Hindistan’da Müslümanlara Yönelik Baskılar Sürüyor
Uzun süredir Müslümanlara yönelik sert ve baskıcı politikalarıyla gündeme gelen Hindistan'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen Müslümanlara yönelik hak ihlalleri sürüyor.
Müslümanlara yönelik nefret suçları ve hak ihlalleriyle sıklıkla gündeme gelen Hindistan‘da, Aralık 2019’da değiştirilen Vatandaşlık Yasası‘na karşı düzenlenen gösterilere katılan öğrenci ve aktivistlere yönelik polis müdahaleleri Kovid-19 salgınının yayılımını artırıyor.
Hindistan merkezli “Newsclick” adlı sitede yer alan habere göre, salgın dolayısıyla 25 Mart’tan bu yana sokağa çıkma yasağının uygulandığı ülkede, nisan ayının başından itibaren Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası (UAPA) kapsamında pek çok Müslüman gözaltına alındı veya bu kişiler hakkında cezai işlem yapıldı.
UAPA Silah Olarak Kullanılıyor
UAPA’nın adeta bir silah olarak kullanıldığı ülkede polis, Yeni Delhi‘deki gösterilerle ilgili olarak haklarında işlem yapılan kişilere kışkırtıcı konuşmalar yapma, cinayete teşebbüs, dinî gruplar arasında kin ve nefreti teşvik etme gibi suçlamalar yöneltiyor. Cammu Keşmir’deki gazetecilere de gerek sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar gerekse gazetecilik faaliyetleri sebebiyle benzer suçlamalar yöneltiliyor.
Delhi Azınlıklar Komisyonu Başkanı Zafarul İslam Han da, UAPA kapsamında hakkında işlem başlatılan kişiler arasında bulunuyor. Polis, Yeni Delhi’de Müslümanları hedef alan şiddet olaylarına tepki gösteren Kuveyt Bakanlar Kuruluna Twitter’dan teşekkür ettiği için Han hakkında işlem başlatmıştı.
Af Örgütünden Çağrı
Uluslararası Af Örgütü, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Hint hükûmetine, ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için gözaltına alınan Safura Zargar, Miran Haider ve Şifaur Rahman’ın salıverilmesi çağrısında bulunmuştu.
Açıklamada, aralarında UAPA’nın da bulunduğu ifade özgürlüğü hakkına keyfi veya kapsamlı kısıtlamalar getiren tüm yasaların değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması talep edilmiş, Hindistan yasalarının uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun hale getirilmesi istenmişti.
Öte yandan Af Örgütü, 22 Nisan’da yaptığı açıklamada, Cammu Keşmirli gazetecilere yönelik başlatılan polis koğuşturmasını ifade özgürlüğü hakkının engellenmesi girişimi olarak değerlendirmişti. Açıklamada, Hint hükûmetine, gazetecilere yönelik suçlamaların düşürülmesi ve sadece ifade özgürlüğü hakkını kullandıkları için hapsedilenlerin serbest bırakılması çağrısında bulunulmuştu.
Güney Asya Dayanışma Grubu, Hint Müslüman Federasyonu, Sri Guru Ravidass Eşit Haklar Küresel Örgütü gibi İngiltere merkezli Hint diasporasından çeşitli sivil toplum örgütleri de 5 Mayıs’ta ortak bir açıklama yapmıştı.
Müslümanlara Yapılanlar Başkalarına Yapılmıyor
Hindistan merkezli “The Wire” isimli haber sitesine göre, Yeni Delhi’deki olayların başlamasına yol açan konuşmasıyla zihinlerde yerini koruyan iktidardaki Hindistan Halk Partisi (BJP) siyasetçisi Kapil Mishra ile ilgili henüz bir işlem yapılmadı. Yine olaylar devam ederken, BJP’li siyasetçiler Anurag Thakur, Abhay Verma ve Parvesh Verma’nın Müslümanları hedef alan nefret söylemlerine ilişkin de bir adım atılmadı.
Müslümanlara yönelik gözaltılar ve polis işlemlerinin oldukça hızlı olduğu ülkede benzer durumdaki hükûmete yakın isimlere yönelik işlemler ise son derece yavaş ilerliyor.
UAPA Hükûmete Geniş Yetki Veriyor
“The Telegraph India”ya göre, güvenlik güçlerine geniş yetkiler veren terörle mücadele yasası UAPA kapsamında gözaltına alınanlar, haklarında herhangi bir suçlama olmaksızın 180 güne kadar hapsedilebiliyor. Sanıkların kefaletle serbest bırakılması ise mümkün olmuyor.
Yasa ayrıca hükûmete, bireyleri veya örgütleri, “terörist veya terör örgütü” ilan etme yetkisi de veriyor. Yasayı eleştirenler, UAPA’nın hükûmete mutlak bir güç verdiğini belirtiyor. Terörle mücadele yasasının öğrencilere, aktivistlere ve gazetecilere yönelik olarak bu şekilde kullanılması ise ülkede tepkilere sebep oluyor.
Müslümanlara Linç Kampanyası
Ülkedeki Müslümanların en ufak bir hatası aleyhlerinde kullanılıyor ve bu durum gerek sosyal medyada gerekse toplumsal ilişkilerde linç kampanyasına dönüştürülüyor.
Müslümanların virüsü Hindistan‘a yaydığına dair basın, sosyal medya ve siyasetçilerin söylemlerinin ardından ülkenin birçok bölgesinde Müslümanlara yönelik nefret olayları yaşandı. Marketlere, eczanelere ve hastanelere alınmayan Müslümanlar ötekileştirilmeye devam ediyor.
Henüz sokağa çıkma yasağının ilan edilmediği ülkede mart başında Tebliğ Cemaati tarafından başkent Yeni Delhi’de bir etkinlik düzenlenmiş, daha sonra katılımcılarda Kovid-19 tespit edilmişti. Daha sonra virüsün farklı bölgelere yayılması Müslümanları nefret söylemleriyle karşı karşıya bırakmıştı. Olayın ardından hükûmet yanlısı televizyon kanalları, sosyal medya kullanıcıları ve gazetecilerin aralarında bulunduğu kişi ve kurumlar Müslümanları adeta hedef tahtası haline getirmişti.
Müslümanlar Vatandaşlık Yasası Kapsamı Dışında Bırakıldı
Hindistan’ın çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014’ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkân tanıyan yasa, Müslümanları kapsam dışı bırakıyor. Yasa 9 Aralık 2019’dan mart ayının ortalarına kadar protesto edilmişti.
Yasa kapsamında özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlar, kimliklerini ve Hindistan‘da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek. Ancak aynı pozisyondaki Müslümanlar söz konusu vatandaşlık yasasından yararlanamayacak.
Yeni Delhi’de 23 Şubat’ta başlayan ve yaklaşık 5 gün süren protestolarda bir emniyet amiri ve istihbarat görevlisinin yanı sıra 51 sivil hayatını kaybetmişti. Ülke genelinde yaşanan protestolarda ise 79 sivil yaşamını yitirmişti. (AA)