'Kovid-19'

Koronavirüs ve Irkçılığın Tehlikeli Sonuçları: Hindistan Örneği

"Corona Jihad" ve "Tebliğ Virüsü" gibi söylemler kullanan Hindu aşırı sağı sadist eğilimler gösteriyor. Irkçılıkla salgının birleşmesi Hindistan'da büyük bir tehlike.

Hindistan’ın başkenti Delhi’de Tebliğ Cemaati merkezini, koronavirüsü yaymakla suçladı. Ardından Delhi’deki – Refah Derneği (RWA), sebze satıcılarının ve benzeri işçilerin girişini yasakladı. RWA sekreterince gönderilen WhatsApp mesajında “Müslümanları boykot etmek” terimi kullanılmasa da herkes söz konusu yasakların Hindistanlı Müslümanlara yönelik olduğu biliniyor. Diğer bölgelerde RWA’ların mesajları ise daha netti. Delhi’nin lüks bir bölgesinde, RWA’nın tüm üyelerine salgın geçene kadar Müslümanları barındırmamaları konusunda emir verildi.

Hindistanlı Müslümanların Ayrımcılıkla Mücadelesi

Küresel salgını bir topluma mal etme örnekleri Hindistan’ın farklı bölgelerinde sıkça görülüyor. Geçen hafta, Yeni Delhi’de 22 yaşındaki bir Müslüman, salgını yaymakla suçlandıktan sonra linç edildi. Daha önce de Doğu Jharkhand eyaletinde başka bir genç Müslüman, bir grubun onu tükürmekle suçlamasından sonra ölümüne dövüldü. Hindu sağı “Corona Jihad” ve “Tebliğ Virüsü” gibi söylemlerle sadist eğilimler gösteriyor ve virüsün inanç ayrımı yapmadığını görmezden gelerek nefret söylemi kullanıyor. Geçtiğimiz günlerde de, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu doktorlardan oluşan bir heyete, “Ne yazık ki Araplar arasında talimatlara sıkıca uyulmuyor.” demişti. İsrail’de Yahudi yerleşimcilerin, Arapların kapılarına tükürdüğü anların görüntüleri ve Filistinlilerin yaşadığı bölgelere tıbbi atık bırakılması, son zamanlarda nefret düzeyini yükseltti.

İsrail’de Yahudi yerleşimcilerin, Arapların kapılarına tükürdüğü anların görüntüleri ve Filistinlilerin yaşadığı bölgelere tıbbi atık bırakılması son zamanlarda nefret düzeyini yükseltti.

Veba ve Ayrımcılığın Sonuçlarının Tarihteki Örnekleri

Kanadalı  film distribütörü Kevin Sachs, çağdaş Müslüman sorununun 19. ve 20. yüzyılın başlarındaki Yahudi sorunu ile neredeyse aynı olduğuna inanıyor. Genellikle İslam aleyhindeki suçlamalar – İslami geleneğin yekpare, hoşgörüsüz, ilkel ve Batı’nın inancına göre aşağılık göründüğü gibi – ünlü Alman filozof Bruno Bauer’ın 1844’te Yahudiler hakkında yazdıklarıyla aynı. Bauer, Yahudilerin eşit haklara sahip olmasına karşı çıkmıştı. 14. yüzyılın ortasında, veba Avrupa nüfusunun üçte birine bulaştığında, Yahudilerin hastalığı yaymak için kuyulara zehir kattığına dair söylentiler yayıldı. Bu söylentiler, binlerce Yahudinin katledilmesine yol açtı. Birçok Yahudi köyü yok edildi. Batı’da salgınların bir topluma mal edilmesi, Yahudilere karşı etkili bir şekilde kullanıldı.

Hindistan Müslümanları Cezalandırmak İçin Karantinayı Kullanıyor

Hindistan’da, tüm ülke karantina altındayken, polis, son birkaç aydır Vatandaşlık Yasası karşıtı protestolara katılan birçok genç aktiviste yönelik işlem başlattı. Jamia Millia Islamia Üniversitesi öğrencisi Safoora Zargar, 10 Nisan’da ve öncesinde Meeran Haider, Khalid Saifi, Ishrat JahanDelhi Polisi Özel Hücresince sorgulanmak üzere çağrılmasının ardından tutuklandılar. Yazar Karuna John’a göre, birçok öğrenci ve aktivist Özel Hücre tarafından sorgulanmak üzere çağrıldı. Tutuklanan akademisyen ve aktivistler karantina ve salgın riski nedeniyle adli yardıma da erişemiyorlar. Tutuklanan akademisyenlerin çoğu akademik derecelerini yükseltmelerinin son aşamalarında ve birçoğu ülkenin diğer bölgelerinden geliyor. Bu durum aileleri için büyük duygusal ve mali yük oluşturuyor.

Hindistan’da Hedef Medreseler

10 Nisan’da, önde gelen bir haber kanalı India Today TV, medreseleri salgının odak noktası olarak gösteren “özel bir soruşturma” programı yaptı, Delhi merkezli üç medreseyi – Medrese Darul-ul-Uloom Usmania, Medrese Islahul Mumineen ve Medrese Jamia Mohammadia Haldoni – hedef aldı. Kanal, üç yöneticinin kasıtlı olarak medreselerinde öğrencileri sıkışık alanlarda tuttuğunu, tüm karantina kurallarını ihlal ettiğini ve öğrencileri polisten gizlediğini iddia etti. Ayrıca bu kişilerin – Hindistan medyasınca koronavirüs vakalarında artışa neden olduğu için suçlanan – Tebliğ Cemaati ile bağlantıları olduğunu ve çocukların hayatını riske attığını iddia etti. Newslaundry gibi diğer medya kuruluşları ise bu iddiaları boşa çıkardı. Doğu eyaleti Bihar’dan gelen öğrencilerin evlerine dönmeleri gerekiyordu. Öğrencilerin biletleri alınmıştı ancak karantina nedeniyle kalmak zorunda kaldılar. 21 Mart’ta hükümet, eğitim kurumlarına, hala pansiyonda olan öğrencilerin, koronavirüs salgını devam ettiği sürece kampüste kalmaya devam etmelerini tavsiye etmişti. Medreseler karantina kurallarını delmek yerine söz konusu tavsiyeleri uyguluyorlardı.

Hindistan’da Koronavirüsü Zamanında Kutlama Mitingleri

Koronavirüsü sebebiyle tüm dünyada önlemler sıkılaştırılırken Hindistan’da Parlamento 790 vekiliyle 23 Mart’a kadar açıktı. 20-23 Mart’ta, Bhopal eyaletinde, iktidardaki Bharatiya Janata Parti (Hindistan Halk Partisi – BJP) çalışanları, yeni siyasi liderleri Shivraj Singh Chouhan ve diğer üst düzey BJP liderlerinin katıldığı büyük kutlama mitingleri düzenlediler.

Salgını bir topluma mal etmek ve virüsü inanç veya toplulukla tanımlamak yerine, bu ortak düşmanı yenmek için birlikte çalışmaya ihtiyaç var.

Chouhan, 11 Nisan’da bir video konferansta Hindistan Başbakanı Narendra Modi‘ye eyaletindeki salgın vakalarındaki ani artışın, Tebliğ Cemaati toplantısına katıldıktan sonra Delhi’den dönen insanlardan kaynaklandığını söyledi. Ancak Chouhan’a bağlı yetkililerin durumu bu iddialarla çelişiyor. Yerel basın, üç üst düzey hükümet görevlisini hastalık belirtileri göstermelerine rağmen toplantılara katılarak ve sosyal mesafeden kaçınarak virüsü yaymakla suçladı. 4 Nisan’da Sağlık Bakanlığından Pallavi Jain Govil, Veena Sinha ve Virendra Kumar Chaudhary’nin virüs testi pozitif çıktı. Hem Govil hem de Sinha’nın oğulları ABD’den dönmüş ve seyahat geçmişlerini yetkililere açıklamamışlardı.

Kovid-19, hepimizi etkiliyor ve kolektif sağlığımızı, ekonomik, sosyal, psikolojik ve fiziksel refahımızı tehdit ediyor. Salgını bir topluma mal etmek ve virüsü inanç veya toplulukla tanımlamak yerine, bu ortak düşmanı yenmek için birlikte çalışmaya acil ihtiyaç var. Eğer salgın kontrolden çıkarsa inanç ya da sınırları tanımayacak. Bütün dini gruplar, inananlar veya inanmayanlar virüsün tehlikelerine karşı eşit derecede savunmasızdır. İnsanlığı kurtarmak için el ele verelim ve virüse karşı sıkı bir mücadele ortaya koyalım. Nefret değil, yardım virüsü yenecek. (AA, P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler