada mezarlarında yatan şanlı adamlar ve kadınların arasından pek çoğu belgesiz göçmenlerin davasını desteklerdi.” düşüncesiyle neden tarihî binayı seçtiklerini açıklıyorlar.

Siyah yelekliler her şeyden önce, “belgesiz göçmen yaratan” sisteme itiraz ediyorlar. Hareket esas olarak Île-de-France bölgesindeki on işçi hanesinden oluşan belgesiz göçmenler tarafından 2018 yılı kasım ayında başlatıldı. Île-de-France bölgesindeki yaklaşık 50 hane halkı ise 12 Temmuz’da harekete geçti. Kolektif’e göre, Fransa’daki diğer hane sakinleri de harekete katılmak isterken, bu oluşum belgesiz göçmenler için destek mücadelesi veren birçok derneği de bir araya getiriyor. Bunlardan biri, kendilerini “Öfkeliyiz, zira bu ülkedeki yabancıların, sığınmacıların ve belgesiz göçmenlerin kaderine isyan ediyoruz.” ifadeleriyle tanımlayan La Chapelle Debout Kolektifi. Bunun yanı sıra hareketin bünyesinde Anti-CRA, yani İdari Gözaltı Merkezi Karşıtı Kolektifi (Fr. “Centre de rétention Administratifs”) ve belgesiz göçmenlerin davasını savunmada yıllar önce harekete geçen Önce Haklar! (Fr. “Droits Devant!”) Derneği bulunuyor. Kimi anarşist gruplarla aşırı solcu sendikalar da mitingleri destekliyor. Hareket içerisinde çoğu Afrikalı olan 17 milletten temsilciler mevcut.

Pantheon işgali, siyah yeleklilerin ilk eylemi değil. Haziran ayının ortalarında 300’den fazla belgesiz göçmen, La Défense’deki Elior Catering Grubu tesislerini işgal etmişti. İşgal sebeplerini, “Bu şirkette çalışan kâğıtsız göçmenlerin sömürülmesine ve onların çalışma koşullarına itiraz ediyoruz.” sözleriyle açıklayan siyah yeleklilere göre söz konusu şirket, “bedavaya çalıştırmak için” belgesiz göçmenleri suistimal ediyor.

Siyah yelekliler geçtiğimiz mayıs ayında da Roissy Havalimanı’na giderek, devletin belgesiz göçmenleri sınır dışı etmede suç ortağı olarak gördükleri Air France’in 2F Terminali’ni işgal etmişti. Göstericiler ayrıca ocak ayı sonunda, ülkedeki varlıklarının resmiyete dökülmesi için Paris Emniyet Müdürlüğü önünde toplanmışlardı.

Herkes İçin Oturum Hakkı 

Siyah yeleklilerin taleplerinin en başında ülkedeki varlıklarının resmîleştirilmesi geliyor. Bu amaçla herkese oturum hakkı verilmesi için Başbakan Édouard Philippe ile randevu talep ediyorlar. Siyah yelekliler, oturum hakkının yanı sıra insani ve uygun yaşam koşulları da talep ediyorlar: “İşgal ediyoruz, çünkü Paris’te 200 bin boş daire varken  bizler çevre yolunun kavşakları altında uyuyoruz (…) Tutuklama merkezlerinde tutulan diğer siyah yelekli arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Yalnızca evraklarımız için mücadele vermiyoruz ayrıca belgesiz, kayıtsız göçmen yaratan bu sisteme karşı da mücadele veriyoruz!”

Kısa süreli işgalden sonra 37 kişi idari gözaltına alındı. Vali’nin ifadesine göre, “yabancılar yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle” hedef alınan bu göstericiler, resmî durumlarının incelenmesi için idari gözaltına alındılar. Siyah Yelekliler Kolektifi ise uyarıyor: “Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar yerimizden kıpırdamayacağız.” Ertesi gün siyah yelekliler bir önceki gün tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması talebiyle 5. Bölge’deki polis karakolunun önünde yeniden toplandı. Yayımladıkları basın açıklamasında La Chapelle Debout Kolektifi, “siyasi harekete geçme” ve avukat paralarının ödenmesi için oluşturulan yardım kampanyasına herkesin gösterdiği finansal destek sayesinde sekiz siyah yeleklinin serbest bırakıldığını açıkladı. Kolektif’e göre, bu avukatlar prosedürlerde birçok düzensizlik fark etmiş ve bu da müvekkillerinin serbest kalmalarını sağlamıştı. 17 Temmuz’da 15 belgesiz göçmen daha serbest bırakıldı.

Olağan Siyasi Tepkiler

Göçmenlere Yeşil Parti’li Senatör Esther Benbassa’dan anında destek geldi: “Bu mekânın seçilmesi hiç de önemsiz bir detay değil. Verdiği mesaj da şudur: ‘Güzel vatan, büyük adamlara müteşekkir.’ İçeride kendisi de bir göçmen olan Marie Curie ve (Fransa’da köleliğin kesin olarak kaldırılması için mücadele vermiş olan) Victor Schœlcher  yatıyor. Bu kişiler Fransa’nın ihtişamı için çabaladılar. Ancak burada toplanan insanlar da, çocuklarımızı koruyarak, yollarımızı inşa ederek, içler acısı koşullarda çalışarak, kısacası kendi yöntemleriyle katkıda bulundular… Fransa bu nedenle onlara minnettar olabilir ve resmî belgelerini verebilir!”

Kolektif’in doğrudan meydan okuduğu Başbakan Édouard Philippe ise, Twitter aracılığıyla basit bir tebliğ yayımlayarak bu değerli mekânın işgal edilmesini resmî olarak kınadı. Philippe “Binaya giren tüm göstericiler tahliye edildi. Fransa, hukuk prensibiyle yönetilen bir devlettir; bu prensip: oturum hakkı kurallarına saygı, kamu anıtlarına ve temsil ettikleri hatıralara saygıyı” da içerir diyerek siyah yeleklilerin taleplerini reddetti.

Eylemi “kabul edilemez” olarak nitelendiren Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen de, “Fransa’da yasadışı göçmenlere uygun tek gelecek sınır dışı edilmektir; çünkü kanunlar bunu öngörür.” dedi. Marine Le Pen’in seçimin galibi olması durumunda kendisine Başbakanlık teklifi düşünülen Nicolas Dupont-Aignan ise twitter’da yayımladığı bir mesajda “Emmanuel Macron, Fransa’yı kontrolsüz göçten kontrol edilemeyen göçe teslim etti!” yorumunda bulundu.

Fransa’da “Kağıtsız” Olmak

Pantheon gibi sembolik bir mekânı işgal ederek kağıtsız göçmenler artık görünür ve bilinir hâle geldiler. Bu göçmenler ayrıca sınır dışı edilme ve polis baskısı korkularını yenmiş görünüyorlar. İçinde yaşadıkları acınası koşulları görebilmek için yapmanız gereken tek şey Paris’in kuzeyine – Porte de la Chapelle’ye gitmek.

Paris’in, herhangi bir romantik manzaradan mahrum bu köşesinde, çevre yolu ve çeşitli otoyol bağlantılarının arasına sıkışmış belli belirsiz yeşillikler üzerinde çadırlar ve derme çatma barakalar sıralanıyor. Fransız makamları tarafından düzenli aralıklarla dağıtılan bu kamplar göçmenler tarafından yeniden inşa ediliyor.

Yasadışı yabancıların kesin rakamı bilinmiyor. 2017 kasım ayında, Fransız makamları Fransa’da yasadışı 300 bin yabancının bulunduğunu tahmininde bulundu. Bu rakam, toplam nüfusun %0.05’ine tekabül ediyor. Her sene bilinmeyen bir sayıda insan oturum izni olmaksızın Fransa’ya giriş yapıyor. Sahra altı Afrika ülkelerindeki yoksulluk ve geri kalmışlık, yoksulluktan kurtulmak ve şanslarını denemek isteyen pek çok genç Afrikalıyı Fransa’ya gitmeye zorluyor. Siyasi ve insani krizler, bölgesel çatışmalar (Suriye, Libya, Sudan, Haiti, Afganistan vb.) bu göç akımını daha fazla tetikliyor. Her yıl, aynı şekilde belirsiz sayıda belgesiz göçmen başka bir ülkeye yerleşmek için Fransa’yı terk ederken, 30 bin civarındaki göçmen ise köken ülkelerine ya da Avrupa Birliği’ne giriş yaptıkları ülkeye geri gönderiliyor. Buna eş değer sayıdaki göçmenin ülkedeki varlığı ise yasal hâle getirildi. Ne var ki, düzensiz (kâğıtsız) göçmenler, bazı yabancı karşıtı siyasi hareketler tarafından ülkenin toplumsal sorunlarında sık sık günah keçisi olarak gösteriliyor.

Ortalama 5 yıl sonra düzenlileşmeye ve oturum hakkı verilmesine imkân sağlayan iki yöntem mevcut; bunlar çalışma ya da aile birleşimi. Elbette Fransa’da uzun süre ikamet etmiş olan bir yabancı (örneğin beş ila on yıl arası), ülkedeki uzun süreli ikametinden dolayı oturum izni almaya hak kazanabilir. Ayrıca belgesiz yabancının tüm ailesinin Fransa’da olması ve köken ülkeye geri gönderilme durumunda tecrit edilmesi durumunda da kendisine oturum hakkı tanınması mümkün olabilir. Dolayısıyla Fransa’da düzensiz durumda olan yabancı bir işçinin statüsünün düzenli hâle getirilmesi mümkündür. Tabii burada söz konusu olan, belgelendirilmemiş göçmenleri iş yoluyla düzenli hâle getirmek. Bu prosedürden yararlanmak için başvuru sahibinin çeşitli koşullara uyması gerekiyor: Bunlar iş sözleşmesi ya da işe alınma garantisine sahip olmak, Fransa’da belirli bir süre ikamet ediyor olmak (en az 5 yıl, bazı istisnalar mevcut), Fransız topraklarına geçildiği andan itibaren yeterli derecede çalışmış olmak, Fransızca konuşabilmek (en azından temel seviyede) şeklinde özetlenebilir.

Belgelendirilmemiş göçmenlerin çalışma yoluyla düzenli hâle getirilmesi için yapılan başvuruların değerlendirilmesinden valilikler ve kaymakamlıklar sorumlu. Diğer bir deyişle, sürecin idaresi belgesiz göçmenlere destek grupları tarafından “polis idaresi” olmakla itham edilen İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Göçmenlere destek kolektifleri ayrıca prosedürlerin şeffaf olmamasına ve dosyalama işlemlerinin bu alt valilikler tarafından yürütülmesine de karşı çıkıyorlar. Ayrıca, başvuruları hakkında bilgi almak ya da başvuru yapmak için kaymakamlıklara gitmek isteyen yasa dışı göçmenleri de kendilerini bekleyen tehlikeler konusunda uyarıyorlar. Zira, “Başvurularını yeniden inceleme” bahanesiyle pek çok belgesiz göçmenin valiliklere çağırılarak yetkililer tarafından bu şekilde “tuzağa düşürülmek” suretiyle tutuklandığı kaydediliyor.

Hassina Mechaï

Cezayir kökenli Fransız gazeteci Mechaï, hukuk yüksek lisansı yapmış ve uluslararası ilişkiler ile Afrika ve Orta Doğu ilişkileri konusunda uzmanlaşmıştır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler